Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/806 E. 2021/720 K. 01.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas

DAVACILAR : 1- …
2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …
2- …
3- … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 02/06/2021
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Öncelikle yukarıda isim ve TC kimlik numaralı müvekkilleri tanıtmak gerekir ise; müvekkillerden … müteveffanın annesi, … ise babası olduğunu, davalı … Konya ili, Meram İlçesi, Çomaklar mevkinde 03/08/2020 tarihinde yasal hız sınırlarının oldukça üzerinde bir şekilde seyir halinde iken diğer davalı …’ın sahibi olduğu … plakalı araç, Ford marka ile yoldan karşıya geçmekte olan müteveffaya son sürat bir şekilde çarptığını ve müvekkillerin neşe ve hayat kaynağı …’in vefatına neden olduğunu, olayın hemen ardından olay yerine Jandarma ekipleri gelmiş, ekte sunmuş oldukları … kaza sıra numaralı, 03/08/2020 tarihli kaza tespit tutanağını tuttuklarını, iş bu kaza tespit tutanağı incelendiği takdirde meydana gelen kazada davalı …’in tam ve asli kusurlu olduğu hukuka uygun bir şekilde tespit edildiğini, öncelikle kazanın meydana gelmesinde kullanılan ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3.maddesi gereğince sorumluluk altında olan davalı …’a ait Ford marka … plakalı araç ve diğer menkul gayrimenkullerinin, davalı …’in üzerine kayıtlı menkul ve gayrimenkullerin başkalarına devrini önlemek amacı ile ihtiyati hacze kabil olacak şekilde ihtiyati tedbir şerhi konulmasını talep etiklerini, bu nedenlerle davacı … lehine daha sonra artırılmak üzere, şimdilik 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatına kaza tarihi itibari ile uygulanacak yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen, davacı … lehine daha sonra artırılmak üzere, şimdilik 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatına kaza tarihi itibari ile uygulanacak yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen, ayrıca müvekkillerin yapmış olduğu cenaze ve defin gideri olarak daha sonra artırılmak üzere, şimdilik 100,00 TL’ye dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen hükmedilmesini, yargılama gideri ve karşı vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … ve … vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın açmış olduğu davanın reddinin gerektiğini, usule ilişkin olarak davanın yasal süresi içinde açılmadığını ve zamanaşımı yönünden reddinin gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte istenen faiz başlangıç tarihinin kaza tarihi olmasının usul ve hakkaniyete aykırı olduğunu, talep edilen faiz oranın da fahiş olduğunu, söz konusu aracın kaza tarihinde diğer davalı … Sigorta tarafından sigortalandığını ve davanın yalnızca sigorta şirketine yöneltilmesi gerektiğini, davalı müvekkillerden …’nın araç işleten olarak bahse konu trafik kazasında hiçbir kusurunun bulunmadığını, davanın her iki müvekkil yönünden husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise 03/08/2020 günü … plakalı araçla seyir halinde olan müvekkili …’in önüne …’in fırladığını ve kaldırıldığı hastanede vefat ettiğini, kazada müvekkilinin trafik kurallarına riayet ederek seyir halindeyken müteveffa çocuğun aniden yola gelmesiyle gerçekleştiğini, söz konusu trafik kazasının meydana gelmesinde müvekkillerinin hiçbir kusurunun bulunmadığını, davacının müvekkilinin hız sınırlarının hayli üzerinde seyir ettiği iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, kazanın temel sebebinin henüz 3 yaşında olan bir çocuğa bakım ve gözetim yükümlülüklerini yerine getirilmemesinin olduğunu, müvekkillerinin kusurları olmadığı halde vefat eden çocuğun ailesine tüm iyi niyetleriyle yaklaştığını ve hayli yüksek bir miktarda manevi tazminat adı altında ödemeyi ara buluculuk başvurusu neticesinde yaparak acılarını biraz olsun dindirmek istediklerini, davanın açılmasının iyi niyetin suistimali niteliğinde olduğunu, açılan davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; usule ilişkin olarak davacı tarafça daha önce müvekkil şirkete usulüne uygun bir başvuru yapılmadığını, kanunda öngörülen başvuru şartının gerçekleşmediğini, esasa ilişkin olarak bahsi geçen … plakalı aracın müvekkil şirket nezninde 06/02/2020-2021 tarihleri arasında ZMMS ile sigortalı olduğunu, bu poliçeden dolayı müvekkil şirketin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında olmak üzere ölüm sakatlık halinde her biri için ayrı ayrı azami 410.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru yoksa işletene düşen bir sorumluluğun da olmayacağını, teminat limiti bildirilmesinden dolayı davayı kabul anlamına gelmemek üzere manevi tazminatın poliçe teminatı kapsamında olmadığını, söz konusu kazada yerel mahkemece kazanın meydana geldiği mevkide olaya dair bir mobese kaydı veya kazayı gören kişiler varsa bu kişilerin tanık olarak dinletilmesini ve bu deliller toplandıktan sonra dosyanın ATK kurumuna tevdi edilerek kusura ilişkin rapor alınmasını talep ettiklerini, destekten yoksun kalma tazminatı belirlenirken bilinen ücretin belirlenebilir bir ücret yoksa asgari ücretin baz alınması gerektiğini, müteveffanın davacılara gerçekten desten olduğunun ispatının gerektiğini, davacıya SGK tarafından gelir bağlanıp bağlanmadığı konusunda ilgili SGK İl Müdürlüğüne müzekkere yazılması gerektiğini beyan ederek davanın başvuru şartı eksikliğinden usulden reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi … tarih, … esas sayılı ara kararında özetle; ” … HMK’nın 389. ve devamı maddeleriyle ihtiyati tedbirin şartları, talep, teminat, itiraz düzenlenmiştir.
HMK’nın 389/1. maddesi gereğince; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.”
Maddeye göre; ihtiyati tedbir talebinin yapıldığı sırada, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından, hakkın elde edilmesi tamamen imkansız hale geleceğinden, hakkın elde edilmesinde gecikme nedeniyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe ediliyorsa, ihtiyat tedbir şartlarının var olduğunun kabul edileceği belirtilmektedir. Başka bir deyişle, bu hallerde mahkeme, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İhtiyati tedbirde asıl olan, hakkında ihtiyati tedbir kararı alınacak hakkın bulunması ve yukarıda açıklanan (m. 389’da düzenlenen) bir ihtiyati tedbir şartının (sebebinin) ortaya çıkmasıdır.
Ayrıca yazılı madde hükmü uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için tedbir konulması talep edilen mal yada hakkın dava konusu olması gerekir.
Bu hususlar açıklandıktan sonra somut olaya gelince talep konusu araç dava konusu olmadığından ihtiyati tedbir talebinin reddine dair karar verilmiştir.”
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece yazılan Konya İl Emniyet Müdürlüğüne yazılan müzekkerede … plakalı aracın kaza tarihinden müzekkere tarihine kadarki sahiplik bilgilerinin talep edildiğini, bu müzekkereye cevaben 03/08/2020 kaza tarihinde aracın davalı … … adına kayıtlı olduğunu, şahsın ilgili aracı 12/11/2018 tarihinde satın aldığını ve 22/12/2020 tarihinde yani kazadan sonra 23/12/2020 tarihinde … İş Yapı İnş. Turizm. Mad. İth. İhrc. San. Ve Tic. A.Ş’ye satılarak … plakaya nakil gittiğini, 23/12/2020 tarihinde … adına satış yapıldığını ve plakasının … plakaya nakil gittiğini, 2 gün içinde 3. Adet satış yapıldığını, en son satışın ise davalı …’ın kardeşi olan … lehine yapıldığını, yerel mahkemece verilen ihtiyati hacze kabil olacak şekilde ihtiyati tedbir şerhi konulmasını talebinin reddini içeren ara kararın kaldırılmasını, müteveffanın ölümüne sebebiyet veren kazayı yapmış araç olan ve en son …’a satılan ve plakasının naklinin … plakaya çevrilen araca ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir şerhi konulmasını talep ettiklerini, ayrıca davalıların menkul ve gayrimenkulleri üzerinde ihtiyati haciz yahut ihtiyati tedbir şerhi konulmasını karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava konusu uyuşmazlık, trafik kazası sonucu zarara uğrayan davacıların açtığı tazminat davasında, sigorta dışındaki diğer davalılar ait araç, menkul ve gayrimenkuller üzerine “ihtiyati hacze kabil olacak şekilde tedbir konulması” şeklinde talepte bulunulmuş, mahkemece talep ihtiyati tebdir olarak değerlendirilerek ret kararı verilmiş, verilen bu ara karara karşı davacılar tarafından yapılan istinaf kanun yoluna başvurulmasından kaynaklanmaktadır.
Bu kapsamda davacının talebinin, hem ihtiyati haciz hem de ihtiyati tedbir olduğu değerlendirilmesi gerekmekte olup, bir uyuşmazlıkta hem ihtiyati tedbir hem ihtiyati haciz istenmesine yasal bir engel yoktur.
İhtiyati tedbir, 6100 sayılı HMK’da 389 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
HMK’nın 389. maddesinde; ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır” hükmü düzenlenmekle ihtiyati tedbir açıklanmıştır.
Trafik kazasında davalıların malvarlığının HMK 389. maddesi kapsamında dava konusu uyuşmazlığı oluşturduğunun kabulü mümkün değildir. Dava konusu uyuşmazlıktan kasıt malvarlığının mülkiyetinin taraflar arasında çekişmeli olmasıdır. Davacının amacı trafik kazasından kaynaklanan tazminat alacağını güvence altına almak olduğuna göre, bu talebin niteliği itibariyle ihtiyati haciz istemi olarak ileri sürülmesi gerekir. Mahkemece, yukarıdaki açıklamalar göz önünde bulundurulduğunda “ihtiyati tedbir” talebinin, bu gerekçe ile reddi doğru olduğundan, ihtiyati tedbire yönelik istinaf talebi yerinde değildir.
Bir başka geçici hukuki koruma kurumu olan ihtiyati haciz ise İİK’nun 257 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
İİK’nun 257. maddesinde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir.
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında maucceliyet kesbeder.
İİK’nun 259. maddesinde de teminat hususu düzenlenmiştir. Madde de “İhtiyati haciz isteyen alacaklı hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 87. maddesinde yazılı teminatı vermeye mecburdur.
Ancak alacak bir ilama müstenid ise teminat aranmaz.
Alacak ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkeme teminata luzum olup olmadığını takdir eder.Bu açıklamalara göre ihtiyati haciz “Alacaklının, bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence (garanti) altına almak için, mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulması”dır.
İhtiyati haciz talep eden davacılar tarafından dava konusu yapılan fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak toplam 2.100 TL maddi tazminat alacağını teminen talebin yapılış biçimine göre, ihtiyati haciz talebi konusunda bir değerlendirme yapılmadan, talebin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir.
Dava dosyası kapsamından, davalıların sürücüsü ve maliki olduğu araç nedeniyle meydana gelen kazada kusurlu oldukları, davacıların desteğinin bu kazada vefat etmiş olduğu anlaşılmış bulunmasına göre HMK’nun 390. maddesi kapsamında yaklaşık ispat koşulunun sağlanmış bulunduğu görülmüştür.
Zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır. Yukarıda belirtilen belgeler de nazara alındığında davacıların maddi zararlarının olabileceği kuvvetle muhtemeldir. Haksız fiil tarihi itibarıyla tazminat alacakları muaccel hale gelmiştir.İhtiyati haciz talep edildiği, davanın ilk açıldığı aşamada zararın miktarının net olarak belirlenmesini beklemek hakkaniyetle bağdaşmaz. Zaten davacı vekili de fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak dava açmıştır. Açıklanan nedenlerle, İİK-257-264. maddeleri uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken talebin reddine karar verilmesi doğru değildir. (Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 2016/18144 E,2017/11201 K;aynı daire 2016/9800 E,2017/8052 K)
Tüm bu açıklamalarla yaklaşık ispat koşulları gerçekleşmiş olup, dosyadaki belgelere göre bir miktar tazminat alacağının doğduğunun kabulü ihtimal ve ispat dahilindedir. Bu nedenlerle davacı tarafın taleplerinden ihtiyati tedbir talebinin reddi yerinde olmakla birlikte ihtiyati haciz talebin değerlendirilmeden, sonuç itibariyle talebin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup buna ilişkin ilk derece mahkemesi kararı yerinde görülmemiştir. Kararın bu nedenle kaldırılıp aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, Konya … ASLİYE Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden verilen … tarihli kararının KALDIRILMASINA, YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
2-a)Davacı tarafın tazminat için davalılar …, …’tan talep ettiği İhtiyati Tedbir isteminin REDDİNE,
b) Davacıların tazminat talebi yönünden, davacıların İ.İ.K.’nın 257/1.maddesindeki koşullara uygun ihtiyati haciz talebinin KABULÜ ile; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, harcı yatırılmış 2.100.00-TL alacağın tahsili için, borçlular/davalılar …, …’tan, adına kayıtlı olması halinde, davacının talebi göz önünde bulundurularak … plakalı araç ile diğer menkul ve gayrimenkulleri üzerine İHTİYATİ HACİZ KONULMASINA,
3-İ.İ.K.’nın 259/1.maddesi gereğince alacak miktarı olan 2.100 TL üzerinden %15’i oranında HMK’nun 87.maddesine göre nakdi teminat veya süresiz banka teminat mektubu alınmasına,
4-İhtiyati haciz kararının talep halinde 2004 Sayılı İİK’nun 261. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi’nin yargı çevresi içerisinde bulunan icra dairesine ibrazla yerine getirilmesine,
5-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan peşin ve karar ilam harcının istek halinde istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf giderlerinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate alınmasına,
7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Karar tebliği ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 362/1-(f) gereğince KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi….


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı
Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.