Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 06/04/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 10/11/2021
NUMARASI : … Esas …. Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 06/04/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 07/04/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından zorunlu trafik sigortası yapılmış olan, kaza tarihinde müvekkilinin sürücüsü olduğu, “….” plakalı aracın … ili …. ilçesi …. caddesi No:… önünde seyir halindeyken, maliki ve kaza anındaki sürücüsü …. sevk ve idaresindeki “….” plakalı araç ile kazaya karıştığını. Bu kaza neticesinde müvekkilinin maliki bulunduğu araçta maddi hasarın meydana geldiğini, kazaya tam kusuru ile sebebiyet veren “….” plakalı aracın sürücüsü olduğunu, bu aracın kaza tarihinde davalı tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalandığını, meydana gelen kaza neticesinde müvekkilinin aracında oluşan hasarın tazmini için davalı yana hasar bedeli için başvuruda bulunulduğunu fakat açılan “….” numaralı hasar dosyası kapsamında müvekkilin gerçek zararı karşılanmadığını, bu sebeple zorunlu dava şartı arabuluculuk başvurusuda yapıldığını ancak müvekkilinin zararının karşılanmadığını, bu nedenlerle anılı zararlar için dava açma zorunluluğunun doğduğunu açmış oldukları hasar bedeline bağlı tazminat davasının kabulünü talep ettikleri görülmüştür.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davanın yetki yönünden reddini talep ettikleri, davaya bakmakla yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu, sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediklerini, davacı tarafın bilirkişi aracılığıyla usulsüz yapılan tespit raporunu kabul etmediklerini, aynı zamanda davacının faize ilişkin taleplerinin reddini talep ettiklerini, davanın reddi ile yapılan yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de karşı tarafa hükmedilmesini talep ettikleri görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi 10/11/2021 tarih ….. Esas …. Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; “…Mahkememiz dosyasına kazandırılan bilirkişi raporunda; dava konusu kazada sürücü ….’ın 2918 sayılı KTK nın 53/b maddesi “sola dönüş kurallarına riayet etmemek” ihlal ederek asli kusurlu olduğu, sürücü ….’un ise kural ihlalinde bulunmadığı kanaati ile …. plaka sayılı aracın kaza tarihindeki tarihindeki sigorta teminat limitinin 41.000 TL olduğu, dava konusu kazadan dolayı …. plakalı aracın hasar tutarının 40.000,00 TL olduğu, bu itibarla hasar tutarının poliçe teminatları dahilinde olduğu şeklinde rapor tanzim edildiği görülmüştür.
Mahkememizce temerrüt tarihi 05/08/2020 olarak tespit edilmiş olup, kazaya neden olan araç hususi olduğundan yasal faiz uygulanmıştır. Eldeki dava belirsiz alacak davası olduğundan davalı yanın itirazlarına itibar edilmeyerek -Davacının, davalı aleyhine açtığı tazminat davası nedeniyle 40.000,00 TL nin temerrüt tarihi olan 05/08/2020 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine (sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) fazlaya ilişkin istemin reddine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiş ve;
Davacının, davalı aleyhine açtığı tazminat davası nedeniyle 40.000,00 TL nin temerrüt tarihi olan 05/08/2020 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE (sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere), fazlaya ilişkin istemin REDDİNE” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; somut olayda kaza tespit tutanağı incelendiğinde kaza yerinden yapılan incelemede kazayı gören kameraya rastlanılamadığı ayrıca yol üzerinde çarpma noktalarını belirleyecek iz, emareye rastlanılmadığından kural ihlali tespit edilemediğini, bu çerçevede haksız ve hatalı değerlendirmeler içeren bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek haksız ve hukuka aykırı davanın reddi ve her durumda itirazları doğrultusunda yeni bir bilirkişiden rapor aldırılması talep edilmişken uyuşmazlık giderilmeden doğrudan hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, müvekkil sigorta şirketinin sorumluluğu genel şartlara göre belirlenen hasar miktarından iskonto uygulanmak suretiyle sınırlı olduğunu, müvekkil şirketin KDV den sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, ıslaha konu edilen rakam için ancak ıslah tarihinden itibaren yasal faiz istenilebileceğini, tüm bu nedenlerle Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/11/2021 tarih …. karar sayılı hükmün kaldırılmasını beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, trafik kazası nedeniyle araç hasarı nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı tarafça, kusur ve zarar yönleriyle istinaf edilmiştir.
1-Kusura itirazda;
Türk Borçlar Kanunun 49.maddesinde, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür” yine aynı kanunun 50.maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” denilmektedir.
Bu itibarla, tespit dosyası, trafik tespit tutanağı, soruşturma dosyasındaki taraf beyanları, mahkemece alınan kusur ve hasar raporu ile tüm deliler hep birlikte incelenip değerlendirildiğinde; yaralanmalı ve maddi trafik kazasının, davalının tamamen kusurlu ve trafik kurallarına aykırı hakereti nedeniyle oluştuğu, benimsenen kusur raporunun dosya kapsamına, dosyadaki mevcut delillere, kazanın gerçekleşme biçimine ve oluşa uygun olup, kaza sonrasında davacıya ait damadı sürücünün kaza sonrası başından yaralandığı ve buna ilişkin hastane muayene delilinin dosyaya sunulduğu; bu itibarla herhangi bir somut delile dayanmayan kusur ve illiyet bağı itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Zarar yönünden;
Hasar yönünden hükme esas alınan raporda davacı aracının modeli, yaşı, özellikleri, hasarlı kısımları v.s. gözönünde bulundurularak olay tarihi itibariyle aracın 2.el piyasa rayiç değeri tesbit edildiği , tamirinin ekonomik olup olmadığı ve hurdaya ayrılmasının gerekip gerekmediğinin tespit edildiği,Yargıtay 17.HD İçtihatlarına göre aracın tamirinin ekonomik olup olmadığı değerlendirildiği, hasar bedelinin piyasa rayiç değeri belirlendiği ve akabinde bu duruma göre tamirinin ekonomik olup olmadığı belirlendiği, tamiri ekonomik olmadığı için piyasa koşullarına göre kazadan önceki 2.el piyasa rayiç bedelinin ve kazadan sonraki hurda (sovtaj) değeri belirlenmiş belirlenen rayiç değerden de aracın hurda bedeli indirilmek suretiyle davacının gerçek zararı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmiştir.
Her ne kadar tespit dosyasında belirlenen zarar miktarı ile hükme esas alınan bilirkişi raporu arasında bir miktar bedel farkı oluşmuş ise de, hükme esas alınan rapordaki miktarın mahkemece nazara alınıp, davalı aleyhine raporlar arasında çelişki de bulunmayıp, hükme esas alınan raporun ayrıntılı, gerekçeli, denetlenebilir ve dosya kapsamında delillere uygun olması nedeniyle de, bu raporun esas alınarak karar verilmesinde de bir isabetsizlik yoktur.
3-Faiz başlangıcına yönelik (ıslahtan itibaren başlaması gerektiği itirazında);
Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Ancak, trafik kazaları esas itibariyle haksız eylem sayılan hallerden olmakla birlikte trafik sigortasını yapan sigortacı bakımından temerrüdün bu tarihte oluştuğunun kabulü mümkün değildir. 2918 sayılı KTK’nın 99/I. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel şartları uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Kazanın ihbar edilmesiyle, zararın miktarını belirlemek sigortanın sorumluluğundadır.
Ancak, davalının davadan önce temerrüde düşürüldüğü davacı tarafça ispatlanmaması, davalı sigortanın da başvuru yapıldığı hususunu kabul etmemiş olması, “belirsiz alacak” davası müessesesinin getirildiği 6100 Sayılı HMK ile birlikte 17. Hukuk Dairesinin süreklilik arz eden kararlarına göre de daha sonra ıslah yapılmış olması halinde dahi tüm tazminat miktarına kaza (veya dava) tarihinden itibaren faiz işletilmek gerekmektedir. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Ancak, trafik kazaları esas itibariyle haksız eylem sayılan hallerden olmakla birlikte trafik sigortasını yapan sigortacı bakımından temerrüdün bu tarihte oluştuğunun kabulü mümkün değildir. 2918 sayılı KTK’nın 99/I. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel şartları uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Kazanın ihbar edilmesiyle, zararın miktarını belirlemek sigortanın sorumluluğundadır.
Ancak, davalının davadan önce temerrüde düşürüldüğü davacı tarafça ispatlanmaması, davalı sigortanın da başvuru yapıldığı hususunu kabul etmemiş olması, “belirsiz alacak” davası müessesesinin getirildiği 6100 Sayılı HMK ile birlikte 17. Hukuk Dairesinin süreklilik arz eden kararlarına göre de daha sonra ıslah yapılmış olması halinde dahi tüm tazminat miktarına kaza (veya dava/temerrüt) tarihinden itibaren faiz işletilmek gerekmektedir.
Buna göre, açılan kısmi dava için de, yukarıda anlatılan ilke ve yasal düzenlemeler gereğince dava/temerrüt tarihinden itibaren faiz başlangıcının belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
4- KDV eklenmemesi gerektiğine dair itirazda;
3065 sayılı KDV Kanunu’nun 1.maddesine göre Türkiye’de yapılan sınai, ticari, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyet çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabidir. Davacının aracına verilen zararı gidermek için gerekli onarım, parça ve işçilik hizmeti de anılan yasa gereğince KDV’ye tabidir. Kesinleşen hasar miktarına ilişkin fatura ibraz edilmese dahi, davacı lehine KDV dahil edilerek hasar bedeline hükmedilmesi yerinde olup itirazın reddi gerekmiştir. (YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2015/2185 E 2015/11238 K )
Bu halde, kamu düzeni ve istinaf sebepleri çerçevesinde; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön ile kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına; dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davalıdan alınması gereken 2.732,40 TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan 684,00 TL nin mahsubu ile bakiye 2.048,40 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.07/04/2022
Başkan
e-imzalı
Üye
e-imzalı
Üye
e-imzalı
Katip
e-imzalı
Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.