Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : …/…
KARAR NO : …/…
KARAR TARİHİ : 01/07/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/03/2021
NUMARASI : …/… Esas ../… Karar
DAVACILAR : 1- … – TC : … …
: 2….
: 3- … – TC : … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI : 2- … – TC: …, …
VEKİLİ : Av. …..
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 01/07/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 02/07/2021
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 10/08/2018 havale tarihli dava dilekçesinde özet olarak; 26.07.2017 günü saat 10.26 sıralarında davalı sürücü … idaresindeki … plaka sayılı otomobili ile … Sokağı takiben gelip … Caddesine çıkarak sola, son durak istikametine dönmek isterken, aracının ön kısmı ile karşıdan gelen ve … Sokak tarafına yaya olarak geçmeye çalışan …’e çarpması sonucu meydana galen trafik kazasında, yaya …’ün vefatına neden olduğunu, davalı sürücü … hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan cezalandırılması talebi ile Konya …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …/.. Esas ve …/…. Karar sayılı dosyasında açılan kamu davasında, davalı sürücünün asli ve tam kusurlu olduğununun tespit edildiğinden muhkumiyeti ile sonuçlandığını, davalı …’nün … plaka sayılı aracın sürücüsü ve işleteni olduğunu, diğer davalı … şirketinin ise … plaka sayılı otomobilin, 21.01.2017 başlangıç ve 21.01.2018 bitiş tarihli olarak düzenlenmiş 50.000,00 TL teminat limiti ile sınırlı olarak … nolu …. … Sigorta Poliçesi ile sigorta koruması altına alındığından ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23.06.2004 tarihli 2004/13-291 Esas ve 2004/370 Karar sayılı ilamında belirlenen tespitlere göre; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 56. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen manevi tazminatta kusurun gerekmediği, ancak takdirde etkili olabileceğinin Yargıtay’ın 22.6.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında açıkça vurgulandığını, davaya konu olayda müvekkillerinden ….’nin, ölen …’ın eşi, … ve ….’nin ise çocukları konumundaki kişiler olduğunu, …’ın, kaza sonucu hayatını kaybetmesinin onun eş ve çocuklarında manevi yıkım oluşturmasının olağan olduğunu, aslolanın insan hayatı olduğunu ve hayatin yitirilmesinin ölenin yakınlarında açtığı derin ızdırabı, hiçbir değerin telafi etmesinin de imkan dahilinde olmadığını, burada amaçlananın ise sadece bir nebze olsun rahatlama duygusu vermek; öte yandan da zarar veren veya zarardan sorumlu olan yanı dikkât ve özen göstermek konusunda etkileyecek bir yaptırımla caydırıcı olabileceği olduğunu, mahkemece ülkenin ekonomik koşulları, paranın alım gücü, tarafların sosyo-ekonomik durumları, haksız eylemin niteliği ve atfedilen kusur oranı, müvekkillerde oluşan elem ve ızdırabın ağırlığı ve manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin tüm ilke ve kurallar nazara alınarak müvekkilleri lehine talepleri doğrultusunda makul miktarlarda istenen manevi tazminata hükmedilmesine hukuki ve fiili zaruret bulunduğunu, … Sigorta Poliçesi içerisinde düzenlenmiş İhtiyari Mali Sorumluluk Klozu’ndan doğan sorumluluk nedeni ile dava yoluna gitmeden önce davalı … şirketine yazılı başvuru yapılmasına rağmen tazminat ödemesi yapılmadığını belirterek; müvekkillerinden ….’nin eşini, …. ve … ise babalarını elim bir trafik kazası sonucu kaybetmeleri nedeni ile uğradıkları manevi zararları karşılamak ve tatmin duygusu yanında caydırıcılık doğuracak oranlarda olmak üzere müteveffa …’ün; eşi … için 300.000,00 TL, oğlu … için150.000,00 TL, kızı … için 150.000,00 TL manevi tazminatların davalı … AŞ. yönünden ihtiyari mali sorumluluk sigorta poliçesi teminat limiti ile sınırlı olarak dava tarihinden, diğer davalı … yönünden ise karar tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ayrı ayrı müvekkillere verilmesine, yargılama giderleri ile aralannda ihtiyari dava arkadaşlığı olan her bir müvekkilinin davası yönünden ayrı ayrı hükmedilecek vekâlet ücretinin, müştereken ve müteselsilin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Vekili cevap dilekçesinde özet olarak; 26.07.2017 tarihinde saat 10:10 sıralarında müvekkilinin aracıyla işyerine gitmek amacıyla seyir haliydeyken bir anda aracına doğru gelen yayaya çarpması sonucu yaya …’ün hayatını kaybettiğini, kazaya ilişkin olarak Konya …Asliye Ceza Mahkemesinin ../… Esas sayılı dava dosyası ile yapılan yargılama soucunda müvekkilinin asli ve tam kusurlu bulunarak mahkumiyetine karar verildiğini, kararın istinaf yoluna müracaat edildiğini ve halen Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde olduğunu, davacıların manevi tazminat davası niteliği gereği olaydaki özel hallerin ve şartların hakim tarafından incelenmesinin gerektiğini, her ne kadar davacı taraf kusurun gerekmediğini iddia etmişse de kusurun varlığı ve kime ait olduğunun manevi tazminata hükmedilmesi için olmazsa olmaz koşulu olduğunu, ceza dosyasının henüz kesinleşmediğini, dolayısıyla davaya konu olayda kusurun henüz kesinleşmemiş olması sebebi ile öncelikle Konya … Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararının bekletici mesele yapılmasının gerektiğini, manevi tazminata hükmedilebilmesi için müvekkilinin kusurlu olması gerektiğini ve kusurun belirlenmesinin gerektiğini, müteveffanın müvekkilinin aracını kontrol etmeksizin karşıya geçmeye çalıştığından kazaya kendisinin sebebiyet verdiğini, manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olamayacağı gerek doktrinde ve gerekse Türk Yargı sisteminde tartışmasız bir şekilde yerleştiğini, hakimin somut olayda olayın özellikleri ve tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını dikkate alarak manevi tazminat talebini değerlendirmesinin gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müteveffanın 1937 doğumlu olup kaza tarihinde 80 yaşında oluşu, davacıların talep ettikleri tazminat miktarları, bu dava ile elde edilmek istenilen amacın duyulan elemin giderilmesi olmadığını, zenginleşme amacı ile bu davanın açıldığını, dava dilekçesinde kişinin hayatının değeri üzerinde yapılan değerlendirmelerin tamamen duygusal temas amaçlı olup, Türkiye’deki ortalama insan ömrünün davacının kaza tarihindeki yaşından daha düşük olduğunun somut bir veri olduğunu belirterek; davacının davasının reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin her bir davacıya red edilen taleplerine göre ayrı ayrı yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Konya … Asliye Ceza Mahkemesi’nin …./… Esas, …/… Karar sayılı dava dosyası uyap sureti incelendiğinde ; katılanın …, sanık … olduğu, kovuşturma konusunun 27/07/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda yaya …’ün hayatını kaybetmesi nedeniyle başlatılan Taksirle Ölüme Neden Olma suçunu oluşturduğu, kazaya ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen kusur raporunda , sanık sürücü …’nin asli ve tam kusurlu, müteveffa yaya …’ün ise kusursuz olduğuna dair rapor düzenlendiği, yapılan yargılama sonucunda sanık hakkında mahkumiyete karar vereldiği anlaşılmıştır.
Eldeki davanın öncelikle Mahkememizin …/…. Esas, …/… Karar sayılı kararı ile davacıların manevi tazminat davalarının kısmen kabulüne dair karar verildiği, hükmün Konya BAM 3. HD’nin …/… Esas, …/… Karar sayılı ilamıyla hükmün kaldırılmasına karar verildiği, bu nedenle de yukarıda esasa kaydı yapılmıştır.
Dava, ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan manevi tazminat davasıdır.
TBK’nın 56. Maddesine göre; Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminatı takdir etmesi gerekir( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Yukarıda izah edilenler, Konya … Asliye Ceza Mahkemesi’nin …/… Esas, ../.. Karar sayılı ilamı ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Davaya konu 26.07.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası soyunucu davacılar murisi …’ün hayatını kaybettiği, kazaya karışan … plaka sayılı otomobilin davalı sürücü … adına kayıtlı olduğu ve 21.01.2017 başlangıç ve 21.01.2018 bitiş tarihli olarak düzenlenmiş 50.000,00 TL teminat limitli ile sınırlı olarak…. nolu Akkasko-Genişletilmiş … Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunduğu, bu nedenle davalı sigortanın sigortadan kaynaklı sorumluluğunun bulunduğu, davacılar ile davalı şahıs hakkında sosyal ekonomik durum araştırmasının yapıldığı, dava konusu kazaya ilişkin olarak yürütülen kovuşturma dosyasında adli tıp kurumu tarafından düzenlenen kusur raporunda ise davalı sürücünün asli ve tam kusurlu olduğunun tespit edildiğinden Mahkememizin….. Esas, ….. Karar sayılı kararı ile davacıların manevi tazminat davalarının kısmen kabulüne dair karar verildiği, ancak Konya BAM 3. HD’nin …./…. Esas, …/…. Karar sayılı ilamıyla hükmün kaldırılmasına karar verildiği,hükmün kaldırılmasına karar verilmekle hukuk dünyasında mevcut bir karar kalmadığından , kaldırma kararı ile kesinleştiği belirtilen hüküm kısmı da bulunmadığından, lehe doğmuş usulü kazanılmış haktan sözedilemeyeceğinden Konya … Asliye Ceza Mahkemesi’nin …./…. Esas, …/… Karar sayılı dava dosyasının 19/11/2020 kesinleştiği, işbu dosya kapsamında kusur rapor uyarınca dava konusu trafik kazasının oluşumunda davalı …’nün asli ve tam kusurlu olduğunun sabit olduğu anlaşılmakla ; davanın kısmen kabul kısmen reddine, davacı …’ün manevi tazminat talebinin kabulü ile, 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’den ve davalı …. den müştereken ve müteselsilen (… . A.Ş. Poliçe limiti 50.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olarak) alınarak davacıya verilmesine, davacı …’ün manevi tazminat talebinin kabulü ile, 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … ve davalı …. den müştereken ve müteselsilen (… Sigorta A.Ş. Poliçe limiti 50.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olarak) alınarak davacıya verilmesine, davacı …’in manevi tazminat talebinin kabulü ile, 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … ve davalı … den müştereken ve müteselsilen, (… sigorta A.Ş. Poliçe limiti 50.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olarak) alınarak davacıya verilmesine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” şeklinde davanın kısmen kabul kısmen reddine, davacı …’ün manevi tazminat talebinin kabulü ile, 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’den ve davalı ….’den müştereken ve müteselsilen (… Sigorta A.Ş. Poliçe limiti 50.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olarak) alınarak davacıya verilmesine, davacı …’ün manevi tazminat talebinin kabulü ile, 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … ve davalı …. den müştereken ve müteselsilen (… Sigorta A.Ş. Poliçe limiti 50.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olarak) alınarakden alınarak davacıya verilmesine, davacı …’in manevi tazminat talebinin kabulü ile, 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … ve davalı … den müştereken ve müteselsilen, (…. sigorta A.Ş. Poliçe limiti 50.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olarak) alınarak davacıya verilmesine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece ülkenin ekonomik koşulları, paranın alım gücü, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, haksız eylemin niteliği ve davalı sürücüsünün %100 tam kusuru ile kazaya sebebiyet vermesinin, müvekkillerde oluşan elem ve ızdırabın ağırlığı ile manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin tüm ilke ve kuralların nazara alınarak müvekkilleri lehine talep edilen manevi tazminat miktarlarının tamamına veya daha üst tutarlara hükmedilmesi gerekirken az miktarda manevi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kabule göre de yasal olmayan gerekçe ile müvekkili … yönünden hükmedilen manevi tazminatın azaltılmasının da doğru olmadığını, yargılama giderlerinin tamamına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, manevi tazminatların reddedilen bölümleri için kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar lehine vekalet ücreti takdir edilmesinin de hatalı olduğunu, davanın kısmen reddinden dolayı vekalet ücretlerine hükmedilmesinin hakkaniyete uygun olmadığını, kabule göre de poliçe limiti ayarlanarak manevi tazminatlara hükmedilmesinin poliçe limitinin altında bir tutara hükmedilmemesi karşısında davalı …. Lehine vekalet ücreti takdirinin hatalı olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosya kapsamında verilen kararın eksik inceleme yapılarak verilen bir karar olduğunu, usul ve yasaya aykırı olduğunu, tarafların kusurunun hakim tarafından tartışılmadan ceza hakiminin henüz kesinleşmemiş kararındaki kusur oranının aynen kabul edilerek hüküm kurulmasının kanuna aykırı olduğunu, tarafların kusur oranlarının hesaplanırken birçok belge, delil ve bilgilerin de göz ardı edilerek karar verildiğini, müvekkilinin üniversitede öğretim üyesi olarak görev yapan bir bilim insanı olduğunu, yalnız yaşayan ve devlet memuru olması sebebi ile de maaşından başkaca bir gelirinin olmadığını, kazanın meydana geldiği sırada evinden üniversitedeki görevine gitmek amacıyla çıktığını ve dava konusu kazanın son derece talihsiz bir şekilde geliştiğini, müteveffanın yaşından ve başkaca rahatsızlıklarından da kaynaklanan sebeplerle neticenin ortaya çıktığının açıkça görüldüğünü, müteveffanın 80 yaşında olduğunu, müteveffanın ölümü ile genç yaştaki bir kişinin ölümünün yakınları üzerinde oluşturacağı elemin aynı olmadığını, dava tarihi itibari ile takdir edilen manevi tazminat miktarlarının son derecede yüksek olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Davalının kusura yönelik istinaf incelemesinde
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Madde 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Düzenlemesi mevcuttur. Haksız fiil sorumluluğunun ortaya çıkabilmesi için gerekli olan ikinci koşul, zarara sebebiyet veren hukuka aykırı fiilin, fail tarafından kusurlu olarak yapılmış olmasıdır. Kusur, hukuk düzeninin kurallarının bilerek ve isteyerek yada ihmal sebebiyle ihlal edilmesi gerekecektir.Kusurun kanunlarımızda tanımı yapılmamıştır. Uygulama ve öğretide kabul görmüş tanıma göre; kusur, hukuk düzenince kınanabilen davranıştır. Kınamanın nedeni, başka türlü davranma olanağı varken ve zorunlu iken, bu şekilde davranılmayarak, bu tarzdan sapılmış olmasıdır. Kısacası; kusur, genel tanımıyla, hukuk düzeni tarafından bir davranış tarzının kınanması olup; bu kınama, o davranışın belirli koşullar altında bireylerden beklenen ortalama hareket tarzından sapmış olmasından kaynaklanır.
Ceza davasında hükme dayanak yapılan maddi olgularla ve özellikle eylemin hukuka aykırılığını ve failini belirleyen, mahkumiyet kararının bu yönlerinin hukuk hakimini bağlayacağı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hakimini bağlamayacağı hususlarının doktrinde ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında kabul edilmekte olduğu, bunun yanında, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararının, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıdığı, (YHGK’nın 23.01.1985 gün ve 1983/10-372 esas, 1985/21 karar sayılı ilamı) ceza mahkemesinin, uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, olayın varlığına ve sanık tarafından işlendiğine ilişkin maddi olgular hakkındaki kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin hüküm oluşturacağı, bunun nedeninin, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hakiminin hukuk hakiminden çok daha elverişli bir konumda olmasından kaynaklandığı, (…, Hukuk Davalarında Kesin Hüküm, 1965, s. 22 vd; .. …, Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, S. 844; YHGK’nın 28.03.2012 gün ve 19-24 esas, 243 karar sayılı ilamı) böylece, kural olarak hukuk hakiminin ceza yasasındaki hükümlerle ve ceza hakiminin kararıyla bağlı tutulmadığı, ancak ceza yargılamasındaki mahkumiyet kararı, kusurun takdiri ve zarar tutarının saptanması konusunda hukuk hakimini bağlamaz ise de; mahkumiyet kararı, eylemin haksızlığını ve sanık tarafından işlendiği hususları hukuk hakimini bağlayıcı niteliktedir.
6098 sayılı TBK’nun 74. maddesi gereğince hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenen kusur durumu, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleri ve beraat kararı ile bağlı değil ise de; ceza mahkemesinde belirlenen maddi vakıa ile bağlıdır.
Dairemizce Olayla ilgili Konya …. ASCM nin …/… esas sayılı dosyası ile kamu davası açıldığı ve bu dosyada Ankara ATK raporunun bulunduğu ,verilen ceza mahkemesi kararın istinaf edildiği, davalı tarafça olayın tek görgü tanığı ….’ın beyanları dikkate alınmadan rapor düzenlendiğini belirttiği, ceza mahkemesi kararının kesinleşmemesine rağmen İDM ce ayrıca bir kusur raporu aldırılmadan karar verildiği gerekçesiyle kaldırma kararı verilmiştir.
İstinafa konu bu dosyada davalının ceza dosyasının tarafı olduğu gözetilerek ya ceza mahkemesi kararının kesinleşmesi ve maddi vakıa olarak olayın net şekilde tespitinin gerektiği belirtilmiş, yargılama devam ederken Konya …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …/…. Esas, …/…. Karar sayılı dava dosyası uyap sureti incelendiğinde ; katılanın …, sanık … olduğu, kovuşturma konusunun 27/07/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda yaya …’ün hayatını kaybetmesi nedeniyle başlatılan Taksirle Ölüme Neden Olma suçunu oluşturduğu, kazaya ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen kusur raporunda , sanık sürücü …’nin asli ve tam kusurlu, müteveffa yaya …’ün ise kusursuz olduğuna dair rapor düzenlendiği, yapılan yargılama sonucunda sanık hakkında mahkumiyete karar verildiği verilen kararın Ankara BM … CD nin …-…esas …/…. karar sayılı ilamı ile esastan reddine karar verilerek kararın kesinleştiği, davalının asli ve tam kusurlu olduğu anlaşılmakla itiraz yersizdir.
Manevi tazminatın azlığına veya çokluğuna yönelik istinaf itirazında
Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen manevi tazminat kriterleri,davacının tespit edilen sosyal ve ekonomik durumuna,ölenin yaşı (80 yaşında) davalını tam kusurlu olması, olayın oluş şekli dikkate alındığında, davacı yararına hükmolunan manevi tazminatın az olduğu eş için 40.000 TL çocuklar için 20.000 TL üzerinden davanın kısmen kabulünün gerektiğinin dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olacağı bu itibarla davalının istinaf itirazlarının yerinde olmadğı,davacının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Davanın kısmen kabulüne karar verildiğine göre davalılar lehine reddolan kısım için AAÜT gereği vekalet ücreti taktirinin yapılması ve yargılama giderlerinin davanın kabul oranına oranlanması suretiyle yargılama gideri taktiri yerinde olup davacının bunu yönelen itirazı yersizdir.
HMK’nin 355. maddesinde, “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” 353. maddesinde, “ (1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; … b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak; 1)…, 2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, … duruşma yapılmadan karar verilir.” düzenlemelerini içermektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, ilk derece mahkemesinin kararında yukarıda belirtilenler dışında HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden herhangi bir yanlışlığın da bulunmadığı gözetilerek manevi tazminatın yeniden belirlenip davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda manevi tazminat açısından kabulüne, davalının tüm itirazların reddi ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere kaldırılması ve yeniden hüküm tesis edilmesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE,
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda KABULÜ ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere KALDIRILMASI VE DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMAK suretiyle;
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE,
2-Davacı …’ün manevi tazminat talebinin KABULÜ ile, 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’den ve davalı …den müştereken ve müteselsilen (.. A.Ş. Poliçe limiti 50.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olarak) alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı …’ün manevi tazminat talebinin KABULÜ ile, 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … ve davalı ….den müştereken ve müteselsilen (… Sigorta A.Ş. Poliçe limiti 50.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olarak) alınarakden alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı …’in manevi tazminat talebinin KABULÜ ile, 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … ve davalı … den müştereken ve müteselsilen, (… sigorta A.Ş. Poliçe limiti 50.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olarak) alınarak davacıya verilmesine,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
5-Alınması gereken 5.464,80 TL harçtan peşin alınan 2.049,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.415,50 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Davacılar tarafından yapılan 2.090,40 TL harç giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 306,30 TL posta ve tebligat gideri olan yargılama giderinden kabul edilen kısım yönüyle hesaplanan ve takdir olunan 40,73 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
8-Davacı …’ün davasının kısmen kabulü yönüyle, davacı vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 6.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak işbu davacıya verilmesine,
9-Davacı …’ün davasının kısmen kabulü yönüyle, davacı vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak işbu davacıya verilmesine,
10-Davacı …’in davasının kısmen kabulü yönüyle, davacı vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak işbu davacıya verilmesine,
11-Davacı …’ün davasının kısmen reddi yönüyle, davalılar vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 6.000,00 TL maktu vekalet ücretinin işbu davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
12-Davacı …’ün davasının kısmen reddi yönüyle, davalılar vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin işbu davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
13-Davacı …’in davasının kısmen reddi yönüyle, davalılar vekili için A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin işbu davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
14-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının 6100 sayılı HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yine taraflarına iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
15-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
16-Davalı … yönünden alınması gereken 3.415,50 TL harçtan peşin alınan 854,00 TL harcın mahsubu ile 2.561,50 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
17-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
18-Davacı tarafça yapılan 486,30 TL istinaf başvuru gideri ile 22,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 508,30 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
19-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda,kabul edilen miktarlar yönünden davalı açısından kesin,reddolunan alacaklar yönünden davacı açısından HMK’nun 361 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde temyiz yolu açık olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi.02/07/2021
… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …
E imza E imza E imza E imza
Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.