Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1116 E. 2022/1671 K. 05.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI :…-… …
VEKİLİ :Av. …
DAVALI : …
….
VEKİLLERİ : …
:…
Av. …
DAVALI : …

VEKİLİ :Av….
DAVALILAR :3-…-…

4- … – …
5-…- … …
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: …

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 17/01/2021 tarihli dilekçesiyle; 12/06/2020 tarihinde … plaka sayılı araç ile … plakalı aracın çarpışması sonucu park halindeki davacıya ait … plaka sayılı …model … marka araçta hasar oluştuğunu, kaza tespit tutanağında her iki tarafın kusurlu bulunduğu ancak davacının kusuru bulunmadığını, davacının … tarihinde … müracaatta bulunduğunu, 05 06.110 ve … nolu başvuru dosyası açıldığını, sigortaca tamiri devam eden davacının aracında orijinal parça değil de muadili parça ücretini karşıladığı için 3.300,00 TL bedel olarak faturalandırılmış parça ücret farkını davacının ödediğini, davacının emlakçı olduğunu, bütün işlerini kazaya karışan aracı ile yaptığını ve tamir süresince aracından yoksun kaldığını beyan ederek araçtaki değer kaybından kaynaklı zararın şimdilik 500,00 TL’sinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı tarafından araçtaki maddi hasar nedeniyle ödenen 3.300,00 TL’nin ve tamir süresince kullanılamamasından kaynaklı zararın şimdilik 1.000,00 TL’sinin davalılardan …, … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan … vekilinin 08/02/2021 tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, hem yasa hem de sözleşme hükümlerinde öngörülen sürelerin geçmiş olması nedeniyle davanın zamanaşımına uğradığını, dava dilekçesinde bahsi geçen … plaka sayılı aracın müvekkil şirket nezdinde … No’lu Karayolları Motorlu Araçlar ZMM Sigortası ile 17/10/2019-17/10/2021 tarihleri arasında geçerli olacak şekilde doğacak rizikolara karşı teminat altına alındığını, müvekkil şirketin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında olduğunu, müvekkil şirket nezdinde sigortalı aracın 12/06/2020 tarihinde … plakalı araçla trafik kazasına karıştığı ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı tazmini talebiyle yapılan başvuru üzerine … No’lu hasar dosyası açıldığını, davacının aracında meydana gelen hasar bedeline ilişkin olarak 3.378,14 TL ödeme yapıldığını, değer kaybı %25 kusura istinaden 3.615,16 TL olarak belirlendiğini, tespit edilen işbu tutarı ödemeyi kabul ettiklerini bakiyeye ilişkin talebin reddini talep ettiklerini, davacının araçtaki değer kaybının tespit edilmesi gerektiğini, davanın faiz talebinde bulunmadığını bu nedenle müvekkil şirketin temerrüte düşmediğini beyan ederek davanın reddine , yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan …. vekilinin 09/02/2021 tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle; … Plakalı aracın 02.08.2019 – 02.08.2020 tarihleri arasında geçerli olmak üzere müvekkil şirkete sigortalı olduğunu, meydana gelen kaza üzerine davacının aracının onarıldığını, müvekkil şirket nezdinde … numaralı hasar dosyası açıldığını, davacı tarafa 27/07/2020 tarihinde 11.909,80 TL tazminat ödemesi yapıldığını, araçtaki hasarın yetkili serviste ve orijinal parçalar ile onarıldığını, araçtaki değer kaybına ilişkin hesaplamanın mevzuata uygun yöntemle yapılması gerektiğini beyan ederek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan …’ın 19/03/2021 tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracını olay tarihinden 1 ay önce …’ya sattığını, bu kaza meydana geldikten sonra …’nın eşinin üzerine devir yaptığını, kaza ile herhangi bir ilgisi ve alakası olmadığını, …’ne bağlık …Karakolunda daha önce ifade verdiğini, davacının açmış olduğu davanın sebepsiz zenginleşmeye yönelik olduğunu beyan ederek davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi 16/12/2021 tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; “Dosya incelendiğinde mahkememizce davacının bilirkişi marifetiyle uğramış olduğu değer kaybına ilişkin aynı zamanda söz konusu kaza nedeniyle davacının aracını kullanamamasından kaynaklanan zararının tespiti için bilirkişiye başvurulmuş , bilirkişice hazırlanan rapor doğrultusunda, aynı zamanda kusurun da hesaplanması istenmiş , yapılan incelemede davalıların kusur oranları da tespit edilmiş olup davacının herhangi bir kusurunun olmadığı anlaşıldığından yapılan incelemede davacının aracında her ne kadar 15.000,00 TL değer kaybı olduğu tespit edilmiş ise de davacının ıslah dilekçesinde aynı zamanda davalıların cevap dilekçesinde bildirdikleri kısmi ödemelerde dikkate alındığında davacının talep etmiş olduğu değer kaybı miktarı ortaya çıkmış ve taleple bağlılık ilkesi uyarınca hüküm altına alınmakla beraber davacının taleplerinden olan aracın tamir süresi ve bu süredeki maddi zararı da hesaplanıp ve son olarak davacının talebi olan sigortanın her ne kadar bedelini ödediyse de orijinal parça farkı da mahkememizce tespit ettirilerek davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve;
Davacının davasının KABULÜ ile;
Davacının davasında talep etmiş olduğu değer kaybına ilişkin maddi zararı olan 12.766,40 TL’nin davalılardan … ve …. açısından kaza tarihi olan 12/06/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, diğer davalılar …, …açısından sigorta limiti ile sınırlı olmak ve davalılar arasında tahsilde tekerrüre esas olmamak kaydıyla sigorta şirketlerine ihbar olunan veya sigorta şirketlerinin temerrüte düştüğü tarih olan 28/06/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının davasında talep etmiş olduğu araç tamir süresindeki ikame araç nedeniyle uğramış olduğu zarar olarak 2.400,00 TL’nin … ve … açısından 12/06/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacının davasında talep etmiş olduğu araç tamirinde kullanılan orijinal parça nedeniyle tahsil edilen bedel olan 3.300,00 TL’nin … ve açısından 13/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin ödemelerinin hatalı değerlendirildiğini, müvekkil şirketin sorumluluğu sigortalının kusuru oranında olup bilirkişi raporuna istinaden her bir davalı bakımından sorumlu olunan asıl alacak ve feri kalemleri hüküm kısmında belirtilmesi gerektiğini, davacının araçta oluştuğunu iddia ettiği değer kaybı son derece fahiş olup piyasa şartları ile de örtüşmediğini, tüm bu nedenlerle Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/12/2021 tarihli … Esas … Karar sayılı ilamın kaldırılarak, istinaf incelemesi sonucunda davanın tamamen reddine karar verilmesi ve kararın icrasının durdurulmasını talep ve beyan etmiştir.
Davacı vekili sunduğu istinafa cevap dilekçesinde özetle; mahkemece alınmış kusur ve hasar raporunun tebliğine rağmen itirazı olmadığını davalının kesinleşmiş raporu ilişkin istinaf taleplerinin yerinde olmadığını, davalının dava öncesi yaptığı ödemenin değer kaybına ilişkin olmayıp diğer hasar kalemleri için olduğunu, sigorta şirketi aleyhine açılmış değer kaybı dışında da bir davanın olmadığını, mahkemece kusur ve hasar yönünden rapor alındığını, davalıya tebliğ edildiğini, verilen tazminat bedellerinin sınırı geçmediğini, dava öncesi ödemelerin dikkate alındığını, tüm bu nedenlerle Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı kararının ortadan kaldırılması taleplerinin reddine, vekalet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Mahkemece verilen karar, davalı … tarafından istinaf edilmiştir.
1-Müteselsil sorumluluğa ilişkin;
Müteselsil sorumluluk, Kanundan doğan müteselsil borçluluğun bir türü olup aynı zararın oluşumunda rolü olan birden fazla kimsenin tazminatın tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu ve zarar görenin dilediği sorumludan tazminatın tamamını veya bir kısmını talep edebileceği sorumluluk türüdür.
Zarar gören, zararın tamamını veya bir kısmını dilediği sorumlu veya sorumlulardan talep edebilir.
Bu husus HGK’nın 24.6.1983 tarih 1981/9-533 Esas 1983/724 Karar sayılı kararı ile “Birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK.’nun 61.maddesi ya da birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen maddesi uyarınca ve aynı Yasanın 163.maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebilir.
Ancak, aynı Yasanın 141.maddesi gereğince teselsül, ister yasadan, ister sözleşmeden doğmuş olsun, bu kuraldan yararlanma hakkı sadece zarara uğrayanın, daha geniş bir deyim ile alacaklınındır. Zarara uğrayan (alacaklı), bu hakkını kullanmadıkça, yani müteselsilen tahsil isteğinde bulunmadıkça, mahkeme re’sen onun yararına teselsül kuralını uygulayamaz. Çünkü Hakim istek ile bağlı olup, istek dışı karar veremez. HMK 26.maddesi buna engeldir” şeklinde kabul edilmiştir.
Birden fazla kimseyi müteselsil sorumlu tutmak isteyen zarar gören, bu kimselere karşı dava açarken bu niyetini göstermesi, dava dilekçesinden müteselsil sorumlu tutmak istediği kişiyi göstermesi gerekir. Hakim tarafların iddia ve savunmalarıyla bağlı olup teselsülden yararlanma hakkı zarar görene ait olduğundan zarar gören bu hakkı kullanmadıkça mahkeme onun yararına teselsül kuralını kendiliğinden uygulayamaz.
Müteselsil sorumluluk, (zincirleme sorumluluk, birlikte sorumluluk) sorumluluk hukukunda önemli bir yeri bulunmaktadır. Müteselsil sorumluluk, aynı zararın oluşmasında rolü olan ancak zararın hangi kısmından sorumlu olduğu tespit edilemeyen birden fazla kimsenin, niteliği itibariyle bölünmeye elverişli başka bir deyişle çoğunlukla para ediminden oluşan tazminat ediminin tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu, alacaklı zarar görenin de dilediği sorumludan edimin tamamını veya bir kısmını talep yetkisine sahip olduğu, sorumlulardan biri ödeme yaptığı oranda diğerlerinin de sorumluluktan kurtulduğu bir birlikte sorumluluk türüdür. Sorumlulukta müteselsillik ilkesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda yer verilmiştir. Müteselsil sorumluluk gerek zarardan sorumlu olanların zarar görene karşı sorumluluğunda gerekse zarardan sorumluların birbirlerine rücu ilişkisinde bazı ilkeler getirmiştir. İşte bu ilkeleri bir bütün olarak müteselsil sorumluluk ilkesi olarak kavramlaştırılmıştır.
Birden çok kişinin aynı zarara birlikte sebep olmalarından doğan zarar aynı sebebe dayanan zarardır. Müteselsil sorumluluğu doğuran “aynı sebep” veya “birlikte sebep” kusur olabileceği gibi sözleşme veya kanundan doğabilir.
Müteselsil sorumluluk zarar görene karşı zarardan sorumlu olanların sorumluluğunun kapsamı ve niteliği yönünden kendine has ilkeler getirmiştir. Normal şartlarda bir zarar birden fazla kişinin fiili ve sorumluluğu ile doğuyorsa o kişilerin sorumluluğu kendi fiillerine yada kusurlarına isabet eden zarar miktarından sorumlu olmalarıdır. Ancak haksız fiilden zarar görenin zararını en kısa, en kolay yoldan tazminini sağlamak amacı ile müteselsillik ile kendine has sorumluluk ilkeleri benimsenmiştir.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesinde “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur” düzenlemesine yer verilmiş olup; motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu; ayrıca, birden fazla kişinin zararı tazmin ile yükümlü olması durumunda, zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtilmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir.
Yine 6098 sayılı TBK’nun 61. maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” demekle birden çok kişinin zarardan aynı sebeple ya da çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır.
Müteselsil sorumluluk, kanundan doğan bir sorumluluk türü olup müteselsil sorumluların birinden talepte bulunan hak sahibinin, tüm ilgililer bakımından müteselsil sorumluluğa dayandığını ifade etmesine de gerek yoktur. Müteselsil sorumluluk ilkesi gereği, araçta yolcu olarak bulunan davacının kazanın oluşumunda kusurunun bulunmamasına göre, zararın tamamını, isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebilir. ( YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2016/7214 E, 2019/2775K-2016/7805 E,2019/3209 K )
Bu bilgiler ışığında somut olayı incelediğimizde;Davacı taraf, dava dilekçesinde açıkça sürücünün kusuruna düşen kısma değil müteselsil sorumluluğa dayandığından, davalının kusura göre hesap yapılmasına dair itirazının yerinde olmadığı görülmüştür.
2-Davalı sigortanın bilirkişi raporuna yönelik itirazında ise;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281/1. maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” düzenlemesine yer verilmiştir.
Usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde ise, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı izahtan varestedir.(Aynı yönde YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2016/14455 ESAS, 2017/7655 KARAR; aynı daire 2015/3253 ESAS, 2017/9419 KARAR; 2015/10058 ESAS, 2018/4639 KARAR; 2015/12543 ESAS,2018/8251 KARAR sayılı ilamları)
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun istinaf eden ve rapora itirazda bulunan davalı … vekiline ihtaratlı olarak 06/09/2021 tarihinde tebliğ edilmiş olup, bilirkişi raporuna karşı ne dilekçe ile ne de iki haftalık süresi içinde duruşmada herhangi bir itirazda bulunulmadığından, rapora yönelik itirazlarının da bu sebeple reddi gerekmiştir.
Ayrıca; değer kaybına ilişkin… tarafından ödeme yapıldığı iddia edilmiş ise de, hasar dosyası kapsamından, eksper raporu ve dekontlardan yapılan ödemenin hasara ilişkin olup değer kaybı ödemesi yapıldığına dair başkaca sunulmuş delil de bulunmadığından buna yönelik itiraz da yersiz görülmüştür.
Bu halde, kamu düzeni ve istinaf sebepleri çerçevesinde; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön ile kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına; dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davalı …’dan alınması gereken 872,07 TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan 218,02 TL nin mahsubu ile bakiye 654,05 TL eksik harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların bu davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.05/09/2022


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.