Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2031 E. 2022/2235 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 27/10/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/07/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
:
VEKİLİ :
DAVALILAR :
:
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
:
DAVALI :
VEKİLLERİ :
:
:
DAVALI :
VEKİLLERİ :
:

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 27/10/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; 28/10/2015 tarihinde davalı … idaresinde bulunan … plakalı çekici ve buna bağlı … plakalı lowbed’in … caddesi kavşağında DUR işaretine uymaksızın caddeye çıktığını, güzergahta seyir etmekte olan müvekkilinin sis ve buzlanma nedeniyle çekiciyi geç fark ettiğini, frene basmasına rağmen duramadığından kazanın meydana geldiğini, ardından diğer davalıların yol koşullarına dikkat etmeksizin trafikte seyir etmekte iken kaza yapan müvekkili aracına çarptıklarını, kaza sonucu müvekkilinin ağır yaralandığını, birçok operasyonlar geçirdiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak üzere işletenler ve sürücüler yönünden ve sigorta teminat bedelini aşmamak kaydıyla sigortacı yönünden 10.000,00 TL maddi zararlarının ortaklaşa ve zincirleme olarak davalılardan tahsiline, yine fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak üzere 20.000,00 TL manevi tazminatın sürücü ve işletenlerden birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesiyle özetle; olayın çekicinin dur levhasına uymayarak dikkatsiz yola çıkması nedeniyle davacı aracıyla çarpışmasıyla meydana geldiğini, davacının bu şekilde yaralandığını, müvekkilinin zaten daha önce kaza yapan davacı otobüsüne arkadan çarptığını, müvekkilinin yaralanma ile ilgisinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle özetle; hiç kimsenin kendi kusurundan kaynaklanmayan bir zarardan sorumlu tutulamayacağını, kazada …’ün asli kusurlu olduğunu, davacının da tali kusurlu olduğunu, kusuru kabul etmediklerini, uzman bir bilirkişi tarafından inceleme yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini bildirmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle özetle; öncelikle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğini, davacının kanunda belirtilen başvuru şartlarını yerine getirmediğini, zarar gören kişilerin sigorta şirketlerine başvurmadan dava açıldığını, müvekkili şirketin temerrüte düşmediğini belirterek davanın reddini bildirmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E … K sayılı kararına karşı davalılar …, … Ltd. Şti., … ve … A.Ş. Tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Konya BAM … HD.’nin … E … K sayılı kararı ile ”…Bu durumda mahkemece, varsa olayla ilgili ceza dosya aslı ile birlikte dosyanın Karayolları fen heyetinden seçilecek 3 kişilik kusur konusunda uzman bilirkişi kurulundan tüm dosya kapsamına göre, kazanın oluş şekli, çarpma noktaları, olayın görgü tanıklarının anlatımları da gözönünde bulundurularak sürücülerin olaydaki kusur durumlarının tespiti hususunda, önceki bilirkişi raporlarının da irdelendiği ayrıntılı, gerekçeye ve denetime elverişli bir rapor alınarak,meydana gelen kazaların davacının yaralanmasında etkili olup olmadığı,hangi kaza ile yaralanma arasında illiyet bağının bulunduğu ve uğramış olunan haksız fiil ile zincirleme trafik kazasındaki çarpışmalar arasında illiyet bağının olup olmadığı,illiyet bağı varsa hangi davalıların haksız filliden sorumlu tutulması gerektiği de değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru olmayıp davalı vekilinin istinafı yerindedir…” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kaldırma kararı sonrasında dava Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E sırasına kaydedilmiştir.
Somut olayda; her ne kadar davacı davaya konu trafik kazası nedeniyle cismani zarara uğradığını iddia ederek süreli iş göremezlik zararı ve geçici iş göremezlik zararının tahsilini istemiş ise de dava devam ederken maddi tazminat davasından feragat edildiğinden davacının maddi tazminat davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/15769 E 2019/7067 K sayılı ilamı ”Davacı tarafa dava tarihinden sonra 03.05.2013 tarihinde davalı sigorta şirketi tarafından ödeme yapılması nedeniyle davacı vekili maddi tazminat talebinden feragat etmiştir. Somut olayda hakkın özünden feragat söz konusu olmayıp; davacı alacağına yargılama sırasında kavuştuğu için feragat etmiş, esasen dava konusuz kalmıştır. Davalılar kendilerine karşı dava açılmasına yine kendileri sebebiyet vermişlerdir. Bu nedenle, feragat nedeniyle reddedilen maddi tazminat yönünden davalılar lehine davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.”şeklindedir.
Davacı, dava devam ederken sigorta şirketleri tarafından zararın karşılanması nedeniyle davadan feragat ettiğinden, anılan emsal nitelikteki içtihat da dikkate alınarak maddi tazminat davası yönünden davalılar lehine vekalet ücreti takdir edilmemiştir.
Kazaya karışan … plakalı aracın sürücüsünün davalı …, işleteninin …, … plakalı aracın sürücüsünün …, işleteninin …., ve … plakalı aracın sürücüsünün … olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına uygun olduğundan Karayolları Fen Heyeti raporu ile, davaya konu trafik kazasının oluşumunda … plakalı araç sürücüsü davalı …’ün % 75, … plakalı araç sürücüsü davacı …’ın ise % 25 oranında kusurlu olduğu, diğer araç sürücülerinin kusurlu olmadığı tespit edilmiştir.
Bu kapsamda, davacının davaya konu trafik kazasının oluşmasında … plakalı araç sürücüsü davalı …’in kusurlu olduğunu ispatlayamadığından davacının davalı … ile davalı … A.Ş.’ye yönelik manevi tazminat davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporu ile … plakalı araç sürücüsü davalı …’in kusursuz olduğu tespit edilmiş ise de Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E … K sayılı kararına karşı davalı … tarafından istinaf başvurusunda bulunulmadığından, davalı …’e yönelik manevi tazminat davasının önceki karar gibi kabulüne karar vermek gerekmiştir.
TBK’nın 56. Maddesine göre; Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminatı takdir etmesi gerekir( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Davaya konu trafik kazasında yaralanan davacının iyileşme süresinin 6 ay olduğu ve kısmi iş göremez hale geldiği sabittir. Hükme esas alınan bilirkişi raporu ile davacının kusur oranının % 25 olduğu tespit edilmiştir.
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E … K sayılı kararı ile davacının kusur oranının % 50 olduğu kabul edilmek suretiyle manevi tazminat davasının 12.500,00 TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu aşamada ise davacının kusur oranının % 25 olduğu belirlenmiştir. Her ne kadar, davacının kusur oranı, önceki hükme esas alınan kusur oranına göre yarı oranında düştüğünden davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın bir miktar artırılması gerekir ise de davacı Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E …K sayılı kararına karşı istinaf başvurusunda bulunmadığından davacı lehine takdir edilecek manevi tazminat tutarının artırılması mümkün değildir.
Anılan nedenlerle davacının davalı …, davalı … ve davalı … Ltd. Şti.’ye yönelik manevi tazminat davasının 12.500,00 TL üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde davacının, maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, davacının, davalı … ve davalı ….’ye yönelik manevi tazminat davasının reddine, davacının, davalı …, davalı …, ve davalı …’e yönelik manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, 12.500,00 TL manevi tazminatın davalı …, davalı … davalı … ‘ten müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalılar … ve … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece aldırılan 04/07/2018 tarihli raporunda müvekkili sürücü …’ün karıştığı kazanın davacının yaralanmasında etkili olmadığını, bu yüzden kusursuz olduğunun tespit edildiğini, yerel mahkemece aldırılan 14/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda müvekkili …’ın %25 oranında, davacının %50 oranında, diğer davalıların %10’ar ve dava dışı …’nin %5 oranında kusurlu olduğunun belirtildiğini, yerel mahkemece aldırılan son raporda ise müvekkili …ın %75 oranında, davacının %25 oranında kusurlu olduğu ve diğer davalıların kusursuz olduğunun belirtildiğini, alınan raporlar arasında çelişkinin giderilmediğini ve yeni bir çelişkinin oluştuğunu, bilirkişi raporuna itiraz edildiği halde yerel mahkemece itirazların dikkate alınmadığını, bu hususun açıkça usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, hükmedilen manevi tazminatın da yüksek olduğunu, davacının müvekkilleri aleyhine zenginleşeceğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, dosyada en son sunulan kusura ilişkin raporda müvekkilinin kusursuz olduğunun saptandığını, hükme esas alınan raporun da bu rapor olduğunu, davada aslolan kusur durumu olduğunu, buna rağmen önceki kararı müvekkilinin istinafa götürmediği gerekçesiyle bozma öncesi kusur raporuna göre müvekkili aleyhine hüküm kurulmasının doğru olmadığını, davada aslolanın kusurun varlığının veya yokluğu olduğunu ve müvekkili tarafından önceki kararın istinaf edilmemiş olsa dahi hükme esas alınan en son rapor doğrultusunda ve bu raporda müvekkilinin lehine olan hususların dikkate alınarak … yönünden davanın tümü ile reddinin gerektiğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın müvekkili yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
İDM CE DAİREMİZCE VERİLEN KALDIRMA KARARI DOĞRULTUSUNDA İŞLEM YAPILMASINA
BU BAĞLAMDA

Davalı … ve … vekilinin Kusur raporuna itiraz
Yapılan keşif sonrası dosyaya sunulan makine mühendisi raporunda yaşanan zincirleme trafik kazasına ilişkin rapor 4 farklı kaza olarak ele alınmış ve bu rapora göre 1. Ve 5. Kazada davacının yaralanmasına etkili olmadığı,2. Kazada davacının tam kusurlu,3. Kazada …nın tam kusurlu,4. Kazara isa çelik’in tam kusurlu olduğu belirlenmiş, hükme esas alınan 14/06/2019 tarihli bilirkişi raporu ile davaya konu trafik kazasının oluşumunda … plakalı araç sürücüsü davalı …’ün % 25, … plakalı araç sürücüsü dava dışı …’nin % 5, … plakalı araç sürücüsü davalı …’in %10, … plakalı araç sürücüsü davalı …’in % 10 ve … plakalı araç sürücüsü davacı …’ın % 50 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Dairemizin kaldırma kararı sonrası alınan bilirkişi raporuna göre
Dosya kapsamına uygun olan Karayolları Fen Heyeti raporu ile, davaya konu trafik kazasının oluşumunda … plakalı araç sürücüsü davalı …ün % 75, … plakalı araç sürücüsü davacı …’ın ise % 25 oranında kusurlu olduğu, diğer araç sürücülerinin kusurlu olmadığı tespit edilmekle raporlar arası çelişki giderilmiş olup itiraz yersizdir
Davalı … vekilinin Kazanılmış hak oluşmadığı istinafı
Dairemizce yapılan kaldırmada manevi tazminat yönünden davanın sadece Davalılar … ve … ile … ve … vekili tarafından istinaf edildiği, davalı …’in aleyhe bir istinafının olmadığı görülmektedir.
Zira, kaldırma ilamından önce verilen ilk karar davalı … tarafından istinaf edilmeyerek davacı yönünden kesinleşmiş ve hüküm istinaf eden diğer davalı tarafların yararına kaldırılmış olmakla kaldırma ilamı ile birlikte davacı yararına kazanılmış hak doğmuştur. İtiraz yersizdir.
Manevi tazminatın az veya çok taktir edildiği istinafı yönünden;
Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen manevi tazminat kriterleri,davacının tespit edilen sosyal ve ekonomik durumuna, davacının kaza nedeniyle % 8 oranında meslekten kazanma gücünü kaybettiği ve iyileşmesinin 6 ay olduğu gözetilip,davalının kusur durumu ve olayın oluş şekli dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olduğu bu itibarla davalı vekilinin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Bu halde, Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davalı vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas ayrı ayrı yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalılar … ve … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
1-Davalı …’ten alınması gereken 853,87 TL harçtan peşin alınan 233,64 TL harcın mahsubu ile bakiye 620,23 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
2-Davalı …’den alınması gereken 853,87 TL harçtan peşin alınan 233,64 TL harcın mahsubu ile bakiye 620,23 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı …’ten alınması gereken 853,87 TL harçtan peşin alınan 233,64 TL harcın mahsubu ile bakiye 620,23 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 27/10/2022

Başkan Üye Üye Katip

E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.