Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1707 E. 2022/1870 K. 23.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 23/09/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … ( …)
ÜYE : … (… )
ÜYE : … (… )
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 19/04/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALILAR : 1- …
VEKİLİ : Av. … – …
2- … A.Ş.
VEKİLİ : Av. … – …
3- … – (T.C. Kimlik No: … )- …
İHBAR OLUNAN : … . AŞ. – …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 23/09/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 23/09/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobilin çarpışması sonucu trafik kazası meydana geldiğini, davalı … ‘ün kavşaklarda geçiş hakkı üstünlüğü kuralını ihlal ettiğini, … plakalı aracın ZMMS sigortası ile davalı sigorta şirketince sigortalandığını, araç malikinin diğer davalı şirket olduğunu, dava konusu kaza ile ilgili Şarkikaraağaç Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasının açıldığını, davacının kaza sonrasında tüm vücut daimi fonksiyon kaybının mevcut olup kalıcı maluliyeti sebebiyle bakıcı hizmeti aldığını, faturalandırılamayan ve SGK tarafından giderilemeyen tedavi giderlerinin mevcut olduğunu, davacının evli ve çocuk sahibi olduğunu belirterek, şimdilik 250 TL geçici, 250 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 250 TL bakıcı, 6.500 TL belgelendirilemeyen tedavi giderinin davalılardan tahsili ile ruhsal mânada telafisi imkansız acılara maruz kalması sebebiyle 15.000 TL manevi tazminatın davalı … , … A.Ş.’nden olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. cevap dilekçesinde özetle; arabuluculuk görüşmelerinde müvekkil şirketin gösterilmediğini, davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca yetkili mahkemelerin … Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, dava konusu kazaya karışan aracın işleteni müvekkil şirket olmadığını, araçla ilgili tehlikenin dava dışı kiracı … Şti. (yeni ünvani … AŞ.)’nin üzerinde olduğunu, müvekkilinin uzun süreli operasyonel araç kiralama faaliyeti yürüttüğünü, kazaya karışan aracın uzun süreliğine kiralandığını, pasif husumet nedeniyle davanın reddi gerektiğini ve davanın aracı kiralayan şirkete ihbar edilmesi gerektiğini, ceza dava dosyasının bekletici mesele yapılmasını, esasa yönelik ise kazada kusur oranlarının belirlenmesi gerektiğini, maddi tazminat yönünden itirazlarının bulunduğunu, davacının Adli Tıp Kurumuna sevkinin gerektiğini, davanın reddini karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. Cevap dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketinin arabuluculuk görüşmelerinde taraf olarak gösterilmediğini, kanunda belirtilen evraklar ile davacı tarafça sigorta şirketine müracaat edilmediğini, alınan maluliyet raporunun hesaplamalarda dikkate alınmamasını, Özürlülük Sağlık Kurulu raporu vermeye yetkili hastanelerden rapor alınması gerektiğini, poliçeden kaynaklı sakatlanma ve ölüm teminat limiti kişi başı 360.000 TL olduğunu, dosyada mevcut rapor ile sigorta şirketince alınan raporlar arasında çelişki olduğunu, bu çelişkinin giderilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatının ZMMS sigortası kapsamında olmadığını, trafik kazası sebebiyle sunulan sağlık hizmetleri bedellerinin SGK tarafından karşılanması gerektiğini, davacı geçici bakıcı tazminatına hak kazanmadığını, tedavi giderleri tazminatının teminat dışı olduğunu, sigorta şirketinin temerrüte düşmediğini bu sebeple dava tarihinin baz alınması gerektiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; arabuluculuk şartının yerine getirilmediğini, davacını söz konusu kazada %100 kusurlu olduğunu, kaza sebebiyle manevi ıstırap çektiğini, kaza esnasında davacının çocuklarının kendisini darp ettiğini, kazadan sonra sürekli davacıları arayarak ihtiyaçları olup olmadığını sorduğunu, kaza nedeniyle tazminatların aracın … ve ZMMS sigortası tarafından karşılandığını, davacının bir işte çalışmadığını ve bakıcı giderlerinin de olmadığını, davacının istemiş olduğu manevi tazminat tutarının yüksek olduğunu, kendisinin asgari ücret ile çalıştığını, kendisinin ceza dosyasında yapılan uzlaştırma işlemini kabul ettiğini fakat davacının uzlaşmayı kabul etmediğini belirterek, öncelikle dava şartı yokluğu sebebiyle, mahkeme aksi kanaatte ise esastan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde;
Dava, “Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)” davasıdır.
Mahkememizce Trafik Tescil Şube Müdürlüklerinden, … A.Ş.’nden, Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü’nden, …Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimliği’nden, …Hastanesi Başhekimliği’nden, … Devlet Hastanesi’nden, … İlçe Jandarma Komutanlığı’ndan, … Asliye Ceza Mahkemesi’nden dava dosyasına ilişkin bilgi ve belgeler getirtilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmış, Trafik İhtisas Dairesi … sayılı 08/04/2021 tarihli raporunda özetle; davalı sürücü …’in %75 oranında kusurlu olduğu, davalı sürücü … ‘ın %25 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce … Hastanesi Adli Tıp Bölümü tarafından düzenlenen 20/08/2021 tarihli raporda özetle; yapılan muayene ve tetkiklerden; mağdur davacı …’ın 05/06/2016 tarihinde trafik kazası geçirdiği, kaza neticesinde sol femur intertrokanterik ve distal diafiz kırığı meydana geldiği, ilk operasyonda plak ve vida ile redüksiyon sağlandığı, kaza tarihinden altı ay sonra psödoartroz bedeniyle tekrar opere edilldiği ve kırığın İMN ile tespit edildiği, sol diz eklem hareket açıklıklarının normal sınırlarda olduğu, sol kalça eklem hareket açıklıklarının sağa göre 1/8 oranında (kısıtllığı tam hesaplayalım ve takdir oranıyla kısıtlılık oranı birbirine tam uysun) kısıtlı olduğu anlaşılan şahsın affzasının kalıcı sakatlık niteliğinde olduğu, mevcut arızanın “Koksa – femoral ekleminin normal hâfekellerinin %50’sini kaybettirecek şekilde sertliği-tek taraflı” (takdiren 3/4 oranında azaltılarak) olarak değerlendirildiği şahsın 1953 doğumlu olup, olay tarihinde 65 yaşını tamamlamış olduğu anlaşılmakla ve meslek grup numarasının 1 (düz işçi) olarak kabul edildiği, kişide meydana gelen arızanın %9.2 oranında kalıcı sakatlık (sürekli iş göremezlik) niteliğinde olduğu, kaza tarihinden altı ay sonra psödoartroz nedeniyle tekrar opere edilen femur kırığı arızasının emsallerine göre iyileşme süresinin 15 (ONBEŞ) AYA KADAR UZAYABİLECEĞİNİ kişinin bu süre zarfında mesleğini icra edemeyeceğini, bu sürenin GEÇİCİ İŞ GÖREMEZLİK SÜRESİ olarak değerlendirilebileceğini, dosya kapsamında tedavi giderlerine ilişkin herhangi bir fatura, fiş ya da makbuza rastlanılmadığını, SGK kapsamı dışında kalan kaçınılmaz giderlerin olay tarihi itibarıyla 6.500 TL olarak değerlendirildiği, (2.000 TL ulaşım, 4.500 TL diğer giderler) …’ın yaralanan vücut bölgesi ve yaralanma ağırlığı dikkate alındığında; 9 AY BOYUNCA BAKICIYA İHTİYAÇ DUYACAĞINI ve dosya kapsamında bakıcı tutulduğuna ilişkin bir belgeye rastlanılmadığı ve bakım işinin aile bireyleri tarafından yapılmış olabileceği, bu nedenle bakıcı gideri hesaplanırken asgari net ücret üzerinden hesaplama yapılmasının uygun olacağı belirtilmiştir.
Mahkememizce …’den rapor alınmış, bilirkişi 01/01/2022 tarihli raporunda özetle; kaza sonucu yaralanıp tedavi gören … için yapılan kalıcı iş göremezlik(maluliyet), geçici iş göremezlik, geçici bakıcı gideri ve tedavi gideri alacağının tazminatlarını hesaplanığını, buna göre;
Geçici maluliyet( iş göremezlik) tazminatı olarak 18.625,43TL
Kalıcı maluliyet( iş göremezlik) tazminatı olarak 33.198,95TL
Geçici bakıcı gideri olarak 14.540,07TL
Tedavi gideri olarak 4.875,00TL
Olmak üzere toplamda 71.239,45TL tazminat hesap edildiğini, hesap tarihi olan 01.01.2022 tarihi itibari ile hesaplanan tazminat tutarları PMF1931 Mortalite Tablosu dikkate alınarak Yargıtay kararlarında belirlediği çerçeveye uygun olan yaklaşımla raporun düzenlendiğini belirtmiştir.
Davacı vekilince sunulan 14.03.2022 tarihli dilekçe ile maddi tazminat talebinden feragat edilmiştir.
Her ne kadar davalı … cevap dilekçesinde, arabuluculuk şartının yerine getirilmediğine yönelik itirazda bulunmuş ise de; Türk Ticaret Kanunun 5/A-1 maddesi; Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır, dediğinden sadece davalıya karşı açılacak dava ticari davaya vücut vermeyeceğinden, davalının bu yöndeki itirazları yerinde bulunmamıştır.
Davalı … A.Ş. cevap dilekçesinde; kazaya karışan aracın uzun süreliğine kiralandığını, pasif husumet nedeniyle davanın reddini talep etmiş ise de; davalının iddiasını destekler yeterli delil dosyaya sunulmadığından bu yöndeki talebi reddedilmiştir
Somut olayda; trafik kazasına bağlı yaralanma nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davasında, davacı tarafından maddi tazminat taleplerinden feragat edildiği, davalılar ile davacının ekonomik ve sosyal durumu ve kazaya karışan tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı ve paranın satın alma gücü dikkate alınarak manevi tazminat yönünden davacının davasının kabulüne karar verilmiş, maddi tazminat yönünden davanın reddine karar verilmiş ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacının maddi tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine,
Davacının manevi tazminat talebinin kabulü ile 15.000 TL’nin kaza tarihi olan 05/06/2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalılar … ve … A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine davalı … A.Ş. vekili lehine hükmedilen 5.100 TL vekalet ücretinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davayı 6.500 TL maddi, 15.000 TL manevi tazminat talebi ile ikame ettiklerini, sonrasında davalı … İle maddi tazminat hususunda anlaştıklarını, bu arada dosyaya yansıyan aktüer hesap ile ilgili herhangi bir talep artırımı ve harç tamamlama yapmadıklarını, davalı … A.Ş. ile maddi tazminat hususunda sulh olduklarından maddi tazminat talebinden feragat ettiklerini, ancak Yerel Mahkeme tarafından maddi tazminat talebinden feragat ettiklerinden sanki harç tamamlanmış gibi davalı … AŞ. vekiline 5.100 TL vekalet takdir edildiğini, tüm bu nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile Yerel Mahkeme kararının davalı … A.Ş. vekili lehine hükmedilen 5.100 TL vekalet ücreti yönünden kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı araç her ne kadar müvekkili adına tescilli gözükse de aracın işleten sıfatının uzun dönem araç kiralama sözleşmesi ile 09.03.2018 tarihinden itibaren aracı tehlikesi kendi üzerinde olmak üzere kullanan dava dışı …. Şti. adlı firmanın üzerinde olduğunu, ancak Yerel Mahkemenin gerekçeli kararında hukuki dinlenilme hakkını hiçe sayarak kazaya konu aracın işleten sıfatının müvekkili firmada değil, aracı tehlikesi kendi üzerinde olmak üzere kullanan uzun dönemli kiracı uhdesinde olduğu beyanlarına ve delillerine neden itibar edilmediğine yer vermediğini, HMK m.353/1-a-6 açık hükmüne göre İlk Derece Mahkemelerinin taraflarca gösterilen delilleri hiç incelemeden yahut gösterilen delilleri hiç değerlendirmeden karar vermesi durumunda Bölge Adliye Mahkemesinin dava dosyasını tekrar İlk Derece Mahkemesine göndermesi gerekmekte olup istinaf incelemesi neticesinde ilamın ortadan kaldırılması gerektiğini, ayrıca mahkemenin gerekli görerek Emniyet Genel Müdürlüğü KABİS (Kiralık Araç Bildirim Sistemi) birimine yazdığı müzekkere sonucu dosyaya giren 09.06.2021 tarihli yazıda cevap dilekçesinde sundukları beyanları doğrular şekilde kazaya karışan aracın kiralık olduğuna ilişkin yazıyı da Yerel Mahkemenin göz ardı ederek beyanlarını destekler nitelikte bulmadığını, müvekkili firma aleyhine hükmedilen tazminat bedellerinin fahiş ve afaki olup bunların hukuken kabulünün mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla dava konusu olayda müvekkili firmaya ait aracın kullanıcısına izafe edilen izafe edilen kusur oranının gerçeği yansıtmadığını, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davada ticaret mahkemelerinde dava şartı olan arabuluculuk şartının yerine getirilmediğini, bu nedenle dava şartının bulunmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiğini, davanın diğer davalı … A.Ş. ile … Şti. firmasına zorunlu dava arkadaşlığı kuralları gereğince yöneltilmesi gerekirken şahsına yöneltilmesinin doğru olmadığını, usule ilişkin itirazlarının aleyhine değerlendirilerek reddi durumunda ise; verilen manevi tazminat tutarının fahiş olup davacının sebepsiz zenginleşmesine olanak sağlayacak şekilde fazla verildiğini, söz konusu davanın taksirle meydana geldiğini, kaza nedeniyle davacıdan daha çok manevi ızdırap çektiğini, kaza sonrası davacının çocukları tarafından olayın şoku esnasında darp edildiğini, yaralanmasına rağmen şikayetçi olmadığını, kazadan sonra davacı tarafı sürekli arayıp ihtiyaçlarını sorduklarını, ancak onların kendisini aramadığını, hükmedilen manevi tazminat belirlenirken olayın oluş biçimi, ekonomik ve sosyal durum, kusur durumu ile tanık beyanları, deliller ve olayla ilgili tüm belgeler göz önünde bulundurulmadan davacı tarafın talebinin tamamının kabul edilmesinin hatalı olduğunu, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak öncelikle davanın usul yönünden reddine, aksi kanaat halinde ise esastan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; yaralanmalı trafik kazası sebebiyle geçici, sürekli iş göremezlik, tedavi ve bakıcı giderlerine ilişkin maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Davalı …’ nin İşleten sıfatının bulunmadığı istinafı yönünden
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat talebine ilişkindir.
2918 sayılı KTK’nun “işleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu” başlığını taşıyan 85. maddesi uyarınca; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Aynı yasanın 3. maddesi gereğince işleten; araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.
Somut olayda, trafik kazasına karışan araç, davalı … turizim şirketi adına kayıtlı olup, imzalanan kiralama çerçeve sözleşmesi hükümleri gereği dava dışı şirkete kiraya vermiştir.
Uyuşmazlık da davalının işleten sıfatının bulunup bulunmadığı hususunda toplanmaktadır.
Bu durumda; mahkemece davalı şirket ile ile dava dışı şirket arasında tanzim edilen kira sözleşmesi değerlendirilmek suretiyle, uzun süreli ve 3.kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, aracın fiilen teslim edilip edilmediği ekonomik yararlanmanın kime ait olduğu, kira sözleşmesi ve kira bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği gerektiğinde kiralayan ve dava dışı şirketin nin ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, dava konusu kiralama ilişkisinin bulunup bulunmadığı, tüm bu değerlendirmelere göre davalının işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.itiraz yerindedir.
Nitekim Yargıtay 17 HD nin 2015/3774 esas 2017/9586 Karar sayılı ilamı
2- Davalı … ‘ün Arabuluculuk itirazının incelenmesinde:
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na 06/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren ve 7155 sayılı kanunun 23.maddesi ile eklenen madde 18/A’ya göre; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir….” hükmü getirilmiştir.
01/02/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı yasa ile Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ile 01/01/2019 tarihinden itibaren ticari davalarda arabuluculuğa başvurunun dava şartı haline geldiği, yine 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na 06/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren ve 7155 sayılı kanunun 23.maddesi ile eklenen madde 18/A’ya göre de, zorunlu arabuluculuğa tabi ticari davalarda, arabulucuya başvurulduğuna dair son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir suretinin sunulmasının dava şartı olduğu, bu tutanak sunulmadan açılan davalarda, mahkemece, tutanağın sunulması için davacı tarafa 1 haftalık kesin mehil verileceği, süreye rağmen tutanağın sunulmaması halinde davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verileceği düzenlenmiştir.
Davacının, davalıya karşı açtığı davanın zorunlu arabuluculuğa tabi ticari dava olmaması nedeni ile itirazın reddi gerekmiştir.
3-Davalı …’ün husumet ve kusur itirazının incelenmesinde:
Davalı sürücü olup kusuru oranında tazminattan sorumlu olup itirazın reddi gerekmiştir.
Olayla ilgili tutulan kaza tespit tutanağı ve mahkemece alınan kusur raporunun birbiri ile uyumlu olduğu kazanın oluşumunda davalı sürücünün %75 kusurlu olduğunun kesinleştiği anlaşılmakla itirazın reddi gerekmiştir.
4-Davacı vekilinin vekalet ücreti itirazının incelenmesinde:
Davacı tarafından alacağın tahsili sebebiyle maddi tazminat alacağından dolayı davanın konusuz kalması gerekçesiyle davadan feragat edilmiş ise de; feragat davadan feragatta hakkın özünden feragat söz konusu olmayıp; davacı alacağına yargılama sırasında kavuştuğu için feragat etmiş, esasen dava konusuz kalmıştır. (Bkz. Yargıtay 17 HD nin 2018/5619 esas 2020/3841 Karar sayılı ilamı)
Bu sebeple, davadan sonra sigorta tarafından maddi tazminat alacağının ödenmiş olması nedeniyle, esasen konusuz kalması nedeniyle yapılan feragat nedeniyle davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemesi gerektiğinden davalılar lehine davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir. İtirazın kabulü gerekmiştir.
5-Manevi tazminat miktarına ilişkin itirazın incelenmesinde:
Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre, Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesinde ; “Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir” hükmü düzenlenmiş madde metninden de anlaşıldığı üzere, haksız eylem sonucu bedensel zarar görenin yakınları yararına manevi tazminata karar verilebilmesi için, zarar görenin yaralanmasının ağır bedensel zarar niteliğinde olması gerekmektedir. Ağır bedensel zarar, kanunda tanımlanmamış olup, yaralanmanın özelliğine ve yarattığı sonuçlara göre mahkemece takdir edilecektir.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, Ceza Mahkemesinin kararı, kusur ve yukarıda açıklanan ilkeler, davalının eylemindeki hukuka aykırılığın tespitinin sağlayacağı manevi tatmin ile birlikte değerlendirildiğinde İDM’ince hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlanının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle davalı … vekilinin istinaf talebinin reddi, davacı … ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf talebinin reddi, davacı … ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; İlk Derece Mahkemesi kararının HMK.nın 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı … ve davalı … Turizm tarafından yatırılan, başvurma harçları dışında kalan, istinaf karar harçlarının talep halinde taraflara iadesine,
4-İstinaf eden davacı … ve davalı … Turizm tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi.
23/09/2022


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.