Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1094 E. 2022/1669 K. 05.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 05/09/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. …

DAVALI : … –
VEKİLLERİ :Av. …
Av. …
Av. …
DAVA İHBAR OLUNAN : …
VEKİLİ : Av. … .
DAVA :Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 05/09/2022

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/06/2016 tarihinde saat 08:05 sıralarında müvekkili … sevk ve idaresindeki elektrikli bisikletiyle … Caddesini seyir halinde iken … Caddesi …. geldiğinde … doğru seyirine devam ettiği sırada geçiş yaparken … Kavşağı istikametinden … Caddesini takiben Seyredip … Caddesi ışıklı kavşağına giriş yapan sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracıyla müvekkiline çarptığını, meydana gelen iş bu kazanın çift taraflı ve yaralamalı ve maddi hasarlı olduğunu, kaza tespit tutanağında müvekkili …’ün kırmızı ışıkta geçtiği için kusurlu olduğu davalı sürücünün kural ihlali bulunmadığının tespit edildiği ancak bu hususun hatalı olduğu, kaza tespit tutanağının hükme esas alınmasının mümkün olmayacağı, kazaya karışan … plakalı araç sürücüsünün hızını kavşağa yaklaştığı halde azaltmayarak ve aniden yola çıkabilecek hususları değerlendirmeden müvekkiline korna dahi çalmadan hızla gelerek kazaya sebebiyet verdiğini, kazanın meydana gelmesinde mutlak suretle kusurlu olduğunu, kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın kaza tarihinde … Tarafından … poliçe numarası ile sigortalandığını, sigorta şirketinin de meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu, müvekkilinin kazadan sonra …’nde tedavi gördüğünü, burada parça kırıklarından dolayı ameliyat olup platin takıldığını, sağ kulağının görmediğini ve sağ gözünün kısmi olarak görmediğini, müvekkilinin kaza nedeniyle vücut bütünlüğünün bozulduğunu ve zarar gördüğünü, kaza nedeniyle tedavi sürecinde çalışamadığı günler olduğunu ve kazanç kaybı ve geçici iş göremezliğe ilişkin maddi zararının bulunduğunu, kalıcı maluliyetinin söz konusu olduğunu ve ekonomik geleceğinin sarsıldığını, sürekli iş göremezliğe ilişkin maddi zararının tazmini için maddi tazminat, tedavi ve ilaç giderleri ile bakıcı giderlerini de talep ettiklerini, yaralanmalar neticesinde faturalı tedavi giderleri yanında SGK tarafından karşılanmayan ve belgeye bağlanmayan birtakım tedavi giderlerinin oluşmasının da kaçınılmaz olduğunu, müvekkilinin kaza nedeniyle malul kaldığını ve belirlenecek maluliyet derecesine göre zararlar ile tedavi giderleri ve bakıcı giderleri nedeniyle uğradığı maddi zararları davalıdan tazmin hakkının doğduğunu, müvekkilinin meydana gelen kaza nedeniyle 25 TL geçici iş göremezlik süresinde uğradığı kazanç kaybı ile 25 TL çalışma gücünün azalmasından doğan sürekli iş göremezlik maddi zararı ve 25 TL SKG tarafından karşılanmayan tedavi giderleri ile 25 TL bakıcı giderleri için şimdilik 100 TL maddi tazminatın davalı … şirketi için başvuru yapmış oldukları 12/05/2017 tarihi ile belgelerin teslim edilmiş olduğu 15/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesi ile yapılan yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de davalı yana hükmedilmesini talep ettikleri görülmektedir.
Davalı …nin cevap dilekçesinde özetle; davanın sigortalı araç sürücüsü …’e ihbarını talep ettikleri, müvekkil şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olacağını, müvekkili şirket sigortalısının kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, dava konusu kazanın meydana gelmesine sebep olan tarafın kusurlarının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesi gerektiğini, davaya konu 19.06.2016 tarihli yaralanmalı trafik kazası tespit tutanağı incelendiğinde müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsü …’in kusurunun bulunmadığını, davaya konu kazanın meydana gelmesinde davacının tam ve asli kusurlu olması sebebiyle, davacının müvekkil şirketten tazminat talep hakkının bulunmadığını, davacının dava öncesinde müvekkili şirkete maluliyet tazminatı ödenmesi yönünde başvuruda bulunduğunu fakat işbu talebinin müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsü …’in kusursuz olması sebebiyle müvekkil şirket tarafından reddedildiğini, müvekkili şirketin sorumluluğundan bahsedilmesi için davacının iddia ettiği sürekli sakatlık halinin Adli Tıp kurumu … İhtisas Dairesi’nden alınacak rapor ile ispatlanmasının gerektiğini, davacının iddia ettiği sürekli sakatlık halinin ispat edilmesi halinde maluliyetten dolayı zarar hesabı için dosyanın aktüerya bilirkişisine tevdii edilmesinin gerektiğini, maluliyet oranının kesin olarak saptandığı tarihe kadar geçen süre içerisinde tedavi gideri ve geçici iş göremezliğe ilişkin talepler poliçe kapsamında olmayıp, müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, buna ilişkin talepler bakımından sosyal güvenlik kurumu’nun sorumluluğunun bulunduğunu, bakıcı giderinin tamamından sigorta şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığını, davacının kazanç kaybı talepleri sigorta poliçesi teminatı kapsamında olmadığından reddinin gerektiğini, açılan davanın tamamen reddi ile yapılan yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de davacı yana hükmedilmesini talep ettikleri görülmektedir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi 24/02/2021 tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; “Eldeki davanın incelenmesi neticesinde çelişkiyi giderir raporda Davacı elektrikli bisiklet sürücüsü …’ün %100 oranında kusurlu olduğu, araç sürücüsü …’in kusursuz olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Haksız fiilin şartları
Yasal düzenlemede haksız fiilin tanımı olmamakla birlikte, doktrinde; haksız fiil hukuka aykırı zarar verici eylem olarak nitelendirilmektedir, TBK 49’un kısaca şartları:
1-Hukuka aykırı eylemin olması,
2- Zararın olması,
3- Kusurun olması,
4- Uygun illiyet bağının olması durumunda mezkur dört(4) şartın varlığı halinde ortada bir haksız fiil vardır.
Yukarıda haksız fiilin şartları kısaca izah edilmiştir. Dosya içerisine alınan bilgi ve belgeler de değerlendirildiğinde davacının tam kusurlu olduğunun sabit olduğu görülmektedir. Buradan hareketle davalı … şirketi ve sigortalısına izafe edilen bir haksız fiil olmadığından, belirtilen haksız fiilin şartları davalı yönünden gerçekleşmediği, kusur oranına göre davacının tazminat talep etme hakkı bulunmadığı, davacının bu durumun aksini ispat edemediğinden, davacının davasının reddine, ayrıca davacı yanın tazminata yönelik talebinin tam olarak reddedildiğinden AAÜT’nin 13. Maddesinin 4. Fıkrası gereğince maktu ücreti vekalete hükmedilerek mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre;
Davacının davasının REDDİNE” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil vekili olarak gerekçeli kararın taraflara tebliği talebinde bizzat bulunmasına rağmen eski çalışanı olan Av. …’a gerekçeli kararın tebliğe çıkarıldığını, …’ın tebliğ tarihinden önce işten ayrıldığını ve davayla ilişiğinin bulunmadığını, gerekçeli kararın ilişiği kesilen avukata tebliğinin taraflarınca hak kaybına yol açtığını, …’a çıkarılan tebligatın usulsüz olup istinaf yoluna başvuru süresinin bu aşamada işlememiş kabul edilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile yerel mahkeme tarafından verilen 10/05/2021 tarihli kararın incelenerek ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi için gereğinin yapılmasını talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava trafik kazası nedeniyle tazminat davasıdır.
Mahkemece, davacının istinaf talebinin süre yönünden reddine dair ek kararın davacı tarafça istinaf edildiği görülmüştür.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun “İstinaf Dilekçesinin Verilmesi” başlıklı 343/3. Maddesinde, “İstinaf yoluna başvurma tarihi konusunda 118 inci madde hükmü uygulanır.”; aynın kanunun “Başvuru Süresi” başlıklı 345. maddesinde, “İstinaf yoluna başvuru süresi iki haftadır. Bu süre, ilamın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlar”; kendisine atıf yapılan “Davanın Açılma Zamanı” başlıklı 118. Maddesinde ise, “Dava, dava dilekçesinin kaydedildiği tarihte açılmış sayılır. Dava dilekçesine davalı sayısı kadar örnek eklenir” düzenlemeleri bulunmaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 15.03.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 7101 sayılı Yasanın 48. maddesi ile değiştirilen “Elektronik tebligat” başlıklı 7/a maddesi;
“Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.
1. 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar.
2. 5018 sayılı Kanunda tanımlanan mahalli idareler.
3. Özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan fonlar ve kefalet sandıkları.
4. Kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların bağlı ortaklıkları, müessese ve işletmeleri.
5. Sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıklar.
6. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları.
7. Kanunla kurulanlar da dahil olmak üzere tüm özel hukuk tüzel kişileri.
8. Noterler.
9. Baro levhasına yazılı avukatlar.
10. Sicile kayıtlı arabulucular ve bilirkişiler.
11. İdareleri, kamu iktisadi teşebbüslerini veya sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıkları; adli ve idari yargı mercileri, icra müdürlükleri veya hakemler nezdinde vekil sıfatıyla temsile yetkili olan kişilerin bağlı bulunduğu birim.
Birinci fıkra kapsamı dışında kalan gerçek ve tüzel kişilere, talepleri halinde elektronik tebligat adresi verilir. Bu durumda bu kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.
Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması halinde bu Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılır.
Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır”
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.;
Kanuna dayanılarak çıkartılan “Elektronik Tebligat Yönetmeliği”nin, “Elektronik tebligatın hazırlanması ve muhataba ulaştırılması” başlıklı 9. maddesinde;
“(1) Tebligat çıkarmaya yetkili makam ve merci, elektronik tebligat mesajını hazırlayarak, UETS’ye teslim eder.
(2) UETS, elektronik tebligat mesajını zaman damgasıyla ilişkilendirerek muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştırır.
(3) Gizliliğin sağlanması amacıyla tebliğ edilecek içerik ve ekli dokümanlar, UETS tarafından şifrelenir ve bunlar ancak muhatap tarafından görülür.
(4) Gerek UETS içi ve gerekse sistemler arası entegrasyon yoluyla yapılan tebligata ait delil kayıtları, elektronik tebligat mesajının tamamının ulaştığı anda üretilir.
(5) Elektronik yolla tebligat, idareleri, kamu iktisadi teşebbüslerini veya sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıkları; adli ve idari yargı mercileri, icra müdürlükleri veya hakemler nezdinde vekil sıfatıyla temsile yetkili olan kişilerin bağlı bulunduğu birime yapılır. Temsile yetkili olan kişilerin ayrı bir elektronik tebligat adresinin bulunması bu kuralın uygulanmasına engel olmaz.
(6) Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.”
Anılan kanun ve yönetmelik hükümleri nazara alınarak somut olayda; gerekçeli kararın davacı vekili Av. …’a elektronik tebligat yolu ile tebliği kapsamında, tebligat evrakında; 17/03/2021 tarihinde “tebligatın, tebligat alanına başarılı bir şekilde konuldu” şerhi, yukarıda belirtilen beş günlük sürenin dolumu ile de, 22/03/2021 tarihinde “tebligat, alıcının hesabına iletilmesine müteakip mevzuat gereği belirlenen süre sonunda otomatik olarak okundu sayıldı” şerhinin konulduğu, buna göre beş günlük sürenin de dolması ile başlayan iki haftalık istinaf süresinin 05/04/2021 günü sonunda dolduğu, istinaf dilekçesinin ise daha sonra, 30/04/2021 tarihinde Uyap’tan sunulduğu (Uyap kaydına da bakıldığında), buna göre kanun yoluna başvuru için yasada belirtilen iki haftalık istinaf süresinin geçtiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar gerekçeli kararın tebliğ edildiği Av. …’ın tebliğ sırasında işten ayrıldığından bahisle tebligatın geçersizliği ileri sürülmüş ise de, dava dilekçesinin ekinde davacı vekili olarak Av. …’ın da yer alıp, daha önceki aşamalarda bir kısım duruşmalara anılan avukat tarafından katılındığı ve bir kısım tebligatın yapıldığı, gerekçeli karar tebligatın yapıldığı tarihten önce veya sonrasında avukatın istifa ettiğine veya azledildiğine dair herhangi bir dilekçe de sunulmadığı, belge de bulunmadığından, anılan avukatın temsile yetkili olmaya devam etmesinin ve bir kısım tebligatların kendisine yapılmasının usul ve yasaya uygun olduğu görüldüğünden, buna yönelik itirazların geçerli olmayacağı görülmüştür.
Bu durumda, kanundaki süre hafta olarak belirlenmiş ise, başladığı güne son hafta içindeki karşılık gelen günün tatil saatinde süre biter. Bu durumda 2 haftalık kanun yolu başvuru süresinin sona erdiğinden; istinaf başvurusunun HMK.’nın 345. maddesinde öngörülen 2 haftalık süre içerisinde yapılmadığından, ek karara yönelik davacı istinafının reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İstinaf eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 345.maddesinde öngörülen iki haftalık süre içerisinde yapılmadığından ek karara yönelik davacı istinafının REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 361 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi.05/09/2022


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.