Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/198 E. 2022/323 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM . HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 15/02/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2021
NUMARASI : Esas Karar

DAVACILAR :

VEKİLİ :

DAVALI :

VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :

MÜTEVEFFA :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle
Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 15/02/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 16/02/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili 29/12/2017 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; 19/10/2014 tarihinde davalı … idaresindeki … plakalı araç ile … ilçesinden … ilçesine seyir halindeyken müvekkillerinin desteği olan …’ya çarpması sonucu ölümüne neden olduğunu, kaza nedeniyle … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile açılan davada davalı …’ın kusurlu olduğunun tespit edildiğini, oluşan kazada müvekkillerinin murisinin kusursuz olduğunu, muris …’nun 58 yaşında olduğunu, köyde tarım ve hayvancılıkla uğraştığını, üretici olduğunu, müvekkillerinin murisin ölümü ile birlikte maddi ve manevi desteğinden yoksun kaldığını, diğer davalı sigorta şirketinin de kazaya sebebiyet veren aracın sigortalayanı olup sorumluluğunun bulunduğunu, dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine yapmış olduğu müracaatın sonuçsuz kaldığını beyanla davanın kabulü ile fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik müvekkili … çin 200TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 100,00TL cenaze ve defin giderleri olmak üzere 300,00TL maddi tazminatın tüm davalılardan tahsiline, … için 50.000,00TL, …. için 25.000,00TL ve … için 25.000,00TL olmak üzere toplam 100.000,00TL manevi tazminatın davalı …’dan tahsiline, davalı …a ait 15 NS 078 plakalı araç üzerine dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir şerhi konulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili 28/05/2021 havale tarihli bedel arttırım dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde 200,00TL olarak talep ettikleri destekten yoksun kalma tazminat bedelini 42.700,55TL’ye arttırdıkları ve bu miktarın davalılardan tahsili ile müvekkili …’ya verilmesine karar verilmesini, 100,00TL olarak talep ettikleri cenaze defin gideri bedelini 160,00TL’ye arttırdıkları ve bu miktarın davalılardan tahsili ile müvekkili …’ya verilmesine karar verilmesini talep etmiş, manevi tazminat yönünde de dava dilekçesindeki talepleri gibi karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … 15/01/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki ve görev itizarlarının olduğunu, davaya bakmaya yetkili mahkemelerin … ili … ilçesi yargı çevresindeki yetkili mahkemeler olduğunu, görevli mahkemelerin de Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiş, esasa ilişkin beyanında açılan davanın zamanaşımına uğradığını, zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, murisin kullandığı motosikletin ruhsat ve plakasının bulunmadığını, murisin de motosiklet ehliyetinin bulunmadığını, davaya konu kaza nedeniyle muris …’nun asli kusurlu olduğunu, murisin şeker hastası olup gözlerinin de tam olarak göremediğini ve kazanın bulunduğu yerde de trafik levhasının olmadığını tüm bunların kazaya sebebiyet verdiğini, kendisinin hızının yasal hız sınırında olduğunu, davacı tarafın öncelikle sigorta şirketine başvuru şartını yerine getirmesi gerektiğini beyanla açılan davanın hukuki yarar yokluğu yönünden usulden ve esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı sigorta vekili 12/01/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; kaza nedeniyle açılan hasar dosyasında yaptırılan aktüerya hesabı sonucunda belirlenen 25.397,654TL’nin davacı eşe 03/02/2017 tarihinde ödendiğini, ödeme yapım müvekkili şirketin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiği ve davacının tazminat hakkının bulunmadığını bu sebeple davanın reddine karar verilmesini aksi durumda mahkememizce Adli Tıp Kurumu’ndan usul ve esaslara uygun olarak davaya konu kaza nedeniyle kusur raporu alınmasını, aktüerya hesap raporu alınmasını talep etmiş, davacını cenaze defin işlemlerini ilişkin talebinin de bu işlemlerin ücretsiz olarak yapıldığından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya .Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/09/2021 tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” …6098 sayılı TBK’nın 52. Maddesine göre; Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir. Anılan yasal düzenlemede de belirtildiği üzere zarar görenin zararın oluşmasında ya da zararın artmasında bir ihmali varsa bu hususun tazminatın belirlenmesinde dikkate alınması gerekir. Bir başka deyişle zararın oluşumunda zarar görenin de müterafik kusurunun bulunması halinde tazminattan indirim yapılması gerekmektedir. Müterafik kusurun dikkate alınması için bu yönde yapılan bir savunmaya gerek olmayıp Mahkemece müterafik kusurun resen dikkate alınması gerekmektedir. Nitekim bu husus Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/3135 E 2018/11955 K sayılı ilamında da vurgulanmıştır. Ayrıca müterafik kusur indirimi nedeniyle kısmen reddedilen tutar üzerinden davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmeyeceği noktasında da duraksama bulunmamaktadır.
Müteveffa …’nun kaza sırasında kaskının takılı olup olmadığıyla ilgili soruşturma dosyası içeresinde mevcut kaza tutanağı ve ifadeler ile dosyada toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde net ve kesin bir tespit yapılamadığından müterafik kusur indiriminin somut olayda uygulanamayacağı kanısına varılmıştır.
Davacıların manevi tazminat talebi açısından yapılan değerlendirmede ise;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesinde ; “Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir” hükmü düzenlenmiştir. Anılan hükme göre, Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. (Konya BAM .. Hukuk Dairesi 19/06/2020 tarih … Esas … Karar)
Bu itibarla yukarıda açıklanan ilkeler, davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, ceza dosyasındaki deliller ve davalının eylemindeki hukuka aykırılığın tespitinin sağlayacağı manevi tatmin ile ölen ile davacılar arasındaki yakınlık derecesi itibarıyla manevi dünyalarında ortaya çıkan tahribatın derecesi birlikte değerlendirilerek davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
1-Davacı …’nun destekten yoksun kalma tazminatı talebinin KABULÜ İLE, 42.700,55 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinin sorumluluğu kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak kaydıyla, davalı … şirketi yönünden dava tarihi olan 29/12/2017 tarihinden, davalı … yönünden kaza tarihi olan 19/10/2014 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ….’ya verilmesine,
2-Davacıların cenaze ve defin giderlerine yönelik taleplerinin KABULÜ İLE, 160,00 TL tazminatın davalı sigorta şirketinin sorumluluğu kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak kaydıyla, davalı … şirketi yönünden dava tarihi olan 29/12/2017 tarihinden, davalı … yönünden kaza tarihi olan 19/10/2014 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
3-Davacaların manevi tazminat DAVASININ KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE; Davacı … için 20.000 TL, davacı … için 10.000 TL, davacı …. için 10.000 TL olmak üzere 40.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 19/10/2014 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …dan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; 19/10/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasından müvekkilinin %20 oranında alt sınırdan kusurlu olduğunu, müteveffanın mirasçılarının Konya …Asliye Ticaret Mahkemesinde maddi ve manevi tazminat talepli dava açtıklarını, yapılan yargılama neticesinde yerel mahkeme tarağından tazminatlara hükmedildiğini, yerel mahkeme kararının hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, somut olaya güncel ekonomik gelişmelere de uygun olmadığını, manevi tazminat yönünden hükmedilen vekalet ücreti yönünden de istinaf talepleri olduğunu, somut olayda kendilerini tek bir vekil ile temsil eden davacılar lehine toplam hükmedilen 40.000,00 TL manevi tazminat ücreti üzerinden tek bir karşı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ayrı ayrı 4.080,00 TL yani toplamda 12.240,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin AAÜT ne aykırı olduğunu, hükmedilen manevi tazminatın yüksek olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının azaltılması gerektiğini, somut olaya ve kazadaki kusur oranlarına uygun şekilde belirlenmesi gerektiğini, mahkemece alınan 29/06/2020 tarihli bilirkişi raporu müvekkiline usulüne uygun tebliğ edilmediğinden süresinde itiraz edilemediğini, öncelikle aynı raporda yapılan araştırmalar neticesinde müteveffaya ait arazi ya da tarla tapu kaydına rastlanamadığı hayvan bilgi sisteminde üzerine kayıtlı herhangi bir hayvan kaydı bulunmadığı çiftçi kayıt sisteminde müteveffaya ait 2014 yılına ilişkin kayıt olmadığı sadece … Birliği üyesi olduğunun belirli ve küçük bir miktar bir alan için sulama sözleşmesi yaptığının tespit edildiğini, dolayısıyla müteveffa yerine muhtemel olarak çalışacak kişiye kaza tarihinde yürürlükte olan asgari ücret tarifesinin neredeyse bir buçuk katı ödeme yapılacak bir somut durum mevcut olmadığını, müteveffanın … sistemine dahil olduğunu eşi ve bekar oğlunun da … lu olduğunu, kaza tarihinden önce müteveffanın eşi ve oğlunun da aynı çalışma alanında iştigal ettiği ve yardımcı olduğunun açık olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davacılar lehine ayrı ayrı hükmedilen manevi tazminata dair vekalet ücretinin kaldırılmasına, maddi gerçekliğe uymayan sulama yapılacak alanın belli olmaması ailesel bazda küçük bir işletme olması nedeniyle üçüncü bir kişinin asgari ücretin 1,5 katı bedelle çalıştırılmasına ihtiyaç olmaması somut durumu karşılığında ve hakkaniyet gereği sigortadan alınan maddi tazminatın yeterli olması nedeniyle maddi tazminata hükmedilmemesi veyahutta TBK m52 gereği takdiri indirim yapılmasının son olarak manevi tazminat yönünden kazadaki az kusur hak ve nefasete uygun miktarda azaltılarak manevi tazminata karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, hesaplamaya itirazları olduğunu, davacı tarafın dilekçeler aşamasında delil olarak davacının gelirine ilişkin hiçbir belge sunmadığını, kamu düzeni ve yerleşik Yargıtay içtihatları gereği davacının gelirinin yasal asgari ücret seviyesinde kabul edilip değerlendirme yapılacağını, yerel mahkemece hükme esas alınan 06/05/2021 tarihli hesap raporunun kesinlikle hatalı olduğunu, dosyada muris adına kayıtlı tarım arazisi olmamasına rağmen 15/02/2021 tarihli raporda arazi varlığı dikkate alındığında küçük ölçekli bir işletme kabul edileceğinin belirtildiğini, dosyada resmi belge bulunmamasına rağmen yerel mahkemenin tamamen varsayımsal bir çıkarıma dayanarak aşağıda belirtilen şekilde gelire yönelik bir araştırma yaptığını, işlerin mirasbırakanın mirasçıları tarafından devam ettirilmesinin kuvvetle mümkün olduğunu, bu hususunda hiçbir şekilde araştırılmadığını, bu kadar küçük ölçekli işler için mirasbırakan yerine bir işçi çalıştırmak yerine mirasbırakanın mirasçılarının ve yakın akrabalarının bu işleri devam ettirebileceğinin aşikar olduğunu, 15/02/2021 tarihli bilirkişi ek hesap raporunda murisin yerine bir işçi çalıştırılması gerektiği belirtilmiş ise de hiçbir şekilde ispatlanamadığını, davacı tarafın süresi içinde sunmadığı belgenin dikkate alınarak hesaplama yapılması ve sonucunda tanzim edilen hesap raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, kabul edilmesinin mümkün olmadığını, eksik ve hatalı inceleme ile hüküm kurulamayacağını, 06/05/2021 tarihli ek hesap raporuna itiraz dilekçelerinde belirttikleri hususların dikkate alınması gerektiğini, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine, derkenar verilmesine, icranın tehirine, haksız davanın reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı …. vekili ek istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkeme kararında anılan yasal düzenlemede belirtildiği üzere zarar görenin zararın oluşmasında ya da zararın artmasında bir ihmali var ise bu hususun tazminatın belirlenmesinde dikkate alınması gerektiğini, bir başka deyişle zararın oluşumunda zarar görenin de müterafik kusurunun bulunması halinde tazminattın indirim yapılması gerektiğini, müterafik kusurun dikkate alınması için bu yönde yapılan bir savunmaya gerek olmadığını, mahkemece müterafik kusurun resen dikkate alınması gerektiğini, Müteveffa …. kaza sırasında kaskının takılı olup olmadığıyla ilgili soruşturma dosyası içeresinde mevcut kaza tutanağı ve ifadeler ile dosyada toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde net ve kesin bir tespit yapılamadığından müterafik kusur indiriminin somut olayda uygulanamayacağı kanısına varılmıştır.” şeklinde belirtildiğini, İlk derece mahkemesince, müterafik kusur indirimi hususunun tespit edilmesi gerekmekte iken , gerekçeli kararda sadece tespit edilemediğinin belirtildiğini, bu yönüyle de hükmün eksik ve hatalı olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine, dilekçelerinin davacı tarafa tebliğine, icranın tehirine, haksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Hesap raporuna ilişkin itirazın incelenmesinde:
Yargıtay içtihatları çerçevesinde kaza tarihi itibariyle uygulanması gerekli PMF 1931 Yaşam Tablosu dikkate alınarak davacının talep edebileceği tazminatın belirlenmesi gerekmektedir.
Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda TRH 2010 hesaplama yöntemi kullanılmış olup Yargıtay içtihatları çerçevesinde kaza tarihi itibariyle uygulanması gerekli PMF 1931 Yaşam Tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiğinden kararın kaldırılması dosyanın İDM gönderilerek, PMF 1931 Yaşam Tablosu dikkate alınarak , desteğin hayvancılık ve çiftçilik işini yürütürken kişisel yetenek ve emeği ile gelire sağladığı katkı oranında, davacıların ölenin desteğinden yoksun kaldığının kabulü gerekeceğinden 16/02/2021tarihli Ziraat bilirkişisi raporunda belirlenen bu kişinin yerine başkasının çalıştırılması halinde ona ödenecek ücretin esas alınarak, müteveffanın babasının sağ olduğu hususu gözetilerek müteveffanın babasına da pay ayrılarak sigorta ödemesi güncellenerek ek rapor alınması gerektiğinden itirazın kabulü gerekmiştir. (YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2016/3381 E 2018/12068 K)
2- Müterafik kusur itirazının incelenmesinde:
Davalı tarafın müterafik kusur yönünden yaptığı itirazlar bakımından ise; dosya içerisinde bulunan kaza tespit tutanağına göre kask koruyucu ekipmanın “tespit edilemedi” olarak işaretlenmiştir. Müteveffanın kask koruyucu ekipmanın takılı olmadığına dair dosya kapsamında herhangi bir delil olmayıp, kask koruyucu ekipmanın takılı olmadığının ispatı davalı sigorta şirketinin üzerindedir. Davalı tarafça, yargılama aşamasında sunulmuş herhangi bir delil bulunmadığından ve kask koruyucu ekipmanın takılı olmadığının tespiti yapılamadığından, davalının bu yöndeki itirazının reddi gerekmektedir.

3- Manevi tazminat miktarına ilişkin itirazın incelenmesinde :
Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre, Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesinde ; “Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir” hükmü düzenlenmiş madde metninden de anlaşıldığı üzere, haksız eylem sonucu bedensel zarar görenin yakınları yararına manevi tazminata karar verilebilmesi için, zarar görenin yaralanmasının ağır bedensel zarar niteliğinde olması gerekmektedir. Ağır bedensel zarar, kanunda tanımlanmamış olup, yaralanmanın özelliğine ve yarattığı sonuçlara göre mahkemece takdir edilecektir.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, Ceza Mahkemesinin kararı, kusur durumları ve yukarıda açıklanan ilkeler, davalının eylemindeki hukuka aykırılığın tespitinin sağlayacağı manevi tatmin ile birlikte değerlendirildiğinde İDM’ince hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlanının YERİNDE OLDUĞU anlaşılmıştır.
4- Vekalet ücretine ilişkin itirazın incelenmesinde:
Tazminat davasında davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; tazminatlar yönünden her bir davacı yönünden reddedilen kısım üzerinden, kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğinden İDM kararının yerinde olduğu anlaşılmıştır. (YARGITAY 17. Hukuk Dairesi ESAS NO: 2015/18678 KARAR NO: 2018/10245)
Yukarıda açıklanan gerekçelerle davalı vekillerinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK.nın 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,

2-İstinaf eden davalı taraflarca yatırılan, başvurma harçları dışında kalan, istinaf karar harçlarının talep halinde davalı taraflara ayrı ayrı iadesine,
3-İstinaf eden davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan masrafların ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK m.353 uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/02/2022

Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.