Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/542 E. 2021/634 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 25/05/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP :…

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2020
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : MEHMET DURAN –
VEKİLİ : Av. …….
DAVALI : 1- … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av………………
DAVALILAR : 2- … -…
3- … … SAN. VE TİC. A.Ş. – […] UETS
VEKİLİ : Av. A………
DAVA İHBAR OLUNAN : … SİGORTA A.Ş. -…
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 25/05/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 25/05/2021
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/07/2012 tarihinde Beyşehir İlçesinde meydana gelen trafik kazasında davalı …’ın kullanmış olduğu … plakalı araç ile müvekkilinin kullanmış olduğu … plakalı aracın çarpıştığını, kaza sonucunda müvekkilinde kalça kırığı olduğunu ve dalağındaki sıkışma nedeniyle hastaneye kaldırıldığını, kaza mahallinde tutulan tutanaklarda davalı sürücünün ağır kusurlu olduğunun belli olduğu, davalı sürücünün Beyşehir … Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandığını ve ceza aldığını, bu dosyadan da davalı sürücünün kusurlu bulunduğunu, müvekkilinin meydana gelen kaza nedeniyle bir takım sorunlar yaşadığını ve uzunca bir süre hastanede kalarak tedavi gördüğünü, bazı iğneler yaptırmak zorunda kaldığını ve çivili vidalı platin takıldığını, bu süreç içerisinde de işlerini göremeyerek gelir elde edemediğini, manevi olarak da müvekkilinin son derece kötü günler geçirdiğini, kazaya sebebiyet veren … plakalı araç sürücüsünün davalılardan … olduğunu ve tüm zararlardan sorumlu olduğunu, araç malikinin ise … Sanayi A.Ş olduğunu, araç maliki olması sebebiyle tüm zararlardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, … plakalı aracın kaza tarihinde zorunlu trafik sigorta poliçesini düzenleyen şirketin de … Sigorta A.Ş olduğunu, her ne kadar sigorta şirketi tarafından müvekkiline bir ödeme yapılmış ise de bu ödemenin çok düşük olduğunu, gerçek zararın ancak Aktüerya Uzmanı bilirkişi tarafından tespit edileceğini, bu nedenle müvekkilinin meydana gelen kaza nedeniyle maddi zararları bakımından uğradığı zararlar için tedavi giderleri, bakıcı giderleri, geçici iş göremezlikten doğan kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından doğan kayıplar, ekonomik geleceğinin sarsılmasından doğan kayıpların bilirkişi marifetiyle tespiti ile müvekkiline ödenmesini talep ettikleri, aynı zamanda müvekkilinin meydana gelen kaza nedeniyle yaşadığı zor günler için ise 100.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan sürücü ve araç maliklerinden alınarak müvekkiline verilmesini ve yapılan yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de davalı yana hükmedilmesini talep ettikleri görülmektedir.
Davalı … San. Tic. A.Ş ve … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davaya ilişkin yetki itirazında bulunduklarını, davaya bakmakla görevli mahkemenin Beyşehir Mahkemeleri olduğunu, müvekkillerine atfedilen kusuru kabul etmediklerini, keşif yapılarak yeniden rapor alınmasını talep ettikleri, aynı zamanda sigorta şirketinin de davacıya ödeme yaptığını, yapılan ödemenin istenilen maddi tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, tazminatların zarar görenin zenginleşmesini, zarar verenin ise fakirleşmesini sağlar nitelikte olduğunu, açılan davanın reddi ile yapılan yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de davalı yana hükmedilmesini talep ettikleri görülmektedir.
Davalı … Sigorta vekilinin cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın reddini talep ettikleri, davalı müvekkili sigorta şirketinin 09/05/2013 tarihinde davacıya ödeme yapıldığını, usul ve yasaya uygun olarak yapılan hesaplama ve ödeme sonrasında müvekkili sigorta şirketinin davacıya karşı başkaca bir alacağının bulunmadığını, davanın reddini talep ettikleri görülmektedir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Tüm bu hususlar dikkate alındığında davacının geçici iş göremezlik devresinde uğramış olduğu zarardan doğan 4.745,09 TL, bakıcı giderlerinden doğan 6.021,97 TL ve kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan 4.200,00 TL olmak üzere toplam 14.967,06 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine ( davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere ve dava tarihi olan 26/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, diğer davalılar yönünden ise kazanın meydana geldiği tarih olan 19/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ), fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile; 40.000,00 TL’nin davalılar … Ve … … Sanayi Tic. A.ş’den kaza tarihi olan 19/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine ( Yüksek Yargıtay 17. HD’nin 2011/7758 Esas, 2012/6081 Karar sayılı ilamı, aynı dairenin 2014/9573, 2017/519 sayılı ilamları ile Konya BAM 3. HD’nin 2018/60 E, 2019/3 K, sayılı ilamlarının da aynı doğrultuda olduğu anlaşıldığından) dair oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.” şeklinde davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; davacının geçici iş göremezlik devresinde uğramış olduğu zarardan doğan 4.745,09 TL, bakıcı giderlerinden doğan 6.021,97 TL ve kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan 4.200,00 TL olmak üzere toplam 14.967,06 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine (davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere ve dava tarihi olan 26/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, diğer davalılar yönünden ise kazanın meydana geldiği tarih olan 19/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte), fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile; 40.000,00 TL’nin davalılar … VE … … SANAYİ TİC. A.Ş’den kaza tarihi olan 19/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece davalı sigorta şirketi tarafından müvekkilinin iyileşmeksizin ve henüz 18 yaşına girmiş olması sebebiyle tecrübesizliğinden yararlanmak suretiyle alınan ve geçerlilik şartlarını taşımayan, yanlış değerlendirme sonucu hükme esas alındığını ve sürekli iş göremezlik taleplerinin ödendiği fikrine kapılınıldığını, ibraname esas alınarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, söz konusu belgenin makbuz hükmünde olduğunu, 13/03/2018 tarihli aktüerya raporuyla söz konusu ödemenin o dönem için eksik olduğunun sabit olduğunu ve yapılan ödemeye ilişkin belgelerin makbuz hükmünde olduğunu ve tazminattan mahsubunun gerektiğinin sabit olduğunu, bu nedenle sürekli iş göremezlik tazminatının reddinin hatalı olduğunu, uyuşmazlığa konu ibranamenin içeriğinin müvekkilinin maluliyet oranını karşılamadığını, ibranameden sonra ilerleyen maluliyet ve … yıllık sürenin işlemeyeceği dikkate alınarak inceleme yapılması gerektiğini, uyuşmazlığa konu ibranamenin şekil şartlarını da taşımadığını, manevi tazminata ilişkin olarak ise; müvekkilinin kaza nedeniyle duyduğu elem ve yaşadığı acının, organ kaybının ve vücuduna takılan çivili vidalı platinler nedeniyle askerliğe elverişsiz olduğunu ve milli duyguları yerinde tatmasına engel olunması nedeniyle hükmedilen 40.000,00 TL’lik tazminatın çok düşük bir miktar olduğunu, talep ettikleri 100.000,00 TL tazminatın tamamının kabulünün gerektiğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
İbranamenin geçerliliği hakkında
2918 sayılı KTK’nun 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren … yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren … yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen … yıllık süre, hak düşürücü süre olup mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir.
Somut olayda; davacı davaya konu trafik kazasında maddi ve manevi zararlar için, davalı şirketten …/5/2013 tarihinde imzalanan ibraname ile sürekli maluliyetine ilişkin 26.589 tl maddi tazminat adı altında ödeme almış, davacı ile sigorta şirketi ibraname imzalamıştır. Eldeki davanın 26/01/2017 tarihinde açılmış olmasına göre, KTK’nun 111. maddesinde öngörülen … yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması karşısında, davacının açtığı sürekli maluliyete ilişkin davanın KTK’nun 111. maddesindeki … yıllık hak düşürücü süre içinde açılmaması nedeniyle reddine karar verilmesi yerindedir.
Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/10649 esas 2018/6293 karar sayılı ilamı
Keza davacı tarafça istinaf aşamasında maluliyetin arttığını ileri sürülmektedir.
HMK’nın 355. maddesinde yer alan” incelemenin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı ancak, bölge adliye mahkemesinin kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözeteceği ” ve 357. maddesinde yer alan” bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı ve ilk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği hâlde incelenmeden reddedilen veya mücbir bir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan delillerin bölge adliye mahkemesince incelenebileceği” hükümleri doğrultusunda davalının istinaf dilekçesinde belirttiği hususu ilk defa istinaf aşamasında ileri sürdüğü ve incelenmesinin mümkün olmadığı anlaşılmıştır
KEZA AKSİNİN KABULÜ DURUMUNDA BİLE
Davacı tarafın maluliyetine esas olan husus davacının dalağının alınmasıdır.İbraname düzenlenirken sigorta şirketince maluliyet Özürlülük ölçütü yönetmeliğine göre hesaplandığı için % 10 çıkmış, bu kez Maluliyet tespit işlemlerine göre hesaplama yapıldığında dalağın alınması özürü maluliyeti % 14,3 oranına çıkarmıştır.Yani maluliyette bir artma olmayıp oran farklılığı farklı yönetmelik hükümlerinin uygulanmasından kaynaklıdır .İtiraz bu açıdan da yersizdir.
Manevi tazminatın az taktir edildiği istinafı yönünden;
Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen manevi tazminat kriterleri,davacının tespit edilen sosyal ve ekonomik durumuna, davacının kaza nedeniyle % 14,3 oranında meslekten kazanma gücünü kaybettiği ve iyileşmesinin 9 ay olduğu,davalının % 70 kusurlu olduğu gözetilip olayın oluş şekli dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olduğu davacı vekilinin istinaf itirazlarının yersiz olduğu, anlaşılmıştır.
Bu halde, Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
1-Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
…-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, maddi tazminat yönünden kararın tebliğinden itibaren … haftalık süre içinde Yargıtay’a TEMYİZ YOLU açık olmak üzere, manevi tazminat yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (78.630,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 25/05/2021

Başkan Üye Üye
E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.