Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 13/10/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 19/04/2022
NUMARASI : … Esas … Karar
DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 13/10/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 13/10/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; 28/04/2019 günü saat 16:34 sıralarında ….’nin maliki olduğu … sevk ve idaresindeki … plaka numaralı araç ile Kadınhanı istikametinden Konya ili İstikametine seyir halinde iken, Kadınhanı-Konya yolu km 27 civarına geldiği esnada hava durumunun yağmur ve dolu yağışlı olmasından dolayı aracın diksiyon hakimiyetini kaybederek aracının ön kısmı ile aynı yön ve istikamette seyretmekte olan davacı …’ın sürücüsü olduğu … plakalı araca arka tampon kısmından çarptığını ve yaralanmalı trafik kazasına neden olduğunu, kaza neticesinde …’ın kemik kırığı olup arabada yolcu olarak bulunan davacı … hayati tehlike geçirecek, kemik kırığı oluşacak ve basit tıbbi müdahaleyle giderilemeyecek şekilde yaralandığını, bunun sonucunda da her iki davacı vücudunda yaralar oluştuğunu, kaza sonrasında tanzim edilen kaza tespit tutanağı ve tramer kayıtlarında da görüldüğü üzere … plakalı aracın sürücüsü … Karayolları Trafik Kanunu 52/1-b bendi uyarınca “…Hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak…” kuralını ihlal ettiğinden %100 kusurlu bulunduğunu, kazanın meydana gelmesinde davacı …’a herhangi bir kusur izafe edilmediğini, davacı … ise araçta yolcu konumunda bulunmasından dolayı kusuru bulunmadığını, davacıların kaza sonrası da maddi ve manevi sıkıntılar çektiğini, davacıların maddi sıkıntılar çekmesiyle kaza arasında illiyet bağı bulunduğunu, davacı …’ın yolcu konumunda olması sebebiyle kusursuz olmakla birlikte … plakalı araç sürücüsü tam kusurludur. Kaza ile birlikte davacıya ait araçta maddi hasar meydana gelmiş olun davacıların bedensel zarara uğradıklarını, Maddi/Manevi tazminat talepleri ile ilgili ise davacı …’ın … Hastanesi’nde doktor olup, kaza sonrasında uzun süre istirahat etmek zorunda kaldığını, davacı …’ın mesleği gereği kolunu kullanmak durumunda olduğunu ancak sol kolunun kırılması ve alçıda olması nedeniyle uzun süre mesleğini ifa edemediğini bütün bunların davacı …’ı maddi ve manevi olarak yıprattığını, hayat kalitesinin düştüğünü, işbu nedenle manevi tazminat hakkılarının doğduğunu, davacı … ise ev hanımı/emekli olup hayati tehlike oluşturan kemik kırığı bulunduğunu, davacı …’ın fizik tedavilerinin devam ettiğini, davacı … doktor olmasından dolayı yüksek gelire sahiptir çalışamadığı süre boyunca gelirinde azalma gerçekleştiğini, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca kazaya sebep olan… sevk ve idaresindeki … plakalı araç ve sigorta şirketi olan … Sigortanın zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, kazaya karışan … plaka sayılı araç … poliçe numarasıyla KTK Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile davalı … A.Ş. Tarafından sigorta edildiğini, maddi tazminat yönünden sorumlu olduğunu, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu amir hükümleri uyarınca Sigorta şirketi kaza tarihindeki teminat limitleri dâhilinde ve kusur oranlarında olmak üzere; davacıların söz konusu trafik kazası neticesinde meydana gelen zararını gidermekle yükümlü olduğunu, taleplerinin belirsiz alacak niteliğinde olup, gerçek zarar yapılacak bilirkişi hesabıyla ortaya çıkacağını, davalı şahis/şirket adına kayıtlı olan taşınmazların ve araçların kaydı üzerine takdir en teminatsız olarak 201.000,00 TL üzerinden ihtiyati haciz vaazına, İhtiyati haciz taleplerinin reddi halinde davalı şahıslar adına kayıtlı olan taşınmazların ve araçların kaydı üzerine üçüncü kişilere devredilmesini önlemek amacı ile İHTİYATİ TEDBİR vaazına, 6100 sayılı HMK madde 107 gereğince alacak miktarının tam olarak belirlenememesi sebebiyle ayrı ayrı olmak üzere şimdilik 100,00 TL geçici maluliyet, 200,00 TL sürekli maluliyet, 100,00 TL tedavi gideri, 100,00 TL bakıcı gideri olmak üzere TOPLAM 1000,00 TL MADDİ TAZMİNATIN kaza tarihi olan 28/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı ile birlikte davalılardan (sigorta şirketi yönünden poliçede belirtilen limitler dâhilinde) müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacılar için ayrı ayer 100.000,00TL olmak üzere TOPLAM 200.000,00 TL MANEVİ TAZMİNATIN kaza tarihi olan 28/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı ile birlikte davalı sigorta şirketi haricindeki davalı şahıs/şirketten tahsiline, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan … Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde bahsi geçen … plakalı araç, davalı şirkete, 09.08.2018 – 09.08.2019 tarihleri arasında … numaralı KTK Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalı sigorta şirketinin sorumluluğu, SİGORTALININ KUSURLU OLMASI HALİNDE SÖZ KONUSU OLDUĞUNU, Zira Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. Maddesine göre trafik sigortaları, aynı kanunun 85. maddesine göre işletenlere düşen sorumlulukları karşılamak üzere yapıldığını, Dolayısıyla, sigortalı aracın sürücüsünün kusuru yoksa işletene düşen bir sorumlu olmadığını, olay günü Merkez Jandarma Komutanlığında tutulan Şüpheli İfade Tutanaklarında, sigortalı araç sürücüsü “.. Havanın aşırı derecede yağmurlu olması neticesinde hızımı iyice düşürdüm. Olay mahalline geldiğimde aşırı dolu yağışı nedeni ile yolda kaymış ve duran … plakalı araca yerlerin kaygan olması nedeni ile duramayarak çarptım. Yolda kaymış başka araçlar da vardı. Kazadan sonra diğer araç sürücüsü olan …’ın beyanına göre daha önce başka bir aracın kendilerine çarpması neticesinde olay mahallinde durduklarını söyledi. … plakalı aracın yolda çapraz durması sonucu ben kaçacak bir yer bulamadım ve çarptım… ” beyan da bulunduğunu, araçta yolcu olarak bulunan … de ifadesinde “.. Kazadan sonra diğer araç sürücüsü … ile aynı ambulansta iken söylediğine göre daha önce başka bir aracında kendilerine çarpması neticesinde olay mahallinde durduklarını söyledi..” demiştir. … plakalı araca daha önce başka bir aracın çarpıp çarpmadığının, aracın seyir halinde mi park halinde mi olduğunun, park halinde ise yolun sol şeridin de mi yoksa araç park cebinde mi bulunduğunun araştırılması ve kusur oranlarının bu bilgiler ışığında tespiti gerektiğini, bu noktada Sayın Mahkemenizde görülmekte olan davada dava konusu kazada davalı şirkete sigortalı aracın kusur oranının tespiti için dosyanın varsa savcılık/ceza dosyası evraklarının da temini ile Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilerek kusur raporu alınması gerektiğini, kaza esnasında davacıların emniyet kemerinin takılı olup olmadığı konusunun araştırılması gerektiğini,28.04.2019 tarihinde gerçekleşen kazaya dair …, yazmış olduğu dilekçesinde, kazada yaralanan yolcu …’ın kaza esnasında emniyet kemeri takmadığına ilişkin bilginin kendilerine karşı araç sürücüsü … tarafından aktarıldığını ifade ettiğini, Davacıların, kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, Zira emniyet kemeri takılması, trafik kazalarının etkisini hafifletmekte olup, YARALANMALARDA AĞIR SONUÇLARIN MEYDANA GELMESİNİ ÖNLEMEKLE BİRLİKTE KAZALARIN ÖLÜMLE SONUÇLANMASININ DA ÖNÜNE GEÇMEKTEDİR. Emniyet kemerinin yolculuk esnasında takılması gerektiği kural olarak KTK’da da ifade edilmiş olup, sürücü ve yolcuların belirtilen ve benzeri güvenlik önlemini almamış olmasından davalı şirketin sorumlu olduğu kabulünün mümkün olmadığını, ZMSS genel şartlarına göre “geçici iş göremezlik zararı” ile “geçici bakıcı giderleri” poliçe teminatı kapsamında olmadığını, Davacı tarafça dava dilekçesinde geçici iş gücü kaybına ilişkin talepte bulunulmakta ise de davaya konu poliçenin tabi olduğu ve talebin yapıldığı tarihte yürürlükte olan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) Genel Şartları’nda Kapsama Giren Teminat Türleri başlığı altında düzenlenen A.5.maddesi b bendinde “Üçüncü kişinin trafik kazası dolayısıyla bedenen eski haline dönmesini teminen protez organ bedelleri de dahil olmak üzere yapılan tüm tedavi giderlerini içeren teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderlerin” sağlık giderleri teminatı kapsamında yer aldığı düzenlenmiş olup, Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona erdiğinden davacı tarafça talep edilen geçici iş gücü kaybına ilişkin SGK sorumlu olup müvekkil şirketin herhangi bir sorumluluğu da bulunmadığını, bu sebeple davacının geçici iş göremezlik talebinin reddi gerektiğini, davalı şirket aleyhine açılan haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … ve …. vekili cevap dilekçesinde özetle; 28.04.2019 tarihinde Kadınhanı istikametinden Konya ili istikametine seyir halinde iken, davalı …’ün sevk ve idaresinde olan … plakalı araç ile … plakalı aracın sol şeritte park halinde bulunmasından ve sağ şeritte bulunan plakası bilinmeyen yan vaziyette durduğunu, aracın yolu kapatmış olmasından dolayı davalı …’ün kaçacak yeri olmadığını, iş bu kaza meydana geldiğini, olay günü davalı …’ün seyir hızı yasal sınırın altında olup yamacı inerken aniden dolu yağışına yakalandığını ve söz konusu aracın sol şeritte park halinde olduğunu gördüğünü, frene bastığını ancak yolun kaygan olmasından dolayı davalı …’ün duramadığını ve sol şeritte park halinde duran … plakalı araca çarpmak zorunda kaldığını, Davalı sürücü …’ın kullandığı … plakalı aracında sol şeritte park halinde trafik güvenliğini tehlikeye sokacak şekilde beklemesi nedeniyle kazanın meydana geldiğini, Sonuç olarak, davalı sürücü …’ın kullandığı … plakalı aracın sol şeritte park halinde trafik güvenliğini tehlikeye sokacak şekilde beklemesi nedeniyle iş bu kazanın meydana geldiğini, Keşif yapıldığında daha iyi anlaşılacağı üzere davalı …’ün yamacın başında dolu yağışına yakalandığından davacının aracının park halinde olduğunu görüp frene bastığını, ancak yolun kaygan olması sebebiyle fren yeterli olmadığını, ilaveten sağ şeritte yan park etmiş şekilde duran başka bir aracın da bulunmasından ötürü kaçacak bir yer bulamadığından kayarak davacının aracına vurmak zorunda kaldığını, Kaza sırasında araçta bulunan ve sağ ön yolcu koltuğunda seyahat etmekte olan …, söz konusu araç sol şeritte araç park halindeyken emniyet kemerini çıkarıp sağ ön yolcu kapısını açtığını, Bu sebeple iş bu kazanın meydana geldiği sırada emniyet kemerini çıkarmış olan … ağır yaralandığını, Davacı …’ın kazada ağır yaralanmasında ve kaza sonucu meydana gelen zararın artmasına mütefarik kusuru bulunduğunu, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde iş bu kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç kusurlu olup, davalı …’e izafe edilecek bir kusur bulunmadığından davanın REDDİNİ talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; ” İş bu dava; Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; trafik kazası nedeniyle davacıların cismani zarara(geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik, belgelendirilemeyen tedavi gideri ve bakıcı gideri) uğrayıp uğramadığı, uğramış ise zararın ne miktar olduğu, zararın davalılardan tazmininin gerekip gerekmediği, davacıların manevi zararlarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise davalı sigorta şirketi haricindeki davalılardan tazmininin gerekip gerekmeyeceği hususları olduğunu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekilinin her iki davacı yönünden maddi tazminat talepleri bakımından feragat dilekçesi sunduğu görülmüştür.
HMK nun 307. maddesi; “(1)Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” hükmünü amirdir.
HMK nun 309. maddesi; “(1)Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. (2)Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. (3)Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. (4)Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.” hükmünü amirdir.
HMK nun 310. maddesi; “(1)Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.(2)(Ek fıkra: 22.07.2020 – 7251 S.K./29. md) Feragat veya kabul, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince feragat veya kabul doğrultusunda ek karar verilir.(3)(Ek fıkra: 22.07.2020 – 7251 S.K./29. md) Feragat veya kabul, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı feragat veya kabul hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir.” hükmünü amirdir.
HMK nun 311. maddesi; “(1)Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” hükmünü amirdir.
HMK nun 312. maddesi; “(1)Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir. (2)Davalı, davanın açılmasına kendi hâl ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmez.” hükmünü amirdir.
Yukarıda belirtilen yasa hükümleri gereğince davacıların maddi tazminat yönünden davaların feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Manevi tazminat talepleri yönünden ise; Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmü gereğince hakimin özel durumları göz önünde tutarak hükmedeceği manevi tazminat miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de, takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça belirtilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Zira kanunun takdir hakkı verdiği durumlarda hakimin, hukuk ve adalete uygun karar vereceği TMK m. 4 hükmünde açıkça belirtilmiştir.
Mahkememizce olayın oluş biçimi, tarafların sosyo-ekonomik durumları, davacıların duyduğu elem, çektiği sıkıntı ve acılar ile davalı sürücünün kusurunun yoğunluğu, davacının alınan malüliyet raporları, paranın alım gücü nazara alınarak manevi tazminatın ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanması amacı da olmadığı, manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olamayacağı, ancak davacının duyduğu acı ve elemi de bir nebze hafifletecek miktarda olması gerektiği için tamamen vicdani değerlendirme yapılarak; davacının manevi tazminat istemi yönünden aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Davacıların davasının KISMEN KABULÜ İLE;
I-Davacıların Maddi Tazminat Talepleri İle İlgili Olarak; davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
II-Davacıların Manevi Tazminat Talebinin Kısmen Kabulü İle;
… için 8.000,00 TL, … için 20.000,00 TL, manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılardan … ve …. ‘den tahsili ile davacılara ayrı ayrı verilmesine,
Fazlaya ilişkin taleplerin ayrı ayrı reddine” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalılar … ve … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacıların kazada müterafik kusurlu olduklarına dair itirazlarının değerlendirilmediğini, davacıların hem yerleşim birimleri dışındaki taşıt yolunda hem de sol şeritte hiçbir önlem almaksızın durakladığını, bununla birlikte araç kapısının açık olması ve emniyet kemerinin takılı olmaması nedeniyle meydana gelen zararı da artırdıklarını, buna rağmen Yerel Mahkemece davacılara hiçbir kusur izafe edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca manevi tazminatın tarafların sosyal ekonomik durumuna göre değerlendirilip tarafları fakirleştirecek veya zenginleştirecek düzeyde olmaması gerektiğini, davalı …’ün sosyal ekonomik araştırma raporu dikkate alındığında hiçbir gelire sahip olmadığının anlaşıldığını, tüm ihtiyaçlarının eşi tarafından karşılandığını, müvekkilinin kendi ihtiyaçlarının bile karşılayamazken manevi tazminat tutarlarını karşılamasının mümkün olmadığını, hükmedilen manevi tazminat tutarlarının müvekkili …’ü fakirleştirecek olup karşı taraf davacıları zenginleştireceğini, gerekçeli kararda tarafların sosyo-ekonomik durumları, davacıların duyduğu elem, çektiği sıkıntı ve acılar ile davalı sürücünün kusurunun yoğunluğu manevi tazminat hesaplanmasında dikkate alındığı belirtilse de taraflarınca sunulan deliller ile davacıların müterafik kusurlu olduğuna dair itirazlarının dikkate alınmadığını, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat taleplerinin tümden reddine, mümkün olmaması halinde hükmedilen manevi tazminatın tenziline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Katılma yoluyla istinaf talebinde bulunan davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin olayların oluş biçimi, müvekkillerin maluliyet raporları ve paranın alım gücü eksik değerlendirilerek günümüz ekonomik koşulları nazara alınmadan cüz’i bir miktara hükmettiğini, müvekkillerinin bedensel zararının oldukça fazla olduğunu, kaza sonrası maddi ve manevi sıkıntılar çektiklerini ve çekilen bu maddi sıkıntılar ile gerçekleşen kaza arasında illiyet bağı bulunduğunu, bütün bunların müvekkillerini maddi ve manevi olarak yıprattığını, hayat kalitesini düşürdüğünü, bu nedenle uygun bir tazminat miktarına hükmedilmesi gerektiğini, bilirkişi raporlarından da davalı tarafın %100 kusurlu bulunmuş olduğunun görüldüğünü, müvekkillere atfı kabil bir kusur bulunmadığını, tüm bu nedenlerle davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine ve itirazları doğrultusunda Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; yaralanmalı trafik kazası sebebiyle geçici, sürekli iş göremezlik, tedavi ve bakıcı giderlerine ilişkin maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Müterafik kusur itirazının incelenmesinde:
Davalı tarafın müterafik kusur yönünden yaptığı itirazlar bakımından ise; dosya içerisinde bulunan kaza tespit tutanağına göre, araçta bulunanların emniyet kemerlerinin takılı olup olmadığı “belirsiz” olarak işaretlenmiştir. Davacıların emniyet kemerinin takılı olmadığına dair dosya kapsamında herhangi bir delil olmayıp, emniyet kemerinin takılı olmadığının ispatı daval üzerindedir. Davalı tarafça, yargılama aşamasında sunulmuş herhangi bir delil bulunmadığından ve emniyet kemerinin takılı olmadığının tespiti yapılamadığından, davalının bu yöndeki itirazının reddi gerekmektedir.
2-Manevi tazminat miktarı yönünden yapılan incelemede:
Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre, Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesinde ; “Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir” hükmü düzenlenmiş madde metninden de anlaşıldığı üzere, haksız eylem sonucu bedensel zarar görenin yakınları yararına manevi tazminata karar verilebilmesi için, zarar görenin yaralanmasının ağır bedensel zarar niteliğinde olması gerekmektedir. Ağır bedensel zarar, kanunda tanımlanmamış olup, yaralanmanın özelliğine ve yarattığı sonuçlara göre mahkemece takdir edilecektir.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, Ceza Mahkemesinin kararı,müterafik kusur ve yukarıda açıklanan ilkeler, davalının eylemindeki hukuka aykırılığın tespitinin sağlayacağı manevi tatmin ile birlikte değerlendirildiğinde İDM’ince hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlanının yerinde OLDUĞU anlaşılmıştır.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davacılar ve davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacılar vekili ve davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar tarafından yatırılan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı … tarafından alınması gereken 1.912,68 TL harçtan peşin alınan 478,17 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.434,51 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davalı … tarafından alınması gereken 1.912,68 TL harçtan peşin alınan 304,77 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.607,91 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.13/10/2022
Başkan
e-imzalı
Üye
e-imzalı
Üye
e-imzalı
Katip
e-imzalı
Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.