Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/141 E. 2022/72 K. 24.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM . HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 24/01/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/09/2021
NUMARASI : Esas Karar

DAVACILAR :

VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 24/01/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 25/01/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03/08/2014 günü saat 17:20 sıralarında davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonet ile … Mahallesinde bulunan sebze tarlası içerisinde dönüş yapmak için sola doğru giriş yaparak tekrar geri manevra yaptığı sırada aracın kasa kısmında bulunan 2005 doğumlu …. kasadan inmek için hamle yaptığı esnada aracın sağ arka kasa kısmının çarpması neticesinde yaralandığını, bu kazada … plaka sayılı kamyonet sürücüsü ….ın 2918 Sayılı KTK nun 67. Maddesinde düzenlenen “Manevraları düzenleyen genel şartlara uymamak” kuralını ihlal ettiğinden tam kusurlu olduğunu, 26/02/2005 doğumlu olan …’ün kazanın meydana geldiği tarihte …. Ortaokulu 4. Sınıf öğrencisi olduğunu bu kaza neticesinde kalçasına platin takıldığını, kulağının koptuğunu ve % 18 oranında engelli raporu verildiğini, kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı kamyonetin ZMMS bulunmadığı için ….e davalı …. hesabı tarafından 43.453,00-TL ödeme yapıldığını, bu ödemenin davacının yaralanmasına oranla eksik olduğunu, trafik kazası nedeni ile % 18 oranında engelli hale gelen davacı müvekkili için fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500,00-TL sürekli iş göremezlik ve 500,00-TL kaçınılmaz tedavi gideri olmak üzere toplam 1.000,00-TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 03/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, 20.000,00-TL manevi tazminatın ise davalı …. kaza tarihi olan 03/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da bu beyanlarını tekrar etmiştir.
Davalı … Hesabı’na usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın müvekkili kuruma başvurduğunu, bunun karşılığında da davacının maluliyeti nedeni ile zararına karşılık gelen tazminat ödenmişse de davacı tarafın ek tazminat talebi ile müvekkili kuruma başvuru yaptığını, müvekkili kurumun tazminat ödeme hususunda herhangi bir temerrüdünün bulunmadığını, kurumun yapmış olduğu ödemeden durumun belli olduğunu, buna rağmen kurum aleyhine faiz, yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilecek olmasının kabul edilemeyeceğini, davanın 2918 Sayılı Kanunun 97. Maddesi gereğince usulden reddedilmesi gerektiğini, davacının başkaca hak ve alacağının kalmadığını, davacı tarafın … Hesabına yapmış oldukları başvurularının değerlendirildiğini, aktüer incelemesi yapıldığını ve tazminat tutarı aktüer raporu ile tespit edildiğini, aktüer raporu ile belirlenen tazminatın … hesabı tarafından davacı tarafa gönderildiğini, davacıların geçici iş göremezlik tazminatı talebinin … Hesabından karşılanacak zararlar arasında yer almadığından dolayı Geçici İş Göremezlik Tazminatını …. Hesabından talep edemeyeceğini, bakıcı ve tedavi giderlerine ilişkin sorumluluğunun bulunmadığını, ….’ün kaza esnasında sürücü belgesi bulunmayan …..ın kullandığı …. plakalı kamyonete bilerek binmiş olduğundan müterafik kusurlu olduğunun sabit olduğunu, başvuru şartını yerine getirmeyen davacının davasının usulden ve de esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı …. davaya cevap vermemiş olup vekilinin duruşmada alınan beyanında; bilirkişi raporunda aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Mahkememizce tarafların kusur durumunun belirlenmesi için dosya Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilerek rapor alınmıştır. Raporda; davacı ….’ün %25 oranında kusurlu olduğu, davalı sürücü ….’ın ise %75 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Dosya maluliyet oranlarının belirlenmesi için …. ATK’na gönderilmiş olup dosyaya sunulan …. ATK raporuna göre; Davacı ….ün kalıcı sakatlığının ( Sürekli iş göremezlik ) %5,1 oranında olduğu, iyileşme süresinin 4 ayı bulacağı, bu sürenin geçici iş göremezlik süresi olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu sürede bakıcıya ihtiyaç duyacağı ve faturalandırılamayan kaçınılmaz tedavi giderlerinin 2.000,00-TL olduğun belirlenmiştir.
Akabinde aktüerya bilirkişisinden talep edilebilecek tazminat kalemleri yönünden rapor alınmış olup sunulan raporda özetle; Davacının 31/07/2015 tarihi olan yani …. Hesabı tarafından ödeme yapılan tarihte toplam maddi zararının 31:180,55-TL olduğu, davalı …. Hesabı tarafından 31/07/2015 tarihinde davacıya 43.453,00-TL ödeme yapıldığı, bu nedenle tüm maddi zararların karşılandığı ifade edilmiştir.
Davacı vekilinin manevi tazminat talebine gelince;
Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nesafetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde buyurulmuştur. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Manevi tazminatın miktarını tayin etme de hükmedilecek miktarın uğranılan zararla orantılı, duyulan acıyı hafifletecek nitelikte olması gerekir. Takdir edilecek manevi tazminat hakkaniyete uygun olmalıdır.
Tazminatın sınırı onun amacına uygun olarak belirlenmelidir.Manevi tazminatın takdiri yapılırken tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilmeli, manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir. Davacının kaza nedeniyle zarar gördüğü bir gerçektir, kaza nedeniyle davacı manevi olarak elem ve ızdırap duymuştur. Yukarıda açıklanan ilkeler konulduktan sonra, dosyamızda olayın şartları, tarafların kazadaki kusur durumu, maluliyet oranı ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, davacı için 10.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği yönünde mahkememizde kanaat oluşmuştur.
Dosya kül halinde değerlendirildiğinde davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan işbu maddi ve manevi tazminat davasında aktüerya raporundan da anlaşıldığı üzere … Hesabı tarafından dava tarihinden evvel 31/07/2015 tarihinde davacıya 43.453,00-TL ödeme yapıldığından ve bu ödemenin davacının maddi zararını tamamen ve hatta fazlası ile karşıladığı anlaşıldığından maddi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş, manevi tazminat bakımından ise az yukarıda belirtildiği haliyle değerlendirme yapılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” şeklinde davacının maddi tazminat talebinin reddine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 03/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ….’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı …. vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, meydana gelen olayda davacı ….’nın kusurlu olduğunu, mahkemece davacının kusurunun dikkate alınmadan karar verildiğini, davalı … hesabı tarafından olayda yaralanan davacı ….’e 31/07/2015 tarihinde 43.453,00 TL ödeme yapıldığını, bilirkişi raporunda bu davacının tüm zararları toplamının 31.180,55 TL olarak hesaplandığını, yapılan ödemenin hesaplanan maddi zarardan fazla olduğunu, davacının velayeten …. ve ….’ün tazminat talebinin bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi yersiz olduğunu, fazla ödeme yapılmasına rağmen mahkeme tarafından 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, meydana gelen kazada davacı …’ün herhangi bir kusuru bulunmadığını, uygun düşmeyen kusur raporuna göre aktüerya hesabı yaptırılması ile hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, maluliyet raporuna karşı itirazlarının da kabul edilmediğini, aktüerya raporunun eksik ve hatalı olduğunu, davalı …. HEsabı tarafından yapılan ödemenin kaçınılmaz tedavi giderlerini kapsamadığını, hükmedilen manevi tazminat miktarının müvekkilinin olay nedeniyle duyduğu elem ve ızdırabı gidermekten uzak olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Resen dikkate alınan hak düşürücü süreye yönelik incelemede ve davacının maluliyet raporuna itirazı hakkında;
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 111. maddesinin ikinci fıkrasında tazminat miktarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar ve uzlaşmaların, yapıldığı tarihten itibaren iki sene içinde iptal edilir hükmü yer almaktadır. Yine aynı madde de,sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalarında geçersiz olduğu hüküm altına alınmıştır. Ne var ki, yapılan ödemenin de göz ardı edilmesi düşünülmemelidir. Yapılan ödemenin gerçek olması durumunda verilen ibraname ancak “makbuz” hükmünde kabul edilmeli ve ödenen miktar, hüküm altına alınacak tazminattan indirilmelidir.
Somut olayda; hasar dosyasında, davalı tarafından davacının sigorta tahkim komisyonu kararına göre maluliyetine ilişkin % 18 oranında maluliyeti olduğu kabul edilerek tazminat hesabı yapıldığı ve hesaplanan tazminat için ibraname alınarak davacıya ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Sorumluluğa İlişkin Anlaşmalar” başlıklı 111.maddesinde, tazminat miktarlarına ilişkin anlaşmaların iptali koşulu belirlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre, bu Kanun’da öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir.
Somut uyuşmazlıkta davalı sigorta şirketi ibranameye dayanarak 2 yıllık hak düşürücü sürede dava açılmadığı için davacının bakiye tazminat isteminde bulunamayacağını savunmuştur. Ancak davacı vekilinin gelişen durumun olduğu, davacının maluliyetinin arttığı iddia edilmiştir.
Gelişen durum, kaza sonucu meydana geldiği halde, başlangıçta bilinen yaralanmalar dışında, sonradan ortaya çıkan veya gelişen, olaya bağlı vücut bütünlüğünü bozan sonuçlar olarak tanımlanabilir. Gelişen durumun olup olmadığı ise her olaya özgü kanıtlara göre değerlendirilmelidir.
Somut olayda, kaza 03/08/2014 tarihinde meydana gelmiş olup, yukarıda açıklanan yasa hükmü uyarınca davacının maluliyeti ile ilgili olarak “gelişen bir durumun” olup olmadığı hususu KTK’nın 111. maddesindeki 2 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanabilirliği açısından önem arzetmektedir.
Bu durumda dosyanın tümüyle Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilerek trafik kazası sonucu oluşan yaralanmanın tedaviyle hangi tarihte tamamen sona erdiği, bu yaralanmadan dolayı belirlenip, davacı tarafın 30/12/2014 tarihli belirlenen % 18 maluliyetine ilişkin rapordan sonra dava konusu kazadan dolayı gelişen ve yeni ortaya çıkan bir durumun olup olmadığı varsa gelişen durum nedeniyle artan maluliyet oranının kaza tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine tespiti konusunda rapor alınmadan davanın kabulü yanlıştır.
Zira dosya içindeki … alınan raporda davacının meslekte kazanma gücünü % 5,2 oranında yitirdiği belirtilmiş ise de raporda yaralanmanın hangi tarihte tedaviyle tamamen sona erdiği, bu yaralanmadan dolayı gelişen bir durum olup olmadığı, varsa hangi tarihte gelişen durumun sona erdiği; diğer bir anlatımla, daimi iş gücü kaybının kesin olarak belirlenebilmesi için tedavilerinin ne zaman sona ereceği ve kesin maluliyet oranının hangi tarihte belirlenebileceği anlaşılamamaktadır.
Gelişen durum; olay sonucu meydana geldiği halde, başlangıçta bilinen yaralanmalar dışında, sonradan ortaya çıkan veya gelişen, olaya bağlı vücut bütünlüğünü bozan sonuçlar olarak tanımlanabilir. Gelişen durumun olup olmadığı ise her olaya özgü olarak kanıtlara göre değerlendirilir.(Yargıtay 17. HD’nin 2014/18267E, 2014/15490K , 2014/4977E, 2015/11641K )
KALDI Kİ,
Ödemeye esas raporda %18 mahkemece belirlenen raporda % 5,1 maluliyet tespit edilmiş olup
Yargıtay HGK 17/06/2015 tarih 2013/17-2423 Esas,2015/1661 Kararında da belirtildiği üzere eğer sağlık kurulu raporunda belirlenen maluliyet oranı ile mahkemece alınan adli tıp uzmanı raporundaki maluliyet oranı arasında misli fark varsa bu çelişki Adli Tıp Kurumu genişletilmiş başkanlar kurulu tarafından giderilmelidir.
Bu durumda varsa dosyaya dahil edilmeyen davacının diğer tüm tıbbi belgelerle İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilerek trafik kazası sonucu oluşan yaralanmanın tedaviyle hangi tarihte tamamen sona erdiği, bu yaralanmadan dolayı belirlenip,ceza ve hukuk mahkemesi içindeki tüm bu tıbbi belgeler dikkate alınarak dava konusu kazadan dolayı gelişen ve yeni ortaya çıkan bir durumun olup olmadığı varsa gelişen durum nedeniyle artan maluliyet oranının haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre tespiti konusunda rapor alınmadan ve hak düşürücü bu kapsamda dolup dolmadığı değerlendirilmeden davanın kabulü yanlıştır.
Mahkemesince yukarıda açıklanan içtihatlar kapsamında Mahkemece davacının tüm tedavi belgeleri ve önceki raporları getirtilerek dosya tümü ile Adli Tıp Kuruluna gönderilerek; davacının yaralanması nedeniyle tedavileri tamamlanarak hangi tarihte sağlığına kavuşmuş sayılacağı, gelişen bir durum bulunup bulunmadığı, tedavilerinin ne zaman sona ereceği, vücut çalışma gücü kaybının hangi tarihte kesin olarak belirlenebilir duruma geldiği, olay tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak rapor alınmalıdır. Mahkemece bu hususta gerekli rapor alındıktan sonra gelişen durumun varlığı olup olmadığı da dikkate alınarak bu rapor da irdelenerek, zararın (maluliyetin) ne zaman öğrenildiği ya da öğrenilmesi gerektiği değerlendirilip, davanın süresinin dolup dolmadığının belirlenmesiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi,dolmadığının tespit edilmesi durumunda davanın esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle, hüküm tesisi doğru görülmediği anlaşılmakla davacının istinafı yerindedir.
ÖTE YANDAN davalı sigorta yönünden hak düşürücü süre geçmiş olsa bile bakiye zarar için diğer davalıların sorumluluğu devam etmektedir ve hükmedilecek tazminattan sorumludurlar
Yine mahkemece maddi tazminat davasının reddine karar verilmiş ise de davacı taraf davada sürekli işgörmezlik ve faturasız tedavi gideri zararını talep etmiştir. SİGORTACA YAPILAN ÖDEME SÜREKLİ İŞGÖRMEZLİK zararına yöneliktir. Faturasız tedaviye yönelik yapılan bir ödeme,buna yönelik davacının daha önce talebi ve verilen ibraname yoktur. Bu durumda davalı … hesabının fazla ödemeye ilişkin takas iddiası ve savunması olmadığına göre davacının faturasız tedavi giderinin kabulü gerekirken reddi yanlıştır. Davacının itirazı yerindedir.
Davacının kusura itirazı
Kaza, meskun mahalde, toprak zeminli 5m genişliğinde, çift yönlü düz eğimsiz köy yolunda, gündüz meydana gelmiştir.
Trafik Kazası Tespit Tutanağında, kamyonet sürücüsü belgesiz ….’ın manevraları düzenleyen genel şartlara uymadığı için kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Konya .. Çocuk Mahkemesi’nin 19.11.2015 tarihli kararı, kesinleşme şerhi ve ceza dosyasının örneği dosyada mevcut olup rapora göre davalı asli davacı tali kusurludur.
Mahkememizce tarafların kusur durumunun belirlenmesi için dosya Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilerek alınan raporda da; davacı …. %25 oranında kusurlu olduğu, davalı sürücü …. ise %75 oranında kusurlu olduğu belirlenmesine ceza ve hukuk mahkemesi raporlarının örtüşmesine göre itiraz yersizdir.
Maluliyet oranı belli olmadığından manevi tazminatın azlığına veya çokluğuna yönelik itirazların incelenmesine şimdilik gerek bulunmamaktadır.
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinafa konu ilk derece mahkemesinin dosyası incelendiğinde, yukarıda belirtilen ve esasa etki eden hususlarda delillerin eksik toplandığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekili davalı … vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan sebeplerle KABULÜ ile Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek yeniden yargılama yapılması için HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca peşin olarak yatırılan başvuru harcı dışında kalan istinaf karar harçlarının talep halinde bu taraflara ayrı ayrı iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuranlar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi. 25/01/2022

Başkan Üye Üye Katip

E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.