Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1726 E. 2022/1955 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 29/09/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 18/05/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR :1- …
:2- …
DAVA :İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 29/09/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 29/09/2022

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; 14/01/2012 tarihinde … plaka sayılı çekici ile davalı … sevk ve idaresindeki tescilsiz iş makinesinin karıştığı trafik kazası sonucunda dava dışı …’ın yaralandığını kaybettiğini, kaza nedeniyle dava dışı şahısta oluşan maddi zararlar nedeniyle kendisine 23/11/2021tarihinde 30.329,22 TL ödeme yapıldığını, … Hesabı Yönetmeliği 16/a ve 17. Maddeleri uyarınca dava dışı şahsa ödenen bedelin davalıdan rücu’una ilişkin olarak davalı aleyhinde Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası üzerinden takibe başlandığını, ancak haksız itiraz üzerine takibin durdurulduğunu belirterek; davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhinde alacağın %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; “Eldeki uyuşmazlığın sigorta hukukundan kaynaklandığı kabul edilmemekle birlikte, bir an için uyuşmazlığın Ticaret Kanununda düzenlenen zorunlu sorumluluk sigortası hükümlerine tabi olduğu kabul edilecek olursa … Hesabı’nın kanuni halefiyetinin dayanağı 6102 sayılı TTK’nın 1481. maddesi olacaktır. Bu durumda ise nasıl ki sigorta şirketleri tarafından açılan rücuen alacağa dayalı davalar anılan içtihadı birleştirme kararı gereğince mutlak ticari dava olarak kabul edilmiyorsa, Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında bahsi geçen 865 sayılı Ticaret Kanunu’nun 965/1. Maddesi ile 6102 sayılı TTK’nın 1481/1. Maddesinin aynı nitelik ve içerikte olması karşısında … Hesabı tarafından açılan rücuen alacağa dayalı davaların da mutlak ticari dava olarak görülmemesi gerekir.
Ayrıca, … Hesabı’nın sorumluluğunun … Hesabı Yönetmeliği’nin 17. Maddesi uyarınca olay tarihi itibariyle geçerli teminat limitleri ile sınırlı olduğu, sınırsız bir sorumluluğunun bulunmadığı, zarar görenin teminat limitinin üstünde bir zarara uğraması halinde bu zararını ancak zarar verenden talep edebileceği, aynı olaydan ortaya çıkan zarardan ötürü birden fazla mahkemenin görevli kabul edilmesinin mümkün olmadığı, aksinin kabulünün ikililiğe neden olacağı, özellikle zarar gören ve kanuni halefi tarafından aynı anda dava açılması halinde her iki davada da zararın ve zarar verenin kusurunun belirlenmesinin gerekmesi karşısında konusu ve niteliği aynı olan davalarda farklı kararların ortaya çıkacağı, bu durumun ise hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayacağı ve yargıya olan güveni sarsacağı, bu bakımdan zarar gören tarafından açılan davada hangi mahkeme görevli ise zarar görenin halefi tarafından açılan davanın da o mahkemede görülmesi gerektiği sonucuna varıldığından eldeki davanın mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı kabul edilmiştir.
Anılan nedenlerle eldeki davanın mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı, ayrıca davanın TTK’nun 4/1 maddesinde belirtilen her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklı nispi ticari dava niteliğinde de olmadığı, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı ve genel hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği, uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varıldığından
Davanın, 6100 sayılı HMK uyarınca Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğunun TESPİTİNE,
Görevsizlik kararı kesinleştiğinde 6100 sayılı HMK 20. Maddesi uyarınca talep halinde DOSYANIN YETKİLİ VE GÖREVLİ KONYA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; işbu davada müvekkil kurumun zarar sorumluları olan davalı … Ltd. Şti’nin tacir olduğu, diğer davalı ..’in ise gerçek kişi olduğu gözetildiğinde yerel mahkemece verilen görevsizlik kararının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas … Karar 18/05/2022 karar tarihli görevsizlik usulden ret kararının kaldırılarak yerel mahkemenin görevli olduğuna dair karar verilmesini ve esas incelemeye geçilmesi için dosyanın yerel mahkemeye iadesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … Şti vekili sunduğu istinafa cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin görevli olmadığını değerlendirilerek Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu belirterek görevsizlik kararı verildiğini, bahse konu ihtilafla ilgili haksız fiilin ticari nitelikte bir dava olmaması nedeniyle mahkemenin kararının yerinde olduğunu, bu nedenle davacının istinaf başvurusunun reddinin gerektiğini, tüm bu nedenlerle davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini, vekalet ücreti ve masrafların davacıya yüklenmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Mahkemece verilen görevsizlik kararı, davacı tarafından istinaf edilmiştir.
Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari davalardır. TTK 5/1. maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye ticaret mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren Yasanın 5/3. maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Somut olayda, davacı … Hesabı, Yönetmeliğin 16. maddesinde sayılan hallerde ödediği tazminatı sorumlu davalılara rücu etmektedir. Davalılar gerçek kişi olup uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır.
Her ne kadar dairemizin önceki kararlarında; dava haksız fiilden kaynaklanıyor ise de zorunlu mali mesuliyet sigortası bulunmayan davalının sorumluluğuna ilişkin olup, zorunlu mali mesuliyet sigortasının 6102 Sayılı TTK.nda düzenlenmesine göre, ticari dava niteliğindeki uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması ve bu nedenle ticaret mahkemelerinin görevli olduğu kabul edilmekte idi ise de ;
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 16/09/2021 tarihli 2021/17896 Esas 2021/4942 Karar sayılı, “Bölge Adliye Mahkemesi Kesin Kararları Arasındaki Uyuşmazlığın Giderilmesi İstemine Dair”, dairemizin bu yöndeki kararları kapsamında oluşan uyuşmazlıkların giderilmesine ilişkin yeni tarihli kararına göre;
“Uyuşmazlığın giderilmesine konu somut olaylarda, davacı … Hesabı zorunlu trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu trafik kazalarında zarar gören üçüncü kişilere ödediği tazminatı Yönetmeliğin 16. maddesinde sayılan hallerde zarardan sorumlu olan gerçek kişi sürücü ya da işleten davalıya rücu etmektedir. TTK nun 4/1 maddesinde belirtilen her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi dava söz konusu değildir. Davalılar sigorta şirketi olmayıp uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir ” şeklinde, BAM hukuk daireleri arasındaki uyuşmazlığın giderilmesine dair karar karşısında önceki verilen kararlardan dönülmesi şeklinde görev konusunda uygulama birliğinin sağlanmasının uygun olacağı değerlendirilmiştir.
Bu durumda uyuşmazlığın genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden, mahkemece bu sebeple görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya uygun olup, davacının istinafında isabet bulunmadığından, kamu düzeninden kaynaklanan sebeple davacının istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Nitekim Yargıtay 4 HD nin 2021/17896 Esas 2021/4942 Karar; 17. Hukuk dairesinin 2020/466 esas 2020/8778 karar sayılı ilamları.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 362/1 (c) maddesi gereğince KESİN olmak üzere OY ÇOKLUĞU ile karar verildi.29/09/2022


Başkan

(MUHALİF)

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.
MUHALEFET ŞERHİ:
Dava, trafik kazasında üçüncü şahsa … Hesabı tarafından ödenen tazminatın rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
… Hesabının zarar görene ödemiş olduğu zararı sigorta yaptırmayan kişiye karşı açtığı dava NİSPİ TİCARİ BİR DAVA MIDIR?
Somut olayda davanın, trafik kazası nedeniyle … hesabı tarafından zarar görene ödenen tazminatın zorunlu mali mesuliyet sigortası bulunmayan araç malikinden rücuen tahsili istemine ilişkin olduğu, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren iki tarafın tacir olması gerekliliği karşısında bu dava NİSPİ TİCARİ DAVA DEĞİLDİR.
… Hesabının zarar görene ödemiş olduğu zararı sigorta yaptırmayan kişiye karşı açtığı dava MUTLAK TİCARİ BİR DAVA MIDIR?
5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14/1. maddesinde, bu Kanunun 13. maddesi 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile ihdas edilen zorunlu sorumluluk sigortaları ile bu Kanunla mülga 21/12/1959 tarihli ve 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak belli koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla … Şirketleri Birliği nezdinde … Hesabının oluşturulacağı hükmüne yer verilmiş, aynı Kanunun 14/2-a maddesinde ise sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için … hesabına başvurulabileceği belirtilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1483/1. maddesinde ise sigortacıların diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere faaliyet gösterdikleri dalların kapsamında bulunan zorunlu sigortaları yapmaktan kaçınamayacakları belirtilmiş, aynı Kanunun 4/1-a. Maddesinde de her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir. Kanunun lafzı ve amacı nazara alındığında zorunlu mali mesuliyet sigortalarından doğan uyuşmazlıklarda Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.(YARGITAY 5. Hukuk Dairesi 2020/7592 E 2020/9097 )
KISACA, davanın Türk Ticaret Kanunun 1483 vd. maddelerinde sayılan hususlardan olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar dava, haksız fiilden kaynaklanıyor ise de zorunlu mali mesuliyet sigortası bulunmayan davalının sorumluluğuna ilişkin olup, zorunlu mali mesuliyet sigortasının 6102 Sayılı TTK.nda düzenlenmesine göre, MUTLAK TİCARİ DAVA OLUP ticari dava niteliğindeki uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.(Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2020/7592 E 2020/9097 K Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 22/01/2018 tarih ve 2017/10924 esas 2018/399 karar sayılı ilamı, Yargıtay17. Hukuk Dairesinin 2016/9691 esas 2019/4056 karar sayılı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/15604 esas 2014/15989 karar sayılı ilamı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/2830 esas 2019/1603 karar sayılı ilamı )
Açıklamaya çalıştığım nedenlerle Davacı … hesabının açtığı davasının Mutlak Ticari Dava olması ve Asliye Ticaret Mahkemesinin Görevli olması ve bu mahkemece yargılamanın yapılarak karar verilmesi görüldüğünden, dosyanın GÖREV YÖNÜNDEN KALDIRILARAK karar verilmesi gerekeceğinden kararın yerinde olduğunu belirtir sayın Çoğunluğun görüşüne katılamamaktayım.


Başkan

e-imzalı