Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1349 E. 2022/1509 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 05/07/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 18/01/2022
NUMARASI :… Esas … Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 05/07/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 06/07/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 25/03/2019 tarihli dilekçesiyle; Dava değerinin 74.241,74-TL (asıl alacakt ve şlemiş faiz) olduğunu, Borçlu/davalının sorumlu olduğu zararın tazmini ve davacı şirketin alacağının tahsili için, Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyası ile ilamsız takip yoluyla icra takibi başlatıldığını, Davalı/borçlu, yasal süre içerisinde takibe itiraz ettiğini ve açılan takibin durduğunu, Borçlu/davalının itiraz dilekçesinin davacı tarafa henüz tebliğ edilmediğini, ancak davacı tarafca işbu ihtilafla ilgili olarak arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, anlaşamama ile sonuçlandığını, Davalı/borçlunun takibe yaptığı itirazın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı şirketin sigortalısı olan …. ortaklığına ait davalı …’nin de 24 saat güvenlik hizmetlerini sağladığı inşaat sahasında 28.08.2017 tarihinde kablo hırsızlığı olayı yaşandığını, bu olay neticesinde yapılan incelemeler ve alınan ekspertiz raporu neticesinde davacının sigortalısına 01.03.2018 tarihinde 15.514,32 EURO ödemek zorunda kaldığını, deliller toplandığında da görüleceği üzere, davalı … davacının sigortalısıyla inşaat sahasının 24 saat boyunca korunması için güvenlik sözleşmesi imzaladığını ve söz konusu alanın güvenliğini sağlamayı taahhüt ettiğini, ancak üstlendiği hizmeti yerine getiremediğini, zira olay gecesi görevli personeller olan … ile …’nın “aydınlatma ve bize verilen el fenerinin ışığı yetersizdi” şeklindeki kolluk ifadelerinin de durumu net bir şekilde ortaya koyduğunu, hırsızlığın şantiye etrafındaki tel örgülerin kesilerek yer altındaki toplam 665 m’lik kablonun sökülerek işlendiği düşünülecek olur ise uzunca bir müddet uğraşıldığının da belli olduğunu, TTK’nın 1472. Maddesinin “Sigortacı sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren kimse yerine geçer. Sigorta ettiren kimsenin vaki zarardan dolayı üçüncü şahıslara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder.” hükmü gereğince davacı şirketin, sigorta ettirenin kanuni halefi olduğunun sabit olduğunu, davalının takibe konu borçtan sorumlu olduğunun sabit olduğunu, haksız ve kötü niyetli itirazlarının iptali ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesi istemli işbu huzurdaki davayı açma zorunluluğu hasıl olduğunu, sunulan nedenlerle; Borçlu/davalının haksız ve hukuka aykırı itirazının iptali ile Konya …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı ilamsız icra takibinin devamına, asıl alacağa; takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, davalı aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 22/04/2019 tarihli dilekçesinde özetle; davacının davalı şirket aleyhine haksız ve hukuksuz olarak Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile ilamsız icra takip başlattığını, davalı şirketin haksız ve hukuksuz başlatılan icra takibine süresi içerisinde itiraz ettiğini, daha sonra davacı tarafça başvurulan arabuluculuk müessesesinden de haksız ve hukuksuz talepler nedeni ile anlaşma sağlanamadığını, davacı şirketin sigortalısı olan Dava dışı …. İş Ortaklığı Atık Su Arıtma Tesisinin Güvenlik hizmet işi satın alması ve 10 kişilik özel güvenlik kadrosu için izin alındığını, Davalının davacı şirketin sigortalısı olan dava dışı …. İş Ortaklığı ile Atık Su Arıtma Tesisinin Güvenlik Hizmeti işi için sözleşme imzaladığını, 12.02.2016tarihinde işe başladığını ve 31.03.2018 tarihine kadar sözleşmenin devam ettiğini, 27.08.2017 tarihinde yaşanan hırsızlığın davalı güvenlik firmasının kusuru sonucu değil bir çok defa uyarılmasına rağmen gerekli düzenlemeleri yapmayan, elzem tedbirleri almaya yanaşmayan ve malzemeleri en azından aydınlatma bulunan tel örgüden uzak alan içine koymayan dava dışı iş ortaklığı kusuru sonucu oluştuğunu, yaşanan hırsızlık ve sonrasındaki diğer olaylarda davalı firmanın en ufak bir kusurunun olması yada dava dışı iş ortaklığının buna inanmış olması durumunda Dava dışı iş ortaklığının davalı firmaya bir uyarıda bulunması yada 31.03.2018 tarihine kadar davalı şirketle çalışmaması gerektiğini, davalı şirketçe güvenliğin sağlanması için gerekli tüm özveri ve dikkatin gösterildiğini, güvenlik istenen alanda yeterli kadar kamera ve aydınlatma bulunmadığı, personel eksikliğinin bulunduğu, tel örgülerin yırtık olduğu, giren çıkan kişi bilgilerinin kendilerine verilmediği, malzemelerin aydınlatma olan yerlere bırakılması gerektiği ve güvenliği istenen malzemelerin yer tesliminin yapılması gerektiği gibi bir çok hususun dava dışı iş ortaklığına bildirilmesine rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığını, buna rağmen güvenlik hizmeti ile ilgili gerekli tüm özen ve dikkatin gösterildiğinin tutulan tutanaklar ve yazışmalar ile de sabit olan davalı şirkete kusur yükletilemeyeceğini, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Somut olayda; davacı sigorta şirketinin gerçekleşen hırsızlık olayı nedeniyle ortaya çıkan zarar nedeniyle, dava dışı …. .’ne ödeme yaptığı, davalı ….’nin güvenlik hizmetlerini yürütmesi ve kusurlu olması nedeniyle Konya …icra müdürlüğünün … esas nolu dosyasında takip yapıldığı, yapılan takibe itiraz üzerine mahkememizde itirazın iptali davası açıldığı, mahkememizde bilirkişi heyetinden rapor alındığı, daha sonrasında dosyamızda alınan rapor ile davalı tarafça sunulan rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi için alanında uzman bilirkişi heyetinden rapor alındığı, bilirkişi heyeti tarafından sunulan rapora göre; davalı şirketin yaşanan olayda %30 oranında kusurlu olduğu, tespit edilen hasar tutarının 15.514,32 Euro olduğu yönünde tespitte bulunulduğu, her ne kadar olay yeri inceleme uzmanı bilirkişi tarafından muhalefet şerhi konulmuş ise de, alınan raporun teknik olarak denetime elverişli ve dosyamızı aydınlatacak yeterlilikte olduğu gözetilerek heyet raporunun çelişkiyi giderecek mahiyette olduğuna kanaat getirilmiş, davacı tarafça icra dosyasında yapılan takip dikkate alınarak asıl alacak üzerinden %70 kusur indirimi yapılmış ve faiz alacağı da bu kapsamda hesaplanmış davanın kısmen kabulüne karar verilerek ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davanın kısmen kabulü ile; Davalının Konya …icra müdürlüğünün … esas nolu dosyasında yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 21.653,18 TL asıl alacak, 624,68 TL faiz olmak üzere toplam 22.277,86 TL üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Şartları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının yasaya ve usule aykırı olduğunu, dosyadan ilk alınan 16/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda dosyadaki belgeler ve olayların tamamen yanlış yorumlanarak, davaya konu hırsızlık olayının meydana gelmesinde müvekkili şirketin sigortalısının (dava dışı) %90 oranında kusurlu gösterildiğini, ancak taraflar arasında imzalanmış güvenlik sözleşmesinin ek-12.8. maddesine göre güvenlik görevlisinin mesai saatleri içerisinde görev ihmali ve dikkatsizliği sonucunda meydana gelen zararlardan yüklenicinin sorumlu tutulacağını, meydana gelen hırsızlık sırasında görevli olan personellerin olayla ilgili ifadelerinde “aydınlatma ve bize verilen el fenerinin ışığı yetersizdi” şeklinde beyanda bulunduklarını, itirazları üzerine dosyanın tekrar bilirkişiye gönderildiğini ancak bu defa da bilirkişi heyetinin davalı tarafa biraz daha fazla kusur yüklemekle birlikte itiraz ettikleri noktalar aydınlatılmaksızın tekrar niteliğinde bir rapor sunduğunu, ikinci bilirkişi raporunun da bu haliyle hüküm kurmaya elverişli olmadığını, sigortalıya ait şantiyeden çalınan malzemenin vasıta olmaksızın taşınamayacak kadar büyük ve ağır olduğunu, ilgili hırsızlık olayının gerçekleştirilmesinin vasıtasız mümkün olmadığını, bölgedeki araç trafiğinin sakinliği sebebiyle herhangi bir vasıtanın iş yerine yaklaştığının görülmemesi veya duyulmamasının da mümkün olmadığını, davalı şirket tarafından sigortalıya birtakım uyarı yazılarının yazıldığının beyan edildiğini, davalının bölgenin güvenliği üstlenilirken bu husus değerlendirilerek sigortalıya yazılı olarak bilgilendirme yapılması gerekirken herhangi bir bilgilendirme yapılmadığını, davalının üzerine düşen hiçbir sorumluluğu yerine getirmediğini, buna rağmen olayda sigortalının da kusurlu olduğu tespitinin hatalı olduğunu, olay değerlendirildiğinde müvekkili şirketin sigortalısına ait şantiye sahasının güvenliğinden sorumlu davalı firmanın meydana gelen hırsızlık olayından %100 sorumlu olduğunu, ikinci bilirkişi raporunda da kusur dağılımında hataya düşüldüğünü, işbu olayda asli kusurlu olanın güvenlik şirketi olduğunu, Yerel Mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve gerçek kusur oranının tespiti için dosyanın İstanbul’a gönderilerek alanında uzman bir bilirkişi heyetinden yeni bir rapor alınması gerekir iken, eksik hatalı ve çelişkili raporlar baz alınarak hüküm kurulduğunu, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, alınan raporda dava konusu hırsızlık olayının yaşanmasında davalı müvekkili şirkete %30 oranında kusur atfedildiğini, söz konusu değerlendirmenin hatalı olduğunu, çalınan malzemelerin açık alanda bulunmadığını ve müvekkili şirket çalışanlarına teslim edilmediğini, tüm uyarılarına rağmen alanda güvenlik kamerasının mevcut olmadığını, güvenlik görevlisi sayısının yetersiz olduğunu, bu hususla alakalı dava dışı şirketin defalarca uyarıldığının dosyada sabit olduğunu, olası yaşanması muhtemel hırsızlık olaylarına karşı alanın büyük olduğu, aydınlatmanın yetersiz olduğu, yanmayan aydınlatmaların olduğu, tellerin bazı yerlerinde deformeler olduğu, güvenlik kamera sisteminin kurulması gerektiğinin defalarca dava dışı şirkete ifade edildiğini, sadece dava dışı iş ortaklığı ile imzalanan sözleşmenin gereklerini yerine getirmeye çalışan müvekkilinin yetersiz sayıda personelle görev yapması gibi sözde bir nedenle kusur izafe edilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili şirketin sözleşmenin zayıf tarafı olup dava dışı sigortalıya elinden gelen en iyi hizmeti vermeye çalıştığını, dava dışı sigortalıya güvenlik önlemlerinin alınmasına ilişkin uyarıların defalarca yapıldığını, daha fazla güvenlik görevlisine ihtiyaç olduğu sözlü olarak beyan edilmişse de dava dışı sigortalının masraftan kaçtığını, müvekkilin sözleşmeye uymak zorunda olduğu ve ancak kendisine sağlanan imkanlar dahilinde hizmet verebileceğinin dikkate alınması gerektiğini, üzerine düşen sorumlulukları fazlasıyla yerine getiren müvekkile yüzde 30 kusur izafe edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkilinin yaşanan olayda hiçbir kusuru bulunmadığını, açıklanan sebeplerle kusurun tamamının davacı sigortalısında olup davanın tamamen reddi gerekirken kısmen kabule karar verilmesinin hatalı olduğunu, tüm bu nedenlerle Yerel Mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde bozularak/kaldırılarak davanın tamamen reddine, davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, sigorta poliçesi ile sigorta örtüsü altına işyerinde meydana gelen hırsızlık sonucu davacı sigorta şirketi tarafından ödenen hasar tutarının, davalıdan rücuen tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, davalı güvenlik şirketi yönünden belirlenen kusur oranının isabetli olup olmadığı, dava dışı sigortalının olayda kusurunun olup olmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmıştır.
İDM tarafından alınan her iki raporda da dava dışı şirketin %90 davalı şirketin ise %10 oranında kusurlu olduğunu rapor edildiği ancak tarafları olan yine aynı inşaat sahsında ki hırsızlık nedeni ile Konya …ATM nin … E sayılı dosyasında alınan raporda aynı gerekçelerle davalı şirkete % 10 kusur verildiği bu dosyanın dairemiz … E … K sayılı ilamı ile yeniden 5 li bilirkişiden rapor alınması için kaldırıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkeme tarafından çelişkilerin giderilmesi için alınan raporda olayların aynı olmadığı gerekçesi ile raporlar arası çelişki giderilmeden dava dışı şirketin %70 davalı şirketin ise %30 oranında kusurlu olduğunu kabul edilerek karar verilmesi yerinde değildir. Hırsızlık olayı aynı olmasa da aynı inşaat sahasından yapılan hırsızlık olayına ilişkin farklı kusur oralarının belirlenmesi hatalı olup Konya …ATM nin … E sayılı dosyasında alınan raporlar arası çelişkinin giderilmesi için farklı 5 ‘li bilirkişi heyetinden rapor alınarak karar verilmesi gerektiğinden taraf vekillerinin itirazının kabulü gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle taraf vekillerinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun açıklanan sebeplerle KABULÜ ile Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca peşin olarak yatırılan, başvuru harcı dışında kalan istinaf karar harçlarının talep halinde taraflara iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuranar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine
HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi. 06/07/2022

Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.