Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/84 E. 2021/535 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
[…] UETS
DAVALI : … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLLERİ : Av. …

Av. …
[…] UETS
Av. …
[…] UETS
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 07/04/2021

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14/11/2011 günü sigortalı araç sürücüsü … idaresindeki … plakalı araç ile sürücü … yönetimindeki … plakalı aracın çarpışması sonucu meydana gelen kazada müvekkil …’ün ağır şekilde yaralanmasına ve çalışma gücünün azalmasına neden olduğunu, kazaya karışan ve … adına kayıtlı … plakalı kamyonetin … Sigorta A.Ş. tarafından trafik sigorta poliçesi ile sigortalandığını, sigortacı sıfatı ile davalının sorumluluğuna gidilerek sakatlanma teminatı klozundan doğan sorumluluğa bağlı olarak geçici iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı ile çalışma gücünün azalmasından doğan maddi zararının tazmini için Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı dosyasında hükme esas alınmış olan adli tıp kurumu raporunda sigortalı araç sürücüsü …’ın %100 kusurlu olduğu, NEÜ Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliğinin …….sayılı raporunda toplam bakıcı gideri zararının 4.796,55 TL, SGK tarafından karşılanmayan ve fatura edilemeyen kaçınılmaz tedavi giderlerinin 3.000,00 TL olarak değerlendirildiği, davalı sigortacının sorumluluğunun bulunduğunu, davalı sigorta şirketine yazılı olarak başvuru yapıldığını ve herhangi bir ödemenin yapılmadığını, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla tedavi ve iyileşme sürecindeki bakıcı giderinden doğan 4.796,55 TL, belgelenemeyen kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan 3.000,00 TL olmak üzere toplam 7.796,55 TL maddi tazminatın kaza tarihinde geçerli tedavi masrafı teminatı kişi başı poliçe limiti ile sınırlı olarak dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkile verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; uyuşmazlık konusu kaza nedeniyle davalı sigorta şirketine yöneltilecek tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini, sigortalı araç sürücüsü kusurlu olduğu kabul edilse dahi davacının sigortalı araç sürücüsünün arkadaşı olduğu, hatır taşımacılığı ile seyahat eden davacının tazminat hesaplamasında hatır taşımasının dikkate alınmasını, dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek taleplerin trafik sigorta poliçesi teminatı dışında olduğunu, davalı şirketin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini temerrüde düşmediğini, hukuki ve tıbbi açıdan eksik ve hatalı değerlendirmeler içeren engelli sağlık kurulu raporuna dayanarak açılan davanın reddine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya … Ticaret Mahkemesinin … tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” …Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı sigorta şirketinin zamanaşımı def’i reddedilmiştir. Şöyleki; Karayolları Trafik Kanunun 109. Maddesi “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Zamanaşımı, tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse, sigortacıya karşı da kesilmiş olur. Sigortacı bakımından kesilen zamanaşımı, tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş sayılır. Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar. Diğer hususlarda, genel hükümler uygulanır.” hükmünü içerir.
Davacının 14.01.2011 tarihli trafik kazasında yaralandığı dosya kapsamında sabittir. Bu nedenle yaralamalı trafik kazalarında KTK 109. Madde gereğince cezayı gerektiren bir fiilin bulunması ve ceza kanununda bu fiil için 8 yıllık uzamış zamanaşımı süresi öngörüldüğünden ve davalı sigorta şirketine KTK 97. Madde gereği başvuru tarihi olan 31.12.2018 tarihi itibariyle zamanaşımı süreleri dolmadığı anlaşıldığından davalının zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı dosyasının 30/06/2020 tarihinde kesinleştiği, dosyasından alınan hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık bilirkişi raporuna göre kazanın meydana gelmesinde davalı tarafından sigortalanan araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu, NEÜ Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliğinin 08/02/2018 tarihli rapor içeriğinden toplam bakıcı giderinin 4.796,55 TL, fatura edilemeyen kaçınılmaz giderlerin 3.000,00 TL olduğu anlaşılmakla, usulüne uygun ve denetime elverişli alınan bilirkişi raporunun yukarıda değinilen Yargıtay ilamı doğrultusunda yeni bir hekim ve bilirkişi raporu alınmasına gerek kalmadığı değerlendirilerek davanın kabulüne ilişkin ; 1-Davacının davasının KABULÜ ile, 4.796,55 TL tedavi ve iyileşme sürecindeki bakıcı gideri ve 3.000,00 TL belgelenemeyen kaçınılmaz tedavi gideri zararına dayalı toplam 7.796,55 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte (14.01.2011 kaza tarihinde geçerli poliçe limiti olan 175.000 TL ile sınırlı olmak üzere) davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; davacının iş bu dosyadaki taleplerinin zamanaşımına uğradığını, kazanın 04/01/2011 tarihinde meydana geldiğini ve 05/01/2019 tarihinde zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının arabulucuya başvuru tarihinin 08/02/2019 olduğunu, başvurunun zamanaşımının dolmasından sonra gerçekleştiğini, hükme esas alınan maluliyet raporunun hatalı verilerle düzenlenmiş olduğunu rasyonel olmadığını, yargılama aşamasında birçok kez ısrarla belirttikleri üzere davacı yanın maluliyetinin Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumuna gönderilerek tespit edilmesi gerektiğini, dosyadaki raporlar arasında çelişki olduğundan çelişkinin giderilmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi gerektiğini, müvekkili şirket aleyhine tedavi gideri adı altında farazi bir şekilde 3.000,00 TL ye hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, geçici iş göremezlik tazminatı geçici bakıcı giderleri ile tedavi masraflarının müvekkili sigorta şirketinin teminatı kapsamında olmadığını, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, itirazları doğrultusunda yeniden hüküm kurulmasına ve davanın reddine, icranın tehirine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Davalı tarafın istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan bakıcı gideri ile faturasız tedavi gideri tazminatları istemine ilişkindir.
Davalının zamanaşımı itirazı yönünden;
6098 sayılı .nun 49. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 72. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararın tazmini istemi ile açacağı davaların, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık, 2918 sayılı KTK.nun 109/1.maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı fiil bazen, hem sorumluluğu gerektiren hem de ceza kanunlarına göre cezayı gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre Ceza Kanununun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörüldüğü hallerde, tazminat davasının daha önce zamanaşımına uğraması tutarlı bir çözüm oluşturmaz. Zira cezalandırma, müeyyide olarak tazminattan daha ağırdır. Bu sebeple, kanun koyucu uyum sağlamak amacıyla ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresince tazminat davasının da devamını temin bakımından genel olarak BK 60/II (6098 sayılı TBK m. 72/I), özel olarak da KTK 109/II. maddesinde düzenleme yapmıştır.
Burada üzerinde durulması gereken, 2918 sayılı KTK’nın 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325, HGK’nın 05.06.2015 tarihli 2014/17-2198 Esas sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir).
Açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelenecek olursa; kaza 16/06/2011 tarihinde gerçekleşmiş, davaya konu trafik kazası sonucunda, Davacı Duran Güleçyüzün ‘ün yaralandığı anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere, KTK’nın 109/II. maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için kamu davasının açılmış olması veya mahkumiyet kararı verilmiş bulunması aranmamakta olup cezayı gerektiren fiilin varlığı yeterlidir. Bir kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan sözkonusu trafik kazası da bu anlamda cezayı gerektiren bir fiil niteliğindedir. Yasa koyucunun amacı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca tehlike sorumluluğunu doğuran olaylarda sorumlulara karşı daha uzun zamanaşımı süresi içerisinde yönelmeyi sağlamaktır. KTK’nın 109. maddesinin 2. fıkrasındaki “cezayı gerektiren fiil” ifadesinin seçilmesi zamanaşımı yönünden yukarıda da açıklandığı gibi soruşturma veya kovuşturma yapılması koşullarının aranmadığı sonucunu doğurmaktadır. Buna göre eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK 85/1,66/1-e maddelerinde öngörülen ceza zamanaşımı süresi dikkate alındığında, eylemle ilgili ceza davasının anılan hükümde öngörülen cezanın türü ve süresi itibariyle TCK’nun 66/e bendi gereğince 8 yıllık zamanaşımı süresine tabi olması gerekecektir.
Her ne kadar ilk derece mahkemesi davacının karayolları trafik kanunun 97.maddesi çerçevesinde davadan önce davalı sigorta şirketine 27/12/2018 tarihli başvurusunun TBK’nun 154/2 maddesinde alacaklı yönünden zaman aşımı süresini kesen sebeplerin tahdidi olarak belirlenmiş olup bu sebepler içersinde sigortaya başvuru hali öngörülmemiştir. Dolayısıyla bu tarihin zamanaşımı hesaplamasında nazara alınması yerinde değildir.Yine Davacının Arabulucuk için başvuru tarihi olup başvuru tarihinde yukarıda bahse konu sürenin dolduğu da görülmektedir. Dolayısıyla, 21/02/2019 dava tarihinde zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmaktadır. Davalı sigorta şirketinin süresinde yapılan zamanaşımı definde bulunuşu nazara alınarak istinafının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Bu nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Yerel Mahkeme kararının HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılarak, yeniden esas hakkında karar verilmesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Yerel Mahkeme kararının HMK.nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA, bu nedenle; (infazda tereddüt oluşmaması için kesinleşen kısımlar da aynen yazılarak)
Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
1-Peşin alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinden ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre 2019 yılı tarifesine göre iki saatlik görüşme nedeniyle taraf başına saati 330,00 TL den toplam 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına ve Harçlar Kanununun 28. ve 130. maddeleri, HMK’nun 302. maddesi ve Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 206. maddesi hükümleri kıyasen uygulanarak işbu kararın arabuluculuk ücreti yükümlüsüne tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmemesi halinde bir ayın bitiminden sonraki 15 gün içinde arabuluculuk ücretinin yükümlüsünden tahsili için müzekkere yazılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davalı vekili yararına yürürlükteki AAÜT hükümleri uyarınca belirlenen ve takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf yargılaması yönünden;
6-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harçlarının talep halinde davalıya iadesine,
7-İstinaf eden davalı tarafından yapılan 148,60 TL başvurma harcı giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
8-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri itibari ile temyiz yoluna başvurulamayacağından, KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi….


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.