Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1837 E. 2022/1869 K. 23.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 23/09/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 24/03/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

MAHKEMEMİZİN KÖK … ESAS SAYILI DOSYADAKİ DAVADA:

DAVACILAR :
:

VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA İHBAR OLUNAN :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

2-MAHKEMEMİZ DOSYASI İLE BİRLEŞTİRİLEN KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN … ESAS SAYILI DOSYADAKİ DAVADA:
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 23/09/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 27/09/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı …, 24.08.2020 günü 08.57 sıralarında … plakalı araçla … Mahallesi, … Caddesi üzerinde seyir halindeyken … caddesi kavşağına yaklaştığında direksiyon hakimiyetini kaybetmesinden dolayı kaldırımda bulunan …’a çarptığını ve kaza nedeniyle …’un 03.09.2020 günü aynı vefat ettiğini, davalı …’in ehliyetinin bulunmadığını ve süratli olduğunu, olay nedeniyle düzenlenen kaza tespit tutanağında müteveffanın kusursuz, davalı …’nin tam ve asli kusurlu olduğunun belirtildiğini, Konya … Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden kamu davası açıldığını, kazaya karışan aracın davalı …’nin … nolu acentesi tarafından düzenlenen … nolu zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, bu sebeple maddi tazminat talepleri bakımından sigorta şirketine karşı husumet yöneltildiğini, bunun yanında maddi ve manevi tazminat taleplerinin tamamı bakımından aracın sahibi … ve sürücü …’e husumet yöneltildiğini, müvekkillerinin zararının tazmini için sigorta şirketine başvurulduğunu, Başvuru dilekçelerinin 17.09.2020 tarihinde sigorta şirketine tebliğ olduğunu fakat Sigorta Şirketince başvurumuza her hangi bir cevap verilmediğini, Konya Arabuluculuk Bürosuna başvurulu yapıldığını davalı sigorta şirketi ile müvekkil arasında anlaşma sağlanamadığını, müvekkilleri …, anne ve babası … ile …. gerçekleşen ölüm nedeniyle müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını, destekten yoksun kalma tazminatı ödenmesi gerektiğini, müteveffa ağaçların içinden geçerek, 10 metre uzağa fırlaması, vücudunda çok sayıda kırık, iç organlarında ağır yaralanması olması, vefat etmeden önce hastanede tedavi gördüğü 10 gün, kendi acılarının yanında müteveffanın çektiği acıları da düşünen müvekkillerinin açısından dayanılmaz bir süreç olduğunu, müteveffanın vefatı ise, yaşanan acı ve hayal kırıklığının dayanılmaz bir hal almasına sebep olduğunu, müteveffanın vefat etmesi müvekkilleri üzerinde derin tahribat meydana getirdiğini, bu nedenlerle manevi tazminat açısından alacağın tahsilinin imkansız duruma gelmemesi adına; davalı … adına kayıtlı bulunan … plaka sayılı aracın kaydına ve … ile … adına kayıtlı tüm taşınır, taşınmaz mal ve 3. kişilerdeki hak ve alacaklar üzerine, her türlü devri önleyici mahiyette İHTİYATİ HACİZ şerhi konulmasını,Konya …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyanın istenilmesini, … plaka aracın … nolu ZMMS poliçesinin ve … nolu hasar dosyasının istenilmesini,…. plaka araca ilişkin trafik kayıtlarının istenilmesini, Müteveffa … vefatı nedeniyle müvekkileri … için 1.000,00 TL (Belirsiz alacak davası), … için 1.000,00 TL (Belirsiz alacak davası) , … için 1.000,00 TL (Belirsiz alacak davası) olmak üzere toplamda 3.000,00 TL DESTEKTEN YOKSUN KALMADAN KAYNAKLI MADDİ TAZMİNATININ davalı sigorta şirketi açısından temerrüt, diğer davalılar açısından olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkillerine verilmesini, (Davalı sigorta şirketinin, kaza tarihinde yürürlükte olan ZMMS teminat limiti ile sınırlı kalmak kaydı ile sorumlu tutulmasına), … için 100.000,00 TL, … için 50.000,00 TL, … için 50.000,00 TL, … için 50.000,00 TL …’e 50.000,00 TL olmak üzere toplam 300.000,00 TL MANEVİ TAZMİNATIN olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılar … ve …’den tahsil edilerek müvekkillerine verilmesini, (Davalı sigorta şirketinin, manevi tazminattan sorumlu tutulmamasına), yargılama giderleri ile vekalet ücretinin müşterek ve müteselsilen davalılara yükletilmesini, karar verilmesi, müvekkilleri adına vekâleten talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili birleşen dosyaya sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; …’in 24/08/2020 günü … plakalı araçla seyir halindeyken … caddesi kavşağına yaklaştığı sırada direksiyon hakimiyetini kaybettiğini ve kaldırımda bulunan …’a çarptığını kaza neticesinde …’un vefat ettiğini, sürücünün ehliyetinin bulunmadığını, sürücünün ceza yargılamasındaki ifadesinde ise diğer davalının ortağı olduğu şirkette işçi olarak çalıştığının ve söz konusu aracı uzun süredir ehliyetsiz bir şekilde uzun süredir araç kullanmakta olduğunu beyan ettiğini, davalı sürücüye ve bu duruma da işvereni olan diğer davalının izin verdiğini, kaza tespit tutanağında hazırlanan bilirkişi raporunda …’in tam kusurlu olduğunu, kazaya sebep olan aracın …’nin … nolu acentesi tarafından düzenlenen … nolu zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, bu nedenle sigorta şirketine husumet yöneltildiğini, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile usul ekonomisi gereğince işbu dosyanın birleştirilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olması nedeniyle yetkisizlikten reddi gerektiğini, 6704 sayılı Torba Kanunu uyarınca davadan önce başvuru yapmak ve gerekli belgeleri ibraz etmek zorunlu hale getirildiğini, davacı tarafından gerekli belgeler ibraz edilmeden ödeme kabul edilmeden işbu davanın açıldığını, davanın usulden reddinin gerektiğini, davacının kusuru ve zararı usulen ispat etmesi gerektiğini, müvekkili şirketin faizden dava tarihinden itibaren yasal faiziyle sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, bu nedenlerle; yetki itirazının kabul edilerek dosyanın yetki yönünden reddini, müvekkili şirket aleyhine açılmış davanın tümden reddini, kusur durumunun tespiti açısından ceza davası sonucunun bekletici mesele yapılmasını, davacının davasının ispatı halinde; müvekkili şirketin öncelikle ferilerden sorumlu tutulmaması, olmaz ise, asıl alacak, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti açısından ayrı ayrı poliçe limiti ile sorumlu tutulmasını, faizin en erken dava tarihinden başlatılmasını, davanın reddedilen kısmı açısından yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında açılan davayı kabul etmediklerini, kusur oranı ve ceza davasından verilen kararın henüz kesinleşmediğini, tazminat talepleri zenginleşme sebebi olmadığını, istenen manevi tazminat miktarlarının çok fazla olduğunu, bu nedenlerle; davanın reddi ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili beyanında; davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “…İzah edilen hususlar nedeniyle tüm dosya muhtevası birlikte değerlendirildiğinde;24/08/2020 tarihinde gerçekleşen trafik kazası neticesi vefat eden …’un hayatını kaybetmesi nedeniyle, yargılamaya esas alınan 14/01/2022 tarihli aktüerya bilirkişi raporuna göre hesaplanan ve müteveffanın desteğinden yoksun kalan davacı … için; taleple bağlı kalınarak 256.570,79 TL maddi tazminatın, davacı … için; taleple bağlı kalınarak 48.349,24 TL maddi tazminatın, Davacı … için; taleple bağlı kalınarak 62.640,66 TL maddi tazminatın, davacı … için 41.203,53 TL maddi tazminatın davalı … ve … yönünden kaza tarihi olan 24.08.2020 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden sigorta limittleri dahilinde ve 30.09.2020 temerrüt tarihinden, itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın manevi tazminat başlıklı 56. maddesi; “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmünü amirdir.
TBK 56. madesine göre bir olaydan zarar gören kişinin çektiği acıları bir nebze olsun azaltmak veya bozulan ruhsal dengesi yeniden düzelmesi için zarar veren kişiden bir miktar ücreti talep edebileceğini düzenlenmiş olup; kanun koyucu manevi tazminatın miktarını tayin etme hakkını hakimin takdirine bırakmıştır. Hükmedilecek miktar uğranılan zararla orantılı, duyulan acıyı hafifleticek nitelikte olmalıdır. Manevi tazminatın takdiri yapılırken tarafların ekonomik ve sosyal durumları, tarafların kusurları da gözetilmesi gerekmektedir. Manevi tazminatın miktarı bir tarafın zenginleşmesine, diğer tarafın yıkımına neden olmamalıdır. Belirtilen bu çerçevede; tarafların sosyal ekonomik durum araştırmalarına yönelik düzenlenen tespit raporları ile birlikte davacıların manevi tazminat talepleri değerlendirilerek davacıların bu yöndeki taleplerinin kısmen kabulü ile; müteveffanın eşi davacı … için; davacının tahmini tespit edilen yaşam süresine göre uzun yıllar boyunca eşinin manevi desteğinden mahrum kalması da dikkate alınarak; 70.000,00 TL, davacı baba …’ün erken sayılacak yaşta kızını kaybetmesi dikkate alınarak; 20.000,00 TL, davacı anne …’ün erken sayılacak yaşta kızını kaybetmesi dikkate alınarak; 20.000,00 TL,davacı oğlu …’un genç yaşta annesinin manevi desteğinden mahrum kalması ve medeni hali dikkate alınarak; 50.000,00 TL, davacı oğlu …’un genç yaşta annesinin manevi desteğinden mahrum kalması dikkate alınarak; 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24.08.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Asıl Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
1-a)Davacı … için; taleple bağlı kalınarak 256.570,79 TL maddi tazminatın davalı … ve … yönünden kaza tarihi olan 24.08.2020 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden sigorta limitleri dahilinde ve 30.09.2020 temerrüt tarihinden, itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
b)Davacı … için; taleple bağlı kalınarak 48.349,24 TL maddi tazminatın davalı … ve … yönünden kaza tarihi olan 24.08.2020 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden sigorta limitleri dahilinde ve 30.09.2020 temerrüt tarihinden, itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
c)Davacı … için; taleple bağlı kalınarak 62.640,66 TL maddi tazminatın davalı … ve … yönünden kaza tarihi olan 24.08.2020 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden sigorta limitleri dahilinde ve 30.09.2020 temerrüt tarihinden, itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine
2- a) Müteveffanın eşi Davacı … için;70.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24.08.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
b) Müteveffanın babası Davacı … için;20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24.08.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
c) Müteveffanın annesi Davacı … için;20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24.08.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
d) Müteveffanın oğlu Davacı … için;50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24.08.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
e) Müteveffanın oğlu Davacı … için;40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24.08.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin taleplerin REDDİNE
Birleşen Davanın KABULÜ İLE;
1- 41.203,53 TL maddi tazminatın davalı … ve … yönünden kaza tarihi olan 24.08.2020 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden sigorta limitleri dahilinde ve 30.09.2020 temerrüt tarihinden, itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; meydana gelen kaza nedeniyle müvekkillerden …, …, … ve …’ün, müteveffa …’un desteğinden yoksun kaldığını, Yerel Mahkemece müvekkilleri lehine hükmedilen destekten yoksun kalma tazminatı miktarının oldukça düşük olduğunu, ayrıca işbu dava dosyası üzerinden aldırılan bilirkişi raporlarında, tazminata esas süreler, tazminata esas ücretler, müteveffanın geliri, destek süreleri ve payları, kullanılan yaşam tablosu ve hesaplama yönteminin eksik ve hatalı olarak tespit edildiğini, ancak Yerel Mahkemece bilirkişi raporlarına ilişkin itirazları göz ardı edilmek suretiyle hüküm tesis edildiğini, denetime elverişli ve hükme esas alınabilecek nitelikte rapor tanzimi için, Yerel Mahkemece tesis edilen kararın kaldırılması gerektiğini, işbu davanın kısmen kabul kısmen reddi ihtimaline binaen, PMF Yaşam Tablosu’na göre yapılan hesaplamaya göre bedel artırım gerçekleştirildiğini, ancak TRH Yaşam Tablosu’na göre yapılan hesaba dair her türlü haklarını ve yargılamanın uzaması ihtimaline binaen tazminat hesabının güncel asgari ücrete göre yeniden belirlenmesine dair haklarını saklı tuttuklarını, müvekkilleri lehine hükmedilen destekten yoksun kalma tazminatına esas süreler, tazminata esas ücretler, müteveffanın geliri, destek süreleri ve payları, kullanılan yaşam tablosu ve hesaplama yöntemindeki hatalara karşı istinaf kanun yoluna başvurduklarını, tazminatın miktarının belirlenmesinde, medeni halin, kriter olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, yaş veya medeni halin annesini kaybeden birinin acısını hafifleten faktörler olmadığını, müvekkili … ve … lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının farklı olmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, her halükarda her bir müvekkili açısından hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük kaldığını, müvekkilleri lehine, çok daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı taraflara müştereken ve müteselsilen yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; işbu dava ile müvekkili ,,,’a doğrudan atfedilebilecek herhangi bir maddi ve manevi tazminatın söz konusu olmaması gerektiğini, davalı müvekkili …’ın kazaya karışan aracın sahibi olması sebebiyle dosyanın tarafı olduğunu, kaza ile alakalı aslen kendisine ne hukuki ne de cezai anlamda sorumluluk atfedilememesi gerektiğini, fakat yasalar ve yerleşik içtihatlar gereği araç sahibi olmasından ötürü “kusursuz sorumluluk ilkesi” ile sorumlu tutulduğunu, müvekkili her ne kadar tek başına araç sahibi konumda ise de, müvekkilinin şirket ortağı olan ve davanın ihbar edildiği …’ın da davaya taraf olması gerektiğini, …’ın da aynı şekilde “kusursuz sorumluluk ilkesi” gereği sorumlu tutulması gerektiğini, kazaya karışan aracın şirket menfaatine tahsis edilmiş bir araç olduğunu, bu hususların değerlendirilmesi gerektiğini, dosya içerisindeki mevcut 14.01.2022 tarihli aktüerya bilirkişi raporunda her ne kadar TRH 2010 Yaşam Tablosu ve Progresif Rant sistemine göre hesaplamaların yapıldığı yer almakta ise de, yapılan hesaplamaların davacılar açısından destekten yoksun kalma anlamında bir desteğin de üzerinde zenginleşme manası taşıyacak nitelikte olduğunu, manevi tazminat anlamında da araç sahibine ceza niteliğinde yüksek miktarlarda tazminat yükletilmesinin adil olmadığını, dosyada eksiklikler ve hatalı değerlendirmelerin söz konusu olup maddi ve manevi tazminat miktarlarının fahiş denilebilecek düzeylerde olduğunu, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak yeniden yapılacak olan yargılamada davalı müvekkili lehine davanın tüm talepler yönünden reddine, yapılan her türlü yargılama giderleri ile ücreti vekaletlerin davacı taraflar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Tazminat hesabına yönelik itirazın incelenmesinde :
AYM nin 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli ve 2019/40 esas 2019/40 sayılı kararına göre Karayolları Trafik Kanunu’nun zorunlu trafik sigortasına ilişkin 90 ve 92. maddelerinde yer alan, “Trafik Sigortası Genel Şartları” ifadelerini iptal ettiği anlaşılmakta olup bu iptal kararının somut davada uygulanabilirliğinin tespiti gerekmektedir.
Anayasa’nın 153.maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazetede yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır.
Diğer taraftan HMK 33 maddesinde “Hakim Türk hukukunu resen uygulanır.”
Şeklinde ifadesini bulan yasal ilke gözetildiğinde; Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının bu gibi kesin hüküm halini almamış derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler.
T.C. Anayasası’nın 153 üncü maddesinin 6 ncı fıkrasında, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir (Danıştay 4. Dairesi. 09.05.2011 tarih ve 2011/2546 E., 2011/3384 K. sayılı kararı).
Bu konudaki Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarih ve 1989/11-48 sayılı kararında;“Anayasanın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153. Maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur. …” gerekçesine yer verilmiştir.
Yine, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da;“Sonradan çıkan içtihattı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir.” şeklinde açıklama yapılmış, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. Sayılı kararında da “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” denilmiş, aynı yöndeki içtihat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 tarihli ve 2012/20-12 E., 2012/232 K. sayılı kararında da oy birliği ile kabul edilmiştir. Keza 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 2004/19 K. sayılı ve 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararlarında da: “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulî kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme ve açıklama yapılmıştır.
Görüldüğü üzere, Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve bu durumun da bozma kararına uyulmakla meydana gelen usulî müktesep hakkın istisnası olduğu ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa’nın 153. maddesinin birinci fıkrasında herhangi bir denetim yolu tanınmamış ve Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğu belirtilmiş, beşinci fıkrada “İptal kararları geriye yürümez” kuralına yer verilmiştir.
Türk Anayasal sisteminde, “Devlete güven” ilkesini sarsmamak ve ayrıca devlet yaşamında bir kargaşaya neden olmamak, kazanılmış hakları korumak için iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralı kabul edilmiştir. Böylece hukuksal ve nesnel alanda etkilerini göstermiş, sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların, iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadarki dönem için geçerli sayılması sağlanmıştır. Bir kural işlemle kurulan statünün Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararıyla ya da bir başka kural işlemle kaldırılması durumunda, bu statüye bağlı öznel (sübjektif) işlemlerin de geçersiz duruma düşmesi doğaldır. Dolayısıyla bu öznel işlemlerle, ortadan kalkan statüye dayanarak ileriye dönük haklar elde edilemez. Anayasa’nın bağlayıcılığı, Anayasa Mahkemesi kararlarına tüm devlet organlarının uyma zorunluluğu ve Anayasa’nın üstünlüğü ilkesi, Anayasa’ya aykırı bir kuralın aykırılığının saptanmasından sonra uygulama alanı bulmasını kesinlikle önler. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının zaman içerisindeki etkisi böylece çıkmakta ve “İptal kararlan geriye yürümez” kuralı belirtilen anlamı taşıyarak geçerli olmaktadır. Anayasa’nın 153. maddesindeki “İptal kararları geriye yürümez” kuralının, geriye yürümezlik kuralının, yalnız lafza bağlı kalınarak yorumlanması hukuk devleti ilkesine ve bu ilke içinde var olan adalet ve eşitlik ilkelerine aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi itiraz yoluyla yapılacak denetimin amacına da ters olduğu aşikârdır. Ayrıca iptal kararının geriye yürümezliği kuralı çoğu zaman iptal kararlarını işlevini ve etkinliğini azaltmaktadır.
Yukarıda yapılan tespit, açıklama ve değinilen uyulması zorunlu yargısal içtihatlara göre somut uyuşmazlık ele alındığında;
AYM nin 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli ve 2019/40 esas 2019/40 sayılı kararına göre Karayolları Trafik Kanunu’nun zorunlu trafik sigortasına ilişkin 90 ve 92. maddelerinde yer alan, “Trafik Sigortası Genel Şartları” ifadelerini iptal ettiği,iptal kararı içerine göre sigorta şirketlerinin trafik kazalarından doğan tazminat sorumluluğunun öncelikle Karayolları Trafik Kanunu,Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanacağı, dolayısıyla trafik sigortası kapsamındaki tazminatların belirlenmesinde artık ‘Genel Şartlar’ın kural olarak belirleyici olmayacağı, genel Şartlar”ın sadece Karayolları Trafik Kanunu ve Borçlar Kanunu’na aykırı olmayan hükümlerinin uygulanabileceği, dolayısıyla bu karardan sonra sigorta şirketlerinin tazminat sorumluluğunu azaltan ‘Genel Şartlar’ın birçok hükmünün uygulanamaz hale geldiği görülmektedir.
Bu kapsamda açılan davalarda TBK nın haksız fiile ilişkin hükümleri,KTK kanunu hükümleri ile genel şartların bunlara aykırı olmayan hükümleri ile bu doğrultuda yeni genel şartlarla çeliştiği durumda Yargıtay’ın genel şartların yürürlüğe girmesinden önceki yerleşmiş içtihatları doğrultusunda uygulama yapılması gerekecektir.
Zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinin konusu, karayolunda motorlu taşıt işletenin, motorlu taşıtın işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilerin uğrayabileceği destekten yoksun kalma zararını, bedensel zararı ve/veya eşya zararını tazmin yükümlülüğünü teminat altına almaktır. Başka bir ifadeyle sigorta şirketinin bu sözleşme ile yüklendiği borç, işletenin motorlu taşıtın işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilere zarar vermesi hâlinde doğacak tazminat borcunu sigorta teminat limiti dâhilinde ödeme borcudur. Sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinden doğan sorumluluğunun kapsamı düzenlenmemiş olup bu kapsamın idarenin düzenleyici nitelikte işlemi olan genel şartlar ile belirlenmesi öngörülmüştür. Böylece sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinden doğacak borcu, idare tarafından her zaman değiştirilebilir nitelikteki kurallar olan genel şartlara göre belirlenecektir. Borcun kapsamının tespiti hususunda temel çerçeve ve ilkelerin kanunda belirlenmediği, idareye geniş bir takdir yetkisinin tanındığı anlaşılmaktadır.
Mali sorumluluk sigortası sözleşmesinin içeriğine ilişkin düzenleme öngören itiraz konusu kuralların, sözleşmenin tarafları olarak motorlu taşıt işleten ile sigorta şirketinin yanında motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle zarara uğrama riskine maruz kalan üçüncü kişilerin menfaatleri arasındaki dengenin dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilerin zarara uğraması hâlinde işletenin tazminat borcunun kapsamı 6098 sayılı Kanun’un gerçek zararın tazminini öngören kurallarına göre belirlenmektedir. Bu tazminat borcunun ödenmesini teminat altına almak amacıyla zorunlu kılınan mali sorumluluk sigortası uyarınca sigorta şirketinin borcunun kapsamı ise itiraz konusu kurallarda atıf yapılan genel şartlara göre belirlenmektedir. Bu da zarar gören üçüncü kişi ve işleten aleyhine buna karşılık sigorta şirketi lehine menfaat dengesinin bozulmasına yol açabileceği gibi aksi durum da söz konusu olabilecektir. İşleten sorumluluk sigortası yaptırmış olmasına rağmen sigorta şirketi tarafından ödenen tazminat ile gerçek zarara karşılık gelen tazminat arasındaki farktan zarar görene karşı sorumlu olmaya devam edecektir. Zarar görenin sigorta şirketi tarafından tazmin edilmeyen zararı ise ancak işletenin ekonomik durumunun bu zararın karşılanması için yeterli olması hâlinde tazmin edilebilecektir. Şeklinde tezahür eden AYM İPTAL GERKÇESİNDE VURGULANDIĞI ÜZERE AYNI KAZA İLE İLGİLİ OLMAK ÜZERE İŞLETEN VE FİİLİ YAPAN KİŞİYE YÖNELİK AÇILAN DAVA İLE SİGORTANIN DAVALI OLMASI DURUMUNDA UYGULANACAK Yönetmelik ve hesaplama tablolarındaki farklılık sorumlular arasında eşitsizliğe ve idarenin tek taraflı olarak düzenleyici olan işlemlerin sonucunda sorumlu olacak tazminat miktarlarında farklılık oluşturacaktır.
Düzenlenecek aktüerya raporlarına ilişkin olarak da genel şartlar ile getirilen TRH 2010 ve 1,8 teknik faizin ve bu genel şartlarla belirlenen vergilendirilmiş belgeli gelir, olmadığı takdirde asgari ücretin kazanç olarak nazara alınacağı düzenlemesinin uygulanma ihtimali kalmadığı gözetilerek ;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1989/4-586 Esas,1990/199 K sayılı kararı ve Yargıtay 17. Hukuk ve 4 Hukuk dairesinin yerleşik içtihatları gereği, Population Masculine Et – Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacının veya müteveffanın muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi; davacının veya müteveffanın muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması , davacının veya müteveffanın asgari ücret üstünde kazancı olduğunun iddia edilmesi durumunda kaza tarihindeki gelirine dair delillerini ibrazının sağlanması, varsa; ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarından,vergi dairesinden ,işyerinden kaza tarihindeki sürekli ve net kazanç durumunun sorulması, geriye doğru maaş bordrosu ve sosyal güvenlik kayıtlarının getirtilmesi, davacının veya müteveffanın kaza tarihinde fiili olarak çalışmadığının belirlenmesi halinde asgari ücretin gözönüne alınacağının düşünülmesi gerekmektedir.
Somut olayda mahkemece PMF 1931 yaşam tablosuna göre hüküm kurulmadığı belirtilmiş isede hüküm altına alınan miktarların PMF 1931 yaşam tablosuna göre hesaplanan miktarlar olduğu anlaşılmakla gerekçenin düzeltilerek karar verilmesi gerekmiştir.
2- İşletenlik sıfatına ilişkin itirazın incelenmesinde:
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda kural olarak araç işleteninin sorumluluğu tehlike sorumluluğu olarak kabul edilmiştir.
Anılan Kanunun 85/I.maddesine göre;
“Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”
Bu fıkradan çıkan sonuç şudur ki; motorlu araç işleten, motorlu aracın işletilmesinden doğan zarardan kusuru olmasa bile sorumludur. Buradaki sorumluluk kusura dayanmayan ağırlaştırılmış objektif sorumluluktur (tehlike sorumluluğu).
Bu sorumluluktan kurtuluş beyyinesi ise aynı Kanunun 86/I.maddesinde şöyle belirlenmiştir.
“İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.”
Yine aynı Kanunun 85/son fıkrasında, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” denilmiştir. Bu fıkrada eylemlerinden sorumlu olduğu kişiler, “araç sürücüsü” ve de “aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişiler” ortaya çıkmış bulunmaktadır. Şu var ki, “araç sürücüsü” ve “aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin”, “işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin” kapsamında yer aldığı su götürmez. İşte araç işleteninin sorumluluktan kurtulması için, eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, yasanın deyimi ile kusurları bulunmadığını da kanıtlaması gerekecektir.
İşletenin bu bağlamda sorumlu tutulabilmesi için, aracı o kişiye rızasıyla bırakmış olması gerekir.
Somut olayda davalı … davalı sürücü …’nin izinsiz araç kullandığı savunmasında bulunulmuş ise de davalı işletenin aracın anahtarını saklama görevini yerine getirdiği buna rağmen aracın alındığını ispat edemediği anlaşıldığından savunmalara itibar edilmemiştir.
Ayrıca işletenlik sıfatının kalmadığını işletenin … olduğu iddiasında bulunmuş ise de aralarında yaptıkları sözleşmenin 3.kişi konumundaki davacıları bağlamayacağı aracın davalı üzerine kayıtlı olduğu anlaşılmakla itirazın reddi gerekmiştir.
3- Manevi tazminat miktarına ilişkin itirazın incelenmesinde :
Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre, Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesinde ; “Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir” hükmü düzenlenmiş madde metninden de anlaşıldığı üzere, haksız eylem sonucu bedensel zarar görenin yakınları yararına manevi tazminata karar verilebilmesi için, zarar görenin yaralanmasının ağır bedensel zarar niteliğinde olması gerekmektedir. Ağır bedensel zarar, kanunda tanımlanmamış olup, yaralanmanın özelliğine ve yarattığı sonuçlara göre mahkemece takdir edilecektir.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, Ceza Mahkemesinin kararı,müterafik kusur ve yukarıda açıklanan ilkeler, davalının eylemindeki hukuka aykırılığın tespitinin sağlayacağı manevi tatmin ile birlikte değerlendirildiğinde İDM’ince hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının AZ OLDUĞU, davacı vekilinin manevi tazminatın miktarına yönelik istinafının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Bu nedenle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK.nın 353/1-b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE,
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; ilk derece mahkemesi kararın KALDIRILMASINA,
HMK.nın 353/1-b-2.maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA, (İnfazda tereddüt oluşmaması için itiraz edilmeyen ve kesinleşen kısımlar korunmak suretiyle)
Asıl Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
1-a)Davacı … için; 256.570,79 TL maddi tazminatın davalı … ve … yönünden kaza tarihi olan 24.08.2020 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden sigorta limitleri dahilinde ve 30.09.2020 temerrüt tarihinden, itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
b)Davacı … için; 48.349,24 TL maddi tazminatın davalı … ve … yönünden kaza tarihi olan 24.08.2020 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden sigorta limitleri dahilinde ve 30.09.2020 temerrüt tarihinden, itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
c)Davacı … için; 62.640,66 TL maddi tazminatın davalı … ve … yönünden kaza tarihi olan 24.08.2020 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden sigorta limitleri dahilinde ve 30.09.2020 temerrüt tarihinden, itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
2- a) Müteveffanın eşi Davacı … için; 100.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24.08.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
b) Müteveffanın babası Davacı … için;.50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24.08.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
c) Müteveffanın annesi Davacı … için;.50.000,00.TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24.08.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
d) Müteveffanın oğlu Davacı … için;50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24.08.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
e) Müteveffanın oğlu Davacı … çin;50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24.08.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin taleplerin REDDİNE,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
3-Alınması gereken 45.601,07 TL karar ve ilam harcına karşılık peşin alınan 1.034,90 TL harç ile 1.382,48 TL ıslah harcının mahsubu ile eksik olan 43.183,69 TL karar ve ilam harcının davalılardan (poliçe limiti dahilinde ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) (davalı sigorta şirketinin 23.751,02 TL’sinden sorumlu tutularak) müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 272‬,00 TL (54,40×5) başvurma harcı, 7,80 vekalet harcı, 1.382,48 TL ıslah harcı, 1.034,90 TL peşin harç, 419,90 TL keşif harcı, olmak üzere toplam 3.117,08‬ TL harcın davalılardan (poliçe limiti dahilinde ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye miktarın davacı üzerine bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri 1.550,00 TL bilirkişi ücreti, posta tebligat gideri 713,10 TL toplamı olan 2.263,10 TL yargılama giderinin kabul ve red oranı nazara alınarak 2.143,15 TL’nin davalılardan (poliçe limiti dahilinde ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) (davalı sigorta şirketinin 1.178,73 TL’sinden sorumlu tutularak) müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye miktarın davacı üzerine bırakılmasına,
6-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinden ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından; davalının arabuluculuk ilk oturumuna katılmış olması hususu da nazara alınarak iki saatlik görüşme nedeniyle taraf başına saati 330,00 TL den toplam 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davadaki kabul red oranına göre hesaplanan 1.250‬,04 TL’nin davalılardan (poliçe limiti dahilinde ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen tahsili, bakiyesinin davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına (harç tahsil müzekkeresi yazılmasına).
7-Maddi Tazminat açısından; Davacı … kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 38.919,91 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Manevi Tazminat açısından; Davacı … kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 16.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine,
8-Maddi Tazminat açısından; Davacı … kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Manevi Tazminat açısından; Davacı … kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine,
9-Maddi Tazminat açısından; Davacı … kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 10.022,51 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Manevi Tazminat açısından; Davacı … kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine,
10-Manevi Tazminat açısından; Davacı … kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine,
11-Manevi Tazminat açısından;Davacı … kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine,
12-Artan gider avansı olması halinde HMK m.333 uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Birleşen Davanın KABULÜ İLE;
1- 41.203,53 TL maddi tazminatın davalı …. ve … yönünden kaza tarihi olan 24.08.2020 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden sigorta limitleri dahilinde ve 30.09.2020 temerrüt tarihinden, itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Alınması gereken 2.814,61 TL karar ve ilam harcına karşılık peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile eksik olan 2.755,31 TL karar ve ilam harcının davalılardan (poliçe limiti dahilinde ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 vekalet harcı, 59,30 TL peşin harç olmak üzere toplam 127,10 TL harcın davalılardan (poliçe limiti dahilinde ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı … kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Asıl dosya kapsamında dava açılmadan evvel düzenlenen arabuluculuk tutanak içeriğinde işbu davası konusu hususta da arabuluculuğa başvurulduğundan ve ilgili yargılama giderlerine ilişkin hususlar asıl dosya kapsamında değerlendirildiğinden yeniden değerlendirilmesine yer olmadığına,
6-Davacılar tarafından yatırılan ve dosyada bakiye kalan gider avansının HMK’nın 333. Maddesi gereğince karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
7-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
8-Davacı tarafça yapılan 1.324,20 TL istinaf başvuru giderinin davalı taraftan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
9-İstinaf eden davalı ….’tan alınması gereken 41.583,31 TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan 10.396,18 TL nin mahsubu ile bakiye 31.187,18 TL eksik harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
10-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
11-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, tarafların yokluğunda HMK nun 361.maddesi gereğince kararın davacı …’un maddi tazminat yönünden kararın taraflara tebliğinden itibaren İKİ HAFTA İÇERİSİNDE TEMYİZ YOLU AÇIK, diğerleri yönünden KESİN olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi.23/09/2022

Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.