Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1709 E. 2022/1899 K. 23.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : ..
KARAR TARİHİ : 23/09/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 19/04/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACILAR : 1- …
2- …
3- …
4- …
5- …
6- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 2- …
3- …
VEKİLİ : Av. …

DAVA İHBAR OLUNAN : 1- …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVA İHBAR OLUNAN : 2- …
VEKİLLERİ : Av. …- …
Av. … – …
DAVA İHBAR OLUNAN : 3- …- …
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 23/09/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 23/09/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Kaza; 18/06/2019 günü davalı … sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı araç davacının içinde olduğu … idaresindeki … nolu araca çarpması sonucu davacıların annesi ( … eşi) … vefat ettiğini, trafik kazası tespit tutanağına, tanık ifadelerine, Savcılık soruşturmasına göre kazanın oluşunda davalılara ait aracın kusurlu olduğunu, Konya … Asliye Ceza Mahkemesi … E ve … K. sayılı ilamı ile davalı kusurlu bulunduğunu ve hapis cezası ile cezalandırıldığını, davalının kusuru ile meydana gelen kazada, davacı … eşini, diğer davacılar ise annesini kaybettiğini, davacı … müteveffa eşi ile birlikte yaşamakta ve onun maddi desteği, katkısı ile birlikte hayatlarını sürdürmekte iken bu elim kaza meydana gelmiş ve davacı …, eşinin desteğinden mahrum kaldığını, Müteveffanın ev hanımı olduğunu, Bu nedenle destekten yoksun kalma zararı oluştuğunu, yukarıda izah ettiğimiz üzere davacı … desteği olan karısının vefatı nedeniyle şimdilik 190,00 TL olarak destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan tahsiline ve tazminatı ödemekle yükümlü tutulmasına ve temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesini gerektiğini, davacılar … kaza neticesinde eşi, hayat yolda bütün çocukları evli olduğu için şu anda yalnız yaşadığını, diğer davacılar ise bu yaşlarına kadar evlendiren, bakan gözeten annelerini kaybettiklerini, Bu kaza nedeniyle büyük oranda acı ve elem duyduklarını, Bu nedenle eşini kaybeten davacı … için 50.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan tahsiline hükmedilmesini, annelerini kaybeden davacıların her biri için ayrı ayrı 40.000,60 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardın tahsiline hükmedilmesini, Yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan … Anonim Şirketi vekilinin cevap dilekçesi özetle; Davacı taraf, … şirkete ZMMS (Trafik) Sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın karıştığı kazada … ‘ın ölümü nedeniyle desteğinden yoksun kaldığından bahisle maddi tazminat talepli iş bu davayı açtığını, davacı tarafa destekten yoksun kalma tazminatı ödenmek istediğini ancak davacı taraf teklif ettikleri tutarı kabul etmediğinden ödeme gerçekleştirilemediğini, kaza dolayısıyla Davacı tarafından … Sigorta şirkete yapılan başvuru üzerine … nolu hasar dosyası açılmış ve yapılan değerlendirmeler sırasında % 25 kusur oranı üzerinden tanzim edilen Aktüer Raporu doğrultusunda, Davacı … için 47.318,11 TL tutarında tazminat tespit edildiğini, tespit edilen 47.318,11 TL, Davacı tarafa ödenmek istendiğini, ancak Davacı taraf söz konusu tutarı kabul etmediğini, … Sigorta şirketin sorumluluğu sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, Sigortalısının kusuru oranında sorumlu olan … Sigorta Şirketinin de sorumluluğunun tespiti açısından tüm dosyanın ve savcılık / ceza davası evraklarının da eklenerek Adli Tıp Kurumundan kusur raporu alınmasını talep ettiklerini, davanın reddi taleplerinin esas olmakla; destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamasında esas alınacak unsurlar, genel şartlarda açıkça belirlendiğini, yapılacak hesaplamada genel şart hükümlerinin esas alınması gerektiğini, hiçbir şekilde kabul manasına gelmemek kaydıyla, davacı tarafın cenaze defni için belediyeye başvurup başvurmadığının tespitinin gerektiğini, kazaya karışan … plakalı karşı aracın kaza tarihi itibariyle ZMSS sigortacısı A.Ş. Olduğunu, bu kapsamda, dava konusu kazaya her iki aracın kusuruyla sebebiyet verdiği sabit olduğundan, ödemeye sebebiyet vermemek adına ve … Sigorta şirket aleyhine hükmedilecek tazminat sonrasında … A.Ş.’ye rücu edileceğinden davanın … A.Ş.’ye ihbar edilmesini talep ettiklerini, … Sigorta şirketin sorumluluğu bulunmamakla, haksız ve mesnetsiz DAVANIN REDDİNE; yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … ve … vekilinin cevap dilekçesi özetle; Dava konusu meydana gelen kazada davalı … ve … kusuru ve sorumluluğu bulunmadığını, kazanın gerçekleştiği yer açısından kaza tutanakları incelendiğinde dava dışı … kontrolünde olan aracın tali yolda, davalı … kontrolünde olan aracın ise ana yolda olduğu görüldüğünü, kusurun yüklenmesi açısından dosyadaki en önemli nokta bu yol ayrımı olduğunu, dosya içerisinde yer alan evraklardan davalı …’a atfedilen tek kusurun KTK 52/1-a maddesinde yer alan “sürücüler kavşaklara yaklaşırken hızlarını azaltmak zorundadırlar” hükmüne ilişkindir. Bu kanun maddesinde atfedilen durum olay esnasında tespiti mümkün değilse sonradan tespite açık olmayıp bilirkişi ve kolluk tarafından kusur vermiş olmak için kusur vermeye kullanılmaktadır. Dava konusu olayda da davalı …’ın somut bir kusuru bulunmadığından sırf tali kusur verebilmek için bu kanun maddesine başvurulduğunu ve kusur oranı bu şekilde belirlendiğini, somut bir delil olmaksızın sadece hızını kesmemiş olma ihtimali üzerine atfedilmiş bu kusur oranına dayanarak kurulan karar hakkaniyete, somut olaya ve hukuka aykırı olduğunu, bu minvalde kazada kusuru bulunmayan davalı … ve … ‘dan tazminat talep edilmesi hukuka ve hakkaniyete açıkça aykırı olduğunu, bu nedenle davacıların maddi tazminat taleplerinin reddini talep ettiklerini, Yine davacıların cenaze ve defin giderleri talepleri de kabul edilebilir nitelikte olmadığını, bu hususta hiç bir delil ileri sürülmediğini, Bu nedenle davacıların bu taleplerinin reddini talep ettiklerini, Davacılar tarafından talep edilen manevi tazminat miktarları da fahiş ve hayatın olağan akışına aykırı olup afaki rakamlardır. Talep edilen miktar manevi tazminatın düzenleniş amacına tamamen aykırı olduğunu, dava konusu aracın kasko sigorta poliçesi olması nedeniyle davanın … Sigorta A.Ş.’ne ihbar edilmesine, davacıların haksız ve mesnetsiz davasının müvekkiller yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar Olunan … Sigorta A.Ş. vekilinin cevap dilekçesi özetle;5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Özel Yargılama Usulleri başlığı altında düzenlenen UZLAŞMA hukuki müessesesi gereği, taraflar arasında “Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır.” Bu nedenle davacıların taraf olduğu olaya dair ceza dosyası içerisinden herhangi bir şekilde olayın tarafları arasında bir uzlaşma olup olmadığının tespiti hukuki açıdan önem arz ettiğini, Davanın tarafları arasında herhangi bir uzlaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerektiğini, Davacılar tarafından açılan davanın olaylara ve delillere dayalı kusur durumu da göz önüne alınmak sureti ile reddi gerektiğini, KTK’nun 90’ıncı maddesine göre maddi ve manevi tazminata ilişkin olarak KTK ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanacağı düzenlendiğini, Dava konusu olan 18/06/2019 tarihli trafik kazasında, vefat eden … ‘ın yolcu konumunda bulunduğu … plaka sayılı araç sürücü …’ın kazanın oluşumunda TAM KUSURLU olduğuna dair bir izlenimi olduğunu, Sigortalı araç sürücüsü …’ın meydana gelen kazada kusuru bulunmamakta olup dolayısıyla davalı sigorta şirketinin de kazadan dolayı herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, hukuk hâkiminin kusur konusunda ceza yargılamasında yapılan tespitlere yasadan kaynaklı bağlı bulunmasa da, mahkeme tarafından kusur konusunda yapılacak olan bilirkişi araştırması yapılması gerektiğini, kuvvetli manevi sancılarının manevi tazminatın konusunu ve tazminatın miktarının belirlenmesinde bir ölçek olmaktan çıkarılıp, manevi tazminatı maddi bir boyutla ele alınıp, belirlenebilir nesnel bir formla tanımlayıp hem keyfiliğin sakıncalarından hem de belirsizlikten sıyırmak gerektiğini, Bununla birlikte maddileştirilmiş olan manevi tazminatın, maddi tazminatın yetersiz kaldığı durumlarda adaletsizlikleri önleyen bir son çare olması gerektiğini, davacı taraf tarifimize uyar herhangi bir zararının varlığın da kanıtlamış olmadığını, izah edilen nedenlerden ötürü davacılar tarafından açılan işbu davanın reddi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “İş bu dava; Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; meydana gelen ölümlü trafik kazası sebebiyle kazaya karışan tarafların kusurlarının ne olduğu, davacıların talep edebilecekleri destekten yoksun kalma tazminat şartlarını oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarlarının ne olacağı ve davalılardan tazmininin gerekip gerekmeyeceği, hususları olduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” vurgulanmıştır. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.”
T.B.K. 53/3. maddesi gereği destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınanlardan oluşan zarardır. Destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı yeterlidir.
Davacı vekili, davalı bünyesinde ZMSS sigortalı aracın davacının murislerinin vefat etmesine sebebiyetten bahisle destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiştir.
Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın “Sigortanın Kapsamı” başlıklı A-1.maddesindeki, “Sigortacı, bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde düzenlemesi yer almaktadır.
İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır.
Davacıların vefat edenin eşi ve çocukları olduğu nüfus kayıtlarından ve yapılan araştırmadan anlaşılmıştır. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır.
Kusur yönünden yapılan incelemede; … Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı 05/11/2021 tarih ve … sayılı raporu ile belirlenen, … plaka sayılı otomobil sürücüsü …, yönetimindeki araçla her ne kadar ilk geçiş hakkına sahip biçimde çizgiyle bölünmüş yol üzerinde seyrederek olay yeri kavşağa gelmiş ise de, yerleşim yeri içerisindeki kavşak yaklaşımında aracının hızını azaltarak daha müteyakkız seyretmesi gerekirken bu hususa özen göstermediğini, seyir hızıyla geldiği kavşakta solundaki tali yoldan ilk geçiş hakkına riayet etmeden kontrolsüz biçimde kavşağa giren otomobile karşı fren tedbirine başvurmasına rağmen hızından dolayı duramarak söz konusu otomobilin sağ yan kısmına çarptığı olayda, tali kusurlu(%25) olduğu görüş ve kanaati mahkememizce de olaya ve dosyada toplanan diğer tüm delillere göre uyumlu olduğu değerlendirilerek kusur için yapılan değerlendirmenin uygun olduğuna kanaat getirilmiştir.
Aktüerya hesabı yönünden yapılan incelemede; hem TRH 2010 yaşam tablosuna göre hem de PMF 1931 yaşam tablosuna göre ikili yapılan hesaplama neticesinde; davacıların destekten yoksun kalma tazminat hesabının Yargıtay güncel uygulamalarına göre TRH 2010 yaşam tablosuna göre hesaplanan bölümü hükme esas alınmıştır.
6098 sayılı TBK’nın manevi tazminat başlıklı 56. maddesi; “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmünü amirdir.
TBK 56. madesine göre bir olaydan zarar gören kişinin çektiği acıları bir nebze olsun azaltmak veya bozulan ruhsal dengesi yeniden düzelmesi için zarar veren kişiden bir miktar ücreti talep edebileceğini düzenlenmiş olup; kanun koyucu manevi tazminatın miktarını tayin etme hakkını hakimin takdirine bırakmıştır. Hükmedilecek miktar uğranılan zararla orantılı, duyulan acıyı hafifleticek nitelikte olmalıdır. Manevi tazminatın takdiri yapılırken tarafların ekonomik ve sosyal durumları, tarafların kusurları da gözetilmesi gerekmektedir. Manevi tazminatın miktarı bir tarafın zenginleşmesine, diğer tarafın yıkımına neden olmamalıdır. Belirtilen bu çerçevede; tarafların sosyal ekonomik durum araştırmalarına yönelik düzenlenen tespit raporları ile birlikte, kusur durumları ve dosyadaki tüm deliler birlikte değerlendirilerek davacıların manevi tazminat talepleri aşağıdaki şekilde belirlenmiştir.
Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE,
I- MADDİ TAZMİNAT TALEPLERİ İLE İLGİLİ OLARAK;
Davacılardan … ‘ ın eşi …’ nın trafik kazası neticesi vefatı nedeniyle;
A-Destekten yoksun kalma tazminatı talebi yönünden, davacı …’ a 81.862,16 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … Sigorta A.Ş. yönünden (poliçe miktarı 360.000,00 TL ile sınırlı olmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) temerrüt tarihi olan 18.12.2020 tarihinden, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihi olan 18.06.2019 tarihinden yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
B-Cenaze ve defin gideri masrafı talebi yönünden, davacı …’ a 179,00 TL maddi zararın davalı … Sigorta A.Ş. yönünden (poliçe miktarı 360.000,00 TL ile sınırlı olmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) temerrüt tarihi olan 18.12.2020 tarihinden, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihi olan 18.06.2019 tarihinden yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
II-DAVACILARIN MANEVİ TAZMİNAT TALEPLERİ İLE İLGİLİ OLARAK;
a- Davacı … yönünden 15.000,00 TL,
b- Davacı … yönünden 7.000,00 TL,
c- Davacı … yönünden 7.000,00 TL,
d- Davacı … yönünden 7.000,00 TL,
e- … yönünden 7.000,00 TL,
f- … yönünden 7.000,00 TL, manevi tazminatların kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılardan … ve …’ dan tahsili ile adı geçen davacılara ayrı ayrı verilmesine,
Fazlaya ilişkin taleplerin reddine” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili sunduğu 02/06/2022 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararını maddi tazminat yönünden istinaf etmediklerini, manevi tazminat yönünden istinaf ettiklerini, verilen manevi tazminat miktarlarının çok düşük olduğunu, müvekkillerinin kaza sebebiyle telafisi mümkün olmayan acılar yaşadıklarını, yaşadıkları kayıp neticesinde psikolojik olarak oldukça yıprandıklarını, müvekkili …’ın yaşanan kazada eşini kaybettiğini, çocuklarının da evli olması sebebiyle bundan sonraki hayatını tek başına geçireceğini, müvekkilinin yaşının ilerlemiş olması itibariyle de kaybettiği eşinin acısını kat be kat daha fazla derinden yaşadığını, diğer müvekkilleri yönünden ise bugüne kadar kendilerini yetiştiren ve büyüten annelerini kaybetmenin acısı ile psikolojik olarak yıpranmalarının söz konusu olduğunu, müvekkillerinin yaşamış olduğu tüm bu elem ve ıstırap neticesinde Yerel Mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarlarının oldukça düşük kaldığını, verilen tazminat miktarının müvekkillerinin acısını bir nebze hafifletmesi gerektiğini, ülkemizin ekonomik koşulları da göz önüne alındığında Yerel Mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının çok düşük olduğunu, manevi tazminat isemi açısından kısmi kabul kısmi ret kararı verilmiş olduğundan dolayı karşı tarafa yüklü miktarda vekalet ücreti çıkmış olup müvekkillerinin aldıkları manevi tazminatı karşı tarafa ödemek zorunda kalacaklarını, bu sebeple de davanın tam kabulü gerektiğini, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkemenin vermiş olduğu manevi tazminat miktarı kararının kaldırılmasına ve davanın manevi tazminat yönünden tam kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Ayrıca davacılar vekili 02/06/2022 tarihli istinaf dilekçesine ek olarak manevi tazminatın reddedilen kısmı yönünden davalıların her ikisine ayrı ayrı vekaelt ücretine hükmedildiğini, zarar tek ve aynı olaya ilişkin olup davalılar aynı zarardan sorumlu olduklarından dolayı tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, bu sebeple kararın usul yönünden de yanlış olduğunu, müvekkillerinin kişi başı 7.000 TL manevi tazminata hak kazanmışken 5.100 TL davalı Tuğçe’ye 5.100 TL davalı Kenan’a olmak üzere manevi tazminatı aşan vekalet ücreti ödemek zorunda kaldıklarını, tüm bu nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile Yerel Mahkemenin vermiş olduğu manevi tazminat miktarı kararın kaldırılmasına ve davanın manevi tazminat yönünden tam kabulüne karar verilmesini, kısmı kabul olacak ise de davalılar yönünden tek vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın yaşanmasında müvekkili … ‘ın hiçbir kusuru bulunmadığını, dosyada her ne kadar 05/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda müvekkili …’ın tali kusurlu olduğu yönünde görüş bildirilse de bu belirlemenin tamamen varsayıma dayalı ve sırf kusur atfetmiş olmak için yapılmış bir belirleme olduğunu, kaza tespit tutanağında ya da alınan raporda müvekkilinin saatte kaç km/s hızla seyrettiği, kazanın yaşandığı kavşağa yaklaştığında hızını azaltıp azaltmadığı ve en önemlisi de kazaya karışan diğer aracın müvekkilinin önüne çıktığı sırada iki araç arasında ne kadar mesafe olduğu tespitinin yapılmadığını, müvekkilinin aniden önüne çıkan araca çarpmamak için fren yaptığını ancak duramadığını, bilirkişi raporunda yalnızca fren ve savrulma mesafesinden bahsedildiğini fakat bu verilerle hukuki dayanağı olan bir hesaplama yapılarak sonuca varmak yerine varsayıma dayalı, muğlak ifadelerle rapor tanzim edildiğini, taraflarınca bilirkişi raporuna itiraz edilerek yeniden rapor alınması yönünde talepte bulunulduğunu, fakat Yerel Mahkemece raporun hükme esas alındığını ve müvekkil tali kusurlu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, ancak müvekkilinin herhangi bir kusuru olmadığından davanın reddi gerektiğini, ayrıca aktüerya bilirkişisinden alınan rapor doğrultusunda PMF 1931 Yaşam Tablosuna göre cenaze yardım ödeneği de dahil 67.685,93 TL destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi gerekirken fazla hesaplama ile 81.862,16 TL destekten yoksun kalma tazminatına hükmedildiğini, davacılar lehine hükmedilen manevi tazminatların da manevi tazminatın hukuki niteliğine aykırı olarak tazmin boyutunu aşıp zenginleşmeye neden olacak düzeyde fazla hükmedildiğini, gerekçeli kararda hükmedilen manevi tazminatların kabulü yönünden hesaplanan vekalet ücretlerinin davalı müvekkilleri aleyhine müteselsilen hesaplanması gerekirken her iki müvekkili aleyhine ayrı ayrı tam vekalet ücreti hesaplanmasının hukuka aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkemenin vermiş olduğu kararın müvekkilleri … ve … lehine bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Kamu düzeni yönünden yapılan incelemede:
İhbar olunan … Sigortasının 25/02/2022 tarihli dilekçesinde toplam 122.098,94 TL davacı tarafa ödeme yapıldığı iddia edilmiş isede mahkemece bu hususta bir araştırma yapılmamıştır.
Mahkemece İhbar olunan … Sigortasından tazminata ilişkin hasar dosyası ve ödemeler getirtilerek ödemE varsa bu ödemenin kusura karşılık yapılıp yapılmadığının belirlenerek sonuca göre karar verilmesi .Ayrıca İhbar olunan sigortanın dilekçesinde belirttiği arabuluculuk tutanağını getirtilerek ödemenin tazminat miktarına yönelik yapılıp yapılmadığının araştırılarak, ödemenin tazminat miktarını geçmemesi halinde hesap bilirkişisinden ek rapor alanarak yapılan ödemelerin PMF 1931 YAŞAM TABLOSUNA GÖRE YAPILAN ÖDEMEDEN düşülerek karar verilmesi için kararın kaldırılası gerekmiştir.
2- Kusura ilişkin itirazın incelenmesinde:
Kaza tespit tutanağı, ceza dosyasında alınan rapor ve mahkemece alınan raporların birbiri ile uyumlu olduğu olaya ve oluşa uygun olduğu davalı … ‘nin %25 dava dışı sürücü … ‘ın %75 kusurlu olduğunun kesinleştiği anlaşılmakla itirazın reddi gerekmiştir.
3-Manevi tazminat miktarına ilişkin itirazın incelenmesinde:
Manevi tazminat,6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre,Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut davaya gelince, Çift taraflı kazada yolcu olan davacıların murisi vefat etmiş , buna göre manevi tazminatın takdirinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları, yukarıda ilkeler gözönünde tutularak tazminat miktarının az olduğu anlaşıldığından, davacı vekilini itirazının kabulü davalılar vekilinin itirazının reddi gerekmiştir.
4- Manevi tazminat vekalet ücreti itirazının incelenmesinde:
Dava arkadaşlığı; davacı veya davalı tarafta birden fazla kişi bulunması hali olup 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 57 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. İhtiyari dava arkadaşlığında; birden çok kişi, birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir. Bu haller, davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması, ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri, davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olmasıdır. (HMK.57) Sayılan bu üç durum dışında ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusu değildir. Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hâllerde ise mecburi dava arkadaşlığı vardır (HMK.59).
Tazminat davasında davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; tazminatlar yönünden her bir davacı yönünden reddedilen kısım üzerinden, kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğinden İDM kararının yerinde olduğu anlaşılmıştır. (YARGITAY 17. Hukuk Dairesi ESAS NO: 2015/18678 KARAR NO : 2018/10245)
Yukarıda açıklanan gerekçelerle davacılar vekili ve davalılar … ve … vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekili ve davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan sebeplerle KABULÜ ile Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca peşin olarak yatırılan, başvuru harcı dışında kalan istinaf karar harçlarının talep halinde taraflara iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuranar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi. 23/09/2022


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.