Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/197 E. 2022/222 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM . HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 08/02/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHLERİ : 23/11/2021- 26/11/2021
NUMARASI : Esas

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 08/02/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 09/02/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili ihtiyati haciz nevinden ihtiyati tedbir talepli dilekçesi ile;11/12/2019 günü davalı sürücü …’in sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı araç ile davacı …’nün sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı motorun çarpışması neticesinde maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini bu sebeple öncelikle tensip ile birlikte davalılar adına kayıtlı taşınır ve taşınmaz mallar üzerinde ihtiyati haciz nevinden ihtiyati tedbir konulmasını, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydı ile şimdilik belirsiz olması nedeni ile 6100 sayılı HMK madde 107 uyarınca, davacı … için geçici iş göremezlik nedeni ile 1,000,00 tl, sürekli iş göremezlik nedeni ile 10.000,00 tl, sgk ödemesi dışında kalan tedavi giderleri için 1.000,00 tl, bakıcı giderleri için 1.000,00 tl olmak üzere toplamda 13.000,00 tl, maddi tazminat, 100.000,00 tl manevi tazminat olmak üzere toplamda 113,000,00 tl tazminatın olay tarihi olan 11/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte (manevi tazminat yönünden davalı sigorta şirketi dışında kalan) davalılardan müşterek ve müteselsilen (davalı sigorta şirketinin teminat limiti ve buna isabet eden faiz ve masraflardan sınırlı sorumlu tutulması kaydı ile) tazmin ve tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; anayasa mahkemesinin 17/07/2020 tarih … E … K numaralı kararının işbu uyuşmazlık bakımından dikkate alınması gerektiğini, iptal kararlarının geriye yürüyemeyeceğini, kabul anlamına gelmemek üzere karar tarihinden önce düzenlenen poliçelerin ve meydana gelen kazalar bakımından etkisi bulunmadığının da gözetilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere davacının kalıcı maluliyet nedeni ile işbu dava öncesinde 34.261,00 TL ödeme yapıldığını ve müvekkili sigorta şirketinin söz konusu borçtan ibra edildiğini, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddinin gerektiğini, davacı tarafından açılan davada başvuru kapsamında erişkinler için engellilik değerlendirilmesi hakkında yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmiş bir raporun sunulmadığını ve başvurunun usulden reddine karar verildiği, dava konusu kazada davacı tarafın tam kusurlu olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün herhangi bir kusurunun bulunmadığını davanın reddinin gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla gelirin asgari ücret üzerinden hesap edilmesi gerektiğini, davacının kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, hükmedilecek faizin ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini, davanın esastan ve usulden reddini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iş gücü kaybı ve uzuv kaybının söz konusu olmadığını, manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağını, davalı …’nin öğrenci olup hiçbir gelirinin bulunmadığını, davalı …’in söz konusu kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, yetkili mahkemenin Ereğli/Konya Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi ve Trafik Mahkemeleri olduğunu, mahkemenin tüm mal varlığını bağlayacak şekilde tedbir vermesinin yasal olmadığını, dava koşullarının oluşmadığını, davacının çalıştığını iş gücü kaybının da olmadığını, hiçbir mağduriyetinin de olmadığını, açılan davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Şirketi Vekili itiraz dilekçesinde; müvekkili şirketin davacıya karşı kesinleşmiş bir borcunun bulunmadığını, ayrıca iik 257 madde kapsamında sınırlı sayılan ihtiyati haciz şartlarında hiçbirini taşımadığını, ihtiyati haciz kararı haksız olup reddinin gerektiğini, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için haciz talep eden tarafın alacaklı sıfatına haiz olması gerektiğini, davacının taleplerine dair kesinleşmiş bir alacağı mevcut olmadığı gibi bu hususun yargılamaya muhtaç olduğunu, müvekkili sigorta şirketi 1887 yılından itibaren faaliyet gösteren global bir şirket olduğunu, türkiye de ise 2010 yılından itibaren faaliyet göstermediğini, faaliyet alanında türkiye’de de sektörün önde gelen şirketlerinden olup şirketin mal kaçırma girişiminde bulunacağı ya da ödeme güçlüğü çekeceği hususunun gerçeklik payı bulunmadığını, şirketin dava sonunda aleyhe hükmedilecek tutarı ödemesinde bir engelinin bulunmayacağını ihtiyati haciz kararına itirazlarının kabulünü talep ettikleri görülmüştür.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas, 23/12/2021 tarihli ara kararında özetle; “Mahkememizce yapılan tetkikler neticesinde; davalı vekili her ne kadar itirazı kabil mahkememiz kararına itiraz talebinde bulunmuşsa da davalılar vekilinin iki dilekçesinin de aynı mahiyette olduğu kanaati ile; birlikte değerlendirilerek, ayrıca … vekilinin de itirazları kül halinde değerlendirildiğinde somut olayımızda; trafik kazasından kaynaklı-haksız fiil nedeniyle ihtiyati haciz kararı verilmiştir, haksız fiilde, haksız fiilin gerçekleşmesiyle ortada muaccel bir alacağın varlığının kabulü (yüksek mahkeme kararları da dikkate alındığında) gerekir.
Tüm deliller, ihtiyati haciz kararımızdaki emsal kararlar (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 30/11/2017 tarih ve 2016/18144 Es.2017/11201 Kar. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 20/05/2019 tarih ve 2016/14392 Es. 2019/6326 Kar. Sayılı ilamları ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi .. Hukuk Dairesi’nin 18/04/2019 tarih ve … Es. … Kar. Konya Bölge Adliye Mahkemesi .. Hukuk Dairesi’nin 13/09/2019 tarih ve … Es. … Kar. Sayılı) mevcut delil durumu tüm dosya kapsamına göre davalılar vekillerinin itirazlarının mahkememizde oluşan vicdani kanaatle;
Mahkememizce verilen 12/10/2021 ve 26/11/2021 tarihli ihtiyat-i haciz kararlarına davalılar vekillerinin itirazlarının REDDİNE, ” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalılar … ve … vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen tedbir ve ihtiyati hacze yönelik kararların kaldırılmasını ve kararlar arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini, 23/11/2021 ve 26/11/2021 tarihli ara kararları istinaf ettiklerini, ihtiyati haczin koşullarının oluşmadığını, davacı tarafın ihtiyati haciz taleplerinin tamamen reddine karar verilmesi gerektiğini, ihtiyati tedbir koşullarının da oluşmadığını, dava konusunun aynı ile ilgili olmayan hususlarda taşınmaz, araç, banka hesaplarına tedbir konulamayacağını, ihtiyati tedbirin reddine karar verilmesine ve mahkemece verilen 26/11/2021 tarihli ara kararın kaldırılmasını talep ettiklerini, yerel mahkemece uygulamalara aykırı olarak karar verildiğini, 23/11/2021 ve 26/11/2021 tarihli ara kararların usul ve yasaya aykırı olması sebebiyle davanın lehlerine bozulmasını ve kaldırılmasını talep ettiklerini, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve çelişkinin giderilmesini, davacı tarafın ihtiyati tedbir ve haciz taleplerinin reddini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Talep, trafik kazası nedeniyle MADDİ VE MANEVİ tazminatın davalılardan tahsili için açılan davada, davalıların mal, hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulması istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesi tarafından ara kararı ile, davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin kabülüne karar verilmiş olup, bu karara karşı davalılar vekilleri tarafından süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Geçici hukuki koruma kurumu olan ihtiyati haciz ise İİK’nun 257 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
İİK’nun 257. maddesinde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir.
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında maucceliyet kesbeder.
İİK’nun 259. maddesinde de teminat hususu düzenlenmiştir. Madde de “İhtiyati haciz isteyen alacaklı hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 87. maddesinde yazılı teminatı vermeye mecburdur.
Ancak alacak bir ilama müstenid ise teminat aranmaz.
Alacak ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkeme teminata luzum olup olmadığını takdir eder.Bu açıklamalara göre ihtiyati haciz “Alacaklının, bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence (garanti) altına almak için, mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulması”dır.
Geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir.
Zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır.
Dosyada bulunan kaza tespit tutanağı, savcılık dosyası, açılan ceza dosyası içindeki kusur raporları, ekindeki bilgi ve belgeler içeriğinden davacının maddi zararlarının olabileceği kuvvetle muhtemeldir. Haksız fiil tarihi itibarıyla davacının maddi tazminat alacağı da muaccel hale gelmiştir.
Davacının isteminin ihtiyati haciz olduğu, ihtiyati haciz kararı verilmesi için tam bir ispat aranmasının, ihtiyati haciz kararı verilmesi durumunda dahi davacıdan tam bir ispat beklenmesinin Kanun’un amacına ters düşmesine, aksinin kabulünün davacının ileride telafisi mümkün olmayan zararına yol açabileceği düşünülerek ihtiyati hacze karar verilmesi gerekmektedir.
Alacağın kesin olarak kanıtlanması gerekmez. Davacının alacağı rehinle de temin edilmediğine göre ihtiyaten hacze karar verilmesi gerekir.
Keza Doktrinde de bu yönde karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan İbarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumundan ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez.
(Nitekim Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 2016/18144 E,2017/11201 K;aynı daire 2016/9800 E,2017/8052 K, 2014/22955 esas 2017/3970 karar sayılı ilamları)
(Aynı mahiyette Yargıtay 4. HD nin T.C. 2014/1150 esas 2014/1621 karar sayılı, 2014/9434 esas 2014/13476 karar sayılı ilamları)
Bu halde, Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davalılardan …. ve …. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddi gerektiğine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar tarafından yatırılan harcın yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (107.090,00 ) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.08/02/2022

Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.