Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1825 E. 2022/2565 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 08/12/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 28/04/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
FERİ MÜDAHİL :
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 08/12/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 09/12/2022

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; 14/04/2008 günü 17:35 sıralarında sürücü …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı minibüsle Ankara Caddesini takiben Beşyol ışıklı kavşağı istikametine doğru seyir halindeyken olay mahalli ışık kontrollü kavşağa geldiğinde kavşak girişinde kırmızı ışık sebebiyle orta şeritte bekleyen … plakalı minibüse sağ arka ve yan tarafından çarptığını daha sonra sağa manevra yapması sonucunda kaldırıma çarpıp sonrasında da sağ şeritte duran … plakalı Iveco beyaz renkli servis aracının arkâ kısmına ve yolun sağında kaldırım kenarında beklemekte olan yaya müvekkili …’a çarpması sonucu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza tespit tutanağına göre iş bu trafik kazasının meydana gelmesinde … Plakalı araç sürücüsü …’ün sevk ve idaresinde ki minibüsün hızını azaltarak uygun hızla yavaşlamayarak, kavşak girişinde kırmızı ışıkta bekleyen minibüse arkadan tehlikeli biçimde çarptığını, sonrasında sağa manevra yapıp kaldırım kenarında beklemekte olan yaya ile ışıkta bekleyen diğer araçların zincirleme çarpışmasına da neden olduğunu, zincirleme kazada tedbirsiz. ve dikkatsiz hareketleri nedeniyle ATK Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 09/06/2009 tarihli raporu neticesinde %100 kusurlu olduğunu, kaldırımda bektemekte olduğu sırada …’ün hakimiyetinde olan araç tarafından çarpılmaya maruz kaları yaya müvekkili …’ın hatalı tutum ve davranışı olmadığından kusursuz olduğunun tespit edildiğini, müvekkili …’ın uğramış olduğu çarpma nedeniyle etkilerinin basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ve vücudunda kemik kırığına yol açacak şekilde yaralandığını, iş bu elim kaza neticesinde müvekkilinin sürekli iş göremez hale geldiğini ve bedeninde kalıcı maluliyet oluştuğunu, bu nedenle müvekkilinin eskiye nazaran çok daha fazla efor sarfetmek zorunda kalacağını, kazaya karışan … plakalı aracın sahibi ve sigorta ettireni …’in aracının … poliçe numarası ile Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, …. Nin meydana gelen zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu, 04/03/2011 tarihinde Konya … İcra Müdürlüğü … E sayılı dosyasına, 04/04/2011 tarihinde müvekkili … hesabına bu kazadan ötürü ödeme yapıldığını ancak aradan geçen süreç içerisinde müvekkilinin gelişen yeni olay ve durumlar neticesinde maluliyet (işgöremezlik) oranı değiştiğini ve arttığını, müvekkilinin maluliyetinde artış meydana gelmesi nedeniyle 08/11/2017 tarihinde sigorta şirketine başvuru yapıldığını ancak sigorta şirketinin 06/12/2017 tarihli gönderisinde zamanaşımı süresinin dolması sebebiyle taleplerini reddettiğini, müvekkilinin maluliyetinde meydana gelen artışı öğrenme tarihinin … Fakültesi Hastanesi Başhekimliği’nden alınan 18/10/2017 tarihli raporu olduğunu, ilgili raporda müvekkilinin …’ın bedeninde, sürücü …’ün kullanmış olduğu aracın çarpması neticesinde %25 oranında kalıcı sakatlık sürekli iş göremezlik olduğunun tespit edildiğini, aynı raporda müvekkilinin SGK. tarafından karşılanmayan ve faturalandırılamayan tedavi masraflarının 5.000 TL olduğunu, ayrıca 9 ay boyunca bakıcı gideri olacağının tespit edildiğini, işbu sebeple ileride artırılmak üzere HMK m.107 gereğince 5.000,00 TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile 100 TL bakıcı gideri ve SGK tarafından karşılanmayan ve faturalandırılamayan sağlık harcamalarının, sigorta şirketinin temerrüt tarihinden itaberen işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili amacı ile işbu davayı açtıklarını, ileride arttırılmak üzere Hmk 107., Maddeye göre 5.000,00 TL nin yeniden artan maluliyete göre geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının sigorta şirketinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, ileride artırılmak üzere Hmk 107. Maddeye göre 100,00 TL bakıcı gideri ile SGK tarafından karşılanmayan ve faturalandırılamayan sağlık harcamalarının sigorta şirketinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, davacı müvekkilinin maddi durumunun kötü olması nedeniyle Adli Yardım’dan faydalandırılmasını, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Davacı tarafça açılan işbu davanın hem hukuki hem de usuli açıdan temelsiz olduğundan reddinin gerektiğini, dava konusu trafik kazasının 14/04/2008 tarihiride meydana geldiğini, zamanaşımı süresi dışında açılan iş bu davanın reddinin gerektiğini, davacıya ait 30.04.2008, 2009 ve 2010 tarihli raporlar dosyada mevcut olduğunu, zararın 2017 yılında öğrenildiğine ilişkin iddianın mesnetsiz olduğunu, 17/08/2010 tarihli rapor ile vücut fonksiyon kaybının %8 olarak belirlendiğini, davacı tarafın uğramış olduğu tüm zararın, 04.04.2011 ve 04.03.2011 tarihlerinde müvekkili şirket tarafından yapılan ödemelrele tazmin edildiğini, bu nedenle davacı tarafın uğramış olduğu herhangi bir zarardan bahsedilemeyeceğini, müvekkili şirket aleyhine ikamne edilen iş bu davanın reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemesi kaydıyla Yargıtay kararlarıyla oluşturulan uygulama uyarınca müvekkili şirket tarafından yapılan ödemelerin ödeme tarihleri itibari ile yasal faiz işletilmek suretiyle güncellenerek hesaplanan tazminat tutarından indirdirilmesi gerektiğini, davacının süregelen hastalığı nedeni ile 01.04.2010 tarihinde özürlü sağlık kurulu raporu ile %70 olan özürünün, 17/08/2010 tarihli raporda vücut fonksiyon kaybı oranı %8 olarak belirtildiğini ve kesin rapor tanzim edildiğini, davacının özürlülük oranı ile kaza arasında illiyet bağı bulunmadığını, kusur durumunun belirlenmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle sigortacının gerçek zarardan kusur oranından sorumlu olduğunu, geçici iş gücü kaybının teminatlarının dışında olduğunu, bu nedenlerle davacı tarafin delillerinin taraflarına tebliğinden sonra cevap ve itiraz hakları saklı kalmak kaydı ile davanın öncelikle usulden, her halükarda esastarı reddine, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; “Yapılan açıklamalar, hükme esas alınan bilirkişi raporları, emsal alınan Yüksek Mahkeme ilamları, kurumlardan gelen müzekkere cevapları, kolluk araştırması, sigorta poliçesi ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; 14/04/2008 tarihinde davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanan … plakalı araç sürücüsü …’ün sevk ve idaresindeki araç ile kaldırımda bulunan davacıya çarpması neticesinde davacının yaralandığı, kazanın meydana gelmesinde davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanan … plakalı araç sürücüsü …ün %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, kaza esnasında yaya olan davacıya atfı mümkün bir kusur olmadığı, T.C. Adli Tıp Kurumu İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 08/03/2021Raporunda kaza tarihinde yürürlükte bulunan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümlerine göre davacıda meydana gelen kalıcı maluliyet oranının %14, geçici(iyileşme süresi) iş göremezlik süresinin 9 aya kadar uzayabileceğinin rapor edildiği, yine … Tıp Fakültesi Hastanesinin 10/01/2019 tarihli Heyet Raporunda davacının 9 aylık geçici iş göremezlik süresinin tamamında bakıcıya ihtiyacı olduğu ve SGK tarafından karşılanmayan, belgeye bağlanamayan zorunlu tedavi giderinin ise 5.000,00 TL olduğunun rapor edildiği, mahkememizce yukarıda hükme esas alınan kusur raporu ve maluliyet oranlarının tespitine ilişkin heyet raporu nazara alınarak dosya alanında uzman bilirkişiye tevdii edilmiş, Aktüerya bilirkişi tarafından hazırlanan 28/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda davacının artan %6 oranındaki maluliyeti yönüyle sürekli iş göremezlik maddi zararının 64.188,06 TL, geçici iş göremezlik maddi zararının olmadığı, SGK tarafından karşılanmayan, belgeye bağlanamayan zorunlu tedavi gideri maddi zararının 5.000,00 TL ve bakıcı gideri maddi zararının ise 5.684,47 TL olduğunun rapor edildiği anlaşılmakla davacının davasının bu miktarlar üzerinden kısmen kabulüne karar verilerek;
Davacı …’ın davasının KISMEN KABULÜ İLE;
Davacının 14/04/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle mahrum kaldığı 64.188,06 TL sürekli iş göremezlik maddi zararının davalı ….A.Ş’den kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihi olan 28/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili DAVACIYA VERİLMESİNE,
Maddi zararı bulunmadığından davacının geçici iş göremezlik maddi zararı talebinin REDDİNE,
Davacının 14/04/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle mahrum kaldığı 5.684,47 TL bakıcı gideri maddi zararının davalı …’den kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihi olan 28/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili DAVACIYA VERİLMESİNE,
Davacının 14/04/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle mahrum kaldığı 5.000,00 TL SGK tarafından karşılanmayan, zorunlu, belgeye bağlanamayan tedavi gideri maddi zararının davalı …’den kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihi olan 28/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili DAVACIYA VERİLMESİNE” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; dosyada müvekkil sigortanın davacıya daha önce yapılan ödemesinin tenzil edilmediğini, davacının artan maluliyet hesabının hatalı yapıldığından dosya yeterince aydınlatılamadığını ve hatalı karar verildiğini, davacıların talep etmiş oldukları alacak kalemleri ıslah tarihi itibariyle zamanaşımına uğramış olduğundan, davanın zamanışımı reddi gerektiğini, dava konusu davacının artan maluliyetine ilişkin olduğunu, müvekkil şirketin daha önce davacıya ödeme yapmış olduğundan herhangi bir temerrüt durumunun bulunmadığını, dava içerisinde bu durumun ispat edilemediğini, bu sebeple davayı kabul manasına gelmemesi ile birlikte hükmedilecek tazminatın faiz başlangıç tarihinin dava tarihinden itibaren olması gerektiğini, tüm bu nedenlerle Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/04/2022 tarih ve … Esas ve … Karar sayılı kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, Konya …. İcra Dairesi … Esas sayılı icra takibinin geri bırakılması için taraflarına tehiri icra kararı verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep ve beyan etmiştir.
Feri Müdahil … sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacı …’ın geçirdiği trafik kazası nedeni ile sigorta şirketinden alacağının 30.000 TL sinin tamamen özgür iradesiyle Konya … Noterliği 14/03/2019 tarih … yevmiye nolu resmi şekilde yapılan belge ile tarafına temlik edildiğini, noter vasıtasıyla gönderilen bu temliğe istinaden dava dosyasına feri müdahil olarak yapıldığını, ancak dava dosyasında asli müdahil olarak yer almasının gerektiğini, işbu temliknamenin temlik borçlusunun davalı … Şirketi olduğunu, davacı tarafından verilen temliğe istinaden, dava konusu alacakla ilgili 30.000 TL lik kısmını temlik alacaklısı olarak tarafına verilmesine dair maddi hata nedeniyle sehven hüküm kurulmadığını, tüm bu nedenlerle temlik alacaklısı olarak dosyaya asli müdahil olarak eklenmesini, sehven sunulan temlik alacağı ile ilgili olarak karar verilmesini, maddi hatanın düzeltilmesini, mahkeme kararının talepleri doğrultusunda kaldırılmasını veya düzeltilerek onanmasını talep ve beyan etmiştir.
Davacı vekili sunduğu istinafa cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kaza sonucu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza tespit tutanağına göre işbu trafik kazasının meydana gelmesinde müvekkilin kusursuz olduğu tespit edildiğini, işbu kaza neticesinde yaya olan müvekkili …’ın uğramış olduğu çarpma nedeniyle etkileri basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ve vücudunda kemik kırığına yol açacak şekilde yaralandığını, kaza neticesinde müvekkilin sürekli iş göremez hale geldiğini ve bedeninde kalıcı maluliyet oluştuğunu, davalı sigorta şirketi ( kaza tarihinde …) meydana gelen zarardan TBK m.61 gereğince müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğundan 04/03/2011 tarihinde Konya … İcra Müdürlüğü … E sayılı dosyasına, 04/04/2011 tarihinde ise müvekkil … hesabına bu kazadan ötürü ödeme yaptığını ancak aradan geçen süreç içerisinde müvekkilin gelişen yeni olay ve durumlar neticesinde maluliyet (işgöremezlik) oranı değişerek arttığını, müvekkilin maluliyetinde artış meydana geldiği gerekçesiyle, 08/11/2017 tarihinde sigorta şirketine başvuru yapıldığını ancak sigorta şirketi 06/12/2017 tarihli gönderisinde zamanaşımı süresinin dolması sebebiyle taleplerini reddettiğini, tüm bu nedenlerle davalı sigorta şirketinin istinaf talebinin esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Mahkemece verilen karar, davalı ve müdahil tarafından istinaf edilmiştir.
1-Kamu düzeni nedeniyle davacı husumeti yönünden;
Dosyaya sunulan 14/09/2019 tarihli temlikname ile davanın kısmen devrolunduğu müdahil tarafından savunulmuştur.
22/7/2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 Sayılı Yasayla değişik 5684 Sayılı Sigortacılık Kanununun Ek-6. maddesinde;
“(1) Bu Kanun uyarınca sigortacılık yapan kurum veya kuruluşlardan ya da Hesaptan talep edilecek tazminat alacağı ancak;
a) Alacaklı tarafından bizzat,
b) Alacaklının kanuni temsilcisi veya kanuni temsilcinin bizzat vekâlet verdiği avukat vasıtasıyla,
c) Alacaklının bizzat vekâlet verdiği eşi, çocukları, annesi, babası, kardeşleri veya avukatı vasıtasıyla,
takip edilebilir. Takip yetkisi, sigortacılık yapan kurum veya kuruluşlar ya da Hesap nezdinde yapılacak işlemleri kapsar.
(2) Tazminat alacağı, sadece hak sahibine veya avukatına ödenir ve birinci fıkrada belirtilen kişiler de dâhil olmak üzere hiç kimseye devredilemez.
(3) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunca belirlenir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Buna göre, davaya konu tazminat alacağı anılan emredici kanun maddesi nedeniyle devri mümkün olamayacağından, asli müdahil olarak davaya katılanlar lehine tazminat alacağına karar verilememesi nedeniyle netice itibariyle mahkemece kurulan hükümde bir isabetsizlik yoktur. (Bkz. aynı yönde YARGITAY 4. Hukuk Dairesi 2021/10991 ESAS, 2022/6320 KARAR sayılı ilamı)
2-Zamanaşımı itirazları ve gelişen durum bakımından;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davada zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı, gelişen durumun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanunun 109/2 maddesi gereğince tazminat davasının zararın ve sorumlunun öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl, herhalde zararı doğuran olayın gerçekleşmesinden itibaren on yıllık sürede zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Ancak, haksız fiil aynı zamanda suç teşkil eden bir eylem ise ve Ceza Kanunu’nda daha uzun zamanaşımı süresi öngörülmüşse haksız fiil sorumluluğunda bu (uzamış) ceza zamanaşımı süreleri uygulanır. Uzamış (ceza) zamanaşımının başlangıcı olay tarihidir, zarar ve failin öğrenilmemesi önem taşımaz. Ceza zamanışımı süresi dolmuş ise on yıllık hak düşürücü süre içinde olmak kaydıyla zararın (gelişen durumun sona ermesinden itibaren) ve failin öğrenilmesinden itibaren iki yıllık süre içinde de dava açılabilecektir.
Kaza 25.09.2011 tarihinde gerçekleşmiş olup, olayda 5237 sayılı TCK uyarınca 8 yıllık ceza zamanaşımı süresinin uygulanacak olması, ceza zamanaşımının olay tarihinden itibaren işleyecek olması karşısında 8 yıllık ceza zamanaşımının dava ve arabuluculuk tarihi itibariyle dolduğu anlaşılmıştır. Ancak davada “gelişen durum”un bulunması söz konusudur. Dava, belirsiz alacak müessesinin ortaya çıktığı 6100 Sayılı HMK’nın, yürürlük tarihi olan 2011 yılından sonra açılan belirsiz alacak davalarında, dava tarihine (söz konusu olması halinde artırım veya ıslaha göre değil) bakılacağından, talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespiti önem arz etmektedir.
Zamanaşımı süresinin işlemeye başlaması için, zarar gören tarafından failin yanında zararın da öğrenilmesi gerekir. Bedensel zararlarda, uğranılan zararın tespit edilebilmesi için, meydana gelen yaralanmanın niteliği de nazara alınarak, öncelikle zarar nedeniyle gerekli tedavi sürecinin bitmiş olması gerekir. Zira, tedavi devam ederken zarar gören kişinin sürekli ve geçici işgöremezlik durumu tam olarak tespit edilemez. Daha açık bir ifade ile, tedavi devam ederken kişinin yaralanma nedeniyle maluliyeti olup olmadığı ve varsa oranının ne olduğu tam olarak tespit edilemez.
Somut olayda da, davacının yaralanmasına ilişkin olan ve özellikle yukarıda belirtilen tedavi belgeleri ile maluliyet raporlarının içeriğinden, davacının kazadaki yaralanması nedeniyle tedavisi olay sonrası yapılan muayenesinde maluliyet tespit edilmekle birlikte, hükme esas alınan ATK ve Üniversite Heyet heyet raporlarında, davacının maluliyeti yönünden “gelişen durum” bulunup bulunmadığı, gelişen durumun ne zaman sone erdiği konularında bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Bu durumda mahkemece; kaza tarihindeki geçerli olan yönetmelik hükümlerine göre, davacının kazadaki yaralanması ile sonraki tarihli muayene sonuçları ve dosya kapsamında alınan maluliyet raporları değerlendirilmek suretiyle, kazadaki yaralanmaya bağlı gelişen yeni durumun varlığının ve bu durumun davacı tarafça öğrenilmesinden itibaren davanın süresinde açılmış bulunduğunun Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi raporu ile anlaşılmış olmasına göre, buna yönelik itiraz yerinde görülmemiştir. (Bkz aynı yönde Yargıtay 17. HD 2017/5241 Esas, 2018/6918
Karar;Yargıtay 4. HD 2021/13680 Esas, 2022/8355 Karar; YARGITAY 4. Hukuk Dairesi 2021/11146 ESAS, 2022/4060 Karar ; YARGITAY 4. Hukuk Dairesi 2021/15250 ESAS, 2021/10557 KARAR sayılı ilamı ile diğer aynı yöndeki ilamları)
Bu sebeple, davalının buna yönelik itirazlarının kabulüne karar verilmiştir.
3-Kabule göre (Aktüer rapruna yönelik itirazlarda);
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1989/4-586 Esas,1990/199 K sayılı kararı ve Yargıtay 17. Hukuk ve 4 Hukuk dairesinin yerleşik içtihatları gereği, Population Masculine Et – Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacının veya müteveffanın muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi; davacının veya müteveffanın muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması gerekmektedir.
Kaza yılı 2008 tarihi olup, hükme esas alınan ve en son alınan bilirkişi raporundaki hesaplamada PMF1931 yaşam tablosunun ve % 10 artırma eksiltme uygulanarak hesap yapılan hesaplamaya göre karar verilmesi gerekirken, usul ve yasaya açık şekilde kaza tarihinde uygulanması mümkün olmayan TRH 2010 yaşam tablosuna göre karar verilmesi hatalı olup, davalı sigortanın buna yönelik istinaf talebinin kabulü gerekmiştir.
Yine kabule göre, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava gelişen duruma yani artan maluliyete göre açıldığından, artan maluliyet esas alınarak önceki maluliyet durumuna göre yapılan ödeme mahsup edilmeden hesap yapılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Buna yönelik itirazlar yersizdir. (Bkz. Aynı yönde YARGITAY 4. Hukuk Dairesi 2021/11431 ESAS, 2022/4790 KARAR sayılı ilamı)
Bu halde, kamu düzeni ve istinaf sebepleri çerçevesinde; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön ile kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına; dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davalı vekili ve müdahil …’ın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin ve feri müdahil …’ın istinaf başvurularının HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı tarafın istinaf talebi yönünden karar ve ilam harcı olarak 5.114,54 TL alınması gerektiğinden peşin olarak yatırılan 1.300,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.814,54 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Feri Müdahil …’dan istinaf talebi yönünden alınan harca göre başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraflar üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.09/12/2022

Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.