Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1530 E. 2022/1601 K. 19.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 19/07/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/03/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACILAR :

VEKİLİ :
DAVALILAR :

VEKİLLERİ :

VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 19/07/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 20/07/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/09/2020 tarihinde davalı …’ın maliki olduğu ve oğlu …’ın kullandığı … plaka sayılı araç ile müteveffa ….’in kullandığı … plaka sayılı motosikletin çarpışması sonucu meydana gelen kaza sonucunda …’in vefat ettiğini, davalı …’ın dönel kavşağa geldiği sırada hızını azaltma kuralını ihlal etmesi, geçiş hakkı kuralını ihlal etmesi ve ehliyetsiz oluşu da dikkate alındığında kusur oranının yükseleceğini, kaza sonrasında davalı sigorta şirketinden noter kanalıyla talepte bulunulduğunu fakat sigorta tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını, Konya … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayısı ile ceza davası açıldığını belirterek, davacıların her biri için ayrı ayrı 40.000’er TL olmak üzere toplam 120.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen, müteveffanın ölümü nedeniyle cenaze ve defin giderleri için de şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın sigorta yönünden poliçe limiti ile sınırlı tutulmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; sigorta şirketinin yerleşim yeri itibariyle öncelikle davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının hukuka aykırı olduğunu, tedavi giderleri, cenaze defin masraflarından davalı sigorta şirketinin sorumlu olmadığını bu bedellerin SGK tarafından karşılandığını belirterek, davanın dava şartı yokluğu sebebiyle reddine, esasa girilmesi halinde ise davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza esnasında müteveffanın aniden dikkatsiz bir şekilde yola fırladığını, araç ile trafikte seyreden davalının refüje doğru kaçmasına rağmen kazanın gerçekleştiğini, motosikletiyle gelerek aracın sağ yanına çarpması şeklinde vuku bulan kazada müteveffanın tam kusurlu olduğunu, müteveffanın asli kusurlu olduğunu, davacıların iddia ve beyanlarının kabulünün mümkün olmadığını, davacıların müteveffanın desteğine ihtiyaç duymadıklarını, fahiş miktarda manevi tazminat talebinde bulunduklarını, ceza dava dosyasından alınan trafik bilirkişi raporuna göre müteveffanın asli kusurlu olduğunun ortaya çıktığını, asli kusurlu olmasına rağmen manevi tazminat talebinde bulunmalarının doğru olmadığını, ayrıca defnine ilişkin talep edilen miktarı kabul etmediklerini, bu masrafların Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılandığını belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Somut olayda; 19/09/2020 tarihinde davalı …’ın maliki olduğu ve oğlu …’ın kullandığı … plaka sayılı araç ile müteveffa …’in kullandığı …. plaka sayılı motosikletin çarpışması sonucu meydana gelen kaza sonucunda …’in vefat ettiğinden bahisle mahkememizde maddi ve manevi tazminat davası açıldığı, Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan rapora göre; gerçekleşen kazada, müteveffa sürücü …’in %80 oranında kusurlu olduğu, müteveffanın kaza tarihi sonrası aradan fazla bir vakit geçmeden vefat ettiği, bu nedenle hastane masrafı oluşmayacağı yönünde mahkememizde kanaat oluştuğu, cenaze ve defin için ne kadar masraf doğduğuna ilişkin … Büyükşehir Belediyesinden gelen cevabi yazıdan, her hangi bir masraf yapılmadığının bildirildiği dikkate alınarak, davalılar ile davacının ekonomik ve sosyal durumu ve kazaya karışan tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı ve paranın satın alma gücü dikkate alınarak manevi tazminat yönünden davacıların davasının kısmen kabulüne karar verilmiş, maddi tazminat yönünden davanın reddine karar verilmiş ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile; kaza tarihi olan 19/09/2021 tarihinden itibaren işletilecek yasa faizi ile birlikte 8.000 TL’nin davalılar … ve …den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’ye ödenmesine, 8.000 TL’nin davalılar … ve …den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’e ödenmesine, 8.000 TL’nin davalılar … ve …den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’e ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, Defin ve cenaze giderleri ile Hastane giderlerine ilişkin talebin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalılar vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel Mahkemece yapılan yargılama sırasında alınan 26/05/2021 tarihli kusur raporunda müvekkilinin meydana gelen kazada kusuru bulunmamasına rağmen tali derecede %20 oranında kusur yükletilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, meydana gelen kazada müteveffa araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunun nazara alınarak müvekkili aleyhine manevi tazminata hükmedilmesine olanak bulunmadığını, kusur oranının %20 olduğunun varsayılsa dahi manevi tazminat miktarının da bu kusur oranına göre belirlenmesi gerektiğini ancak yerel mahkemece manevi tazminat taleplerinin tamamının kabul edildiğini, müvekkilinin ekonomik durumunun zayıf oluşunun da nazara alınması gerektiğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece müvekkilleri lehine ayrı ayrı 8.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği, maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiş ise de 28/01/2021 tarihli dilekçelerinde belirttikleri görgü tanıklarının dinlenilmeksizin ve yeterli inceleme yapılmaksızın hakkaniyetten uzak bir karar verildiğini, kusur durumu bakımından hükme esas alınan ATK raporunda müteveffanın kusur belirlemesi yapılırken gerekçe olarak kontrollü geçiş sağlamadığı hususunun tanık beyanlarına ve trafik kaza tutanağı ekinde yer alan krokide belirlenen çarpma noktasına aykırı bir belirleme olduğunu, buna ilişkin itirazlarının dikkate alınmadan verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, hükmedilen manevi tazminatın müvekkillerini biraz olsun ferahlatması gerekirken babalarının acısıyla manevi olarak yıprandıklarını ve karşı tarafın açtıkları davalardan dolayı maddi mağduriyetlerinin de arttığını, bu hususların da manevi tazminata hükmedilirken gözetilmesi gerektiğini, sadece cenaze ve defin gideri olup olmadığı yönünde … Büyükşehir Belediye Başkanlığının 07.12.2021 tarihli yazısına istinaden başkaca bir araştırma yapılmaksızın (hastane kayıtlarının celbi gibi) maddi tazminat talebinin reddedilmiş olmasının da hukuka aykırı olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Davacı vekilinin Cenaze ve defin giderlerinin reddinin yanlış olduğu istinafı
6098 Sayılı Yeni Türk Borçlar Kanununun 53. maddesi ise bedensel zararların kapsamını şu şekilde tayin etmiştir.
“Ölüm halinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:
1. Cenaze giderleri.
2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.”
Yukarıdaki yasa maddelerinden de görüleceği üzere; trafik kazası sonucu şayet ölüm meydana gelmişse defin ve cenaze masrafları ile vefat eden mağdurun desteğinden yoksun kalan yakınlarının talep edebileceği destek yoksun kalma tazminatı talep edilebilecek zarar kalemlerini oluşturur. Trafik kazası sonucu yaralanma halinde ise tedavi giderleri, tedavi sırasında çalışılamayan günlere ilişkin zararlar, kalıcı bir maluliyet varsa, kalıcı maluliyetin getirdiği maddi gelir kaybı en önemli maddi tazminat kalemleridir. Ölümü halinde ise defin cenaze masrafları ve vefat eden mağdurun desteğinden yoksun kalan yakınlarının zarar talep edebilecek tazminat kalemleri olup bu zarar da sigorta teminatı kapsamındadır.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları gereği davalı taraf davacıların meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan gerçek defin gideri zararlarını tazmini ile sorumlu olup davacı tarafın kendi milli değerlerine, yerel örf ve adetlerine göre yaptığı özel giderlerden sorumlu değildir. Bu bağlamda; taziye teşekkür giderleri, yemek giderleri, mevlit gideri vs gibi zorunlu olmayan cenaze merasimi giderlerine yönelik istemler kapsam dışıdır
Somut olayda cenaze ve defin için ne kadar masraf doğduğuna ilişkin … Büyükşehir Belediyesinden gelen cevabi yazıdan, her hangi bir masraf yapılmadığının bildirildiği dikkate alınarak yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi isabetlidir
Davacı vekilinin Faturalandırılmayan Tedavi giderlerine ilişkin yapılan istinaf incelemesinde:
Davacı vekilinin dava dilekçisindeki açıklamalardan faturasız tedavi gideri kapsamında talepte bulunması rağmen bu hususta hiç araştırma yapmamıştır.
TBK 50 maddesi gereğince zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Sağlık kuruluşunda yapılan sağlık hizmeti harcamaları rahatlıkla fatura ve benzeri belgeler ile ispatlanabilir. Ancak bazı giderler var ki her zaman belge temin edilmesi mümkün değildir. Bu gibi durumlarda TBK 50/2 maddesi gereği uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyecektir. (Trafik kazalarından doğan cismani zararlar ve tazmini- Konya barosu yayınları. Shf 11, Yargıtay üyesi: Hüseyin TUZTAŞ)
OYSA SOMUT OLAYDA davacının hastane masrafı olarak sunduğu 06/12/2021 tarihli dilekçesine ekli belgeler müteveffanın ölümüne ilişkin savcılıkça suçüstü ödeneğinden karşılanan ve davacı tarafça yapılmayan otopsi gideri ile ölü muayenesine ilişkin olup başkaca masraf yaptığı iddia edilmediğinden reddine karar verilmesi doğrudur.
Kusura itiraz
19.09.2020 günü saat 17.39 sıralarında davalı sürücü .. sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile … Caddesi istikametinden … Caddesi üzerinden olay mahalli kavşağa geldiğinde sağ ön kısımları ile yolun sağında kavşak içinde durakladıktan sonra sola manevra yapan müteveffa sürücü … idaresindeki … plakalı motosikletin sol yan kısımlarına çarpması sonucu davaya konu trafik kazası meydana gelmiştir.x
Kaza tespit tutanağında olay mahallinde yolun; 7 metre genişliğinde, düz, zeminin asfalt, kuru, havanın açık, görüşün açık, kaza yerindeki azami hız limitinin 60 km/s, vaktin gündüz, mahallin meskun olduğu belirtilmiştir. …’in kask durumunun belirsiz olduğu belirtilmiştir.
06.11.2020 tarihli bilirkişi raporunda; Müteveffa sürücü …’in asli kusurlu olduğu, davalı sürücü …’ın tali kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Bu halde Müteveffa sürücü …, idaresindeki otomobil ile kavşağın sağından duraklayıp sola manevra ile yola katılmadan evvel sol gerisinden düz seyir halinde olan araçların hız ve mesafesini dikkate alarak bu araçların geçişini beklmesinin adından kontrollü bir şekilde sola manevra ile yola katılması gerekirken bu hususlara riayet etmeyip meydana gelen kazada asli kusurlu olup %80 oranında,Davalı sürücü …, idaresindeki otomobil ile meskun mahal içinde seyir halinde iken olay mahalli kavşağa yaklaştığında hızını mahal şartlarına göre ayarlaması seyrini müteyakkız bir şekilde sürdürerek yolun sağından sola manevra yapan motosiklete karşı etkin tedbir alabilmesi gerekirken bu hususlara riayet etmemesi sonucu meydana gelen kazada tali kusurlu olup %20 kusurlu olduğu anlaşılmakla itiraz yersizdir.
Manevi tazminat miktarının azlığı veya çokluğuna yönelik davacı ve davalı vekilinin istinaf itirazında;
Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre,Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut olaya gelince,
Tarafların kusur durumu,(davalı %20) ölenin yaşı, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumlarına ve olayın oluş şekli, müteveffanın müterafik kusurlu olması dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatların dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun düşeceği değerlendirilip, bu halde davacılar ve davalı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Bu halde, Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davacılar vekili ve davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddin dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacılar vekili ve davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
1-Davacılar tarafından alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
2-Davalı … tarafından alınması gereken 1.639,44 TL harçtan peşin alınan 409,86 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.229,58 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı … tarafından alınması gereken 1.639,44 TL harçtan peşin alınan 409,86 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.229,58 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 20/07/2022

Başkan Üye Üye Katip

E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.