Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/617 E. 2021/1633 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 02/11/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 11/11/2020
NUMARASI : …

DAVACI : …
VEKİLİ :….
DAVALI : …
VEKİLİ :…
DAVA : Konkordato

İSTİNAF KARAR TARİHİ : 02/11/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 03/11/2021
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin davalı banka nezdinde bulunan keşidecisi … olan … ‘ye ait … seri nolu 20/11/2018 keşide tarihli 15.000,00 TL bedelli çekin, davalı banka tarafından tahsil edilmiş edildiğini, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasından 16/11/2018 tarihli ara kararın 3-k maddesi ile takas yapılmaması yönünde kurulan ara karara rağmen takas yapılmak suretiyle müvekkilinin kredi borçlarına mahsup edilmesi neticesinde, tahsil edilen çek bedeli tutarınca oluşan alacaklarının tahsili amacıyla banka aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, başlatılan takibe davalının borca itiraz etmesi üzerine durduğundan bahisle Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki davalının borca itirazın iptali ile duran takibin kaldığı yerden devamına, davalının alacak miktarının %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacı tarafın tüm taleplerinin haksız, hukuka aykırı ve dürüstlükten uzak olduğunu, müvekkil banka tarafından ihtiyati tedbir kararına aykırı hiçbir işlem yapılmadığını, davacı tarafın hem müvekkil bankaya borçlu olup hem de Konya …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dava dosyasından verilen kararı gerekçe göstermek sureti ile haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, müvekkili bankanın hamili olduğu çekin tahsili işlemlerinde tedbir kararına ve konkordato işlemlerine aykırılık olmadığını, müvekkilinin maddi hukuktan kaynaklanan haklarının gasp edilemeyeceğini, konkordato isteyen davacının banka kredi borçlarının ödenmesi amacıyla davacının müşteri çekini müvekkili bankaya temlik cirosu ile ciro ettiğini, tedbir kararının temlik cirosuna konu olan çekleri kapsamadığını, kapsamasının da düşünülemeyeceğini, müvekkili tarafından herhangi bir takas mahsup işlemi yapılmadığını, yapılan işlemin temlik cirosu kapsamında düşünülmesi gerektiğini, davacının temlik cirosu nedeniyle artık çekin alacaklısı değil müracaat borçlusu sıfatında olduğunu, temlik cirosuna konu çeklerin takasa tabidir denilmesi halinin iyi niyete ve hakkaniyete ve mülkiyet hukukunun özüne aykırılık oluşturacağından bahisle davanın reddine, davacının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Konkordato talep edenler yönünden takas yasağı ilanlardan itibaren ve davamızda ilk ilanın yapıldığı 27/11/2018 tarihinden itibaren başlamaktadır. Davamızda 27/11/2018 tarihinden sonra yapılmış hiçbir devir, takas vs. işlemi yoktur. Dosyada örneği mevcut çek 27/11/2018 ilk ilan tarihinden ve hatta konkordato davasının açıldığı 14/11/2018 tarihinden önce davacı tarafından kredi borçları nedeniyle davalı bankaya temlik cirosu ile cirolanmıştır/devredilmiştir. Kredi borcunun ödenmesi amacı ile bankaya ciro edilen müşteri çekinin İİK nun 294/4. maddesi delaleti ile 200 ve 201. maddeler kapsamında kalan takas işlemi olarak nitelendirilmeleri mümkün değildir. Sözü geçen çek yönünden konkordato isteyen davacımız o çekin hamili/alacaklısı olmayıp olsa olsa o çekin müracaat borçlusudur ve müracaat borçluluğu sıfatı nedeniyle davacımız konkordato ve geçici mühlet tedbirlerinden istifade edebilir. Olayımızda davalı bankanın konkordato isteyen davacıya bir borcu olmadığından önceden verilmiş müşteri çekinin takas mahsup olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Takas kısaca alacak ile borcun mahsuplaşılmasıdır denilebilir. Davamızda alacak ve borcun mahsuplaşılması gibi bir durum yoktur. Davacımız, bankaya borçlu ve borcunu eda edebilmek için müşteri çekini bankaya ciro ederek vermiştir. Olay bundan ibarettir. Ortada takaslık bir konu söz konusu olmadığından işbu takasa itiraz niteliğindeki itirazın iptali davasının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Dosyamızda rapor düzenleyen bankacı bilirkişi … ve hesap bilirkişisi … 19/12/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle; davalı bankanın çeki temlik cirosu ile devir alması halinde 294/4 maddesi yasağı kapsamı dışında kalmış sayılacağı, ancak tahsil cirosu ile devir aldı ise İİK 294/4 maddesi kapsamında takas yasağına tabi olacağını, her ne kadar çekin davalı bankaya devrindeki ciro, beyaz ciro hükmünde olsa da bankaca çek bedelinin öncelikle davacı hesabına aktarılıp sonra banka hesabına geçirilmesi, çekin davacı kayıtlarında teminata verilen çekler kaydı ile işlenmesi, 06/08/2018 tarihli çek çıkış bordrosunda banka tahsili ibaresinin yer alması ve açıkça borca mahsup edileceği belirtilmemiş olması karşısında tüm deliller hep birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafça çekin gizli tahsil cirosu ile davalı bankaya devir edildiğini, davalı bankaca yapılan takasın İİK 294/4 maddesindeki takas yasağı kapsamında olduğu kanaatinde olduklarını, bu nedenlerle takip tarihinde davalı bankanın davacıya 15.000,00 TL borçlu olduğunu, inkar tazminatının mahkemenin takdirinde olduğunu, aksi kanaat hasıl olur ve ciro temlik cirosu olarak değerlendirilirse İİK 200 ve İİK 294/3 maddesi kapsamında takas işleminin yasak kapsamı dışında kalacağı ve takip tarihinde davacının davalıdan alacağı olmayacağının kanaatinde olduklarına dair görüş bildirmişler ise de gizli tahsil cirosu şeklinde bir kavram mahkememizce kabul görmediğinden raporun tahsil cirosu olduğuna ilişkin kısımlarına itibar edilmemiştir. Davacının sunduğu uzman görüşü de mahkememizin görüşlerine ve hukuka aykırı olduğundan uzman görüşüne itibar edilmemiştir.
Yukarıda da belirtildiği gibi tüm dosya kapsamı ile davacı Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden konkordato talebinde bulunmuş olup 16/11/2018 tarihli ara kararı ile davacı lehine tedbir kararları ve bu ara takas yasağı kararı verilmiştir. Davaya sebebiyet teşkil eden çek ise davalı bankaya 21/11/2018 tarihinde ödenmiştir. Konkordato geçici mühlet kararı 27/11/2018 ve 05/12/2018 tarihlerinde ilgili gazetelerde ilan edilmiştir. 19/11/2018 tarihinde ise davalı bankaya tedbir kararı tebliğ edilmiştir. Dava konusu çekin üzerinde rehin cirosu veya tahsil cirosu olduğuna ilişkin hiçbir bilgi ve kayıt yoktur. Bu durumda çek davalı bankaya temlik cirosu ile devredilmiş sayılır. Çekin rehin veya tahsil cirosuna konu edildiğine ilişkin bankanın imzasını taşıyan hiçbir bilgi ve belge dosyaya sunulmamıştır.
Çekin takas yasağı kapsamında olmadığı ve temlik cirosuna konu olduğu anlaşıldığından dosyadaki bilirkişilerin raporu ile uzman görüşünün cironun tahsil cirosu olduğuna ve çekin takas yasağına tabi olduğuna ilişkin açıklama ve görüşleri hukuka aykırı olduğu gibi hakkaniyete de aykırı olduğundan bunlara itibar edilmemiş olup davacının davasının reddine ve davacının takipte kötü niyetli olduğu hakkında br delil ve iddia olmadığından davalının lehine icra tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir.” şeklinde davanın reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece tesis edilen davanın reddine yönelik hükmün hukuka aykırı olduğunu, dava konusu çekin temlik cirosu şeklinde davalıya ciro edildiğinin ileri sürüldüğünü ancak Yerel Mahkemece yapılan bu değerlendirmenin hatalı olduğunu ve hukuken kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirketin davalı banka nezdinde bulunan keşidecisi … olan …’e ait ……… seri nolu 20.11.2018 keşide tarihli 15.000,00 TL bedelli çekin arkasına atılan imzanın tahsil cirosu niteliğinde olduğunu, bilirkişi tarafından tanzim edilen raporun dava dilekçelerinde izah ettikleri iddialarını desteklediğini, davadaki haklılıklarının ortaya çıktığını ve davanın sübuta erdiğini, uzman görüşünde tespit edildiği üzere müvekkili şirketin davaya konu çeki beyaz ciro ile devrettiğinin anlaşıldığını, 06.08.2018 tarihli ve “Çek Çıkış (Banka Tahsil) ve Senet/Çek Tevdi Bordrosu” başlıklı belgenin, emsal Yargıtay kararları, bilirkişi raporu ve uzman görüşünde yer verilen tespitler gereğince dava konusu çeklerin arkasındaki imzanın “beyaz ciro/gizli tahsil cirosu” niteliğinde olduğunun açıkça ortada iken ilk derece mahkemesi tarafından anlamsız ve gerekçesiz bir şekilde “gizli tahsil cirosu şeklinde bir kavram mahkememizce kabul görmediğinden raporun tahsil cirosu olduğuna ilişkin kısımlarına itibar edilmemiştir.” denilerek davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olup hatalı değerlendirmelere dayandığını beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile davanın kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
İşbu dava; konkordato mühleti içinde tahsil edilen müşteri çekinin takas yasağı kapsamında olduğu iddiası ile çek bedelinin istirdadı için başlatılmış icra takibine yönelik itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki çekişme; bedeli istirdada konu çekin konkordato hukuku çerçevesinde takas yasağına tabi olup olmadığı noktasındadır. Dava nitelik olarak takasa itiraz (takasın kaldırılması) davasıdır Yine taraflar arasındaki çekişme; konkordato talebinde bulunan ve geçici mühlet ve çeşitli tedbir kararları temin eden davacının önceden ciro ederek davalı bankaya verdiği çek veya bono gibi kambiyo senetlerinin davalı bankaca keşidecilerinden bedellerinin tahsili halinde bu tahsillerin İİK nun 294/4. maddesi delaleti ile İİK nun 200 ve 201. maddelerindeki takas yasağına tabi olup olmadığı noktasındadır.
İİK nun kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçları başlıklı 294. maddesi; “Madde 294-Mühlet içinde borçlu aleyhine 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.
206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir.
Tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesi durur.
Takas bu Kanunun 200 ve 201 inci maddelerine tâbidir. Bu maddelerin uygulanmasında geçici mühletin ilânı tarihi esas alınır.
Hacizli mallar hakkında niteliğine uygun düştüğü ölçüde 186 ncı madde hükmü uygulanır.
Konkordato mühletinin verilmesinden önce, müstakbel bir alacağın devri sözleşmesi yapılmış ve devredilen alacak konkordato mühletinin verilmesinden sonra doğmuş ise, bu devir hükümsüzdür.
Konusu para olmayan alacaklar, alacaklı tarafından, ona eşit kıymette para alacağına çevrilerek komisere bildirilir. Şu kadar ki borçlu, komiserin onayıyla taahhüdün aynen ifasını üstlenmekte serbesttir.” hükmünü amirdir.
İİK nun iflas kısmındaki takas başlıklı 200. maddesi; “Madde 200 — Alacaklı alacağını müflisin kendinde olan alacağı ile takas edebilir. Aşağıdaki hallerde takas yapılamaz.
1-Müflisin borçlusu iflas açıldıktan sonra müflisin alacaklısı olursa;
2-Müflisin alacaklısı iflas açıldıktan sonra müflisin veya masanın borçlusu olursa;
3-Alacaklının alacağı hamile muharer bir senede müstenit ise.
Anonim, limited ve kooperatif şirketlerin iflasları halinde esas mukavele gereğince verilmesi lazımgelen hisse senedi bedellerinin henüz ödenmemiş olan kısımları veya konması taahhüt edilen ve fakat konmamış olan sermayeler bu şirketlerin borçlariyle takas edilemez.” hükmünü amirdir.
İİK nun takasa itiraz başlıklı 201. maddesi; “Madde 201 — Müflisin borçlusu iflasın açılmasından evvel alacaklısının aciz halinde bulunduğunu bilerek masanın zararına kendisine veya üçüncü bir şahsa takas suretiyle bir menfaat temin etmek için müflise karşı bir alacak ihdas ederse bu takasa mahkemede itiraz olunabilir.” hükmünü amirdir.
Davacının konkordato talebi üzerine verilen geçici mühlet ve tedbir kararları Basın İlan Kurumu Resmi İlan Portalında 27/11/2018 tarihinde ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 13/12/2018 tarihli nüshasında ayrı ayrı ilan edilmiştir. Eldeki itirazın iptali davası 01/11/2019 tarihinde mahkemeye açılmıştır.
İDM ile yapılan yazışma sonrası dosyaya gönderilen belgelere göre
a) Davacı şirkete 16/11/2018 tarihli ara kararı ile geçici mühlet verildiği,
b) Geçici mühlet kararının Türkiye Bankalar Birliği’ne 19/11/2018 tarihli “kep”
evrakı ile bildirildiği,
c) Yine geçici mühlet kararının İş Bankası Konya OSB Şubesi Müdürlüğü’ne hitaben 16/11/2018 tarihli müzekkere hazırlandığı ancak, müzekkerenin elden takipli olması nedeniyle tebellüğ tarihinin bulunmadığı, aynı bankanın genel müdürlüğüne de geçici mühlet kararının gönderilmediği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ile davacının 14/11/2018 tarihinde konkordato talebinde bulunması üzerine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden 16/11/2018 tarihli ara kararı ile geçici mühlet ve ihtiyati tedbir kararları verildiği işbu geçici mühlet ve tedbir kararlarının 27/11/2018 ve 13/12/2018 tarihlerinde ilan edildikleri, Türkiye Bankalar Birliği’ne 19/11/2018 tarihli “kep” evrakı ile bildirildiği, anlaşılmıştır.
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/11/2018 tarihli geçici mühlet ve tedbir ara kararının 3/k maddesi ; “9 2004 s. İİK.nin 294/4. maddesi gereğince takasın, 2004 s. İİK.nin 200. ve 201. maddelerine tâbi olmasına (özellikle davacının alacaklısı, geçici mühletten sonra davacının borçlusu haline gelir yani, geçici mühletten sonra davacının bu alacaklıdan (geçici mühletten sonra davacının hesabına 3. kişilerce yatırılan paralar ve ödemeler, pos cihazı gelirleri, tahsil edilen çek ve senet bedelleri gibi) bir alacağı doğarsa, alacaklının tedbiren takas yapamamasına) ve bu maddelerin uygulanmasında geçici mühletin ilânı tarihinin esas alınmasına,” şeklindedir.
Konkordato talep edenler yönünden takas yasağı ilanlardan itibaren ve davada ilk ilanın yapıldığı 27/11/2018 tarihinden itibaren başlamaktadır. Somut olayda 27/11/2018 tarihinden sonra yapılmış hiçbir devir, takas vs. işlemi yoktur. Dosyada örneği mevcut çek 27/11/2018 ilk ilan tarihinden önce davacı tarafından kredi borçları nedeniyle davalı bankaya temlik cirosu ile devredilmiştir. Kredi borcunun ödenmesi amacı ile bankaya ciro edilen müşteri çekinin İİK nun 294/4. maddesi delaleti ile 200 ve 201. maddeler kapsamında kalan takas işlemi olarak nitelendirilmeleri mümkün değildir.
Davalı bankanın konkordato isteyen davacıya bir borcu olmadığından önceden verilmiş müşteri çekinin takas mahsup olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.
Söz konusu olayda davacı şirket kredi kullanımında dava konusu çeki bankaya temlik cirosu yoluyla devretmiştir. Dolayısıyla söz konusu ciro işlemi yapıldığı andan itibaren çekin mülkiyeti devrolan davalı bankaya geçmiştir. Bu nedenle davacının söz. konusu çek üzerinde tasarruf yetkisi kalmamıştır. Aksi durumu ispatlamak da davacı tarafa düşmektedir. Davacı her ne kadar çekin tahsil amacıyla bankaya verdiğini iddia etse de ; TTK.nun 688 maddesi uyarınca davaya konu çekin tahsil amaçla olarak bankaya ibraz edildiğine ilişkin herhangi bir belge mahkememiz dosyasına sunmamıştır.
Söz konusu olayda Banka ciro yoluyla teslim aldığı çekin son yetkili hamili konumuna gelmiştir. Aynı zamanda söz konusu çekte temlik alan iyi niyetli 3. kişi konumuna gelmiştir.
Ayrıca dosya incelendiğinde; dava konusu çekin tevdi bordrolarından anlaşıldığı üzere 06/08/2018 tarihinde bankanın mülkiyetine geçtiği, davacının iddia ettiği geçici mühlet tarihinin ilan tarihinin 27/11/2018 tarihinde gerçekleştiğinin görüldüğü, davacının iddia ettiği konkardato geçici mühletinden önce söz konusu işlemin tamamlandığı görülmüştür. İddia edilen konkardato talep edenler yönünden takas yasağı ancak ilanlardan itibaren geçerli olur. Söz konusu ilanlardan önce davalı banka çeki mülkiyet sahası içine almıştır.
Bu halde söz konusu konkardato kısıtlamalarının banka işleminden sonra gerçekleştiği anlaşıldığından ispat edilemeyen davacının davasının reddine, karar verilmesi doğrudur
Bu halde, dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddi delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddinin gerektiği düşünülmektedir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (78,630,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.02/11/2021

..
Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip
….
e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.