Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/702 E. 2021/913 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 30/06/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2020
NUMARASI : … ESAS … KARAR
DAVACILAR : 1-…
2-…
3-…
4-…
5- …
VEKİLLERİ : Av. …
ÖNCEKİ DAVALI : … SİGORTA A.Ş.
VEKİLLERİ : Av. …
DAVALILAR : 1-… SİGORTA ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …
2-…
3-… OTO TAŞIMACILIK İNŞAAT TEKSTİL SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ.
VEKİLLERİ : Av. …
İHBAR OLUNAN : … BELEDİYESİ
VEKİLİ : Av. …

BİRLEŞEN KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
… E. … K. SAYILI DOSYASINDA :
DAVACILAR : 1-…
2-…
3- …
4-…
5- …
VEKİLLERİ : Av. …
DAVALILAR : 1-… SİGORTA ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …
2-…
3-… OTO TAŞIMACILIK İNŞAAT TEKSTİL SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ.
VEKİLLERİ : Av. …
4-… BELEDİYESİ
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat

İSTİNAF KARAR TARİHİ : 30/06/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 02/07/2021
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili ana dava yönünden dava dilekçesinde özetle; davacılardan …’ün kullandığı … plakalı motosiklet ile davalılardan …’un sevk ve idaresindeki ve davalılardan … Oto Ltd. Şti.’ye ait olup, ZMMS poliçesi de (önceki) davalılardan … Sigorta A.Ş. tarafından tanzim edilen … plakalı aracın, 17/10/2014 tarihinde kaza yapması sonucu davacılardan …’ün yaralanarak sürekli iş gücü kaybı zararı ile SGK tarafından karşılanmayan tedavi ve bakıcı gideri zararına uğradığını, kusurun davalı tarafta olduğunu, davacılardan … ile …’ün yaralanması nedeniyle ayrıca anne ve babası olan … ve … ile kardeşleri olan … ve …’ün dava konusu kaza nedeniyle büyük bir acı ve üzüntü de yaşadıklarını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacılardan …’ün sürekli iş göremezlik zararından dolayı 15.000 TL, SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri ile bakıcı giderinden dolayı 10.000 TL. olmak üzere toplam 25.000 TL. maddi tazminatın, davalılar … Sigorta A.Ş, … ve … Oto Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılardan …’e verilmesine, ayrıca davacılardan … için 70.000 TL., … ve … için 20.000’er TL. ve … ve … için 10.000’er TL. olmak üzere toplam 130.000 TL. manevi tazminatın da davalılardan … ve … Oto Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacılar vekili, birleşen dava yönünden dava dilekçesinde özetle; aynı kaza nedeniyle ve aynı sebeplere dayalı olarak davalılar …, … Oto Ltd. Şti., … Sigorta Şirketi ve … Belediyesi aleyhine dava açarak, ilk davadaki taleplerinin dışında ve … Sigorta Şirketi’nin ilk davada yaptığı ödemelerin mahsubundan sonra kalan zararlarından dolayı, davacı …’ün sürekli iş göremezlik zararına ilişkin olarak 296.887,84 TL.’nin (davalılardan … ve … Oto Ltd. Şti.’nin sorumluluğunun 84.183,50 TL. ile davalılardan … Sigorta Şirketi’nin sorumluluğunun 100 TL. ile sınırlı olması kaydıyla), bakıcı gideri zararından dolayı 530.120,27 TL.’nin (davalılardan … ve … Oto Ltd. Şti.’nin sorumluluğunun 524.314,18 TL. ile sınırlı olması ama, … Sigorta Şirketi’nin bakıcı giderinden sorumluluğunun olmaması kaydıyla) ve 7.000 TL. SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderinin (davalılardan … ve … Oto Ltd. Şti. ile … Sigorta Şirketi’nin tedavi giderinden sorumluluğunun olmaması kaydıyla) toplam 834.008,11 TL. maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Belediyesi, … Sigorta Şirketi, … ve … Oto Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca davacılardan … için 70.000 TL., … ve … için 20.000’er TL. ve … ve … için 10.000’er TL. olmak üzere toplam 130.000 TL. manevi tazminatın da davalılardan … Belediyesi’nden alınarak davacılara verilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Ana dava yönünden davalılar … Oto Tic. Ltd. Şti. ve … vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; açılan davaya konu kazanın oluşumunda müvekkili …’nın herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin kazanın olduğu kavşağa geldiğinde solundan gelen olup olmadığını kontrol ettiğini, davacının kavşağa uzak geride olduğunu gördüğünü ve kavşağa girip geçtiği sırada davacının müvekkilinin aracına çarptığını, davacının motoruna ait 13 metre fren ve kazıntı izinin davacının ne kadar hızlı seyrettiğini ve hızını azaltmadan kavşağa girdiğinin en büyük delili olduğunu, olay yerinde tutulan kaza tutanağındaki niteleme ve kusur durumunu kabul etmelerinin mümkün olmadığını, davacının geldiği yolun bölünmüş bir yol olmadığını, bu nedenle de kavşakta geçiş üstünlüğünün sağdan gelen müvekkilinin olduğunu, müvekkilinin aracına çarpanın davacı olduğunu, ayrıca davacı sürücünün ehliyetinin de olmadığını, davacıların kazadan dolayı müvekkillerinden maddi ve özellikle manevi tazminat talep etmesinin iyi niyetli olarak kabul edilemeyeceğini, talep edilen manevi tazminat miktarlarının çok fahiş olduğunu ve zenginleşmeye yol açacak mahiyette olduğunu, bu nedenlerle davayı kabul etmediklerini beyan ederek davanın reddi ile yargılama giderlerinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Ana dava yönünden davalı … Sigorta Şirketi vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; dava konusu araca ait plaka bilgilerinin davacı tarafta mevcut olduğunu ve bu nedenle huzurdaki davanın … Sigorta A.Ş. yönünden reddedilmesi ile davacı tarafın yeniden harç yatırarak müvekkili şirket adına yeni bir dava açması gerektiğini, müvekkili şirket adına harç yatırılarak açılan bir dava bulunmadığından husumet itirazlarının kabulünün gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, yapılacak yargılamada araçların kusur durumlarının tespitinin gerektiğini ve sigortalı araç işletenin sorumluluğu nispetinde zarardan sorumlu tutulabileceklerini, ayrıca davacının müterafik kusurunun da dikkate alınması gerektiğini, kaza ile illiyet bağı bulunan maluliyet durumu ve kusur tespiti yönünden rapor alınması gerektiğini, müvekkili şirketin tedavi giderine yönelik bir teminatının bulunmadığını, bu giderlerin SGK tarafından temin edilmesi gerektiğini beyan ederek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Ana dava yönünden ihbar olunan … Belediye Başkanlığı vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; bütçesi vatandaşların vergileriyle dolayısıyla kamu kaynağı ile oluşan belediyelerin söz konusu kararlar nedeniyle sorumluluklarının üzerinde ödemeler yapmasının kamu zararı oluşturduğunu ve vatandaşın hizmetine sunulacak kaynakların tazminat davalarına aktarıldığını, ayrıca davacının açtığı davanın zaman aşımına uğradığını, haksız fiilden kaynaklı tazminat davalarında zaman aşımı süresinin iki yıl olduğunu, müvekkili kurumun bu davanın tarafı olamayacağını, esasa ilişkin olarak ise; taraflarının yokluğunda alınan kusur raporunu kabul etmediklerini, alınan raporlar arasında bariz çelişkinin mevcut olduğunu, alınan kusur raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, alınan hesap raporunda da yapılan hesaplamanın yanlış olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dava yönünden davalı … Oto Tic. Ltd. Şti. ve … vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davacının kusur oranına ilişkin iddialarının gerçeğe uygun olmadığını, davacı vekilince 30/11/2015 tarihli ıslah dilekçesinde ve diğer aşamalarda davalı … Sigorta A.Ş.’den ödeme aldıklarından dolayı bu davalı yönünden davalarından feragat ettiklerini beyan ettiğini, müteselsil sorumlulardan biri hakkındaki davadan feragat edilmesinin diğer müteselsil sorumlu yönünden de teselsül feragat niteliği taşıdığını bu nedenle davacının davalı müvekkillerinden maddi tazminat talep etme hakkının bulunmadığını, ayrıca alınan mevcut raporların hukuka aykırı olduğunu ve eksik inceleme ve tespitler içerdiğini, raporlarda tespit edilen maluliyet oranları ile tespit giderleri ve bakım ihtiyaç sürelerini kabul etmediklerini beyan ederek davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dava yönünden davalı … Belediye Başkanlığı vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin 29/11/2019 tarihli gerekçeli kararı ile;
Davacıların asıl (… E. sayılı) davaları yönünden davanın kabulü ile; Davacılardan …’ün sürekli işgöremezlik zararından dolayı 212.704,34 TL. ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri ile bakıcı giderinden dolayı 12.806,09 TL. olmak üzere toplam 225.510,43 TL. maddi tazminatın, kaza tarihi olan 17/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ile … Oto Taşımacılık İnşaat Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, Davacılardan … için 70.000 TL., … için 20.000 TL., … için 20.000 TL., … için 10.000 TL., … için 10.000 TL. olmak üzere toplam 130.000 TL. manevi tazminatın, kaza tarihi olan 17/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ile … Oto Taşımacılık İnşaat Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
Davacılardan …’ün … Sigorta Şirketi’ne karşı açmış olduğu sürekli iş göremezlik zararından dolayı 15.000 TL., SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri ile bakıcı giderinden dolayı 10.000 TL. olmak üzere toplam 25.000 TL. maddi tazminat yönünden, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, Davacıların birleşen (Konya … ASLİYE Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı) davası yönünden ; Davacılardan …’ün davalılardan … Belediyesi’ne karşı açmış olduğu 834.008,11 TL. maddi tazminat davası ile bütün davacıların … Belediyesi’ne karşı açmış olduğu 130.000 TL.’lik manevi tazminat davasının pasif husumet dava şartı yokluğu sebebiyle usülden reddine, Davacılardan …’ün davalılardan … ile … Oto Taşımacılık İnşaat Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye karşı açmış olduğu sürekli iş göremezlik zararından dolayı 84.183,50 TL. ve bakıcı gideri olarak 524.314,18 TL. olmak üzere toplam 608.497,68 TL.’lik maddi tazminat davasının bu davalılar lehine oluşan usuli kazanılmış hak nedeniyle reddine, davacılardan …’ün … Sigorta Şirketi’ne karşı açmış olduğu 100 TL.’lik SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri ile bakıcı giderine ilişkin maddi tazminat davasının bu davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak nedeniyle reddine dair hükmün kurulduğu, süresinde istinaf başvurusu üzerinde Dairemize gelen dosyanın 02/07/2020 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamı ile kaldırma gönderme kararı verildiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesinin 30/12/2020 tarihli gerekçeli kararı ile; “Somut olayda ; Davalılardan … Belediyesi zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de; 2918 s. KTK.nın 109/2 maddesi ve TCK.nın 89. maddesi ile TCK.nın 66/1-e maddesi gereğince, taksirle yaralanmaya sebebiyet verilmesi halinde ceza davası zamanaşımı süresinin 8 yıl olması, kaza tarihiyle dava tarihi arasında da bu sürenin geçmemiş olması nedeniyle davalı tarafın zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Dava konusu kaza nedeniyle Konya … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında trafik polisi bilirkişi tarafından düzenlenen 26/06/2015 tarihli raporda ve ceza dosyasında Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Kurulu raporunda davacılardan …’ün tali kusurlu, davalılardan …’un asli kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizde makina bilirkişisinden alınan 07/12/2015 tarihli raporda …’un %70, …’ün %30 kusurlu olduğu belirlenmiş, Mahkememizde Karayolları fen heyetinden alınan 13/03/2017 tarihli raporda …’un %30, …’ün %30 ve … Belediyesi’nin %40 kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizde alınan her iki rapora davacı ile davalılardan sürücü ve işletenin itiraz etmesi üzerine, İTÜ bilirkişilerinden 06/05/2019 tarihli rapor alınmış, alınan bu son raporda davacılardan …’ün %30 davalılardan …’un %70 kusurlu olduğu belirlenmiş, alınan bu rapor ceza dosyasında alınan raporlar ve Mahkememizde alınan ilk raporla uyumlu ve dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınarak, davacı …’ün %30, davalı …’un %70 kusurlu olduğu, davalılardan … Belediyesi’nin her hangi bir kusurunun bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Maluliyet konusunda … Tıp Fakültesi bilirkişi heyetlerinin 05/01/2016, 25/02/2019 ve 18/06/2019 tarihli raporlarında ve İstanbul Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu raporunda meydana gelen kazada davacı …’ün %100 oranında sürekli iş gücü kaybı zararına uğradığı belirlendiğinden, birbirleri ile bu yönden örtüşen raporlar esas alınmak suretiyle davacı …’ün dava konusu kaza nedeniyle %100 sürekli iş gücü zararına uğradığı kabul edilmiştir.
… Tıp Fakültesi bilirkişi heyetinin 05/01/2016 tarihli raporu ile 18/06/2019 tarihli raporlarında SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin 10.000 TL. olduğu tespit edildiğinden, SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri 10.000 TL. olarak kabul edilmiştir.
… Tıp Fakültesi bilirkişi heyetinin 18/06/2019 tarihli raporundan, davacının yaralandığı vücut bölgesi itibariyle kask takıp takmamasının etkili olmayacağı anlaşıldığından, davalı tarafın kask takılmaması nedeniyle davacı …’ün mütarafik kusurlu olduğu konusundaki itirazı reddedilmiştir.
Tazminat konusunda farklı bilirkişilerden 25/06/2016, 28/11/2016, 26/06/2018 ve 24/10/2019 tarihli raporlar alınmıştır. Konya BAM 3. HD’nin kararından sonra da tazminat bilirkişisi …’dan 12/10/2020 tarihli 1. ek rapor, 23/11/2020 tarihinde 2. ek rapor alınmıştır.
Dosya kapsamına uygun görülerek hükme esas alınan tazminat bilirkişisinin 23/11/2020 tarihli 2. ek raporuna göre, davalılardan … Sigorta şirketinin ödemelerinden sonra, davacılardan …’ün karşılanmamış sürekli iş göremezlik zararının 554.058,25 TL, tedavi ve bakıcı gideri zararının ise 792.499,16 TL. olduğu belirlenmiştir.
Asıl davada, davalılardan … ve … Ltd. Şti. yönünden ; 212.704,34 TL. sürekli iş göremezlik tazminatı ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri ve bakıcı gideri yönünden 12.806,09 TL. tazminat istenilmiş, hükme esas alınan 23/11/2020 tarihli tazminat bilirkişisinin 2. ek raporu ile belirlenen tazminat göz önünde bulundurularak asıl davanın bu iki davalı yönünden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Asıl davada maddi tazminat talepleri yönünden faiz istenilmeyip, ıslah dilekçesinde hem maddi hem de manevi tazminat yönünden faiz istenilmiş olup; Yargıtay 17. HD.nin 13.06.2017 gün ve 2015/8000 E. 2017/6707 K. sayılı emsal içtihadın da belirtildiği üzere, ıslah dilekçesiyle faiz istenildiğinden, davalı sürücü ve işletenin hükmedilen maddi tazminata ıslah tarihinden değil, temerrüt tarihinden itibaren uygulanması gereken faizden de sorumlu oldukları sonucuna varılmıştır.
Asıl davada, davalılardan … Sigorta Şirketi yönünden ıslah talebinde bulunmamış, dava dilekçesinde müştereken ve müteselsilen istenilen 25.000 TL.’lik maddi tazminat davasının davalılardan … Sigorta Şirketi yönünden konusuz kaldığı sonucuna varılmıştır. Konusuz kalan miktar yönünden davacı taraf yargılama gideri ve vekalet ücreti istemediğinden asıl davada konusuz kalan bu kısım yönünden, davacı taraf lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemiştir.
Asıl davada, diğer davalılar dışında ayrıca … Sigorta A.Ş. yönünden; … Sigorta A.Ş. davalı gösterilmiş ise de, davacının 6100 s. HMK’nin 124. maddesi gereğince iradi taraf değişikliği yaparak … Sigorta A.Ş. yerine … Sigorta Şirketi’ni davalı gösterdiğinden ve iradi taraf değişikliği Mahkememizce kabul edildiğinden, … Sigorta A.Ş. yerine … Sigorta Şirketi davalı taraf olarak kabul edilmiş, ancak davanın tarafı olmaktan çıkartılan … Sigorta A.Ş. lehine yargılama giderlerine ve bu arada (husumete ilişkin hükümler kıyasen uygulanmak suretiyle) vekalet ücretine hükmetmek gerekmiş, daha önce bu konuda verilen karar istinaf denetiminden geçerek kesinleşmiştir.
Birleşen davada, davalılardan … Sigorta Şirketi yönünden; davalı bu sigorta şirketi yargılama sırasında tedavi giderleri klozundan 08/10/2020 tarihinde davacı tarafa 253.000 TL. ödemiş, taraflar arasında ibraname düzenlenmiştir. Tedavi giderleri klozunun limiti 268.000 TL. ise de, davacı tarafın bu sigorta şirketini ibra etmesi karşısında, teminat limiti olan 268.000 TL. tutarında diğer davalıların da tazminattan kurtulduğu sonucuna varılmış, hükme esas alınan tazminat bilirkişisinin 23/11/2020 tarihli ek raporunda da tedavi giderleri yönünden 268.000 TL.’lik mahsup yapılmak suretiyle, karşılanmayan zarar tespit edilmiştir.
Birleşen davada davalılardan … Sigorta Şirketi yönünden davanın konusuz kaldığı belirlenmiş, … Sigorta Şirketi yargılama giderlerinden sorumlu ise de, davacı taraf 30/11/2020 tarihli duruşmada bu davalıdan her hangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti istemediklerini beyan ettiğinden bu davalıya ilişkin yargılama giderleri taraflar üzerinde bırakılmış, davacı lehine bu davalıdan dolayı vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
Birleşen davada, davalılarından … Belediyesi yönünden, Konya BAM 3. HD’nin kararı da göz önünde bulundurularak, idari yargının görevli olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Birleşen davada davalılardan … ve … Oto Ltd. Şti. yönünden, davacı taraf birleşen davada bu davalılar yönünden 09/12/2020 tarihli ıslah dilekçesi sunarak, işleten ve sürücü yönünden (karşılanmamış) maddi tazminat taleplerini, ilk davadaki taleplerini de mahsup etmek suretiyle, sürekli iş göremezlik zararı yönünden 341.353,91 TL.ye, tedavi ve bakıcı giderleri yönünden 779.692,27 TL.ye yükseltmiştir.
Tazminat bilirkişisinin hükme esas alınan 23/11/2020 tarihli 2. ek raporunda davacılardan …’ün sürekli iş göremezlik zararının, sigorta şirketinin ödemelerinden sonra karşılanmamış kalan kısmının 554.058,25 TL. olduğu tespit edilmiş, asıl davada bu zararın 212.704,34 TL.’lik kısmına hükmedildiği görüldüğünden talep gibi kalan 341.353,91 TL. sürekli iş göremezlik tazminatın davalı sürücü … ile işleten … Ltd. Şti.’den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar vermek gerekmiştir.
SGK tarafından karşılanmayan tedavi ve bakıcı giderleri yönünden de, aynı tazminat ek raporda karşılanmamış zarar 792.499,16 TL. olarak tespit edilmiş, asıl davada bu zararın 12.806,09 TL.’lik kısmına hükmedildiği görüldüğünden, talep gibi kalan 779.692,27 TL. tedavi ve bakıcı giderine ilişkin tazminatın davalı sürücü … ile işleten … Ltd. Şti.’den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Manevi tazminat yönünden yapılan incelemede de; Mahkememizin 29/11/2019 gün ve … E. … K. sayılı ilamı ile verilen karar, manevi tazminat yönünden istinaf denetiminden geçerek kesinleşmiş olduğundan manevi tazminat konusunda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde davacıların asıl … E. (önceki numarası: … E. sayılı) davaları yönünden davanın kabulü ile;Davacılardan …’ün sürekli işgöremezlik zararından dolayı 212.704,34 TL. ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri ile bakıcı giderinden dolayı 12.806,09 TL. olmak üzere toplam 225.510,43 TL. maddi tazminatın, kaza tarihi olan 17/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ile … Oto Taşımacılık İnşaat Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, Davacılardan … için 70.000 TL., … için 20.000 TL., … için 20.000 TL., … için 10.000 TL., … için 10.000 TL. olmak üzere toplam 130.000 TL. manevi tazminatın, kaza tarihi olan 17/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ile … Oto Taşımacılık İnşaat Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine ilişkin Mahkememizin 29/11/2019 gün ve … E. … K. sayılı önceki ilamı manevi tazminat yönünden kesinleşmiş olduğundan, manevi tazminat konusunda yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
Davacılardan …’ün … Sigorta Şirketi’ne karşı açmış olduğu sürekli iş göremezlik zararından dolayı 15.000 TL., SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri ile bakıcı giderinden dolayı 10.000 TL. olmak üzere toplam 25.000 TL. maddi tazminat yönünden, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davacıların birleşen (Konya … ASLİYE Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı) davası yönünden ; Davacılardan …’ün davalılardan … Belediyesi’ne karşı açmış olduğu 834.008,11 TL. maddi tazminat davası ile bütün davacıların … Belediyesi’ne karşı açmış olduğu 130.000 TL.’lik manevi tazminat davasının, idari yargı yolu görevli olduğundan dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine, davacılardan …’ün davalılardan … ile … Oto Taşımacılık İnşaat Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye karşı açmış olduğu sürekli iş göremezlik zararından dolayı, 341.353,91 TL. ve bakıcı gideri olarak 779.692,27 TL. olmak üzere toplam 1.121.046,18 TL.’lik maddi tazminatın, kaza tarihi olan 17/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ile … Oto Taşımacılık İnşaat Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, davacılardan …’ün … Sigorta Şirketi’ne karşı açmış olduğu 100 TL.’lik SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri ile bakıcı giderine ilişkin maddi tazminat davası yönünden, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalılar … Oto Tic. Ltd. Şti. ve … vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece …. … Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalından alınan 05/01/2016 tarihli kurul raporunda, 29/11/2016 tarihli hesap bilirkişi raporunda ve Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Güvenliği Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan 13/03/2017 tarihli kusur bilirkişi raporunda davalı müvekkilleri lehine doğan usuli hakların dikkate alınarak hüküm kurulması gerektiğini, davacı vekilince 30/11/2015 tarihli ıslah dilekçelerinde ve diğer aşamalarında davalı … Sigorta A.Ş.’den ödeme aldıklarından, bu davalı yönünden davalarından feragat ettiklerini beyan ettiklerini, davacının davalı müvekkillerinden maddi tazminat talep etme hakkının bulunmadığını, davanın bu yönüyle de reddinin gerektiğini, Yerel mahkemece tedavi giderleri ve bakıcı giderleri açısından 12.806,09 TL’den davalı müvekkillerinin sorumlu tutulduğunu, diğer müteselsil davalı sigorta şirketi açısından davanın reddedildiğini, davacının bu feragatinin müteselsil sorumlu davalı müvekkillerine sirayet edeceğini, davanın bu yönüyle de reddinin gerektiğini, davacı tarafın dosya kapsamında 30/11/2015 tarihinde davayı ıslah ettiğini ve aynı davada tarafların bir kez ıslah yoluna başvuracağından sonraki ıslah dilekçesini kabul etmediklerini, davanın bu yönüyle de reddinin gerektiğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dairemizce yapılan kaldırma kararı doğrultusunda İDM ce araştırma yapılmasına
BU KAPSAMDA
Davalı … ve … vekilinin tazminat hesabında müvekkilinin % 30 kusurunun esas alınmasının gerektiği, kazanılmış hak gerçekleştiği istinafı yönünden;
Müteselsil sorumluluk, Kanundan doğan müteselsil borçluluğun bir türü olup aynı zararın oluşumunda rolü olan birden fazla kimsenin tazminatın tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu ve zarar görenin dilediği sorumludan tazminatın tamamını veya bir kısmını talep edebileceği sorumluluk türüdür.
Zarar gören, zararın tamamını veya bir kısmını dilediği sorumlu veya sorumlulardan talep edebilir.
Bu husus HGK’nın 24.6.1983 tarih 1981/9-533 Esas 1983/724 Karar sayılı kararı ile “Birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK.’nun 61.maddesi ya da birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen maddesi uyarınca ve aynı Yasanın 163.maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebilir.
Ancak, aynı Yasanın 141.maddesi gereğince teselsül, ister yasadan, ister sözleşmeden doğmuş olsun, bu kuraldan yararlanma hakkı sadece zarara uğrayanın, daha geniş bir deyim ile alacaklınındır. Zarara uğrayan (alacaklı), bu hakkını kullanmadıkça, yani müteselsilen tahsil isteğinde bulunmadıkça, mahkeme re’sen onun yararına teselsül kuralını uygulayamaz. Çünkü Hakim istek ile bağlı olup, istek dışı karar veremez. HMK 26.maddesi buna engeldir” şeklinde kabul edilmiştir.
Birden fazla kimseyi müteselsil sorumlu tutmak isteyen zarar gören, bu kimselere karşı dava açarken bu niyetini göstermesi, dava dilekçesinden müteselsil sorumlu tutmak istediği kişiyi göstermesi gerekir. Hakim tarafların iddia ve savunmalarıyla bağlı olup teselsülden yararlanma hakkı zarar görene ait olduğundan zarar gören bu hakkı kullanmadıkça mahkeme onun yararına teselsül kuralını kendiliğinden uygulayamaz
Müteselsil sorumluluk, (zincirleme sorumluluk, birlikte sorumluluk) sorumluluk hukukunda önemli bir yeri bulunmaktadır. Müteselsil sorumluluk, aynı zararın oluşmasında rolü olan ancak zararın hangi kısmından sorumlu olduğu tespit edilemeyen birden fazla kimsenin, niteliği itibariyle bölünmeye elverişli başka bir deyişle çoğunlukla para ediminden oluşan tazminat ediminin tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu, alacaklı zarar görenin de dilediği sorumludan edimin tamamını veya bir kısmını talep yetkisine sahip olduğu, sorumlulardan biri ödeme yaptığı oranda diğerlerinin de sorumluluktan kurtulduğu bir birlikte sorumluluk türüdür. Sorumlulukta müteselsillik ilkesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda yer verilmiştir. Müteselsil sorumluluk gerek zarardan sorumlu olanların zarar görene karşı sorumluluğunda gerekse zarardan sorumluların birbirlerine rücu ilişkisinde bazı ilkeler getirmiştir. İşte bu ilkeleri bir bütün olarak müteselsil sorumluluk ilkesi olarak kavramlaştırılmıştır.
Birden çok kişinin aynı zarara birlikte sebep olmalarından doğan zarar aynı sebebe dayanan zarardır. Müteselsil sorumluluğu doğuran “aynı sebep” veya “birlikte sebep” kusur olabileceği gibi sözleşme veya kanundan doğabilir.
Müteselsil sorumluluk zarar görene karşı zarardan sorumlu olanların sorumluluğunun kapsamı ve niteliği yönünden kendine has ilkeler getirmiştir. Normal şartlarda bir zarar birden fazla kişinin fiili ve sorumluluğu ile doğuyorsa o kişilerin sorumluluğu kendi fiillerine yada kusurlarına isabet eden zarar miktarından sorumlu olmalarıdır. Ancak haksız fiilden zarar görenin zararını en kısa, en kolay yoldan tazminini sağlamak amacı ile müteselsillik ile kendine has sorumluluk ilkeleri benimsenmiştir.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesinde “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur” düzenlemesine yer verilmiş olup; motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu; ayrıca, birden fazla kişinin zararı tazmin ile yükümlü olması durumunda, zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtilmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir.
Yine 6098 sayılı TBK’nun 61. maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” demekle birden çok kişinin zarardan aynı sebeple ya da çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır.
Müteselsil sorumluluk, kanundan doğan bir sorumluluk türü olup müteselsil sorumluların birinden talepte bulunan hak sahibinin, tüm ilgililer bakımından müteselsil sorumluluğa dayandığını ifade etmesine de gerek yoktur. Müteselsil sorumluluk ilkesi gereği, araçta yolcu olarak bulunan davacının kazanın oluşumunda kusurunun bulunmamasına göre, zararın tamamını, isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebilir. ( YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2016/7214 E, 2019/2775K-2016/7805 E,2019/3209 K )
Bu bilgiler ışığında somut olayı incelediğimizde;Davacı taraf, dava dilekçesi, ve verdiği Islah dilekçelerinde açıkça davalıların kusuru oranında sorumlu tutulmasını istemediğine göre, bu durum davalıların müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır.Bu durumda mahkemece; davaya konu kazada kusur oranından da söz etmediğine ve açıkça teselsül hükümlerine dayanıp müteselsilen tahsilini istediğine göre zararın kendi kusur dışındaki % 70 lik kısmını davalılardan talep etmesi TBK.’da öngörülen teselsül kurallarına açık bir şekilde dayandığının kanıtı olduğu (HGK 24.06.1983 gün 1981/533E.-1983/724K) yukarıda belirtilen müteselsil sorumluluk ilkesine uygun olduğundan davalı vekillerinin buna yönelik istinafının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Davalı … ve … vekilinin feragat beyanının kendilerine de sirayet etmesi gerektiği istinafı
6098 Sayılı TBK’nun “Borcun Sona Ermesi” başlıklı 166. maddesinin 3.bendinde “alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşmesi, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtarır” hükmü ve 168. maddesinin 2. bendinde “alacaklı diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse, bunun sonuçlarına katlanır” hükmü düzenlenmiştir.
Davacı taraf tam teselsülde olduğu gibi, zararının tümünün tazminini müteselsil borçluların hepsinden isteyebileceği gibi, birisinden de isteyebilir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 145. Maddesi (T.B.K. 166. md.) hükmüne göre, sorumlulardan birinin zararı ödemesi halinde, diğerleri bu oranda borçtan kurtulurlar. Ancak müteselsil borçluların borçtan tamamen veya kısmen kurtulabilmeleri, alacaklının bilfiil tatmin edilmiş olması halinde söz konusudur. Bunun aksinin kabul edilebilmesi için ya alacaklının teselsülden açıkça feragat etmiş olması yahut da böyle bir feragatin durumdan kesin olarak anlaşılması lazımdır. Yine, Borçlar Kanunu’nun 147. Maddesinde (T.B.K. 166.), rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her birinin ödediği miktar oranında alacaklının haklarına halef olacağı ve alacaklının diğerleri zararına, müteselsil borçlulardan birinin durumunu iyileştirdiği takdirde bu fiilin neticelerini şahsen tahammül edeceği düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacılar vekili tarafından, zarardan müteselsilen sorumlu olan araç maliki, sürücü ve araç sigortacısına karşı dava açılmış; dava devam ederken davacılar vekili tarafından davalı sigorta şirketi borçtan tamamen ibra edilmiştir.
Davalı sigorta şirketi 2918 sayılı KTK’nun 85. maddesinde düzenlenen işletenin hukuki sorumluluğunu poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere üstlenmiştir. Davalı sigorta şirketi nezdinde kaza tarihini kapsayacak şekilde ZMSS poliçesi düzenlenmiş olup, poliçede kişi başına ölüm ve sakatlık teminatının 268.000,00 TL olarak gösterilmiştir.
Davalılar kazaya neden olan aracın sürücüsü ve işletenidir. İşletenin, 2918 sayılı KTK.’nun 85. maddesi, sürücünün TBK’nun 49 (BK.’nun 41) vd. madde hükümlerine göre mevcut zarardan davacıya karşı, 2918 sayılı KTK.’nun 88/1. maddesi uyarınca müteselsilen sorumluluğu bulunmaktadır. Alacaklı taraf, TBK’nun 163. maddesi (BK.nun 142/1) uyarınca, müteselsil borçlulardan hepsinden veya birinden borcun tamamen veya kısmen edasını istemekte muhayyerdir.
Davacı taraf, müteselsil sorumlulardan ZMMS sigortasına karşı açtığı davadan konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kazaya karışan aracın neden olduğu zararlardan sorumlu olan davalı, poliçe gereği bedeni zararlarda 268.000,00 TL, geçici iş göremezlik, bakıcı ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri kapsamında sağlık giderleri teminatı altında 268.000,00 TL teminat limiti ile davacıya karşı sorumlu olup, aktüer bilirkişi raporuna hesaplanan miktarın poliçe limitinden fazla olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda da belirtildiği üzere Müteselsil borçlulardan birinin zarar görenin zararını ödemesi oranında diğer borçlular borcundan aynı oranda kurtulurlar. TBK’nun 166. maddesi (BK’nun 145. maddesi) “Borçlulardan biri, ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse, bu oranda diğer borçluları da borçtan kurtarmış olur. Borçlulardan biri, alacaklıya ifada bulunmaksızın borçtan kurtulmuşsa, diğer borçlular bundan, ancak durumun veya borcun niteliğinin elverdiği ölçüde yararlanabilirler. Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşmesi, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtarır” hükmünü içerir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/15947 Esas, 2018/6756 Karar)
Davacıya ZMMS sigorta şirketi tarafından tazminat ödenmiş, davacıların bu ödemeyi kabul ederek davalı sigorta şirketi hakkındaki davadan feragat etmiş olmasına göre, yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin beyanı poliçe limitiyle sınırlı olarak diğer davalılara da ödenen miktar kadar sirayet edecektir. Ne varki hesaplanan miktar teminat limitinin üstünde olduğundan bakiye zarar için davalıların sorumluluğu devam etmektedir. İstinaflar yersizdir.
Davacılar vekilinin davalılar … ve …’e karşı açtığı bakiye sürekli işgörmezlik ve bakıcı giderinden dolayı davanın kazanılmış hak nedeniyle reddinin usul ve yasaya aykırı olduğu istinafı
“Usuli kazanılmış hak” kavramı Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul görmüş usul hukukunun vazgeçilmez ana temellerinden olup, bir davada kesinleşen kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğu gibi, bu usul kuralı davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve uyulması zorunlu olan hakkı ifade eder.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 281.maddesinde bilirkişi raporuna itiraz düzenlenmiş olup, madde gerekçesinde; “…Maddenin birinci fıkrasında yer alan düzenlemeyle, tarafların tatmin olmamaları hâlinde, bilirkişi raporuna itirazda bulunabilme olanaklarının varlığı güvence altına alınmıştır. Bu düzenleme çerçevesinde, bilirkişi raporunda bazı hususlarda eksiklikler mevcutsa yahut raporda bazı hususlar belirsizlik arz ediyorsa, taraflar, raporda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik arz eden hususların ise bilirkişiye açıklattırılmasını yahut yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmasını temin için, raporun kendilerine tebliğinden itibaren onbeş günlük süre içinde, mahkemeye itirazda bulunabilirler. Bilirkişiye yöneltilecek olan sorular, tarafların da görüşü alınmak suretiyle somut olarak belirlenecek olursa, rapora itiraz olasılığı da önemli ölçüde azalır ve bu suretle yargılamanın uzamasının da önüne geçilmiş olur. Burada rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan onbeş günlük süre, kesin süredir; hak düşürücü bir nitelik taşır. Dolayısıyla, taraflar, bu süre içerisinde, itirazlarını dile getirmez ise bilirkişi raporu, onlar bakımından kesinleşir; yani taraflar rapora itiraz olanağını tümüyle kaybederler. Bu durum, zaten Tasarının 100 üncü maddesinde yer alan ve kesin sürelerle ilgili genel bir düzenleme öngören kuralın birinci ve üçüncü fıkralarının işlerlik kazanmasının doğal bir sonucudur…” şekilde düzenlenmiştir.
HMK’nun 280.maddesinde; “Bilirkişi, raporunu varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak Mahkemeye verir, verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir” düzenlemesinin, 281/1 maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususları, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” düzenlemesinin mevcut olduğu, buradaki amacın tarafların raporu okuyup değerlendirmeleri ve varsa itirazlarını bildirebilmeleri olduğu, bu durumda, yani taraflara raporun tebliğ edilmesi ve sonrasında taraflarca rapora itiraz edilmemesi halinde raporun itiraz etmeyen bakımından kesinleşeceği, artık rapora itiraz etme imkanının ortadan kalkacağı, bu hususun kesin sürelerle ilgili düzenlemelerin bir sonucu olduğu,Usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde ise, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı izahtan varestedir.
Mahkemece yapılan yargılamada 24/10/2019 tarihli tazminat raporu dosya kapsamına, güncel asgari ücret rakamlarına ve Yargıtay uygulamalarına uygun görülerek davacının sürekli işgöremezlik zararının 464.844,80 TL., SGK tarafından karşılanmayan tedavi ve bakıcı gideri zararının 923.230,79 TL. olduğu anlaşılmış ise de; davacılar vekilinin 28/11/2016 tarihli (toplam zararı 225.510,43 TL. olarak belirleyen) rapora itiraz etmemesi, hatta ıslah talebini de 28/11/2016 tarihli raporu esas alarak ıslah yapması karşısında, davalı sürücü ve işleten yönünden usuli kazanılmış hak meydana geldiği, … Sigorta Şirketi’nin ödemelerinin mahsubundan sonra, davacılardan …’ün sürekli iş göremezlik zararı olarak 212.704,34 TL., SGK tarafından karşılanmayan tedavi ve bakıcı gideri olarak 12.806,09 TL. olmak üzere toplam 225.510,43 TL.’den fazla tazminat istenemeyeceği sonucuna varılmış, sürücü ve işleten yönünden asıl davadaki bu rakama uygun ıslah edilmiş haliyle maddi tazminat taleplerinin kabulüne, birleşen davadaki sürücü ve işleten yönünden fazlaya ilişkin maddi tazminat taleplerinin (usuli kazanılmış hak prensibi nedeniyle) reddi kararının yanlış olduğunun kaldırma kararımızda belirtildiği
Bu kapsamda
Zira somut olayda davacı tarafça itiraz edilmeyen Maluliyet konusunda … Tıp Fakültesi bilirkişi heyetlerinin 05/01/2016, tarihli raporlarında davacı …’ün %100 oranında sürekli iş gücü kaybı zararına uğradığı belirlendiği halde ,iyileşmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla birlikte kendi içinde çelişkili şekilde iyileşmesinin 18 aya kadar uzayabileceği belirtilmekle birlikte söz konusu raporda davacının ömür boyu bakıcıya muhtaç olup olmadığı konusunda bir tespit bulunmamaktadır.İstanbul ATK dan alınan rapor sonrası bu durum netleşmiş ve üniversitenin kendi içinde bile çelişki raporu düzeltilmiştir.O halde olayda kazanılmış hakkın uygulanması mümkün değildir.Söz konusu raporda sürekli işgörmezmik dönemi içinde sürekli bakıcıya ihtiyaç duyup duymayacağı konusunda bir belirlemesi de yoktur.Bu halde mahkeme kaldırma kararı doğrultusunda hüküm verilmesinde isabetsizlik yoktur
Yine yargıtay 17 Hd uygulamasına göre Belirsiz alacak davasında davacı, alacağının tam ve kesin olarak belirlenmesinden sonra HMK 107.maddesine dayalı olarak bir kez alacağını artırabilir. Ayrıca davasını HMK 176 ve devamı maddelerine göre bir kezde ıslah edebilir.
Keza Sorumluluk hukukunun temel amacı, bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmeleri aynen veya nakden gidererek zarar görenin zarar verici olay sonucunda malvarlığında eksilen değer yerine nitelik veya nicelik yönünden eş bir değer koymaktır. Bu anlamda gerçek zararın belirlenmesi ve giderilmesi önem arzetmektedir. 6098 sayılı TBK m. 75 gereğince gerçek zararın belirlenmesi bakımından karar tarihine en yakın tarihlerdeki ölçütlerin kullanılması gerekmektedir.
Tazminat hesabına etkili unsurlardan birisi olan asgari ücret, kamu düzeni ile ilgili olup; aynı davada, asgari ücretin artması halinde bunun mahkemece resen dikkate alınması gerekmektedir. Hatta davacının ilk asgari ücrete göre yapılan hesaba itiraz etmemesi, o günkü verilerin doğru olduğuna inandığı içindir. Bu durum sonraki gelişmeler nedeniyle asgari ücretlerde gerçekleşen artışlardan kaynaklanan hakkını istemesine engel olamaz. Hüküm tarihine en yakın asgari ücret esas alınarak zarar miktarı tespit edilmelidir
İDM nin karar tarihi itibariyle 2019 verileri oluştuğu halde davacının itiraz etmediği için kazanılmış hak teşkil ettiği belirtilen 2016 asgari ücret verilerine göre hesaplama yapan rapora karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu halde karar tarihine yakın en yakın veriler dikkate alınarak aktüerya bilirkişisinden rapor aldırıldığı anlaşılmaktadır
Yine HMK 107.maddede belirsiz alacak davası düzenlenmiş olup, 107/2.fıkrada “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” esası kabul edilmiştir. Buna göre davacı taraf talep artırım dilekçesi ile talebini artırabilecektir. Talep artırım, niteliği itibari ile davalı taraf aleyhine esaslı bir değişiklik olup, davalı tarafın, duruşmada bulunmadığı durumlarda tebligat yolu ile bu istemden haberdar edilmesi zorunludur.
Belirsiz alacak davası olarak açılan davalarda davacı talep sonucunun belirlenmesi talep sonucunun artırılması şeklinde olmaktadır. Belirsiz alacak davasında talebin belirlenmesinde karşı tarafın iznine veya ıslah yoluna başvurulmasına gerek bulunmaz. Ancak davacı tarafından talep sonucu belirlendikten sonra alacağının daha fazla olması halinde davacının talep sonucunu artırmak için ıslah yoluna başvurması yani ıslah suretiyle talep sonucunu artırması mümkün olacaktır.
6100 sayılı HMK’nın 176 ve devamı maddelerinde ıslah kurumu ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre tarafların, yargılama usulüyle ilgili bir işlemini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği ancak aynı dava içerisinde bu yola sadece bir kez başvurabileceği belirtilmiştir.
Bu açıklamalara göre davanın belirsiz alacak davası olarak açılması halinde davacının öncelikle talep sonucunu belirlemesi, talebin belirlenmesinden sonra alacağın belirlenen miktardan daha fazla olduğunun anlaşılması halinde davacının ıslah yolu ile dava değerini arttırması gerekecektir. Yargıtay uygulamalarına göre trafik kazalarında yaralanmadan kaynaklanan tazminat davalarının belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olduğu kabul edilmiştir. (Yargıtay 17 HD 2015/14980 E 2018/8201 K )
Bu durumda İDM ce bu hükümlerde göre verilen kararda isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu halde, Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalılar … Oto Tic. Ltd. Şti. ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
1-Davalı … Oto Tic Ltd Şti.den alınması gereken 91.983,28 TL harçtan peşin alınan 25.217,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 66.706,28 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
2-Davalı …’tan alınması gereken 91.983,28 TL harçtan peşin alınan 25.217,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 66.706,28 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; manevi tazminat yönünden; (78.630,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, maddi tazminat yönünden; kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde temyiz yolu açık olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi. dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 02/07/2021

… … … … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …
E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.