Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1365 E. 2022/1971 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 29/09/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 06/04/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI :… – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av….

DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 29/09/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 30/09/2022

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; 30/08/2015 tarihinde davacı şirkette … numaralı poliçe ile zorunlu mali mesuliyet sigortalısı olan …’ne ait … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın …’ye ait … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile çarpışması sonucu trafik kazası meydana geldiğini, gerçekleşen kazada … plaka sayılı araç sürücüsü … yaralanarak malul kaldığını, malul kalan vekili tarafından Sigorta Tahkim Komisyonu’nun … E. … – K- … sayılı dosyasında davacı şirket aleyhine maluliyet tazminatı talebiyle başvuru yapıldığını, daha sonra dosya üzerinden sulh olunarak 19/05/2019 tarihinde 35.322,00 TL tazminat, 1.218,00 TL faiz ve 4.060 TL vekalet ücreti olmak üzere toplamda 40.600,00 TL davacı şirket tarafından ödendiğini, 30/08/2015 tarihli trafik kazası tespit tutanağında … plaka sayılı sigortalı araç sürücüsü … ‘nın yasal sınırın üzerinde alkollü olduğu (%43 promil) ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 56/1-a (şerit izleme ve değiştirme kurallarına uymamak) maddesini ihlal ettiğinden asli kusurlu olduğu kanaatine varıldığını, gerçekleşen kaza sebebiyle davacı şirket tarafından ödenen 40.600 TL’nin ödeme tarihi olan 19/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları gereğince davalıdan tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri, arabuluculuk ücreti ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Kaza tarihinde davalı şirkete ait olan ve dava dışı … sevk ve idaresindeki … plaka numaralı araç ile … sevk ve idaresindeki … plaka numaralı aracın çarpışması sonucunda yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, davacı …, kaza tarihinde davalı şirkete ait olan ve dava dışı … tarafından sevk ve idare edilen aracın karışmış olduğu kaza neticesinde yaralanan … ‘ye 19/05/2019 tarihinde ödemiş olduğu 40.600,00-TL bedelin davalı şirketten rücuen tahsilini talep ettiğini, dava dışı sürücü …’nın salt alkollü (0,43 promil) olmasındarı kaynaklı olarak zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları B.4-c maddesi gereğince sigorta şirketinin sigortalısına rücu hakkı bulunmadığını, aralarında ibraname düzenlendiğini ve ibraname sigorta şirketine bildirildiğini sigorta şirketi tarafından hatalı şekilde ödeme yapıldığını, ayrıca diğer araçta bulunan müştekilerin mağduriyetlerinin ayrıca giderilmesi sebebi ile sigorta Şirketi hatalı ödeme yapmış olup bu ödemeyi sigortalı araç maliki davalı şirkete rücu etme imkanı olmadığını, davaya konu trafik kazasının hemen sonrasında; davalı şirket yetkilisi … ile …, … ve … ile vekilleri Av. … ve Av. … arasında yapılan görüşmeler neticesinde anlaşmaya varıldığını ve davalı şirket iyi niyetli hareket ederek kazazedelerin mağduriyetini karşıladığını, 17/09/2015 tarihinde davalı şirket adına yetkilisi … ile dava dışı … , … ve … ve vekilleri Av. … ile Av. … arasında imzalanan İBRANAME neticesinde kazada yaralananların her nevi maddi ve manevi tazminat hakları adına mağduriyetleri karşılığında 50.000,00-TL bedelin elden teslim edildiğini ve görüşmenin sonucunda ekte sunulan ibraname imza altına atıldığını, davacanın haksız davasının öncelikle usulden reddine, mahkemeniz aksi kanaatte olur ise haksız davanın esastan reddine Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa Tahminline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde zorunlu sigortalayan davacı, sigortalısının kusuru neticesi üçüncü kişilerin zararını sigorta poliçesi kapsamında ödemek zorundadır. Davacı sigortaladığı araç sürücüsünün alkollü olması nedeniyle ödediği tazminatın kendisine iade edilmesi gerektiğini savunmuş ise de Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında belirtildiği üzere sigortacının sorumluluğunun kalkması için kazanın münhasıran(salt) alkolün etkisi altında oluşması gerekir. Bu tür iddialar da ispat külfeti sigortacıdadır. Sigortacı sigortaladığı araç sürücüsünün kazayı münhasıran alkolün etkisi ile yaptığını kanıtlamalıdır. Alınan heyet raporunda da belirtildiği üzere kazanın salt alkolün etkisi altında oluşmadığı bildirilmiştir. Kazanın oluş şekli ile münhasıran alkolün etkisi ile kazanın olduğunu söylemek mümkün olmadığı raporda belirlendiği, davacı sorumluluk koşullarının ortadan kalktığını kanıtlayamadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
İspatlanamayan davanın REDDİNE” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme tarafından davanın reddine karar verilmiş olmasına rağmen Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 6.078,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine karar verildiğini, mahkeme tarafından verilen bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte; tarife gereği 5.100 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nispi vekalet ücreti olarak 6.078,00 TL vekalet ücretinin doğru olmayıp bozulması gerektiğini, 30.08.2015 tarihli trafik kazası tespit tutanağında … plaka sayılı sigortalı araç sürücüsü …’nın yasal sınırın üzerinde alkollü olduğu (%43 promil) ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 56/1-a (şerit izleme ve değiştirme kurallarına uymamak) maddesini ihlal ettiğinden asli kusurlu olduğu kanaatine varıldığını, sürücünün Karayolları Trafik Yönetmeliğinde belirlenen seviyenin üzerinde alkollü olmasının hasarın poliçe teminat kapsamı dışında olması için yeterli olduğunu, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmesi şartının aranmaması gerektiğini, tahkikat aşamasında araştırma ve inceleme yapılmaksızın eksik bilgiler doğrultusunda karar verildiğini, itirazlarının değerlendirilmediğini ve itirazlarının neden kabul görmediğinin de gerekçeli karar ile açıklanmadığını, … numaralı poliçe ile zorunlu mali mesuliyet sigortalısı olan …’ne ait … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın araştırılmadığını, bu sebeple kazaya karışan aracın hususi otomobil mi, diğer araç kategorisinde mi tespit edilmediğini, bu iki durumda da alkol oranı değişiklik arz edeceği için bu hususun şüpheye yer vermeyecek şekilde ispat edilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin ve arabuluculuk ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili sunduğu istinafa cevap dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme tarafından verilen karar ile lehlerine hükmedilen vekalet ücretinin usul ve yasalara uygun olup davacı tarafın istinaf taleplerinin reddi gerektiğini, ayrıca davacı tarafın davanın esasına ilişkin istinaf taleplerinin de reddi gerektiğini, davacı … şirketinin dava dışı sürücünün sadece alkollü olmasına dayanarak davalı müvekkil şirkete karşı rücu hakkının bulunduğunu iddia etmesinin hukuken korunmayacağının açık olduğunu, müvekkili şirkete ait araç sürücüsünün meydana gelen kazada kusuru bulunmadığını, kabul etmemekle birlikte sigortalı araç sürücüsünün yasal sınırın üzerinde alkollü olduğu düşünülse bile sigortalı araç sürücüsünün sadece alkollü olasının tek başına hasarın teminat dışı olmasını gerektirmeyeceğinin de açık olduğunu, ayrıca nörolog bilirkişisinin de bulunduğu bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen bilirkişi kurulu raporunda açıkça kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelmediğinin tespit edildiğini, bu sebeple sigorta şirketinin meydana gelen zararın teminat kapsamı dışında kaldığı iddiası ile rücu talebinde bulunmasının haksız olup davanın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığını, ispat yükü üzerinde olan davacı … şirketinin zararın teminat dışı kaldığı iddiasını ispat edemediğini, tüm bu nedenlerle davacı tarafın istinaf dilekçesinde iddia ettiği istinaf taleplerinin reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Mahkemece verilen ret kararı, davacı yanca istinaf edilmiştir.
Dava, esas itibariyle Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre rücu şartlarının gerçekleştiğinden bahisle alacak istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK’nun 48. maddesinde, alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1. maddesinde, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde, alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinde, tazminatı gerektiren olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
O halde, tazminatın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü 6762 sayılı TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan zarar poliçe teminatı dışında kalacağından davacıların bu borçtan sorumlu olmadıklarının tespiti ile davanın kabulüne, aksi halinde davanın reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Bu itibarla, mahkemece sigortacı, nörolog uzmanı doktor ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişilerden kazanın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi, alkol dışında başka unsurların da kazanın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması ile bunların sonucuna göre, yukarıda anılan yerleşik Yargıtay uygulamasına göre bu rücu sebebinin gerçekleşmemiş olmasına göre, davacı tarafın itirazları yerinde değildir.
-Vekalet ücretine ilişkin;
Mahkemece verilen hüküm, davacı vekilince vekalet ücreti yönünden de istinaf edilmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13. Maddesinde;
(1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.
(3) Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.
(4) Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur” düzenlemesine yer verilmiştir.
Anlatılan ilke ve düzenlemeler kapsamında somut olayda; yukarıda zikredilen, “Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur” hükmü gereğince, açılan davanın para veya para ile değerlendirilen dava olması nedeniyle, davalı lehine belirlenen vekalet ücretinin maktu vekalet ücreti olması gerektiğinden, mahkemece nispit vekalet ücreti hesaplanması usul ve yasaya aykırı olmakla birlikte, dairemizce kurulacak yeni hükümde, hüküm tarihi itibariyle maktu harcın belirlenmesi gerekip, karar tarihindeki maktu vekalet ücretinin 9.200 TL olması nedeniyle, bu miktarın uygulanması davacı aleyhine olacağından, karşı tarafın da istinafının olmaması nedeniyle, vekalet ücretine ilişkin hükmün değiştirilmemesine karar vermek gerekmiştir.
Bu sebeplerle, davacı vekilinin istinaf talebinin, az yukarıda sözü edilen vekalete ilişkin gerekçe nedeniyle, HMK 353/b-2 maddesine göre, gerekçedeki hata nedeniyle kabulü ile kararın bu yönden kaldırılarak yeniden hüküm tesisi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile, Yerel Mahkeme Kararının, gerekçedeki hata nedeniyle HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA, bu nedenle (infazda tereddüt hasıl olmaması için kesinleşen hususlar aynen yazılarak) ;
1-İspatlanamayan davanın REDDİNE,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
2-Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının başta peşin yatırılan 693,35 TL den mahsubu ile bakiye 612,65 TL fazla harcın karar kesinleştiğine ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinden ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre 2020 yılı tarifesine göre iki saatlik görüşme nedeniyle taraf başına saati 330,00 TL den toplam 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına (harç tahsil müzekkeresi yazılmasına).
4-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 6.078,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan ve dosyada bakiye kalan gider avansının HMK 333 maddesi gereğince davacıya iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
7-İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında davacı tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
8-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 220,70 istinaf başvuru gideri ile 19,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 240,20 TL masrafın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
9-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
10-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.30/09/2022


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.