Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1042 E. 2022/1209 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 31/05/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2022
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 31/05/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 01/06/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24/03/2019 tarihinde dava dışı sürücü …. sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile sürücüsü … olan …. plaka sayılı aracın çarpıştığını, çarpışma neticesinde maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, gerçekleşen kazada tanzim edilen kaza tespit tutanağında “kırmızı fasılalı ışıkta geçen … plaka sayılı araç sürücüsü … isimli şahsın 2919 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre 57/A kuralını ihlal ettiği görüş ve kanaatine varılmıştır…” denildiğini, Karayolları Trafik Kanunu’nun ilgili maddesinde “Kavşağa yaklaşan sürücüler kavşaktaki şartlara uyacak şekilde yavaşlamak, dikkatli olmak, geçiş hakkı olan araçların önce geçmesine imkan vermek zorundadırlar.” denmekte olduğunu, gerçekleşen kazada … plakalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, sürücünün alkol raporu temin edilemediğinden müvekkili şirketin zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi nedeniyle ödenen bedelin sigorta genel şartları ve poliçe uyarınca rücuen tahsili amacıyla sigortalısı aleyhine başvuru imkanı bulunduğunu, dava konusu olay nedeni ile müvekkili sigorta şirketi tarafından 18.900,00-TL hasar miktarının sigortalı adına nakden ve tamamen ödendiğini, bu bedelin tahsili için davalıya başvurulduğunu ancak netice alınamadığını, bunun üzerine Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile davalı hakkında icra takibi yapıldığını, ancak haksız itiraz neticesi takibin durdurulduğunu, davalı kendi kusuruyla meydana gelmesine sebebiyet verdiği kazanın mali külfetini başkalarının üzerine yüklemeye çalışarak olayla ilgili kötü niyetini de açıkça ortaya koyduğunu ve kusurunu da açıkça kabul ettiğini, davalının adına kayıtlı olan taşınmaz ve araçların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için davalı adına kayıtlı olan başta kazaya karışan … plakalı araç olmak üzere taşınmaz ve araçların kayıtları üzerinde ihtiyati tedbir konulması gerektiğini, davalı borçlu aleyhine başlatılan icra takibine sunmuş olduğu borca itirazının iptali ve itiraz edilen borç miktarının %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da bu beyanlarını tekrar etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait aracın sürücüsü …’ın alkollü olmadığını, karşı araç (… plakalı) sürücüsü …’in alkollü olduğunu, alkollü olan aracın hasarının davacı sigorta şirketi tarafından neden ödendiği hususunda bir açıklama yazılmadığını, davacı tarafın ödemek yükümlülüğü altında olmadığı bir bedeli ödeyerek usul ve yasaya aykırı davrandığını, haksız yere ödediği bu bedeli de müvekkilinden tahsil etme çabasına girdiğini, dava dilekçesinde müvekkiline ait aracın sürücüsü olan …’ın alkollü olduğu iddiasına dayanıldığını, ancak buna dair müvekkiline herhangi bir delil tebliğ edilmediğini, davacı ….’nin müvekkilinin aracını sigortalayan şirket olduğunu, sürücü …’ın kusuru nedeniyle müvekkiline rücu etmesinin mümkün olmadığını, açılan davanın reddine, haksız ve kötüniyetli davacı aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Mahkememizin …. E., …. K. Sayılı ve 28/10/2021 tarihli ilamı ile yapılan yargılama ve değerlendirme neticesinde davacı yanca her ne kadar rücu şartları oluştuğu kanaati ile davalıya karşı huzurdaki dava açılmış ise de; dosyadaki bilgi ve belgeler, alınan heyet raporu ve ek rapor, trafik kazası tespit tutanağı birlikte değerlendirildiğinde, özellikle kaza tespit tutanağı incelendiğinde sigortacının ödeme yaptığı araç sürücüsünün alkollü olduğu, davalının maliki olduğu aracın sürücüsünün ise alkollü olup olmadığına yönelik bir tespitin söz konusu olmadığı, davacı vekilinin soyut iddiaları dışında dava dışı araç sürücüsünün alkollü olduğunun ispatlanamadığı, kaldı ki alkollü olması halinde dahi emsal Yargıtay İçtihatlarına göre kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelmiş olmasının aranması birlikte değerlendirildiğinde ispatlanamayan davanın ve şartları oluşmadığından davalı vekilinin kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar davacı vekili tarafından istinaf edilmekle Konya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 07/02/2022 tarih ve … Esas, …. Karar sayılı kararı ile görev yönünden kaldırılmıştır.
Kaldırma ilamında özetle; “Yapılan araştırmaya göre davalının basit usule tabi işletme faaliyetinde bulunduğu, bu halde tacir sıfatına haiz olmadığının anlaşıldığı,
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Somut olayda; davacı vekili, davalının müvekkili şirkette sigortalı olan aracının karıştığı kaza neticesinde zarar görenlere poliçe kapsamında ödeme yaptığından bahisle yaptığı ödemelerin zorunlu mali sorumluluk sigorta sözleşmesi genel şartlarına aykırılık sebebiyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmektedir. Taraflar arasında akdi bir ilişki olup davalının sorumluluğunun kaynağı davacıyla yaptığı trafik sigorta sözleşmesine aykırılıktır. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince somut olayda davanın görülmesinde tüketici mahkemeleri görevlidir.
Bu sebeple davaya bakmanın Tüketici Mahkemesi’nin görevine girdiği halde davaya asliye ticaret mahkemesi sıfatı ile bakılması doğru olmayıp bu halde davada tüketici mahkemesi görevli olduğundan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine ve görevli ve yetkili tüketici mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile verilen karar kaldırılmıştır.
Kaldırma kararı mucibince mahkememizce dosya üzerinde yapılan değerlendirme neticesinde davalının tacir olmadığı, davacı ile davalı arasında zorunlu mali sorumluluk sigortası akdedildiği ve yapılan bu sözleşmenin tüketici işlemi mahiyetinde olması ve bu nedenle de mahkememizin görevli bulunmaması nedeniyle davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine yönelik olarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” şeklinde Açılan davada mahkememiz görevsiz olduğundan davanın HMK 114/1-c ve 115/2 Maddeleri gereğince usulden reddine, HMK nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, verildiği anda kesin olan kararlarda kararın tebliği tarihinden, süresinde kanun yoluna başvurulmadığından kesinleşen kararlarda kararın kesinleştiği tarihten ve kanun yoluna başvurulan kararlarda da kanun yolu başvurusunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren yasal iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dava dosyasının görevli Konya Nöbetçi Tüketici Mahkemesine Gönderilmesine belirtilen iki haftalık süre içinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememizce re’sen davanın açılmamış sayılmasına karar (ek karar) verileceğinin taraflarca bilinmesine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili sigorta şirketine sigortalı aracın ticari taksi plakası bulunan bir araç olduğunu, bu aracın ticari amaçla kullanılmakta olduğunu, gerçekleşen kazanın ise ticari işini yerine getirirken gerçekleştiğini, akdedilen ZMMS poliçesinde kullanım tarzı taksi olarak belirtildiğini, söz konusu sözleşmede göz önüne alındığında davacının tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiğine yönelik kararın usul ve esasa uygun düşmediğini, somut olayda davalının hem mesleki hem de ticari amaçla hareket eden kişi olmakla tüketici olmadığını, davalının mesleki ve ticari amaçla hareket eden kişi olduğunu ve somut olayda ticaret mahkemesinin görevli olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun’unun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nun 1463.maddesinde de, önce 17.maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17.maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.

Gerçekten, 19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile T.T.K.’nun 1463.maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir.
Buna göre;
1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,

2- Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.

Bu durumda mahkemece, yapılan araştırmaya göre davalının basit usule tabi işletme faaliyetinde bulunduğu ,bu halde tacir sıfatına haiz olmadığı anlaşılmaktadır
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Somut olayda; davacı vekili, davalının müvekkili şirkette sigortalı olan aracının karıştığı kaza neticesinde zarar görenlere poliçe kapsamında ödeme yaptığından bahisle yaptığı ödemelerin zorunlu mali sorumluluk sigorta sözleşmesi genel şartlarına aykırılık sebebiyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmektedir. Taraflar arasında akdi bir ilişki olup davalının sorumluluğunun kaynağı davacıyla yaptığı trafik sigorta sözleşmesine aykırılıktır. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince somut olayda davanın görülmesinde tüketici mahkemeleri görevlidir.
Bu sebeple davaya bakmanın Tüketici Mahkemesi’nin görevine girdiği, davada tüketici mahkemesi görevli olduğundan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi kararı doğru olup itiraz yersizdir.
Bu halde, Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
1-Davacı tarafça alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
2-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 01/06/2022

Başkan Üye Üye Katip

E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.