Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1146 E. 2022/1953 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 29/09/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 22/02/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … A.Ş
VEKİLLERİ :Av. … – …
Av. …
DAVALI : 1- … A.Ş – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 2- … A.Ş – …
VEKİLİ : Av. …
DAVA İHBAR OLUNAN : 1- … ŞTİ – …
VEKİLİ :Av. …
DAVA İHBAR OLUNAN :2- …
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 29/09/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 29/09/2022

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 20.03.2020 tarihi saat 16:50 sıralarında müvekkilinin … A.Ş.’ye ait … plakalı aracı sevk ve idare eden … , … Caddesi … karşısında yol üzerine aracı park etmek için geri manevra yaptığı sırada hiçbir teması olmamasına rağmen … A.Ş” ye ait … numaralı cadde aydınlatma direğinin lamba kısmı aracın cam tavanına düşmüş ve aracın cam tavanı kırıldığını, aracın direk ile temasının olmadığını, kazada hemen sonra çekilen ve aracın arkasını gösteren fotoğraflardan açıkça anlaşılmakta olduğunu, renkli fotoğraflar dilekçeleri ekinde sunulduğunu, fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere müvekkiline ait aracın ne ön ne de arka kısmında en ufak bir hasar olmadığını, lamba müvekkilinin aracının tavanına hiçbir temas olmaksızın düştüğünü, ayrıca direk üzerinde önceden meydana gelen bir kazadan kalan hasar olduğu da görülmekte olduğunu, … Caddesi ve kenarlarındaki aydınlatma direklerinin mülkiyetinin kime ait olduğu bilinmemekle beraber davalı şirkete ait olmasa bile …A.Ş. TBK Madde.69′ da sayılan diğer hak sahiplerinden olmalarından ötürü malikle beraber müteselsilen sorumlu olduklarını, bakım, denetim ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmeyen ve güvenlik önlemlerini almayan davalıların kusursuz sorumluluğu bulunmakta olduğunu, davalılar özen yükümlülüklerini ihlal ettiklerinden müvekkilini zarara uğrattığını, davalı şirketler kusursuz sorumluluk hükümleri gereğince müvekkilinin yapmış olduğu masrafları tazmin etmeleri gerektiğini beyanla; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 15.411,27 TL maddi tazminatın araçtaki hasarın oluştuğu 20.03.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Haksız ve hukuka aykırı davanın reddini talep ettiklerini, haksız fiil iddiasında bulunan iddiasını ispatla yükümlü olduğunu, davacı Şirket tarafından sunulan ve tarafımıza tebliğ edilen araç fotoğraflarının ne zaman çekildiği, olay anında araç hareket ettirilmeden hemen tespit yaptırılıp yaptırılmadığının belli olmadığı, delil olarak kabul edilmeyen fotoğraflara davacı tarafından da delil listesinde yer verilmediğinin görülmekte olduğunu, bununla birlikte müvekkili şirket dava konusu aydınlatma direğinin maliki olmadığını, zira bölgesinde elektrik dağıtım faaliyetlerinden sorumlu elektrik dağıtım Şirketi olduğunu, elektrik dağıtım tesislerinin mülkiyetinin …’a ait olduğu, bu sebeple müvekkili Şirket açısından TBK 69 . Madde kapsamında yapı malikinin kusursuz sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir bina, yapı, tesis ve benzerlerinin bir zarara neden olmaları durumunda, malikin zarardan sorumlu tutulabilmeleri için zararın bina veya yapının yapımındaki bozukluktan veya bakımındaki özen eksikliğinden meydana gelmesi gerekmekte olduğunu, bu konuda bir iddia ve bu iddiayı destekler bir delilin de dosyada bulunmadığı, ayrıca zarar ile kabul anlamına gelmemekle birlikte varsa aydınlatma direğinin yapımdaki bozukluk ve özen eksikliği arasında uygun “nedensellik bağı” bulunması gerektiğini, nedensellik bağının ise mücbir sebep, zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusuru sonucu kesilmemiş olması gerektiğini, davacı Şirket’ e ait araç kullanıcısının kendi kusuru ile hasara sebebiyet verdiğinin görülmekte olduğunu, bunun yanında bir an için bir başka aracın çarpması neticesinde direğin hasarlandığı düşünülse dahi her iki durumda da müvekkili Şirket ile zarar doğuran olay arasında ki nedensellik bağının ortadan kalkacağı da kuşkusuz olduğunu, davacı Şirket aracının kaskosunun olup olmadığının bilinmemekte olduğunu, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle HMK’da düzenlenmiş olan ilk itirazları ve ilgili mevzuatta düzenlenmiş tüm def’ileri ileri sürerek iş bu davanın usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davanın muhatabı müvekkili kurum … … A.Ş.) değil, ayrı bir tüzel kişiliğe haiz olan … (… A.Ş) olduğunu, T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile imzalanan Hisse Satış Sözleşmesi ile A.Ş’nin (… ) … A.Ş deki (…) %100 oranında ki hissesi … A.Ş’ ye 30.10.2009 tarihinde satılmış ve bu yolla … özelleştirildiğini, özelleştirme ile 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi ve 4628 sayılı kanunun 15/c maddesi gereği dağıtım tesislerinin sadece mülkiyeti müvekkil kurum(… ) uhdesinde bırakıldığını, dağıtım tesislerinin işletilmesi ve tüm bakım ve sorumluluğu ise … üzerinde bırakıldığını, müvekkili kurum aleyhine açılan dava, haksız fiil sonucu tazminat talebi olup muhatabı müvekkili kurum … ( … A.Ş.) değil, dava konusu elektrik direklerinin bulunduğu yerde dağıtım faaliyetini yürüten … (… A.Ş) olduğunu, dava konusu taşınmaz üzerine hat kurmak ve işletmek suretiyle el atan müvekkil kurum … değil, bunu kuran ve işleten … olduğunu, işletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin 3, 7.3, 7.5 vd. maddeleri gereği husumetin … ’a yöneltilmesi gerekmekte olduğunu, dava konusu olayda … 20.03.2020 tarihinde meydana gelmiş olay sonucu … plaklı aracında hasar meydana geldiğini, olay tarihi İşletme Hakkı Devir sözleşmesinin imzalandığı tarih olan 24.07.2006’dan sonra olduğunu, olay tarihi itibariyle sorumluluk … ‘ın olduğunu, bu davanın tarafının … A.Ş.(…) olması gerekmekte olup, müvekkili olduğum kurum olan … açısından husumetten reddi gerekmekte olduğunu, olay tarihi itibariyle … A.Ş. sorumlu olduğunu, davaya karşı beyanda bulunma haklarını saklı tutup ve ihbarı kabul etmediklerini, ihbar olunan olarak davaya kabul kararından dönülmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan … Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının aracının hasara uğramasında müvekkili şirketin herhangi bir kusuru olmadığını, müvekkili ile davalı … arasında yapılan “… bölgesi işletme onarım işleri yüklenici anlaşması” uyarınca müvekkili, üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, müvekkilince eksik veya hatalı yapılan bir iş olmadığından ve müvekkili sözleşme uyarınca tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğinden davalı … tarafından müvekkiline yapılan ihbar yersiz olduğunu, dava konusu olayda, müvekkilinin sorumluluğu olmamakla birlikte, davacının uğradığı zararın elektrik direğinin bakım ve onarımındaki eksiklikle bir ilgisi olmadığını, söz konusu durumu davacı da ikrar ettiğini, davacı dilekçesinde bir başka şahsın direğe çarpıp direğe zarar verdiğini iddia etmekte olduğunu, davacının aracındakı hasar davacının kendi kusurundan yahut davacının iddia ettiği gibi 3. kişinin kusurundan kaynaklanmakta olup aydınlatma direğinin bakım ve onarımıyla ilgili sorundan kaynaklanmamakta olduğunu, davacı tarafından hiçbir temas olmadan aydınlatma direğinin lambasının düştüğü iddiası olağan hayat akışına aykırı olduğunu, davacının kendi kusuru ile sebep olduğu zarardan dolayı diğer davalı ve müvekkili sorumlu tutulamadığını, davayı ihbara cevaplarının kabulüne, dava konusu olayla ilgili müvekkili ile davalı … arasında mevcut sözleşme uyarınca müvekkili tüm sorumluluk ve yükümlüklerini yerine getirdiğini, müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun olmadığını beyanla, HMK’ nın 63. maddesi uyarınca davalı …’ın yanında davaya feri müdahil olarak katılmamıza karar verilmesini, Haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi 22/02/2022 tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; “İşbu dava; tazminat (haksız fiilden kaynaklanan) davasıdır.
Borçlar Kanunu 49. Madde “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmünü içermektedir.
Borçlar Kanunu 50. madde “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmünü içermektedir.
Mahkememizce toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi ve alınan bilirkişi raporu ile olay yeri görüntülerini içeren CD kayıtlarının incelenmesi neticesinde; davalıya ait … plaka sayılı araç sürücüsü … ‘ın geri manevra yaptığı sırada arka sağ yan kısımlarıyla bahsi geçen elektrik lamba direğine çarptığı ve çarpma neticesinde aydınlatma armatürünün aracın tavanına düşerek araçta hasar oluşturduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle davacının Borçlar Kanunu 50. Maddesinde belirtilen “zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat altındadır” hükmünü gerçekleştiremediği aksine davacının geri manevra esnasında elektrik direğine çarparak zarara kendisinin sebebiyet verdiği anlaşılmaktadır. Davacı yapılan yargılama neticesinde davasını ispat edemediğinden davanın reddine yönelik
İspatlanamayan davanın REDDİNE” şeklinde hüküm kurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Davacı vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; olaya ait sunulan görseller ve savcılık soruşturma dosyasında mevcut video kaydına karşın davanın ispatlanamayan bir dava olarak nitelendirilmesinin doğru olmadığını, Bilirkişi “Düşen bu parçanın yapıya nasıl tutturulması gerektiği, kullanılan malzemenin yıpranma süresi, temas sonrası direkte oluşan eğimin parçanın düşmesine sebep olmayacağı, bahse konu kazadan önce darbe alan bu yapının onarım ve tadilata tabi tutulmadığı” gibi önem arz eden mevzulara hiç değinmediğini ve müvekkilden kaynaklı olmayan bir iz gerekçe gösterilerek kusurun müvekkile yüklenmeye çalışıldığını, müvekkilin aracının çok hafif bir şekilde direğe değdiği, değer değmezde durduğunu, bu değmeden sonra müvekkilin aracının arka kısmının fotoğrafının çekildiğini ve hiçbir darbe izinin olmadığını, zayıf bir darbe ile direğin üstündeki lambanın düşmeyeceğini, direğin ve lambanın sahibinin (…) ve direk ve lambanın işletilmesinden sorumlu …’ın sorumluluğu olduğunu, her halükarda basit bir temas ile düşen bu lambanın bakım ve denetiminin yapılmadığının açık olduğunu, tazminat taleplerinin temas sonrası arabanın dışında oluşan hasarın değil ihmal sebebi ile aracın tavanında meydana gelen zarar için olduğundan mevcut görseller ve yapıya pamuk ipliği ile tutturulmuş lamba ile kusur ispatı yapıldığını, tüm bu nedenlerle Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas ve … Karar sayılı kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … A.Ş vekili sunduğu istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacının kendi ihmal ve kusuru ile zarara sebebiyet verdiğinin tanık, kamera kayıtları ve bilirkişi raporları ile kanıtlandığını, davacı şirketin araç kullanıcısı elektrik diğerine çarpmak sureti ile armatürün düşmesine sebebiyet verdiğini, kamera görüntülerinde diğeri sarsacak nitelikte bir çarpma meydana geldiğinin açık olduğunu, direğin bakım ve onarımının düzenli olarak yapıldığını ve bu gibi çarpma olaylarında bazen direğin dahi devrilebildiğini, tüm bu nedenlerle davacın yanın istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … A.Ş vekili sunduğu istinafa cevap dilekçesinde özetle; tüm bakım ve sorumluluğun … üzerinde olsa dahi her halükarda aydınlatma direğinin bakımının düzenli olarak yapıldığını, bütün dosya kapsamı incelendiğinde anlaşılacağı üzere davacı tarafın, bilirkişi raporu, kamera kayıtları ve tanıkların beyanları doğrultusunda ispatlandığı üzere kendi ihmal ve kusuruyla kazaya sebep olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkemenin kararının hukuka uygun olup davacı tarafın haksız istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; yapı ve tesis malikinin kusursuz sorumluluğu kapsamında maddi tazminat istemine ilişkindir.
Türk Borçlar Kanunun 49.maddesinde, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”, yine aynı kanunun 50.maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” denilmektedir.
Yine aynı TBK’nın 69. maddesi, “Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür.
İntifa ve oturma hakkı sahipleri de, binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumludurlar.
Sorumluların, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diğer kişilere rücu hakkı saklıdır.” hükmünü içermektedir.
Yapı malikinin sorumluluğu, bir kusur sorumluluğu olmadığı gibi, bir tehlike sorumluluğu da değildir. Bu sorumluluk, niteliği itibariyle bir kusursuz sorumluluk türü olan, özen sorumluluğudur. Bu nedenle, sorumluluğun doğması için yapı eseri malikinin veya yardımcılarının kusurlu olması şart değildir. Sorumluluk, yapı eserinin yapımındaki bozukluğa veya bakımındaki noksanlığa dayanmaktadır. Burada, yapı malikine bir kurtuluş kanıtı tanınmamıştır. Sorumluluğun şartları, genel şartlar, özel şartlar olmak üzere ikiye ayrılır. Genel şartlar: 1-Zarar, 2- İlliyet bağı, 3-Hukuka aykırılık, Özel şartlar: 1-Sorumlu ile yapı eseri arasında mülkiyet ilişkisi bulunması, 2- Bir yapı eserinin mevcut olması, 3- Yapı eserinin yapımının bozuk veya bakımının eksik olmasıdır. İlliyet bağı genel şartı yönünden, meydana gelen zarara, üçüncü kişinin illiyet bağını kesemeyecek yoğunluktaki kusuru veya mücbir sebep teşkil etmeyen bir umulmayan hal sebep olmuşsa malik sorumluluktan kurtulmaz. Buna karşılık zarar, illiyet bağını kesecek yoğunluktaki mücbir sebep, “zarar görenin kusuru” veya üçüncü bir kişinin kusuru sonunda meydana gelmişse, yapı eserindeki bozukluk veya noksanlık, zararın sebebi olamayacağından, malik sorumlu tutulmaz. (Prof Dr. Fikret Eren Borçlar Hukuk Genel Hükümler Ankara 2017 s. 665 v.d) Anılan hükmün 3. bendi düzenlemesine göre, zararın meydana gelmesinden başka kimselerin malike karşı sorumlu olmaları yapı malikinin sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır.
Bu açıklamaların ışığında, mahkemece alınan olay anına ilişkin görüntülerin de incelendiği, ayrıntılı, gerekçeli ve somut olaya uygun kusur bilirkişi raporu ile eldeki dosya ile soruşturma dosyasında sunulan bilgi ve belgeler, kamera görüntüleri, olay ile ilgili tutulan 21/03/2020 tarihli tutanak ile kusur raporunun birbirini teyit ettiği, hükme esas alınan rapordaki tespitlerin dosya kapsamına ve oluşa uygun olduğu, kamera görüntülerine göre davacı aracın geri geri giderken birden bire durup sarsıldığı ve akabinde elektrik direk armatürünün araç üzerine devrildiğinin sabit olduğu; olayın davacı zarar görenin tamamen kusuru ile gerçekleştiği, zarar görenin illiyet bağını kesecek yoğunlukta kusurunun ispatlandığından, davacının istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu halde, kamu düzeni ve istinaf sebepleri çerçevesinde; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön ile kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına; dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.29/09/2022


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.