Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/193 E. 2022/179 K. 04.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM . HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 04/02/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/10/2021
NUMARASI : Esas Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 04/02/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 07/02/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24/03/2019 tarihinde dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki …. plaka sayılı araç ile sürücüsü …. olan … plaka sayılı aracın çarpıştığını, çarpışma neticesinde maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, gerçekleşen kazada tanzim edilen kaza tespit tutanağında “kırmızı fasılalı ışıkta geçen …. plaka sayılı araç sürücüsü …. isimli şahsın 2919 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre 57/A kuralını ihlal ettiği görüş ve kanaatine varılmıştır…” denildiğini, Karayolları Trafik Kanunu’nun ilgili maddesinde “Kavşağa yaklaşan sürücüler kavşaktaki şartlara uyacak şekilde yavaşlamak, dikkatli olmak, geçiş hakkı olan araçların önce geçmesine imkan vermek zorundadırlar.” denmekte olduğunu, gerçekleşen kazada …. plakalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, sürücünün alkol raporu temin edilemediğinden müvekkili şirketin zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi nedeniyle ödenen bedelin sigorta genel şartları ve poliçe uyarınca rücuen tahsili amacıyla sigortalısı aleyhine başvuru imkanı bulunduğunu, dava konusu olay nedeni ile müvekkili sigorta şirketi tarafından 18.900,00-TL hasar miktarının sigortalı adına nakden ve tamamen ödendiğini, bu bedelin tahsili için davalıya başvurulduğunu ancak netice alınamadığını, bunun üzerine Konya .. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile davalı hakkında icra takibi yapıldığını, ancak haksız itiraz neticesi takibin durdurulduğunu, davalı kendi kusuruyla meydana gelmesine sebebiyet verdiği kazanın mali külfetini başkalarının üzerine yüklemeye çalışarak olayla ilgili kötü niyetini de açıkça ortaya koyduğunu ve kusurunu da açıkça kabul ettiğini, davalının adına kayıtlı olan taşınmaz ve araçların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için davalı adına kayıtlı olan başta kazaya karışan … plakalı araç olmak üzere taşınmaz ve araçların kayıtları üzerinde ihtiyati tedbir konulması gerektiğini, davalı borçlu aleyhine başlatılan icra takibine sunmuş olduğu borca itirazının iptali ve itiraz edilen borç miktarının %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da bu beyanlarını tekrar etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait aracın sürücüsü …’ın alkollü olmadığını, karşı araç (…. plakalı) sürücüsü …. alkollü olduğunu, alkollü olan aracın hasarının davacı sigorta şirketi tarafından neden ödendiği hususunda bir açıklama yazılmadığını, davacı tarafın ödemek yükümlülüğü altında olmadığı bir bedeli ödeyerek usul ve yasaya aykırı davrandığını, haksız yere ödediği bu bedeli de müvekkilinden tahsil etme çabasına girdiğini, dava dilekçesinde müvekkiline ait aracın sürücüsü olan …’ın alkollü olduğu iddiasına dayanıldığını, ancak buna dair müvekkiline herhangi bir delil tebliğ edilmediğini, davacı ….’nin müvekkilinin aracını sigortalatan şirket olduğunu, sürücü ….’ın kusuru nedeniyle müvekkiline rücu etmesinin mümkün olmadığını, açılan davanın reddine, haksız ve kötüniyetli davacı aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirme neticesinde davacı yanca her ne kadar rücu şartları oluştuğu kanaati ile davalıya karşı huzurdaki dava açılmış ise de; dosyadaki bilgi ve belgeler, alınan heyet raporu ve ek rapor, trafik kazası tespit tutanağı birlikte değerlendirildiğinde, özellikle kaza tespit tutanağı incelendiğinde sigortacının ödeme yaptığı araç sürücüsünün alkollü olduğu, davalının maliki olduğu aracın sürücüsünün ise alkollü olup olmadığına yönelik bir tespitin söz konusu olmadığı, davacı vekilinin soyut iddiaları dışında dava dışı araç sürücüsünün alkollü olduğunun ispatlanamadığı, kaldı ki alkollü olması halinde dahi emsal Yargıtay İçtihatlarına göre kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelmiş olmasının aranması birlikte değerlendirildiğinde ispatlanamayan davanın ve şartları oluşmadığından davalı vekilinin kötüniyet tazminatı talebinin reddine yönelik olarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ” şeklinde davanın reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; …’a ait ölçüme ilişkin herhangi bir belgenin dosyaya veya taraflarına sunulmadığını, araç sürücüsünün kural ihlali yapması ve düzenlenmesi gereken belgelerin düzenlenmemesinin dikkate alındığında müvekkili şirketin kusurlu olan araç sürücüsü nedeniyle malik olan davalıya alkol raporu temini nedeniyle rücu imkanı doğduğunu, bilirkişi raporlarında yer aldığı gibi davalı tarafından dosyaya herhangi bir delilin sunulmadığını, müvekkili şirket yönünden yapılan hasar ödemesi ile bilirkişi tarafından tespit edilen hasar tutarlarının birbiriyle uyuştuğunu ve ayırca kusur oranlarının da müvekkili şirket nezdinde yapılan değerlendirmeleri doğruladığını, davalının dava konusu rücu sebebini bilmesine rağmen inkar ettiğini alacak nedeniyle icra inkar tazminatına ve arabuluculuk sürecinin anlaşmazlık ile sonuçlanması ve arabuluculuk sürecinin vekil ile takip edilmesi sonucunda AAÜT 16/2c maddesi gereğince tarafları lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, Yerel Mahkemece yanlış yorum ve değerlendirme sonucunda kurulan hükmün kaldırılması ile talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Kamu düzeni yönünden yapılan incelemede
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun’unun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nun 1463.maddesinde de, önce 17.maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17.maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.

Gerçekten, 19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile T.T.K.’nun 1463.maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir.
Buna göre;
1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,

2- Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.

Bu durumda mahkemece, yapılan araştırmaya göre davalının basit usule tabi işletme faaliyetinde bulunduğu ,bu halde tacir sıfatına haiz olmadığı anlaşılmaktadır
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Somut olayda; davacı vekili, davalının müvekkili şirkette sigortalı olan aracının karıştığı kaza neticesinde zarar görenlere poliçe kapsamında ödeme yaptığından bahisle yaptığı ödemelerin zorunlu mali sorumluluk sigorta sözleşmesi genel şartlarına aykırılık sebebiyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmektedir. Taraflar arasında akdi bir ilişki olup davalının sorumluluğunun kaynağı davacıyla yaptığı trafik sigorta sözleşmesine aykırılıktır. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince somut olayda davanın görülmesinde tüketici mahkemeleri görevlidir.
Bu sebeple davaya bakmanın Tüketici Mahkemesi’nin görevine girdiği halde davaya asliye ticaret mahkemesi sıfatı ile bakılması doğru olmayıp bu halde davada tüketici mahkemesi görevli olduğundan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine ve görevli ve yetkili tüketici mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilmesi doğru değildir.
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinafa konu ilk derece mahkemesinin dosyası incelendiğinde, yukarıda belirtilen ve esasa etki eden hususlarda delillerin eksik toplandığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının görev yönünden kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan sebeplerle KABULÜ ile Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/3 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek yeniden yargılama yapılması için HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafça peşin olarak yatırılan başvuru harcı dışında kalan istinaf karar harçlarının talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi. 07/02/2022

Başkan Üye Üye Katip

E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.