Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/164 E. 2022/815 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 06/04/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 28/10/2020
NUMARASI : …. Esas …. Karar

DAVACILAR : 1- … –
2-…-
3-…-
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 1- … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 2- …
VEKİLİ : Av. … – …..
DAVALI : 3- … – …
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 06/04/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 07/04/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/08/2016 günü davalı … yönetimindeki …. plakalı araç ile …. Sokak kavşağında seyir halinde müvekkillerinden …. ve ….’nın çocukları diğer davacı …’un ise kardeşi 19/01/2010 doğumlu ….’ye çarparak ölümüne neden olduğunu, kaza ile ilgili tutanakta ise kural ihlalinin olmadığının belirtildiğini fakat ceza davasında …’ın tali kusurlu olduğunun kabul edilerek sağın ceza davasında ceza aldığını, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderildiğini, yaşanan kazada ….’nin bir kusurunun bulunmadığını, 15/10/1963 doğumlu baba …. ve 06/06/1981 doğumlu anne … kızlarının diğer davacı … ise kardeşinin ölümüyle onun maddi ve manevi desteğinden yoksun kaldıklarını, davacıların vefat eden ….’nin kaybı sonrası maddi zararlarının olduğunu, bu nedenle davalarını belirsiz alacak davası olarak açtıklarını, alanında uzman bilirkişiden tazminat raporu alınmasını talep ettiklerini, manevi tazminat bakından ise müvekkillerinin çocuk yaşta denecek evlatlarını kaybetmenin üzüntüsü içerisinde olduğunu, üzüntülerinin bir nebze hafiflemesi için manevi tazminat talepleri bulunduğunu, davalı işletene ait kazaya karışan aracın … Sigorta tarafından sigortalandığını, 11/08/2017 tarihinde yapılan başvurularının incelenmesi sonucunda 3.785,74 TL taraflarına ödeme yapıldığını, bu miktarın ise gerçek zararı karşılamayacağını, anne … için 400 TL, baba …. için 400 TL ve kardeş …. için ise 200 TL tazminat ile, 1000 TL cenaze ve defin masraflarının işleten ve sürücü yönünden olay tarihindeki yasal faizi ve sigorta şirketi yönünden ise sigortaya başvuru tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesini, manevi tazminatlar bakımından ise anne …. yönünden 25.000,00 TL, baba …. yönünden 25.000,00 TL ve kardeş … bakımından ise 15.000,00 TL olmak üzere 65.000,00 TL manevi tazminatın davalı gerçek kişilerden olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile müvekkillerine verilmesini ve yapılan yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de davalı yana hükmedilmesini talep ettikleri görülmüştür.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın sigortalının kusurun ve kendi zararını ispat etmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında poliçede gösterilen azami teminat limiti dahilinde olduğunu, davacıların müteveffanın desteği olduğunu, malul ve muteber delilerle ispat etmesi gerektiğini aynı zamanda davacının destekten yoksunluklarının belirlenebilmesi için Adli Tıp Kurumu ilgili dairenin tespitlerinin hükme esas alınması gerektiğini, müvekkili şirketin yalnızca yasal faizden sorumlu olabileceğini, açılan davanın reddi ile yapılan yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de davacı yana hükmedilmesini talep ettikleri görülmektedir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ın ve merhum küçüğün karıştığı trafik kazası sonucunda, trafik kaza tespit Tutanağında başta Kusursuz olduğu daha sonrasında ise ve Konya …Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılan keşifle alınan bilirkişi raporunda iki ihtimalli olarak rapor tanzim edilmiş ve gerekçe kısmında tali Kusurlu olduğu tespitinin yapıldığını, başta müvekkilinin Kaza tespit Tutanağında kural ihlali olmadığı yönünde karar verildiği, daha sonra mahkeme bilirkişisi tarafından ise Tali Kusurlu olduğu akabinde ise Adli Tıp Raporundan 2 ihtimalli olarak Işığın yamıp yanmadığı ihtimalleri netleşmeden bu şekilde tali kusur atfedildiğini, müvekkilinin olayda kusuru bulunmadığını, küçüğün müvekkilinin seyir halinde iken yola aniden koşmasıyla mesafenin de yakın olmasından dolayı bu elem kazanın meydana geldiğini, bu hususta tekrardan olay yerinde keşi yapılarak bilirkişiden rapor alınması halinde söz konusu olayda müvekkilinin kusuru olmadığının ortaya çıkacağını, bütün davacılar için toplam 65.000 TL manevi tazminat istendiğini, kusur oranı dikkate alındığında, taksirle ölüme sebebiyet, sorumlarının ekonomik gücünü yok edecek derecede yüksek bir tazminat istediğini haklı kılmayacağını, desteğin, ölümlü sonucu doğuran ağır kusuru dikkate alındığında, manevi tazminatın takdiri son derece düşük olmasının gerekeceğini, açılan davanın reddi ile yapılan tüm yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de davalı yana hükmedilmesini talep ettikleri görülmektedir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi 28/10/2020 tarih …. Esas …. Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; “…manevi tazminat bakımından ise davacı … ve …’nin küçük kızları ile …’nin kızkardeşi ….’nin yaşamını yitirmesi nedeniyle zor günler geçirdiklerini ve evlatlarını kaybetmenin derin acısı ile birlikte manevi zarara uğradıklarını, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, haksız eylemin ağırlığı, kusur durumu ve diğer hususlar dikkate alınarak aynı zamanda”hükmedilcek bu para, zarara uğrayandan manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır, bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amcına göre belirlenmelidir, takdir edilecek miktarı mevcut halde elde edilecek tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır” (Yüksek Yargıtay 4. HD’nin 06/06/1999 Tarih, 3872/5240; 4. HD’nin 18/06/1998 tarih, 16/89/4951 ), Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebi ile duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde bulundurularak hak ve nesafet çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır, zira TMK’nın 4. Maddesinde kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre takdir edeceği öngörülmüştür.( Yüksek Yargıtay 17. HD’nin 23/02/2015 Tarih 2013/16396 Esas 2015/3179 Karar) anılan emsal kararların da dikkate alınması ve Yüksek Yargıtay 17. HD’nin 23/02/2015 Tarih 2013/16396 Esas 2015/3179 Karar yine HGK’nın 23/06/2004 tarihli, 13/291-370 sayılı kararında “22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır” şeklinde hüküm geçtiği, anılan emsal kararların da dikkate alınması neticesinde ve olay tarihi ile karar tarihi arasında geçen süre de dikkate alınarak 4.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 05/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile …’ye, 4.000 TL manevi tazminatın …’ye, 2.500 TL manevi tazminatın ise …’ye verilmesine, karar verilmiştir, yine mahkememizce karar verilirken olay tarihi ile karar tarihi dikkate alındığında arada geçen süre de dikkate alınarak mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiş ve;
Davacıların davalılar aleyhine açmış olduğu maddi tazminat davasının konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Manevi tazminatlar bakımından davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
4.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 05/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile …’ye VERİLMESİNE,
4.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 05/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile …’ye VERİLMESİNE,
2.500 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 05/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile ….’ye VERİLMESİNE ” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu olayın oluş şekline dair ceza dosyası kapsamında alınan ifadelerle kazanın yaya ….nin kaldırıma çıkmak üzere yoldaki yaya geçişini tamamlayacağı esnada iken davalı …’ın çarptığı ve olay yerinden çok uzakta aracın fren mesafesi ölçümlerinde durduğunun sabit olduğunu, destekten yoksun kalan müvekkillerin yeri doldurulamayacak ölçüde manevi olarak yıprandığını, dava dilekçesinde talep edilen manevi tazminatın paranın alım gücündeki azalma sonucunda bile yetersiz kaldığını, hükmedilen manevi tazminatın paranın alım gücünün çok çok aşağısında olduğunu, tüm bu nedenlerle istinaf başvuru dilekçelerinin kabulü ile Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi …. Esas …. Karar sayılı ilamının kaldırılarak manevi tazminat davası yönünden davanın kabulüne, davacılardan anne …. yönünden 25.000,00 TL, baba …. yönünden 25.000,00 TL, kardeş …. yönünden ise 15.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan sigorta şirketi dışındaki davalılardan olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikten tahsiline ve davacılara ödenmesine, yargılama harç ve masrafları ile vekalet ücretinin karşı taraflara tahmiline karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Mahkemece verilen karar, davacılar tarafından aşağıda belirtilen yönlerden istinaf edilmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle maddi manevi tazminat talebine ilişkindir. Davacı tarafın istinaf sebepleri nazara alındığında taraflar arasındaki uyuşmazlığın kusur ve manevi tazminat miktarına ilişkin olduğu görülmüştür.
1-Davacıların kusur itirazında;
Türk Borçlar Kanunun 49.maddesinde, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”, yine aynı kanunun 50.maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” denilmektedir.
Yine aynı kanunun, 50. Maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” hükmüne yer verilmiştir.
Karayolları Trafik Kanunun 86/1 maddesinde, “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur” denilmektedir.
Olaya ilişkin trafik tespit tutanağı, ceza dosyasında alınan rapor ile incelemeye konu mahkeme dosyasında hükme esas alınan ATK raporu ve bu raporlar arasındaki çelişkiyi giderin İTÜ uzman bilirkişi heyetinin kusur raporları, tüm dosya kapsamındaki deliller nazara alınarak, davacıların desteği yayanın geçiş hakkı ihlali yapması nedeniyle yüzde seksen beş oranında, davalı sürücünün de onbeş oranında kusurlu bulunduğu belirlenmiş olmasının, kazanın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun olmasına; çelişkileri gideren, ayrıntılı, gerekçeli, hükme elverişli İTÜ raporunun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı tarafın soyut nitelikteki hiçbir yeni somut delile dayanmayan itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacılar vekillerinin buna yönelik itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Tarafların manevi tazminata yönelik itirazlarında;
Davacı taraf manevi tazminatın az olduğu yönünden istinaf talebinde bulunmuş olup buna yönelik incelemede;
6098 sayılı TBK.nın 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yargıtay’ın 22.6.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hâkimin takdirine bırakılmış ise de hâkim; Medeni Kanununun 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gözeterek, hukuk ve adalete uygun hak ve nesafet kurallarına göre uygun miktarda tazminat takdir etmesi gerekmektedir. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların değerlendirilmesi gerekir. Hakim manevi tazminata hükmederken; tarafların kusur durumu, kusur derecesi, ekonomik ve sosyal durumları, zarar ile olay arasındaki illiyet bağı, ölüm halinde kaza ile ölüm arasında illiyet bağının bulunması, olayın tarihi, olayın ağırlığı, olay tarihindeki paranın satın alma gücü, davacı sayısı gibi hususlar dikkate alınarak davacılar için zenginleşme, davalılar için yoksulluğa neden olmayacak şekilde belirlenmelidir.
Somut olayda; davacıların desteğinin de tazminat hesabında esas alınması gereken kusurunun % 85, davalının % 15 kusurlu olması, yukarıda belirtilen manevi tazminat kriterleri, trafik kazası sonucu davacılar desteğinin vefat etmesi nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla; 2016 yılında meydana gelen olayda, kusur oranları, olayın meydana geliş şeklinin davacı üzerindeki etkisi, zararın ağırlığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın tarihindeki paranın alım gücü göz önünde bulundurulduğunda davacılar için belirlenen manevi tazminatın dosya kapsamına ve hakkaniyete göre düşük olduğu görüldüğünden; davacı anne-babanın herbiri için 10.000; davacı kardeş …. için ise 5.000-TL manevi tazminatın dosya kapsamına ve hakkaniyete, paranın satın alma gücüne göre uygun olacağından, buna yönelik davacıların itirazının kabulüne karar verilerek yeniden hüküm tesis edilmesi gerekmiştir.
Bu nedenle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK.nın 353/1-b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; ilk derece mahkemesi kararın KALDIRILMASINA,
HMK.nın 353/1-b-2.maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA, (İnfazda tereddüt oluşmaması için itiraz edilmeyen ve kesinleşen kısımlar korunmak suretiyle)
Davacının davasının KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile ,
1-Davacıların davalılar aleyhine açmış olduğu maddi tazminat davasının konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Manevi tazminatlar bakımından davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
a)10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 05/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile …’ye VERİLMESİNE,
b)10.000,00TL manevi tazminatın olay tarihi olan 05/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile …’ye VERİLMESİNE,
c)5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 05/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile …’ye VERİLMESİNE,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
3-Maddi tazminat yönünden (dava konusuz kaldığından); Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 36,26 TL karar ve ilam harcının (davalı … şirketinin sorumluluğu kaza tarihinde geçerli olan poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere)davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad KAYDINA,
4-Manevi tazminat yönünden; Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.707,75 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 225,43 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.482,32 TL harcın davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad KAYDINA,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
6-Maddi tazminatlar bakımından dava konusuz kaldığından ve tarafların yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olmadığından taraflara ücreti vekalet ve yargılama gideri takdirine YER OLMADIĞINA,
7-Manevi tazminatlar bakımından davacılar tarafından yapılan 1.814,50 TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre hesaplanan 697,88 TL sinin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, geri kalan yargılama giderinin davacılar üzerinde BIRAKILMASINA,
8-Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden manevi tazminat yönünden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT’ye göre hesaplanan davacı … için 5.100,00 TL, davacı … için 5.100,00 TL, ve davacı … için 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara VERİLMESİNE,
9-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden manevi tazminat yönünden reddedilen miktar üzerinden AAÜT’ye göre hesaplanan 5.100,00 TL’nin davacılar …’ den alınarak davalı …’a VERİLMESİNE,
10-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden manevi tazminat yönünden reddedilen miktar üzerinden AAÜT’ye göre hesaplanan 5.100,00 TL’nin davacılar …’ den alınarak davalı …’a VERİLMESİNE,
11-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden manevi tazminat yönünden reddedilen miktar üzerinden AAÜT’ye göre hesaplanan 5.000,00 TL’nin davacılar …’ den alınarak davalı …’a VERİLMESİNE,
12-Taraflarca dava başında depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa İADESİNE,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
13-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
14-Davacı tarafça yapılan 486,30 TL istinaf başvuru gideri ile 162,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 648,80 TL yargılama giderinin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile ile davacıya verilmesine,
15-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
16-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (107.090,00 ) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 06/04/2022


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.