Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/83 E. 2021/162 K. 10.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ……
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :
KARAR TARİHİ : 10/02/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/11/2020
NUMARASI : Esas Karar

DAVACILAR :

VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 10/02/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 12/02/2021
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 24/04/2010 tarihinde yaşanan trafik kazası neticesinde …’nın vefat ettiğini, vefat ettiğinde 20 yaşlarında olduğunu ve ailesinin geçimine maddi manevi büyük katkı sağlıyor olduğunu, müteveffa …’in ölümü dolayısıyla müvekkili anne … ve baba ..’nin destekten yoksun kalma zararlarının karşılanması gerektiğini, müvekkillerinin destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin karşılanması amacıyla davalı sigorta şirketine başvuruda bulunduklarını, ancak sigorta şirketinden herhangi olumlu bir yaklaşım görülmediğini, tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik müvekkilleri anne … adına 2.500,00-TL, baba … adına 2.500,00-TL toplamda 5.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da bu beyanlarını tekrar etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak tebligat yapılmış, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müteveffanın aracın sürücüsü olduğunu ve aynı zamanda işleteni olduğunu, ayrıca kazaya kendi kusuruyla sebebiyet verdiğini, bu nedenle kendi kusurundan dolayı tazminat talep edemeyeceğini, müvekkili şirketin temerrüde düşmediği gibi davanın açılmasına da sebebiyet vermediğini, işbu davadan evvel tarafları ve konusu aynı olan 19/09/2018 başvuru tarihli, 2018.E.73027 sayılı, K-2019/26291 K. Sayılı Sigorta Tahkim Komisyonuna davacılarca başvuru yapıldığını ve talebin reddedilip kesinleştiğini, bu nedenlerle kesin hüküm nedeni ile davanın reddini, kabul anlamına gelmemek üzere aleyhe hüküm kurulması halinde ise poliçe limiti ve sigortalının kusur oranı dikkate alınarak hüküm kurulması gerektiğini ve reddedilen kısım için ise yargılama ücreti ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Dosya kül halinde değerlendirildiğinde davacılar tarafından işbu davadan evvel, aynı olay ve aynı taleplere matuf olarak Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulduğu, söz konusu başvurunun reddedildiği, red kararına karşı itiraz edilmeyerek kararın kesinleştiği, şekli manada kesinleşen kararın işbu davada maddi anlamda kesin hüküm teşkil ettiği, HMK.’nun 114/1-i maddesi gereği aynı davanın daha evvel kesin hükme bağlanmamış olmasının dava şartı olduğu, HMK.’nun 115. Maddesi gereği ise dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden her zaman reddinin mümkün olduğu nazara alındığında, daha evvel verilmiş ve kesinleşmiş Sigorta Tahkim Komisyonu kararı bulunduğundan dolayı davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” şeklinde davacı tarafından açılan davanın HMK 114/1-i ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; usul yönünden 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 30/16 maddesine göre uyuşmazlık hakem heyetince verilen kararın yok hükmünde sayılması ve dosyanın görevli mahkemeye tevdi edilmesine karar verilmesi gerekirken, davanın esası hakkında karar verilmesi hatalı olduğunu, kesin hüküm açısından ise fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak kısmi olarak 5.100 TL üzerinden Sigorta Tahkim Komisyonuna yapılan başvurunun reddedildiğini, iş bu dava dosyasından bulunan sigorta şirketinin müvekkillerinin destekten yoksun kalma tazminatı alacağı miktarın dikkate alındığında hak kaybına sebebiyet verilmemesi adına 5.100 TL miktar yönünden kesin hüküm oluşması açısından fazla kalan hakları yönünden yargılamanın devam etmesi gerektiğini, Yargıtay HGK içtihadında davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla sigorta şirketinin zararın tamamından sorumlu olduğu dikkate alınarak müvekkilleri yönünden kısmi açılan davanın hak kaybına sebebiyet verilmemesi için destekten yoksun kalınan fazlaya ilişkin miktar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın, kesin hüküm bulunması nedeniyle usulden reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 30/12.
(12) Tahkim sistemine üye olmak isteyenlerden katılma payı, uyuşmazlık çözümü için Komisyona başvuranlardan ise başvuru ücreti alınır. (Değişik ikinci ve üçüncü cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) Beş bin Türk Lirasının altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları kesindir. Beş bin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı kararın Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebilir. (Ek cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) İtiraz talebinde bulunmak için bu madde uyarınca belirlenen başvuru ücretinin Komisyona yatırılması şarttır. (Ek cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) İtiraz üzerine hakem kararının icrası durur. (Ek cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) İtiraz talebi münhasıran bu talepleri incelemek üzere Komisyon tarafından teşkil edilen hakem heyetlerince incelenir. (Ek cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) İtiraz talebi hakkında işin heyete intikalinden itibaren iki ay içinde karar verilir. (Ek cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) Beşbin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları bu madde uyarınca süresinde itiraz başvurusunda bulunulmaması hâlinde kesinleşir. (Ek cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) Bu uyuşmazlıklar hakkında bu madde uyarınca yapılan itiraz üzerine verilen karar kesindir. (Ek cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) Kırk bin Türk Lirasının üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen kararlar için temyize gidilebilir. (Değişik cümle: 13/6/2012-6327/58 md.) Ancak, tahkim süresinin sona ermesinden sonra karar verilmiş olması, talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmiş olması, hakemlerin yetkileri dahilinde olmayan konularda karar vermesi ve hakemlerin, tarafların iddiaları hakkında karar vermemesi durumlarında her hâlükarda temyiz yolu açıktır. Temyize ilişkin usûl ve esaslar hakkında Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın kesin hükmü düzenleyen 303. maddesinde “(1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir…” hükmüne yer verilmiştir. Yine aynı kanuna göre kesin hüküm itirazı dava şartlarından olup 6100 sayılı HMK’nın 115. maddesi gereği dava şartının her zaman ileri sürülmesi mümkündür.
Dava şartları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesinde düzenlenmiştir. Dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılamanın devamı için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır.
HMK.’nun 115/2. maddesindeki kurala göre, “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder”. Düzenleme gereğince, eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise hâkim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmelidir.

Yukarıda belirtilen 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/12. fıkrasında ‘‘…. Beş bin Türk Lirasının altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları kesindir. Beş bin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı kararın Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebilir…… Beşbin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları bu madde uyarınca süresinde itiraz başvurusunda bulunulmaması hâlinde kesinleşir. Bu uyuşmazlıklar hakkında bu madde uyarınca yapılan itiraz üzerine verilen karar kesindir. Kırk bin Türk Lirasının üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen kararlar için temyize gidilebilir. Ancak, tahkim süresinin sona ermesinden sonra karar verilmiş olması, talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmiş olması, hakemlerin yetkileri dahilinde olmayan konularda karar vermesi ve hakemlerin, tarafların iddiaları hakkında karar vermemesi durumlarında her hâlükarda temyiz yolu açıktır.’’ düzenlemeleri yer almaktadır.
Dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hüküm ile çözümlenmemiş olması dava şartıdır. Aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önce dava açılmış ve verilen hüküm kesinleşmiş ise, artık o dava konusu hakkında kesin hüküm vardır. Aynı dava yeni bir dava konusu yapılamaz; yapılırsa, mahkemenin kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözeterek, davayı esasa girmeden usulden reddetmesi gerekir. Usule ilişkin nihai kararlar, “ancak mevzuunu teşkil eden husus hakkında muteber” olduğundan (HUMK m.237,I), bu kararlar sadece ilişkin oldukları usuli sorun hakkında kesin hüküm teşkil eder; yoksa dava konusu uyuşmazlığın esası hakkından kesin hüküm teşkil etmez.
Somut olayda, Sigorta Tahkim Komisyonu davacının aynı konudaki talebini olayın tek taraflı kaza olması ve davacıların 3. Kişi sayılamayacağı gerekçesiyle reddederek uyuşmazlığı esastan çözmüştür.Bu halde hakkın özünün istenemeyeceğine dair yapılan bir tespit ve mevzunu teşkil eden husus hakkında muteber olduğundan, dava konusu uyuşmazlığın esası hakkında maddi anlamda bir kesin hüküm oluşturur.
Davacıların işbu davadan evvel aynı olay nedeniyle ve aynı taleple ilgili olarak Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurduğu ve başvurunun reddedilip kesinleştiği, bu hususla alakalı olarak Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından gönderilen cevabi yazıda 5684 sayılı kanunun 30/12. maddesi hükmü gereği, kararın bildirim tarihinden itibaren 10 gün içinde Sigorta Tahkim Komisyonuna itiraz yolu açık olmak üzere karar verildiği, ancak taraflarca herhangi bir itiraz başvurusunda bulunulmadığının görüldüğü bildirilmiştir.
Somut olayda aynı olay ve aynı taleplere matuf olarak Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulduğu, söz konusu başvurunun reddedildiği, red kararına karşı itiraz edilmeyerek kararın kesinleştiği, şekli manada kesinleşen kararın işbu davada maddi anlamda kesin hüküm teşkil ettiği, HMK.’nun 114/1-i maddesi gereği aynı davanın daha evvel kesin hükme bağlanmamış olmasının dava şartı olduğu, HMK.’nun 115. Maddesi gereği ise dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden her zaman reddinin mümkün olduğu nazara alındığında, daha evvel verilmiş ve kesinleşmiş Sigorta Tahkim Komisyonu kararı bulunduğundan dolayı davanın usulden reddine dair karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucurda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri yerinde olmadığı kanaatine varıldığından, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
1-Davacılar tarafından yatırılan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
2-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4 – Dair, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 361 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde temyiz yolu açık olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi12/02/2021

Başkan Üye Üye Katip

E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.