Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1705 E. 2022/2390 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 15/11/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 22/03/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ :Av. … – …
Av. … – …
Av. …- …
DAVALI :1- …-…
VEKİLLERİ :Av. … – …
Av. … – …
DAVALI :2- … – …
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 15/11/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 16/11/2022

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Kayseri’de metal, plastik üzerine faaliyet gösterdiğini, Kayseri … Noterliği’nin … yevmiye numaralı kayıt sözleşme ile makine parkında kayıtlı bulunan cihazları …’e kiraya verdiğini, ancak davalının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına … soruşturma nolu evrakı üzerinden emniyeti suistimal ve dolandırıcılık suçundan şikayette bulunulduğunu, söz konusu makinenin savcılık makamınca tedbiren müvekkili şirkete iadesine karar verildiğini, kararın Konya Cumhuriyet Başsavcılığının … talimat evrakından infaz edilerek cihazın müvekkilinin şirket fabrikasına getirildiğini, Kayseri … Noterliğinin … yevmiye numarası ile keşide ettiği, feshi ihbar ve ihtar yazısı ile kira sözleşmesini fesh ederek sair birimleri de davalıya iletildiğini belirterek sözleşmenin 2. maddesinde kayıtlı bulunan makinalardan 9. sırada yer alan “…Fırın, makinasının davalı tarafça ilimizde faaliyet gösteren … Firmasına sözleşmeye aykırı olarak verildiğini, davaya konu menkul makinenin yediemin olarak davalı uhdesinde durduğunu, davalı yedieminin uhdesinde bulunan Kayseri … Noterliği’nin … yevmiye numarasında kayıtlı sözleşmenin 2. maddesinde kayıtlı bulunan makinelerden … , … A.Ş. isimli ve ..caddesi Karatay/Konya adresinde faaliyet gösteren firmanın yetkilisi …’dan alınarak müvekkili şirkete aynen iadesini, aynen iadenin mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak bedeli karşılığı alacağın alınarak müvekkili şirkete bankalar arası mevduata uygulanan en yüksek faizi ile ödenmesini, davalı yediemin hakkında ceza ve sair hukuki taleplere ilişkin hakları saklı kalmak üzere dava ve yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin de davalı tarafa yükletilmesini mahkememizden talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; davada tarafların tacir olduğunu, davanın ticari dava olduğunu, Kayseri Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olmadığını bu sebeple usul yönünden reddini, davalı müvekkilin yerleşim yerinin Konya olup yetkili mahkemenin Konya Mahkemeleri olduğunu, yetki yönünden itirazlarının olduğunu, davacının talep ettiği edim ve alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının davayı belirsiz alacak davası olarak açmasında hukuki yararının olmadığını, davacı, dava dilekçesinde kiracısı … ile aralarında düzenlenmiş olan kira sözleşmesi ile davaya konu menkulleri kendi rızası ile bıraktığını bu sebeple kiracı …’in emin sıfatıyla mülk sahibi olduğunu, davacı taraf ile dava dışı kiracı … arasında düzenlenmiş olan kira sözleşmesinin muvazaalı olduğunu, davacı tarafça kiracı …’in davaya dahil edilmediği, muvazaalı bir sözleşmenin hukuki karşılığının butlan olduğunu, esasa ilişkin beyanları doğrultusunda davanın esastan reddini, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; ” Davalının davaya konu makinayı, davacı ile dava dışı … arasında akdedilen kira sözleşmesi gereğince …’ e teslim edilen ve makinanın emin sıfatıyla zilyedi olan …’ ten satın aldığı ve iyiniyetle mülkiyet edindiği anlaşılmıştır. Bu haliyle davalının edinimi TMK 988. madde kapsamında koruma altındadır. Davaya konu makinanın davalı elinde de olmadığı dosya kapsamında anlaşıldığından, davalının mülkiyeti edinme için ödediği bedelin davacı tarafından iadesi ile makinanın davacıya teslim edilemeyeceği de ortadadır. Bu nedenle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Ayrıca her ne kadar ilgili BAM kaldırma kararında “Kayseri … Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik ve Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkisizlik kararları mevcut olup, sözü edilen dosyalarda da davalı vekil marifetiyle temsil edilmiş olup mahkemece görevsizlik ve yetkisizlik kararı verilmesi üzerine, yargılamanın devam ettiği Mahkemece davalı lehine HMK 331/2. maddesi gereğince ayrıca vekalet ücreti tayini gerekirken, yetkisizlik ve görevsizlik kararı nedeniyle davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş olması da isabetsiz olmuştur.” denilse de Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 28.02.2019 tarihli Esas No : 2017/2-3004 Karar No: 2019/217 sayılı ilamında da aşağıda alıntılanan kısımda belirtildiği üzere, ” 6100 Sayılı HMK’nın yürürlük tarihinden sonra ise “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlığı altında düzenlenen HMK’nın 331. maddesinin 2. fıkrası ile yargılamanın tekliği esası benimsenmiş ve görevsiz/yetkisiz mahkemece yargılama giderlerine hükmedilmeyeceği kabul edilmiştir. Şöyle ki, görevsizlik ya da yetkisizlik hâlinde verilecek karar “usulden ret” kararıdır (HMK m.115/2). Diğer bir anlatımla görevsizlik ve yetkisizlik kararları ile mahkeme davadan elini çekmiş olsa da söz konusu kararlar davanın esasını çözmeyip, davacı bu kararların kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde görevli veya yetkili mahkemeye başvurarak davaya kaldığı yerden devam olunmasını sağlayabilmektedir (HMK m. 20). Ne var ki HMK’nın 331/2. maddesi ile görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmesi hâlinde ilk kararı veren mahkemedeki yargılama için ayrıca bir yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmolunması gerektiği sonucu çıkarılmamalıdır. Çünkü usule ilişkin nihai kararla davanın esası hakkında herhangi bir karar verilmediğinden davanın sonunda hangi tarafın haklı, hangi tarafın haksız olduğu tespit edilemez. Ancak “yargılama giderlerinin, kural olarak aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilmesi” gerektiğine ilişkin HMK’nın 326. maddesi ve “yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği; yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümünün hüküm altında gösterileceği; hükümden sonraki yargılama giderlerini hangi tarafın ödeyeceği, miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceğinin, mahkemece ilamın altına yazılması” gerektiğine ilişkin HMK’nın 332. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde henüz yargılamayı sona erdirmeyen görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararları üzerine yetkili mahkemede davaya devam edildiği hâllerde uyuşmazlığın esası hakkında verilecek nihai kararda haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin hüküm altına alınması yerinde olacaktır. İlgili maddenin gerekçesinde de; 1086 sayılı HMUK’da bu konuda açık bir düzenleme bulunmaması sebebiyle yerel mahkemeler ile Yargıtay’ın birbirinden farklı kararlar verdiği ve uygulamada yaşanan bu karışıklığın önlenmesi bakımından maddenin ikinci fıkrasında “görevsizlik, yetkisizlik ve gönderme kararlarından sonra, dosyanın gönderildiği mahkemede dava görülmeye başlanmış ise yargılama giderlerine davayı gören ikinci mahkemece hükmedileceği” hususunun düzenlendiği ifade edilmiştir. Öte yandan, görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ederek davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edeceği de maddede belirtilen diğer bir husustur. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, görevsizlik ya da yetkisizlik kararı verilmesini sağlayan, diğer bir anlatımla ilk davada haklılığını kanıtlayan taraf lehine yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiği, HMK’nın 331/2. maddesi ile ikili bir ayrıma gidildiği, yetkili mahkemede davaya devam edilmesi hâlinde o mahkemede, devam edilmemişse kararı veren mahkemede yargılama giderlerine hükmedileceği, bu sebeple Özel Daire bozma kararının yerinde olduğu görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.” denilerek yetkisizlik ve görevsizlik kararları sonucu mahkememizde esastan inceleme yapılarak hüküm verilmesi ve yargılamanın tekliği esası gereği davalı yararına görevsizlik ve yetkisizlik kararları nedeniyle ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekmiş;
Davacının davasının REDDİNE” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin dava dosyasındaki taleplerini, delillerini hukuka uygun şekilde değerlendirmediğini, müvekkil şirketin Kayseri’de metal, plastik üzerine faaliyet gösterdiğini, Kayseri … Noterliği’nin … yevmiye numarasında kayıtlı sözleşme ile makine parkında kayıtlı bulunan cihazları … isimli şahsa (sözleşmenin 3. Maddesindeki rakamlara havi) kiraya verdiğini, ancak …’in kira sözleşmesinin yükümlülüklerini yerine getirmeyip kira bedelini tediye etmediği gibi kira sözleşmesindeki listede yer alan cihazlardan 3. Sıradaki … Makinası’nı müvekkil şirketin rıza ve onayı dışında Koyuncu … A.Ş isimli firmaya teslim ettiğini, bu şirketin makinayı ikinci el olarak satışa çıkardığını, yerel mahkemenin resmi belgelerin kanıt olarak varlığını gereği gibi gözetmeden yaptığı değerlendirmenin dosyanın gereği gibi tetkik edilmediğini ortaya çıkardığını, Konya BAM … Hukuk Dairesi’nin kaldırma kararı sonrası dinlenen müvekkil şirketin tanığı …’ün beyanları ve davaya konu makinanın piyasa değeri yönünden dile getirilen hususlar sonrası bir araştırma ve inceleme yapılmadığını, dosyaya sundukları yazılı beyan ve taleplerinin incelenmediğini, olayda talep ve sunulan delillerin net olup verilen hukuki gerekçe ile kararın tamamen farklı olmakla, eldeki dosya yönünden bağdaşmadığını, ortada noter sözleşmesi, yediemin sıfatıyla yapılan davaya konu makinanın teslimi yanında savcılık ve mahkeme kararları mevcut iken verilen kararın alenen hukuka aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle usul, yasa, hak, hakkaniyete açıkça aykırı olarak eksik, hatalı ve isabetsiz değerlendirme ile ittihaz edilen Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas, … karar sayılı kararının istinafı ve hukuka aykırı hükmün istinaf incelemesinde müvekkil şirket lehine kaldırılarak davanın kabulü yönünde hüküm tesis edilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … vekili sunduğu katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararı esas itibariyle doğru ise de Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik ve Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen yetkisizlik kararları gereğince her iki dosya için ayrı ayrı müvekkil lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, bu hususlarda hiç karar verilmemesinin hatalı olduğunu, tüm bu nedenlerle davacı tarafın istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesini, katılma yoluyla müvekkil … yönünden istinaf başvurularının kabulü ile yerel mahkeme kararına “AAÜT gereği görevsizlik kararı sebebiyle 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, AAÜT gereği yetkisizlik kararı sebebiyle 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine hükümleri eklenmesine, yerel mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dairemizin ilamı ile verilen kaldırma ve gönderme kararı üzerine mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda verilen karar, davacı ve … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dava, menkul malın iadesi ya da bedeline ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı yanca davanın esası, davalı tarafça vekalet ücreti yönünden istinaf edilmiştir.
a- Kamu düzeninden olan taraf sıfatına ve ehliyetine dair yapılan incelemede;
Kaldırma kararı doğrultusunda, temsilcide hata kapsamında … yerine … ltd. şti.’nin davaya dahil edilerek hüküm kurulmuştur.
b- Esasa yönelik;
Türk Medeni Kanunu’nun 988. maddesi; bir taşınırın emin sıfatıyla zilyedinden o şey üzerinde iyiniyetle mülkiyet veya sınırlı ayni hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur hükmünü öngörmektedir. Bir malın zilyedi onu başkasına emanet etmiş olmayıp çaldırma, gasp, unutma gibi bir nedenle elinden çıkarmış bulunuyorsa, üçüncü şahıs böyle bir malı iyi niyetle iktisap etmiş olsa dahi onun iktisabı geçerli değildir. Gerçekten Medeni Kanun’un 989. maddesi bu konuda açık düzenleme içermektedir. Taşınırı çalınan, kaybolan ya da iradesi dışında başka herhangi bir şekilde elinden çıkan zilyed, o şeyi elinde bulunduran herkese karşı beş yıl içinde taşınır davası açabilir.
Görülüyor ki, kanun iyi niyetin korunması hususunda emanet bırakılan mallarla sahibinin elinden rızası olmaksızın çıkan mallar arasında bir ayrım yapmıştır. Bu ayrım şu düşünceye dayanmaktadır; malı başkasına emaneten bırakan kimse az çok risk altına girmiş ve emaneten verdiği şeyin alan tarafından başkasına geçirilmesi tehlikesini göze almış sayılabilir. Oysa bir malı rızası olmadan elinden çıkaran kimsenin böyle bir riske önceden katlandığı söylenemez. Böyle olunca bir malı iyi niyetle iktisap eden üçüncü kişinin menfaati, malı emaneten veren kimsenin menfaatine tercih edilmekte; rızası olmadan malını elinden çıkaran kimsenin menfaatine ise feda edilmemektedir. Sahibinin elinden rızası olmadan çıkan bir şeyi iyi niyetli üçüncü kişi bir açık artırmadan, pazardan veya bu gibi eşyayı satan bir kimseden iktisap ederse asıl mal sahibinin gerek bu şahıs gerekse daha sonraki müktesipler aleyhine açacağı iade davasını kazanabilmesi şöyle bir şarta bağlanmıştır: Böyle hallerde iyi niyetli üçüncü kişinin bu malı iktisap etmesi için verdiği bedel, iadeyi isteyen davacı yani asıl mal sahibi tarafından ona iade edilmelidir. Eğer bu şart yerine getirilmezse mahkeme asıl mal sahibinin açacağı iade davasını kabul edemez. Hukuk Genel Kurulunun 25/09/2002 tarih, 2002/4-608 esas, 2002/643 karar sayılı ilamı da bu yöndedir. (Bkz. YARGITAY 4. Hukuk Dairesinin 2017/2843 ESAS, 2017/7204 KARAR sayılı ilamı)
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 3. maddesinde ‘‘Kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz.’’ hükmü düzenlenmiştir. Yine aynı kanunun 6. maddesinde ‘‘Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.’’ düzenlemesi mevcuttur.
Yazılı ilke ve yasal düzenlemeler ışığında somut olayda, davalı şirketin menkul malın alımı sırasında iyiniyetli olması önem arz ettiğinden ve asıl olanın iyiniyet olup davacı tarafın davalı tarafın kötü niyetin varlığını ispat etmesi gerektiğinden bu kapsamda, davalının davaya konu menkul mal niteliğindeki makinanın dava dışı …’ten alımı sırasında iyiniyetli olup olmadığı hususunda, bildirdiği tanıkların dinlenip ticari defterlerinin ve ilgili faturaların incelenerek, faturaların ticari defterlerde gösterilip gösterilmediği, gerçek bir alım olup olmadığı, ne zaman ne bedelle alındığı gibi sair hususlar uzman bilirkişi tarafından incelenip, dosyadaki tüm delil, ceza dosya kapsamı ve tanık ve taraf beyanları birlikte değerlendirilerek, davalı tarafın kötü niyetinin ispatlanamadığı; bu durumda iyiniyetin asıl olduğu ilkesinden hareketle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davacının istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
c- …’nun yargılama gideri yönünden itirazında;
6100 Sayılı HMK’nun 331/2. maddesinde “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemece hükmedileceği…” düzenlenmiştir.
Daha öncesinde, Kayseri … Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik ve Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkisizlik kararları mevcut olup, sözü edilen dosyalarda da davalı vekil marifetiyle temsil edilmiş olup mahkemece görevsizlik ve yetkisizlik kararı verilmesi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/2-3004 Esas, 2019/217 Karar sayılı kararına uygun olarak davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş olması da usul ve yasaya uygun olduğundan, buna yönelik istinafın reddi gerekmiştir.
Bu halde, kamu düzeni ve istinaf sebepleri çerçevesinde; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön ile kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına; dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davacı ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Konya … Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22/03/2022 tarih … Esas … Karar Sayılı Kararın, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacı ve davalı … vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1.maddesi gereğince AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı …’dan istinaf talebi yönünden alınan harca göre başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafın istinaf talebi yönünden alınan harca göre başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraflar üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.16/11/2022


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.