Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2022 E. 2022/2234 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 27/10/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACILAR : 1- … – (T.C. Kimlik No: …)
2- … – (T.C. Kimlik No: … )
3- … – (T.C. Kimlik No: …)
4- … – (T.C. Kimlik No: …)
5- … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALILAR : 1- … – (T.C. Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. …- …
2- .. AŞ.
VEKİLİ : Av. … – …
3- … – (T.C. Kimlik No: …)
İHBAR OLUNAN : … A.Ş. – …

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

İSTİNAF KARAR TARİHİ : 27/10/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 28/10/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özet olarak; Davalılardan …’un işleteni ve maliki olduğu … plakalı otobüsün diğer davalı …’ın sevk ve idaresindeyken ve şehir istikametinden … Caddesi istikametine doğru seyir halinde iken No: … önüne geldiğinde; 15.10.2016 günü saat 23:15 sularında, karşıdan karşıya geçmekte olan müvekkillerin murisi müteveffa …’e çarpması sonucu ölümüne sebep olduğunu, kazaya karışan aracın davalılardan sigorta şirketine … poliçe numarayla zorunlu mali sorumluluk sigorta yaptırıldığını, müvekkilerinin murisin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalacaklarını, maddi ve manevi açıdan yıprandıklarını, maddi zararların tazmini hususunda davalı sigorta şirketine başvuruda bulunulduğunu ancak istenilen bedelin ödenmediğini, müvekkilerinin kaza sonrası keder dolu günler yaşadıklarını, ağır travma geçirdiklerini belirterek; fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik davalıların hepsinden destekten yoksun kalma sebebine dayalı müştereken ve müteselsilen 3.000,00 TL’nin (… için 1.500,00 TL ve … için 1.500,00 TL olmak üzere toplam 3,000,00 TL) 15.10.2016 tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek reeskont faiziyle birlikte destekten yoksun kalma tazminatı olarak tahsiline, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik …(Baba) 30.000,00 TL, … (Anne) 30.000,00 TL, … (Kardeş) 15.000,00 TL, … (Kardeş) 15.000,00 TL, … (Ağabey) 20.000,00 TL olmak üzere toplam 110.000,00 TL’nin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen 15.10.2016 tarihinden itibaren mevduata, uygulanan en yüksek reeskont faiziyle birlikte manevi tazminat olarak tahsiline, … plakalı aracın trafik ruhsat kaydı üzerine karar kesinleşinceye kadar İhtiyati tedbir konulmasına, mahkeme masrafları ile vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özet olarak; Kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde Motorlu Araçlar Zorunlu Mail Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğundan bahisle vefat tazminatı talep ettiğini, davanın müvekkili şirketin yargı çevresinde bulunduğu İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu , bu nedenle davanın yetkisizlikten reddinin gerektiğini, davacının delillerinin taraflarına tebliğini talep ettiklerini, delillerin tebliğinden sonra ayrıntılı cevap haklarının saklı tuttuklarını, davadan önce başvuru yapmak ve gerekli belgeleri ibraz etmenin zorunlu hale geldiğini, ancak davacı tarafından gerekli belge ibraz edilmeden işbu davanın açıldığını, bu nedenle esas hakkında inceleme yapılmasına gerek olmadan, davanın usulden reddi gerektiğini, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın kusuru ve zararının usulen ispat edilmesinin gerektiğini, sigortalının tali kusurlu olduğunu, bu hususun nazara alınmasını talep ettiklerini, yeni trafik sigortası genel şartları gereğince hesaplamalarda TRH 2010 Yaşam tablosunun, teknik faizin%1.8 olarak, hesaplamalarda vergilendirilmiş belgelerin kullanılmasının gerektiğini, belge olmaması halinde asgari ücretin nazara alınmasının gerektiği, tazminatın AX,N formülü ile hesaplanmasının gerektiği, tazminat hesaplanırken devre başı ödemeli belirli süreli rant formülünün alınmasının gerektiğini, yeniden evlenme olasılığı olarak Türkiye İstatistik Kurumunun verilerinin nazara alınmasının gerektiğini, davanın kabulü anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin faizden dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu olabileceğini, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı oludğunu, davacıların kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tamzimatların mahsubunun gerektiğini belirterek; davanın yetki yönünden reddine, davanın tümden reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özet olarak; Öncelikle müvekkiline ait … plaka sayılı otobüsle ilgili olarak … Kooperatifi arasında “Genişletilmiş … Poliçesi” nin mevcut olduğunu, müvekkilinin ve müvekkilinin arıcını kullanan diğer davalının hiçbir kusuru olmamakla birlikte en geniş anlamda maddi ve manevi zararlar ve diğer poliçe kapsamındaki zararların … poliçesi yükümlüsü sigorta şirketinde olduğunu, davanın … Kooperatifi’ne ihbar edilmesini talep ettiklerini, … plaka sayılı otobüs ile içinde yolcular olduğu halde …’dan …istikametine doğru giderken, Konya … göbeğini geçtikten kendisine göre sola değil de sağına bakarak yola fırlayan maktüle çarpmamak için aniden frene basılmasına rağmen kazanın oluştuğunu, bu hususun ceza dosyası içinde dinlenen görgü tanıklarının beyanları ile sabit olduğunu, burada diğer davalı otobüs sürücüsünün hiçbir kusurunun olmadığı gibi müvekkilinin de hiçbir kusurunun bulunmadığını, kaza tespit tutanağının kabul edilmesinin mümkün olmadığını, kazanın olduğu yer şehirlerarası yol olup geçiş önceliğinin araçlara ait olduğunu, tüm kusurun davacıların yakını olan çocukta olduğunun yapılacak olan keşif ve bilirkişi kusur raporu ile ortaya çıkacağını, davacıların yakını olan maktül çocuğun öğrenci olup davacı anne ve babası ile kardeşlerine hiçbir şekilde maddi destekte bulunma durumunun bulunmadığını, aksine maktül çocuğun ailesinin maddi desteğine muhtaç olduğunu, dolayısıyla davacıların tüm maddi tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, manevi tazminat taleplerinin de hukuki dayanaktan yoksun olduğu gibi çok fahiş miktarlar talep edildiğini, zenginleşme aracı olarak kullanılmaması gerektiğine ilişkin kökleşmiş Yargıtay kararları gereğince de fahiş miktarlarda ki manevi tazminat taleplerinin reddini gerektiğini belirterek; öncelikle kazaya karışan … Plaka sayılı otobüs sebebi ile genişletilmiş … poliçesi bulunan … Kooperetifine davanın ihbar edilmesine, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Mahkememizin … E. … K. sayılı 10/12/2019 tarihli ilamı tarafların istinaf üzerine; Konya BAM. … HD.’nin … E. … K. Sayılı 27/10/2020 tarihli ilamı ile Mahkememiz kararı kaldırılmıştır.
Mahkememizce Aktüer …’den rapor alınmış, bilirkişi 16/01/2022 tarihli raporunda; davacıların trafik kazası sonrası vefat eden destekleri …’in meydana gelen kazada %75 kusurlu olduğu dikkate alınarak hesaplanan tazminat; Davacı … için 32.907,93TL destekten yoksun kalma tazminatı, Davacı … için 67.772,45TL destekten yoksun kalma tazminatı, Olmak üzere toplam 100.680,38TL tazminat hesaplanmış, hesap tarihi olan 16.01.2022 tarihi itibari ile hesaplanan tazminat tutarları PMF1931 Mortalite Tablosu dikkate alınarak Yargıtay kararlarında belirlediği çerçeveye uygun olan yaklaşımla düzenlendiğini belirtmiştir.
Yukarıda izah edilenler, hükme esas alınan ayrıntılı gerekçeli hesap ve kusur raporları uyarınca davacılar … ve …’in maddi tazminat taleplerinin kabulü ile; Davacı … için 30.051,16 TL ve davacı … için 14.594,76 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının davalılar …, … ve … A. Ş. den, davalılar … ve … yönünden olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 27.08.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılar … ve …’e ödenmesine, davalılar ile davacıların ekonomik ve sosyal durumu ve kazaya karışan tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı ve paranın satın alma gücü dikkate alınarak ve Bölge Adliye Mahkemesinin ortadan kaldırma kararı dikkate alınarak, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile; davacı … için 16.000,00 TL, davacı … için 16.000,00 TL, Davacı … için 3.500,00 TL, Davacı … için 3.500,00 TL, Davacı … için 3.500,00 TL olmak üzere toplam 42.500,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … , …’dan alınarak davacılara ödenmesine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde Davacılar … ve …’in maddi tazminat taleplerinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere kabulü ile; Davacı … için 30.051,16 TL ve davacı … için 14.594,76 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının davalılar … , … ve … A. Ş. den, davalılar … ve … yönünden olay tarihi olan 15.10.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 27.08.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılar … ve …’e ödenmesine, Davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile; davacı … için 16.000,00 TL, davacı … için 16.000,00 TL, Davacı … için 3.500,00 TL, Davacı … için 3.500,00 TL, Davacı … için 3.500,00 TL olmak üzere toplam 42.500,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …, …’tan alınarak davacılara ödenmesine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin olarak itiraz etmelerine rağmen bilirkişi raporundaki miktarının dikkate alınarak karar verildiğini, müvekkillerinin manevi tazminatına ilişkin acılarını bir nebze giderecek nitelikte çok olmayan taleplerini karşılamaya ilişkin yeterli olmayan ve genç yaşta vefat eden yakınlarının üzüntüsünü giderecek oranda olamayacak miktarda düşük tazminata hükmedildiğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili katılma yolu ile sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; sürücü …’a atfı kabil hiçbir kusurunun yokken maddi gerçeklere aykırı bilirkişi raporunun esas alınarak itirazlarının incelenmeden verilen kararda usul ve yasaya uygunluğun bulunmadığını, istinaf mahkemesi kararından önce alınan aktüerya raporuna sadece müvekkilinin itiraz ettiğini, davacı tarafın bir itirazının bulunmadığını, maddi tazminat hesaplama yöntem ve miktarının davacı tarafça istinaf edilmeyerek önceki aktüerya raporunda belirlenen miktarın davacı taraf açısından kesinleştiğini, bu durumun davalı açısından usuli kazanılmış hak oluşturduğunu, müvekkili aleyhinde bilirkişinin önceki rapordan daha fazla bir miktar hesaplayamaması gerekirken mahkemece ara kararın ve bilirkişi raporuna itirazların nazara alınmamasında ve müvekkilinin usulü kazanılmış haklarının ihlalinde hukuka uygunluğun bulunmadığını, bu kapsamda mahkemenin fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına da usul ve yasaya uygunluğun bulunmadığını, manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, müvekkili aleyhine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinde de usul ve yasaya uygunluğun bulunmadığını beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
İDM CE DAİREMİZCE VERİLEN KALDIRMA KARARI DOĞRULTUSUNDA İŞLEM YAPILMASINA
BU BAĞLAMDA
Bu halde mahkemece AYM iptal kararı doğrultusunda belirlenen esaslara göre daha önce rapor tanzim eden ve hükme esas alınan aktüerya bilirkişilerinden yukarıdaki esaslara uygun ek rapor tanziminin ile sonuca gidilmesi yerindedir.
Her ne kadar davalı taraf davacının kaldırma kararı öncesi bilirkişi raporuna itiraz etmediği ve bu nedenle lehlerine kazanılmış hak oluştuğunu iddia etmekte ise de ;
Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler.
T.C. Anayasası’nın 153 üncü maddesinin 6 ncı fıkrasında, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir (Danıştay 4. Dairesi. 09.05.2011 tarih ve 2011/2546 E., 2011/3384 K. sayılı kararı).
Bu konudaki Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarih ve 1989/11-48 sayılı kararında;“Anayasanın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153. Maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur. …” gerekçesine yer verilmiştir.
Bu halde kazanılmış haktan söz edilemeyeceğinden itiraz yersizdir.
Davalı tarafın kusur raporuna itirazı hakkında
Konya … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası UYAP sureti incelendiğinde; dosyanın taraflarının müteveffa …, müştekiler … ve …, sanık … olduğu, kovuşturma konusunun ise 15/10/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda …’in hayatını kaybetmesi nedeniyle sanık hakkında Taksirle Ölüme Neden Olma suçundan kovuşturmanın yapıldığı ,trafik kaza tespit tutanağında müteveffanın asli,davalının tali kusurlu olduğunun belirtildiği,Dava konusu kazaya ilişkin olarak kaza mahallinde keşfin icra edildiği, buna ilişkin olarak Makine Mühendisi Bilirkişi … tarafından düzenlenen kusur raporunda; Yaya …’in %75 oranında, sürücü …’ın ise % 25 oranında kusurlu olduğu şeklinde rapor düzenlendiği,akabinde … bilirkişi heyetinden aldırılan kusura ilişkin bilirkişi heyetince düzenlenen raporda; yaya …’in %75 oranında, sürücü …’ın ise %25 oranında kusurlu olduğuna dair rapor düzendiği,raporların birbirini teyit ettiği ve örtüştüğü anlaşılmakla itirazlar yersizdir.
Vekalet ücretinin yanlış taktir edildiğine yönelik davalı vekilinin istinafları incelendiğinde;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.07.2009 tarihli, 2009/21-286 Esas ve 2009/328 Karar sayılı ilamında ayrıntıları açıklandığı üzere; Bir davanın birden fazla kişi tarafından veya birden fazla kişi aleyhine açılabilmesi için, aynı tarafta yer alanlar arasında hukuksal bir bağlantının bulunması gerekir. Hukukumuzda, bu bağlantı, karşılığını, dava arkadaşlığı kurumunda bulmaktadır. Dava arkadaşlığı, zorunlu ve ihtiyari dava arkadaşlığı olmak üzere iki ana başlık altında ve zorunlu dava arkadaşlığı da yine kendi içinde maddi ve şekli olmak üzere ikili ayrımla düzenlenmekte olup, anılan kavramların açıklanmasında yarar vardır.
Dava arkadaşlığı; davacı veya davalı tarafta birden fazla kişi bulunması hali olup 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 57 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. İhtiyari dava arkadaşlığında; birden çok kişi, birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir. Bu haller, davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması, ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri, davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olmasıdır. (HMK.57) Sayılan bu üç durum dışında ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusu değildir. Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hâllerde ise mecburi dava arkadaşlığı vardır (HMK.59).
Yine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin;
” 10 – (1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.
(3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.
(4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir. ” hükmünü taşımaktadır.
Somut olayda, davacılar ve davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı olduğu anlaşılmaktadır. Davacılar tarafından davalılardan maddi ve manevi tazminat talep edildiğine ve davacılar ile davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığına göre kabul edilen miktarlar yönünden herbir davacı için ayrı ayrı, reddedilen kısım üzerinden,de kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücreti taktir edilmesinde bir yanlışlık olmamasına göre davalı vekilinin buna yönelik istnaf itirazları yerinde değildir
Manevi tazminat miktarının azlığı veya çokluğuna yönelik istinaf itirazında;
Davacılar vekili mahkeme tarafından hükmedilen manevi tazminat miktarlarının düşük olduğunu belirterek daha yüksek oranda manevi tazminata hükmedilmesini, davalı vekili ise davacılar lehine hükmedilen manevi tazminatların hakkaniyete aykırı olduğunu ve yüksek oranda belirlendiği iddiasına dayalı olarak istinaf ettikleri anlaşılmaktadır.
Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre,Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut olaya gelince, yaya olan müteveffaya davalıların sürücüsü ve işleteni olduğu aracın çarpması neticesi, davacıların oğlunun ölümü ile sonuçlanan kazada, kazanın meydana gelmesinde müteveffanın % 75, davalı araç sürücüsünün % 25 oranında kusurlu olduğu,müteveffanın 15 yaşında olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen manevi tazminat kriterleri, davacının tespit edilen sosyal ve ekonomik durumuna, olayın oluş şekli dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu davacı anne ve baba için 25.000 ‘er tl ,kardeşler için 10.000’er tl manevi tazminatın dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olacağı bu itibarla davacı vekilinin istinaf itirazlarının yerinde olduğu,davalının itirazlarının ise yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
HMK’nin 355. maddesinde, “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” 353. maddesinde, “ (1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; … b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak; 1)…, 2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, … duruşma yapılmadan karar verilir.” düzenlemelerini içermektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, ilk derece mahkemesinin kararında yukarıda belirtilenler dışında HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden herhangi bir yanlışlığın da bulunmadığı gözetilerek manevi tazminatın yeniden belirlenip, davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda manevi tazminat açısından kabulüne, davalı vekilinin istinaf itirazlarının REDDİ, ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere kaldırılması ve yeniden hüküm tesis edilmesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı … vekilinin istinaf itirazlarının REDDİ ile,
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda kabulü ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere KALDIRILMASI VE DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMAK suretiyle;
1-Davacılar … ve …’in maddi tazminat taleplerinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere KABULÜ ile; Davacı … için 30.051,16 TL ve davacı … için 14.594,76 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının davalılar …, … ve … A. Ş.den, davalılar … ve … yönünden olay tarihi olan 15.10.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 27.08.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılar … ve …’e ÖDENMESİNE,
2-Davacıların manevi tazminat taleplerinin KISMEN KABULÜ ile; davacı … için 25.000,00 TL, davacı … için 25.000,00 TL, Davacı … için 10.000,00 TL, Davacı … için 10.000,00 TL, Davacı … için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 80.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …, …’tan alınarak davacılara ÖDENMESİNE,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
3-Alınması gereken 8.514,56 TL harçtan peşin alınan 385,93 TL harç ile 142,25 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 528,18 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.986,38 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına, (Davalı sigorta şirketinin 2.859,12 TL’sinden diğer davalılarla birlikte sorumlu tutulmasına)
4-Davacı tarafından yapılan 615,91 TL harç giderinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, (Davalı sigorta şirketinin 220,49 TL’sinden diğer davalılarla birlikte sorumlu tutulmasına)
5-Davacı tarafından yapılan 1.350,04 TL talimat posta ve bilirkişi ücret gideri, 169,00 TL keşif araç yol gideri, 1.400 TL bilirkişi ücreti gideri, 1.129,66 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 4.048,70 TL yargılama giderinin kabul edilen kısma göre hesaplanan 3.263,25 TL’nin (1.168,24 TL’sinden davalı sigorta şirketi sorumlu olmak kaydıyla) davalılardan alınarak davacılara verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından yapılan 50 TL yargılama giderinin reddedilen kısma göre hesaplanan 9,70 TL’sinin davacılardan alınarak davalı …’a verilmesine, bakiye kısmın bu davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Maddi tazminat davasında davacılar … ve … vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve takdir olunan 6.603,97 TL vekalet ücretinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak işbu davacılara verilmesine,
8-Manevi tazminat davasında davacı … kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, …’tan alınarak bu davacıya verilmesine,
9-Manevi tazminat davasında davacı … kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, …’tan alınarak bu davacıya verilmesine,
10-Manevi tazminat davasında davacı …kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, …’tan alınarak bu davacıya verilmesine,
11-Manevi tazminat davasında davacı … kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, …’tan alınarak bu davacıya verilmesine,
12-Manevi tazminat davasında davacı … kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, …’tan alınarak bu davacıya verilmesine,
13-Manevi tazminat davasında reddedilen kısma göre davalı … kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den tahsili ile davalı …’a ödenmesine,
14-Manevi tazminat davasında reddedilen kısma göre davalı … kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacı …den tahsili ile davalı …’a ödenmesine,
15-Manevi tazminat davasında reddedilen kısma göre davalı … kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den tahsili ile davalı …a ödenmesine,
16-Manevi tazminat davasında reddedilen kısma göre davalı … kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den tahsili ile davalı …’a ödenmesine,
17-Manevi tazminat davasında reddedilen kısma göre davalı …kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den tahsili ile davalı …’a ödenmesine,
18-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
19-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
20-Davalı …’tan alınması gereken 5.952,93 TL’den peşin alınan 1.488,24 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.464,69 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
21-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
22-Davacı tarafça yapılan 1.103,50 TL istinaf başvuru gideri ile 169,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 1.273,00 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacılara ödenmesine,
23-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
24-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 28/10/2022

… …. … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …
E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.