Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/771 E. 2021/883 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- … SİGORTA ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …
: 2- … BELEDİYE BAŞKANLIĞI
VEKİLİ : Av. …
: 3- …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 01/07/2021
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 07/03/2019 tarihinde meydana gelen kaza sonrasında müvekkiline ait … plakalı Honda marka 2017 Civic 5DR model aracın hasar gördüğünü, müvekkiline ait aracın nizami bir şekilde park halinde iken … Belediyesine ait … plaka sayılı ve sürücüsü … olan otobüsün çarpması ve park halindeki araçların da bu çarpma neticesinde birbirine çarpması ile hasar oluştuğunu, Konya … Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyasında delil tespitinin yapıldığını, müvekkilinin aracını kazadan sonra kasko-sigorta kapsamında yetkili servise tamir ettirdiğini, onarım boyunca müvekkiline sigorta şirketi tarafından araç tahsis edilmediği için müvekkilin ulaşım ve araç giderinin meydana geldiğini, meydana gelen masraflar karşılanmadığı için ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak müvekkiline herhangi bir ödeyecek borcun olmadığı iddiası ile takibe itiraz edildiğini, bu nedenle Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasında borçlu davalılar tarafından yapılan itirazların iptali ile takibin devamına, borçluların müteselsilen sorumlu olacağı şekilde kötü niyet tazminatına mahkumiyetine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmalarda da bu beyanlarını tekrarlamıştır.
Davalı … Sigorta Şirketi’ne usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş olup, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen … plaka sayılı aracın müvekkili şirket tarafından sigortalı olduğunu, … plaka sayılı aracın sigorta şirketlerinden hasar dosyalarının ve belgelerinin celbinin gerektiğini, 01/06/2015 tarihli ZMMS Genel Şartları ve ekinde yer alan değer tespiti kriterlerine göre hesaplama yapılmasının gerektiğini, tespit raporunun tek taraflı olduğu için hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, araç mahrumiyeti zararının ZMM dışında olması gerektiğini, dava konusu olayla ilgili olarak varsa ceza soruşturma dosyasının temini ile meydana gelen kazada kusur durumunun tespiti için uzman öğretim görevlilerinden oluşacak bilirkişi heyetine veya Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Kuruluna sevkinin gerektiğini, kusur ve değer kaybı incelemesinin 01/06/2015 tarihli ZMM Genel Şartları ekinde yer alan değer kaybı hesap formülleri gözetilerek konusunda uzman bilirkişi tarafından yapılması gerektiğini, plastik aksamda yapılan onarımın değer kaybına yol açmayacağının tespiti ile müvekkili şirket tarafından eksper raporu uyarınca değer kaybı hesaplanarak dava öncesinde davacı vekiline ödendiğinde davanın reddine, aracın dava konusu kazadan önceki hasarlarının tespitine, davacıya ait aracın kasko şirketine müzekkere yazılarak kasko hasar dosyasının celbine, kazanç kaybı ve benzeri dolaylı zararların teminat dışı olduğundan bu yöndeki taleplerin reddine, taleplerin niteliği, kusur ve hasar tutarının yargılamaya muhtaç olması karşısında likit olmayan alacak talepleri uyarınca icra inkar tazminatı talepleri ile haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesine talep etmiştir.
Davalı … Belediyesi Başkanlığı’na usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş olup, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili belediyeye ait … plakalı araç ile davacıya ait … plakalı araç arasında maddi hasarlı kazanın meydana geldiğini, davacı vekilinin oluşan kazada belediye araç şoförünün tam kusurlu olduğunu ve bu kaza nedeniyle müvekkilinin maddi zararları olduğunu belirterek iş bu maddi tazminat davasını açtığını, kaza sonrasında olay yerinde tutulan kaza tespit tutanağında kazanın nasıl olduğu ve kusur oranının tayini yapıldığını, belediye araç sürücüsü olan diğer davalı …’nun tam kusurlu olduğunun gösterildiğini, mahkemece yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile kusur oranının değişebileceğini, tespit dosyasındaki mevcut olan aracın hasarlı şeklini gösteren fotoğraflardan anlaşılacağı üzere araçtaki hasarın bilirkişi tarafından çok yüksek gösterildiğini, bu nedenle yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, davacının ileri sürdüğü diğer hususların da usul ve yasal dayanaktan yoksun olup davanın reddi ile mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’ya usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş olup, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkiline icra dosyasından herhangi bir ödeme emrinin tebliğ edilmediğini ve müvekkilinin de icra takibine itiraz etmediğini, bu nedenle davanın müvekkili açısından konusuz kaldığını, müvekkili açısından işbu davada HMK hükümlerine göre görevsizlik kararı verilmesini, müvekkilinin … Belediyesi Başkanlığı bünyesinde şoför olarak çalıştığını, bu nedenle davalı belediyenin adam çalıştıran sıfatıyla kusursuz sorumluluk altında olduğunu, bu davada müvekkilinin sorumlu olmasına sebebiyet verecek bir husus olmadığı için belediye ile müvekkili arasında rücu ilişkisinden de bahsedilmesinin mümkün olmadığını, çünkü kazanın belediyeye ait otobüsün frenlerinin boşalması sebebiyle meydana geldiğini, bu durumun dilekçe ekinde sunulan video, resim kayıtları ve davalı belediye otobüs tamir atölyesinden alınan notlardan da anlaşıldığını, otobüsün frenlerinin boşalmasının illiyet bağını kesen bir sebep olduğundan müvekkilin sorumluluğu yoluna asla gidilmemesi gerektiğini, ancak haksız fiil sorumluluğundan söz edilebileceğini, lakin haksız fiil şartlarının da gerçekleşmediğini, davanın öncelikle usulden reddine, yargılama neticesinde esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Dosyada alınan rapora göre davacıya ait araçtaki değer kaybının 12.933,00-TL olduğu, tamir süresi içerisinde araç yokluğu nedeniyle meydana gelen zararın ise 870,00-TL olduğu belirlenmiştir. Davacı da icra takibinde bu iki bedel ile tespit masrafı tutarı olan 873,90-TL’yi ve bu bedellerin işlemiş faizini istemiştir. Davalılar icra takibi ile birlikte temerrüde düşürüldüğünden dolayı takip öncesi için istenen faiz mahkememizce nazara alınmamıştır. Diğer taraftan davacı yaptırmış olduğu tespit masraflarını talep edebileceğinden dolayı bu masraflar da kararda hüküm altına alınmıştır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde; Madde 67 – (Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Hükmünü amirdir.
İİK.’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının İcra Hakimliğıne başvurmadan, alacağını mahkemede dava ederek, haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması şart değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bunlardan ayrı olarak alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte ve böylede borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir.
Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde alacağın net tutarı yargılama neticesi belirlendiğinden davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalılardan … bakımından yapılan değerlendirmede ise; huzurdaki davanın açıldığı tarih olan 01/10/2019 tarihi itibarı ile davalılardan … tarafından icra dosyasına yapılmış bir itiraz söz konusu değildir. Zira icra dosyasından işbu davalıya yapılan tebligat üzerine itiraz 03/02/2020 tarihinde yapılmıştır. İtirazın iptali davalarında geçerli bir icra takibi ve bu takibe yapılmış bir itirazın olması dava şartıdır. Davanın açıldığı tarih itibarı ile … tarafından yapılmış herhangi bir itiraz söz konusu olmadığından işbu davalı bakımından açılan davanın dava şartı yokluğundan dolayı usulden reddi gerekmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirmede, davacı vekilince davalılar aleyhine açılan işbu davada davalıların Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazların iptali, takibin devamı ve % 20 icra inkar tazminatı talep edilmiş olup, alınan raporlar ve dosya kül halinde değerlendirildiğinde; Davacının takip tarihi itibarı ile davalılardan araçtaki değer kaybı olarak 12.933,00-TL, tamir süresi içerisinde araç yoksunluğu nedeniyle meydana gelen zarar olarak 870,00-TL ve değişik iş tespit masrafı tutarı olan 873,90-TL’yi talep edebileceği, ancak takipten evvel davalılar temerrüde düşürülmediğinden dolayı takip öncesine ait faiz talep edemeyeceği, dava tarihi itibarı ile davalılardan …’nun icra dosyasına yaptığı bir itirazın söz konusu olmaması nedeniyle işbu davalı hakkında açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği, şartları oluşmadığı kanaati ile icra inkar tazminatı talebinin reddine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” şeklinde davacının davasının kısmen kabulü ile; davalılar … Belediyesi ve … Sigorta Şirketi’nin Konya …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptıkları itirazların tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile 12.933,00 TL araç değer kaybı, 870,00 TL kazanç kaybı ve 873,90 TL değişik iş masrafı olmak üzere toplam 14.676,90 TL üzerinden iptali ile takibin devamına ( sigorta şirketinin 12.933,00 TL araç değer kaybı ve 873,90 TL değişik iş masrafı olmak üzere toplam 13.806,90-TL’sinden … Belediyesi ile birlikte sorumlu olması kayıt ve şartı ile) bahsi geçen miktarlara takip tarihinden itibaren yıllık %9 ve ileride değişmesi halinde değişen oranlarda yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemlerin reddine, alacak likit olmadığından ve yargılama neticesi tam olarak belirlenebildiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine, davalı … bakımından açılan davanın ise davadan evvel icra dosyasına yapılmış bir itiraz bulunmadığından dolayı dava şartı yokluğu nedeniyle reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … Belediyesi Başkanlığı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın usul ve esasen hukuki mesnetten yoksun olduğunu, kaza sonrasında olay yerinde tutulan kaza tespit tutanağında kazanın nasıl olduğu ve kusur oranının tayinin yapıldığını, belediye aracı sürücüsünün diğer davalı Mesut’un kaza tespit tutanağında tam kusurlu olarak gösterildiğini ancak gerek kaza tespit tutanağında gerekse Yerel Mahkemece alınan bilirkişi raporunda kaza mahallinde park edilen yerin araç park etmeye uygunluğu ile park etme yasağının bulunup bulunmadığının tespit edilemediğini, bu nedenle eksik inceleme ile bilirkişi raporunun tanzim edildiğini, hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, kaza mahallinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile kusur oranının değişebileceğinin açık iken bu hususun göz ardı edildiğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olmadığını, meydana gelen kazada müvekkiline ait aracın zarar gördüğünü, kazaya karışan taraflarca ve ilgili sigorta şirketi tarafından dava tarihine kadar müvekkilinin zararını tazmin edilmediğini ve müvekkilinin kazada hiçbir kusurunun olmadığını, icra takibi açıldıktan sonra yine takibe itiraz edildiğini ve bu davanın açıldığını, bu aşamaların her birine ayrı ayrı itiraz eden ve zararın devamına yol açan karşı tarafın sürekli zararın tazminine engel olan tavrı karşısında sadece alacağın likit olmadığı gerekçesiyle kötü niyet tazminatına mahkum edilmemesini kabul etmediklerini, karşı tarafın samimiyetten uzak ve haksız itirazları ile ödüllendirilmiş olacağını, yaptırılan delil tespiti ve alınan bilirkişi raporu ile alacağın likit hale geldiğini, bu davada alınan bilirkişi raporunda da aynı alacak miktarına ulaşıldığını, bu nedenle likit olmama yönündeki kararın doğru olmadığını, zararın kaza tarihinden itibaren tazmin edilmesi gerektiğini, doğal olarak tazminatın faizinin de kaza tarihinden itibaren başlaması gerektiğini, açılan icra takibinden sadece takip sonrası faiz talep edebileceği ve takip öncesi dönem için faiz talep edilemeyeceği yönündeki kararın kabul edilmediğini, aranan hususun karşı tarafı temerrüde düşürmek ise delil tespitinin karşı tarafa tebliğ edilerek bu hususun yerine getirildiğini, duruşma sonrası alınan kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine uyumlu olmadığını, kısa kararda davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verildiğini ve fazlaya ilişkin istemin reddine denildiğinde taraflarınca bu reddine faize dair olduğu kanaatinin hasıl olduğunu ancak gerekçeli kararda sadece faiz açısından değil müddeabih değerinde de kısmen kısmen kabul kısmen red yönünde hüküm kurulduğunu, kısmi red kısmi kabul kararı ve buna göre taraflarınca düşük vekalet ücretine hükmedilmesini kabul etmediklerini, karşı tarafa vekalet ücreti verilmesini, masraf paylaşımı yapılmasını kabul etmediklerini, müvekkilinin zararını gidermeye çalışırken ve tam kusursuz olduğu olayda talep ettiği paranın yarısı kadar vekalet ücreti ve masrafın karşı tarafa verilmesine hükmedilmesinin davayı anlamsız kıldığını ve gayesinden uzaklaştırdığını beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Davalı belediye vekilinin kusur raporuna itirazı hakkında
… plakalı Honda marka 2017 Civic 5DR model aracın hasar gördüğünü, müvekkiline ait aracın nizami bir şekilde park halinde iken … Belediyesine ait … plaka sayılı ve sürücüsü … olan otobüsün çarpması ve park halindeki araçların da bu çarpma neticesinde birbirine çarpması ile hasar oluştuğunu,gerek tarafik kaza tespit tutanağındaki belirlemeler gerekse mahkemece aldırılan bilirkişi raporu uyarınca Davalı araç sürücüsü …’nun kazada tam kusurlu olduğu, kazaya karışan davacı aracı dahil diğer park halinde bulunan araçların kusursuz olduğu anlaşılmakla itiraz yersizdir
Davacı vekilinin davalı Mesut yönünden istinafı hakkında
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde; Madde 67 – (Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Hükmünü amirdir.
Her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilmelidir.Davalılardan Mesut yönünden davanın açıldığı tarih olan 01/10/2019 tarihi itibarı ile davalılardan … tarafından icra dosyasına yapılmış bir itiraz söz konusu değildir. Zira icra dosyasından işbu davalıya yapılan tebligat üzerine itiraz 03/02/2020 tarihinde yapılmıştır. İtirazın iptali davalarında dava tarihi itibariyle geçerli bir icra takibi ve bu takibe yapılmış bir itirazın olması dava şartıdır. Davanın açıldığı tarih itibarı ile … tarafından yapılmış herhangi bir itiraz söz konusu olmadığından işbu davalı bakımından açılan davanın dava şartı yokluğundan dolayı usulden reddi kararı doğrudur itiraz yersizdir.
Davacı vekilini dava değerinin yanlış değerlendirildiği, bu bağlamda davalılar lehine haksız vekalet ücreti ile yargılama giderinin eksik hesaplandığı itirazı
Davacı vekili Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasında borçlu davalılar tarafından yapılan itirazların iptali ile takibin devamını istemiş,icra dosyası kapsamından itirazın iptaline konu olan alacak ve ferileri toplamı 14.869 TL olup, itirazın iptaline karar verilebilecek miktar da bununla sınırlıdır. Her ne kadar davacı tarafça davalıların alacağın tamamına (bunun içerisindeki harç,vekalet ücreti yargılama gideri vs) itiraz etmeleri nedeniyle 17.435 TL üzerinden itirazın iptalini istemiş ise de, itirazın iptaline karar verildikten sonra bu takip sonrası harç ,vekalet ücret v.s giderlenin takibin iptali istenen miktara eklenemeyeceği, bu hususun zaten resen hükmen infazında dikkate alınacağı,bu miktarın dava değeri olarak eklenmeyeceği ,bu halde davacının fazla miktar üzerinden itirazın iptali istemi olması karşısında kısmen kabulü karar verilip, kabul oranına göre yargılama giderlerinin oranlanıp, reddolan kısım için davalı lehine vekalet ücreti taktir edilmesi yerinde olup itiraz yersizdir.
Davacı vekilinin icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin yanlış olduğu istinafı yönünden
İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Somut olayda tazmini gereken alacak miktarı bilirkişi raporuyla belirlendiğinden bu halde likit alacaktan sözetmek mümkün olmadığından inkar tazminatının reddine karar verilmesi doğru olup itiraz yersizdir.
Davacı vekilinin faizin hükme bağlanmamasının yanlış olduğu istinaf itirazları yönünden,
Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Sigorta şirketinin poliçe kapsamında sorumlu olduğu tazminatı 2918 sayılı KTK 99. maddesi gereğince başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödemesi gerekmektedir. Bu süre içinde ödeme yapılmaz ise bu süre sonra erdikten sonra 9. gün sigorta şirketinin temerrüde düştüğü kabul edilir.
Davacı tarafın davadan önce sigorta şirketine bir başvuruda bulunmaması halinde yada başvuru ispatlanmadığı hallerde davalı sigorta şirketinin dava tarihi itibari ile temerrüte düştüğü kabul edilerek bu tarihten itibaren faize hükmolunması gerekmektedir.
Davacının dava açmadan önce davalı sigortacıya başvuruda bulunduğuna ilişkin bir iddiasının bulunmaması, davalı sigortacının da davadan önce başvuru olmadığını savunmuş olmasına göre, sigortacının en erken dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğü kabul edilerek, davalı sigortacı için temerrüt faizinin dava tarihinden işletilmesini talep edebilir.
(Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/25016 Esas 2017/5136 Karar sayılı ilamları)
Bu bakımdan davalı sigorta şirketi açısından icra takibinden önce temerrüde düşürülüp düşürülmediği davacı tarafça iddia ve ispat olunmadığından bu davalı açısından faize hükmedilmesi yerindedir.
Ne varki yukarıda da belirtildiği gibi Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılacağından haksız fiil tarihi ile takip tarihi arasında gerek işleten gerekse sürücüden faiz talebi hakkı bulunmaktadır.Bu davalılar yönünden faiz talebinin reddine karar verilmesi yanlıştır
NE VARKİ BU YANLIŞLIK RESEN HESAPLAMA İLE GİDERİLEBİLECEK NİTELİKTEDİR
Bu kapsamda yapılan hesaplamada olay tarihi olan 07/03/2019 ile icra takip tarihi 02/05/2019 tarihleri arasında resen yapılan hesaplamada ;
12.933,00 TL araç değer kaybı için 175,39 TL, 870,00 TL kazanç kaybı için 11,80 TL 873,90 TL değişik iş masrafı için 5,60 TL faiz alacağı olduğu hesaplanmıştır
HMK’nin 355. maddesinde, “ İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” 353. maddesinde, “ (1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; … b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak; 1)…, 2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, … duruşma yapılmadan karar verilir.” düzenlemelerini içermektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, ilk derece mahkemesinin kararında yukarıda belirtilenler dışında HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden herhangi bir yanlışlığın da bulunmadığı gözetilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda kabulü ile, davalı belediye vekilin reddine incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere kaldırılması ve yeniden hüküm tesis edilmesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı … Belediye Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİ,
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda KABULÜ ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere KALDIRILMASI VE DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMAK suretiyle;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1-)Davalılar … Belediyesi ve … Sigorta Şirketi’nin Konya …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptıkları itirazların tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile 12.933,00 TL araç değer kaybı, bu değer kaybı için 175,39 TL işlemiş faiz, 870,00 TL kazanç kaybı,bu kayıp için işlemiş 11,80 TL faiz, 873,90 TL değişik iş masrafı ve 5,60 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 14.869,00 TL üzerinden iptali ile takibin devamına (sigorta şirketinin 12.933,00 TL araç değer kaybı ve 873,90 TL değişik iş masrafı olmak üzere toplam 13.806,90-TL’sinden … Belediyesi ile birlikte sorumlu olması kayıt ve şartı ile) bahsi geçen miktarlara takip tarihinden itibaren yıllık %9 ve ileride değişmesi halinde değişen oranlarda yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemlerin reddine,
2-)Alacak likit olmadığından ve yargılama neticesi tam olarak belirlenebildiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-)Davalı … bakımından açılan davanın ise davadan evvel icra dosyasına yapılmış bir itiraz bulunmadığından dolayı dava şartı yokluğu nedeniyle reddine,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
4-Alınması gereken 1.015,70 TL harçtan peşin alınan 297,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 717,95 TL harcın davalılar … Sigorta A.Ş ve … Belediye Başkanlığından müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına, (davalı sigorta şirketinin 13.806,90/14.869,00 oranında 666,25 TL’den davalı … Belediyesi ile birlikte sorumlu olduğuna, tamamından davalı … Belediye Başkanlığının sorumlu olduğuna,)
5-Davacı tarafından yatırılan 348,55 TL harç giderinin davalılar … Sigorta A.Ş ve … Belediye Başkanlığından müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, (davalı sigorta şirketinin 13.806,90/14.869,00 oranında 323,45 TL’den davalı … Belediyesi ile birlikte sorumlu olduğuna, tamamından davalı … Belediye Başkanlığının sorumlu olduğuna,)
6-Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin, haklılık oranına (14.869,00/17.435,00) göre 1.124,64-TL’ sinin davalılar … Belediyesi ve … Sigorta Şirketi’nden, bakiye 195,36-TL’nin de davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (Davalıların sorumlu olduğu miktar yönünden; davalı sigorta şirketinin 13.806,90/14.869,90 oranında 1.043,66 TL’den davalı … Belediyesi ile birlikte sorumlu olduğuna, tamamından davalı … Belediye Başkanlığının sorumlu olduğuna,)
7-Davacı tarafından yapılan 440,00-TL bilirkişi gideri, 102,50-TL yazışma ve tebligat gideri olmak üzere toplam 542,50-TL yargılama giderinden haklılık oranına (14.869,00/17.435,00) göre hesaplanan 415,33-TL’sinin davalılar … Belediyesi ve … Sigorta Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, (Davalı sigorta şirketinin 13.806,90/14.869,90 oranında 385,43-TL’den davalı … Belediyesi ile birlikte sorumlu olduğuna, tamamından davalı … Belediye Başkanlığının sorumlu olduğuna,)
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalılar … Belediyesi ve … Sigorta Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine, (Davalı sigorta şirketinin 13.806,90/14.869,90 oranında 3.786,24-TL’den davalı … Belediyesi ile birlikte sorumlu olduğuna, tamamından davalı … Belediye Başkanlığının sorumlu olduğuna,)
9-Davalılar … Belediyesi ve … Sigorta Şirketi kendilerini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen kısım bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2.566,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
10-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen kısım bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3 ve 7/2 maddesine göre belirlenen 2.615,25-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
11-Davalıların yaptığı yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
12-Davacı tarafından yatırılan ve dosyada kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
13-Davalı … Belediye Başkanlığından alınması gereken 1.002,57 TL harçtan peşin alınan 250,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 751,92 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
14-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
15-Davalı … Belediye Başkanlığı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
16-Davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf başvuru gideri ile 22,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 184,10 TL yargılama giderinin davalılar … Sigorta A.Ş ve … Belediye Başkanlığından müştereken ve müteselsilen tahsili davacıya ödenmesine,
17-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
18-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (78.630,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 01/07/2021

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …
E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.