Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1228 E. 2022/1328 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 09/06/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 10/03/2022
NUMARASI : … Esas … Karar
DAVACI :

VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 09/06/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 10/06/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29.06.2012 tarihinde …. ait sürücü … sevk ve idaresindeki …. plaka sayılı traktör ile seyir halinde iken traktöre bağlı römorkun devrilmesi sonucu trafik kazası meydana geldiğini, gerçekleşen kazada römorkta yolcu olarak bulunan …’ın vefat ettiğini, 29.06.2012 tarihli trafik kazası tespit tutanağında … plaka sayılı araç sürücüsünün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 47/1-d ( Trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural,yasak, zorunluluk veya yükümlülüklere) maddesini ihlal ettiğinden kusurlu olduğunun tespit edildiğini, aracın Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasının bulunmadığını, gerçekleşen kazada hayatını kaybeden …’ın hak sahibi … tarafından müvekkili … Hesabı aleyhine destekten yoksun kalma tazminatı talebiyle dava açıldığını, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. , … K. sayılı ilamına karşı müvekkili … Hesabı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğunu, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … H.D.nin … E. , …. K. sayılı ilamıyla hükmedilen tazminat ve ferilerinin müvekkili … Hesabı tarafından Konya … İcra Müdürlüğü’nün …. E. sayılı dosyasına 15.12.2020 tarihinde stopaja ilişkin vergi tevkifatı yapılarak 179.138,79-TL, 4.827,17-TL stopaj, 31.10.2018 tarihinde 9.515,13-TL karar ve ilam harcı olmak üzere toplamda 193.481,09-TL ödendiğini, … Hesabı Yönetmeliğinin 17. Maddesi “Hesap ödediği tazminat miktarınca hukuken zarar gören kişi yerine geçer.” ve 16/a maddesi …. Hesabının “Zorunlu sigorta yaptırmayan veya geçerli teminat tutarları üzerinden zorunlu sigortaları yaptırmayan kişilere” ve 16/c “Zarardan sorumlu kişilere veya yükümlü sigorta şirketine” rücu hakkının bulunduğunu, davacının ödenen tazminatın tahsili amacıyla işleten ve sürücü aleyhine Konya …. İcra Müdürlüğünün …. E. Sayılı dosyası ile icra takibi yaptığını, davalılar tarafından borca itiraz edilerek icra takibinin haksız ve hukuka aykırı olarak durdurulduğunu, müvekkil …. Hesabı tarafından yapılan takibe karşı itirazların haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ayrıca davalı şirket tarafından icra dairesinin yetkisine de itiraz edilmiş olup, davalı şirketin yetki itirazının haksız olduğunu, Konya İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, Konya …. İcra Dairesi’nin …. E. sayılı dosyasına davalılar tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı şirkete ait …. plaka sayılı aracın trafik kaydına üçüncü kişilere devir ve satışının önlenmesi amacıyla tedbir konulmasına ayrıca davalıların alacağın % 20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş duruşmada da bu beyanlarını tekrar etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davada davacının ödediği miktarı değil, ancak gerçek zararı rücuen talep edebileceğini, işbu davada gerçek zararın tespit edilmesi gerektiğini, davacı kurumun ödeme yaptığı ….’ın destekten yoksun kalmadığını ya da en azından davacı kurumun ödeme yaptığı miktarda destekten yoksun kalmadığını, davacı Kurumun kendisine tazminat ödediği mağdur …., kazada ölen …’ın desteğine muhtaç olmadığını, mağdur ….’ın, 2005 tarihinden beridir … isimli başka bir kadın ile beraber imam nikahlı olarak yaşadığını, mağdura haksız yere destekten yoksun kalma tazminatı ödenmesine davacının sebebiyet verdiğini, mağdur ….’a desteği olmayan birisinden dolayı kendisine ödenen tazminatın haksız yere ödenmiş olduğunu ve müvekkiline rücu hakkı bulunmadığını, kazada ölen …’ın hatır yolcusu olduğunu, müvekkilinin ölen ….’ı bir ücret karşılığı taşımadığını, tazminatın hesaplanmasında ölen kişinin müterafik kusurunun da dikkate alınması gerektiğini, taşıma aracı olmayan bir römorköre binmesi, gerekli tedbirleri almaması da ölen kişinin kusuru olarak kabul edilmesi gerektiğini, müvekkili hakkında açılan ceza davasında müvekkilinin beraat ettiğini, haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yargılamaya konu trafik kazasına karışan traktörü 29/11/2005 tarihinde Konya … Noterliğinin aynı tarihli ve …. yevmiye sayılı “Kati Satış Sözleşmesi” ile …’ya sattığını, Karaman Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürlüğü noter satışına rağmen alıcı tarafından aracın tescil kaydının yaptırılmamış olmasından dolayı TKT m.20/E hükümleri gereği aracı trafikten men ettiğini, satış sözleşmesi ile alıcı yeni malike teslim edilen ancak alıcı yeni malik tarafından tescil edilmeyen aracın karıştığı kazadan dolayı müvekkilinin hiçbir sorumluluğu olmadığını, tüm sorumluluk kazaya karışan sürücü ile aracın yeni maliki olan …’nın olduğunu, aracın tescilinin yaptırılmamış olmasından dolayı satış tarihi itibari ile aracın trafikten men edildiğini, ancak yeni malik tarafından kullanılmaya devam olunduğunu, meydana gelen trafik kazası nedeni ile müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “…Huzurdaki davanın konusu haksız fiil nedeniyle tazminat ( itirazın iptali şeklinde açılmışsa da ) talebinden ibarettir. İşbu davaya bakmaya yukarıda izah edilen uyuşmazlıkları giderir emsal Yargıtay ilamı ve sair ilamlar da nazara alındığında mahkememiz görevsiz olup davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Bu nedenle HMK nun 114/1-c maddesi ve HMK nun 115/2. maddesi gereğince dava şartlarından olan bu hususun sonradan giderilmesi mümkün olmadığından bu konuda davacıya ek süre vs. verilmesine gerek olmaksızın dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine ve Karapınar Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir.
Açılan davada mahkememiz görevsiz olduğundan davanın HMK 114/1-c ve 115/2 Maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
HMK nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, verildiği anda kesin olan kararlarda kararın tebliği tarihinden, süresinde kanun yoluna başvurulmadığından kesinleşen kararlarda kararın kesinleştiği tarihten ve kanun yoluna başvurulan kararlarda da kanun yolu başvurusunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren yasal iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dava dosyasının görevli KONYA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE.
Belirtilen iki haftalık süre içinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememizce re’sen davanın açılmamış sayılmasına karar (ek karar) verileceğinin taraflarca bilinmesine.” şeklinde hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; … Hesabının açacağı rücu davaları mutlak ticari dava olduğundan görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, doktrinde ve Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere, … Hesabı tarafından ikame edilen davalarda göreve ilişkin uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna yönelik kararlarının yürürlükteki Türk Ticaret Kanunu ile uyumlu olmadığının aşikâr olduğunu, Yerel Mahkemenin davanın usulden reddedilmesine gerekçe olarak; eldeki davanın mutlak ticari dava niteliğini haiz bir dava olmadığını, davaya konu olayda davacı … Hesabı tarafından 3. kişiye ödenen tazminatın davalı gerçek kişi ve şirketten rücuen tahsilinin söz konusu olduğunu, davanın her ne kadar itirazın iptali şeklinde açılsa da olayın haksız fiilden kaynaklandığından dolayı bu sebeple davanın konusunu haksız fiil nedeniyle tazminat olarak nitelendirdiğini, ancak; mutlak ticari davaların, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olduğunu, zira taraflar arasındaki uyuşmazlıkta sigorta hukuku uygulanacağının aşikâr olduğunu, bu sebeple taraflar arasındaki uyuşmazlık konusunun niteliği ne olursa olsun bahse konu husus TTK’da düzenlenmişse uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinde çözüme kavuşturulması gerektiğini, tüm bu nedenlerle Konya …Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 10/03/2022 tarihli, “Açılan davada mahkememiz görevsiz olduğundan davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE” görevsizlik kararının ortadan kaldırılarak Yerel Mahkemenin görevli olduğuna, esas incelemeye geçilmesi için dosyanın Yerel Mahkemeye iadesine, ücreti vekalet ve muhakeme masraflarının davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Mahkemece verilen görevsizlik kararı, davacı yanca istinaf edilmiştir.
Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari davalardır. TTK 5/1. maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye ticaret mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren Yasanın 5/3. maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Somut olayda, davacı … Hesabı, Yönetmeliğin 16. maddesinde sayılan hallerde ödediği tazminatı sorumlu davalılara rücu etmektedir. Davalılar gerçek kişi olup uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır.
Her ne kadar dairemizin önceki kararlarında Her ne kadar dava, haksız fiilden kaynaklanıyor ise de zorunlu mali mesuliyet sigortası bulunmayan davalının sorumluluğuna ilişkin olup, zorunlu mali mesuliyet sigortasının 6102 Sayılı TTK.nda düzenlenmesine göre, ticari dava niteliğindeki uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması ve bu nedenle ticaret mahkemelerinin görevli olduğu kabul edilmekte idi ise de ;
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 16/09/2021 tarihli 2021/17896 Esas 2021/4942 Karar sayılı, “Bölge Adliye Mahkemesi Kesin Kararları Arasındaki Uyuşmazlığın Giderilmesi İstemine Dair”, dairemizin bu yöndeki kararları kapsamında oluşan uyuşmazlıkların giderilmesine ilişkin yeni tarihli kararına göre “Uyuşmazlığın giderilmesine konu somut olaylarda, davacı … Hesabı zorunlu trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu trafik kazalarında zarar gören üçüncü kişilere ödediği tazminatı Yönetmeliğin 16. maddesinde sayılan hallerde zarardan sorumlu olan gerçek kişi sürücü ya da işleten davalıya rücu etmektedir. TTK nun 4/1 maddesinde belirtilen her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi dava söz konusu değildir. Davalılar gerçek kişi olup uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir ” şeklinde BAM hukuk daireleri arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi karşısında önceki verilen kararlardan dönülmesi şeklinde görev konusunda uygulama birliğinin sağlanmasının hak ve nesafete uygun olacağı değerlendirilmiştir.
Bu durumda uyuşmazlığın genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Mahkemece verilen görevsizlik kararı verilmesi yerinde olup, davacının istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
Nitekim Yargıtay 4 HD nin 2021/17896 esas 2021/4942 karar, 17. Hukuk dairesinin 2020/466 esas 2020/8778 karar sayılı ilamları
Bu halde, Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken harç yeterli olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davalı …. tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda OY ÇOKLUĞU ile karar verildi. 10/06/2022

Başkan

(MUHALİF)

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

MUHALEFET ŞERHİ:
Dava, trafik kazasında üçüncü şahsa … Hesabı tarafından ödenen tazminatın rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Güvence Hesabının zarar görene ödemiş olduğu zararı sigorta yaptırmayan kişiye karşı açtığı dava NİSPİ TİCARİ BİR DAVA MIDIR?
Somut olayda davanın, trafik kazası nedeniyle … hesabı tarafından zarar görene ödenen tazminatın zorunlu mali mesuliyet sigortası bulunmayan araç malikinden rücuen tahsili istemine ilişkin olduğu, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren iki tarafın tacir olması gerekliliği karşısında bu dava NİSPİ TİCARİ DAVA DEĞİLDİR.
Güvence Hesabının zarar görene ödemiş olduğu zararı sigorta yaptırmayan kişiye karşı açtığı dava MUTLAK TİCARİ BİR DAVA MIDIR?
5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14/1. maddesinde, bu Kanunun 13. maddesi 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile ihdas edilen zorunlu sorumluluk sigortaları ile bu Kanunla mülga 21/12/1959 tarihli ve 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak belli koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği nezdinde Güvence Hesabının oluşturulacağı hükmüne yer verilmiş, aynı Kanunun 14/2-a maddesinde ise sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için güvence hesabına başvurulabileceği belirtilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1483/1. maddesinde ise sigortacıların diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere faaliyet gösterdikleri dalların kapsamında bulunan zorunlu sigortaları yapmaktan kaçınamayacakları belirtilmiş, aynı Kanunun 4/1-a. Maddesinde de her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir. Kanunun lafzı ve amacı nazara alındığında zorunlu mali mesuliyet sigortalarından doğan uyuşmazlıklarda Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.(YARGITAY 5. Hukuk Dairesi 2020/7592 E 2020/9097 )
KISACA, davanın Türk Ticaret Kanunun 1483 vd. maddelerinde sayılan hususlardan olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar dava, haksız fiilden kaynaklanıyor ise de zorunlu mali mesuliyet sigortası bulunmayan davalının sorumluluğuna ilişkin olup, zorunlu mali mesuliyet sigortasının 6102 Sayılı TTK.nda düzenlenmesine göre, MUTLAK TİCARİ DAVA OLUP ticari dava niteliğindeki uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.(Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2020/7592 E 2020/9097 K Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 22/01/2018 tarih ve 2017/10924 esas 2018/399 karar sayılı ilamı, Yargıtay17. Hukuk Dairesinin 2016/9691 esas 2019/4056 karar sayılı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/15604 esas 2014/15989 karar sayılı ilamı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/2830 esas 2019/1603 karar sayılı ilamı )
Açıklamaya çalıştığım nedenlerle Davacı Güvence hesabının açtığı davasının Mutlak Ticari Dava olması ve Asliye Ticaret Mahkemesinin Görevli olması ve bu mahkemece verilen görevsizlik kararının yerinde olmadığı,davanın bu mahkemede incelenerek sonuçlandırması yerine görevsizlik kararı verilmesinin yerinde olmadığı , dosyanın GÖREV YÖNÜNDEN KALDIRILARAK karar verilmesi gerekeceği,aksini belirtir sayın Çoğunluğun görüşüne katılamamaktayım.

Başkan

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.