Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/527 E. 2021/772 K. 18.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. … – Av. …
DAVALI : … – T.C NO: … …
DAHİLİ DAVALILAR : … mirasçıları:
1-… – T.C NO: …
2-… – T.C NO: …
VEKİLİ : Av. …
3-… – T.C NO: …
DAVA İHBAR OLUNAN : … SİGORTA A.Ş
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZILMA TARİHİ : …

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; 03.07.2015 tarihinde Konya Selçuklu ilçesi Adana çevre yolu caddesi Adana köprülü kavşağı köprü üzeri mevkiinde meydana gelen kazada sürücü … idaresindeki … plakalı kamyonetin sağ yan kasa kapağının açık olduğu halde aynı istikamette seyreden müvekkili idaresindeki bisiklete arka ve sol yan kısımlarından çarptığını, müvekkilinin yaralandığını, davalı tarafın davacının Suriyeli olması nedeniyle 500 TL vereceklerini belirttiklerini, ceza dosyasında …’ın cezalandırılmasına karar verildiğini, müvekkilinin olay nedeniyle günlük geçimini sağladığı günlük işlerde çalışamadığını ve psikolojisinin de bozulduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik tedavi gideri için 100,00 TL ayağındaki ameliyat sebebi ile doğacak zararlar için 100,00 TL kazanç kaybı için 100,00 TL çalışma gücünün azalmasından dolayı 100,00 TL ekonomik geleceğinin azalmasından dolayı 100,00 TL olmak üzere 500 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faizi ile birlikte davalılardan tahsilini, 10.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faizi ile birlikte davalılar … ve …’den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesiyle özetle; somut olayda davacının kusurunun bulunduğunu, davacı tarafın Suriyeli olması nedeniyle müvekkili …’ın 500,00 TL yardım yapabilecekleri iddiasının doğru olmadığını, kazadan hemen sonra müvekkilinin aracını durdurduğunu ve davacıya gerekli müdahelenin yapılabilmesi amacıyla acil servise haber verdiğini, olay yerinden ayrılmadığını, ayrıca hastane masrafları, ilaç giderleri ve ailesinin giderleri konusunda yardımda bulunduğunu, istenilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, olaya ilişkin müvekkillerine kusur izafesinin mümkün olmadığını, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya … ASLİYE Ticaret Mahkemesinin … tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” …Her ne kadar 22/05/2020 tarihli hesap raporuna, taleple bağlılık ilkesi gereğince davacının geçici iş göremezlik süresinin ve bakıma muhtaç olduğu sürenin 6 ay olarak kabul edilmesi gerektiği yönünde itirazda bulunulmuş ise de dava dilekçesinin içeriğinde davacının 6 ay boyunca yatağa bağlı şekilde hayatını idame ettirdiğinden ve buna rağmen iyileşmediğinden bahsedildiğinden bu itiraz kabul edilmemiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davya konu trafik kazasının oluşumunda davalı araç sürücüsünün % 100 oranında kusurlu olduğu, bu kaza nedeniyle davacının % 3,3 oranında sürekli iş göremez hale geldiği, davacının kalıcı sakatlıktan doğan zararının 33.406,89 TL olduğu, davacının iyileşmesinin 9 ayı bulacağı ve bu süreçte başkasının bakımına ihtiyaç duyacağı, bu kapsamda davacının 10.109,99 TL geçici iş gremezlik zararı ile 12.608,15 TL bakıcı gideri zararının oluştuğu, ayrıca davacının faturalndırılamayan tedavi gideri zararının ise 5.000,00 TL olduğu anlaşılmakla davacının maddi tazminat davasının bu tutarlar üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
TBK’nın 56. Maddesine göre; Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.

Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminatı takdir etmesi gerekir( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Davaya konu trafik kazası neticesinde davacının yaralandığı, anılan yasal düzenlemeler gereğince davacının manevi tazminat istemlerinden davalı araç sürücüsü ve işletenin sorumlu olduğu anlaşılmakla, tarafların sosyal ekonomik durumları, kazanın oluşum şekli ve kusur durumu dikkate alınarak davacının manevi tazminat davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve 1-Davacının MADDİ TAZMİNAT DAVASININ KABULÜ ile; 33.406,89 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 10.109,99 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 12.608,15 TL bakıcı gideri tazminatı ve 5.000,00 TL SGK trafından karşılanmayan ve faturalandırılamayan tedavi gideri tazminatı olmak üzere toplam 61.125,03 TL tazminatın kaza tarihi olan 03/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … … ile dahili davalılar …, … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 2-Davacının MANEVİ TAZMİNAT DAVASININ KABULÜ ile; 10.000,00 TL tazminatın kaza tarihi olan 03/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … … ile dahili davalılar …, … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkemece mahallinde keşif yapılarak kusura yönelik yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmadan verilen hükmün eksik inceleme neticesinde verildiğini, somut olayda davacının bisiklet sürücüsü olmasına göre koruyucu kask ve ekipman kullanmamasının yaralanmasında etken olup olmadığının belirlenerek bilirkişi tarafından müterafik kusuru tartışarak kusur oranları tespit edilmesi gerekirken bu hususun hiç tartışılmadan doğrudan sürücü …’ın tam ve %100 kusurlu olduğu sonucuna ulaşılarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, ayrıca müvekkili …’ın Konya’da mukim arkadaşı … aracılığıyla davacının hastane masrafları, ilaç giderlerinin karşılanması ve ailesinin giderleri konusunda yardımlarda bulunduğunu, tahkikat aşamasında bu konuda dinlettikleri tanıkları ile de bunun sabit olduğunu, yerel mahkemenin bu giderleri tazminat miktarlarından düşmeden karar vermesinin eksik ve hatalı olduğunu, davacı taraf lehine hükmolunan 10.000,00 TL manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, hem hükmolunan maddi tazminat miktarı hem de manevi tazminat miktarının mahkemece taleplerine rağmen TBK m.52 yönünden hiç değerlendirilmediğini, raporlar arasında çelişkiler olduğunu ve buna rağmen hüküm kurulduğunu, 6100 sayılı HMK ‘nun taleple bağlılık ilkesinin ihlal edildiğini, bilirkişi raporunda davacı lehine fazla hesaplama yapıldığını, davacının iyileşme sürecinin 6 ay kabul edilerek tazminata hükmedilmesi gerekirken hatalı karar verildiğini, tüm bu nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; yaralanmalı trafik kazası sebebiyle geçici, sürekli iş göremezlik, faturalandırılmayan tedavi gideri ve bakıcı giderlerine ilişkin maddi tazminat ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Kusura ilişkin itirazın incelenmesinde :
Olayla ilgili tutulan kaza tespit tutanağında davalı sürücünün kusurlu davacının ise kusursuz olduğunun tutanağa bağlandığı mahkemece kusur bilirkişisinden alınan raporunda kaza tespit tutanağını doğrular nitelikte olduğu ve karar vermeye yeterli olduğu olaya ve oluşa uygun olduğu anlaşılmakla davalılar vekilinin keşif yapılması gerektiği ve kusura ilişkin itirazın reddi gerekmektedir .
2-Müterafik kusur itirazının incelenmesinde :
Davalı vekili tarafından otoyollarda bisiklet sürülmeyeceği iddia edilmiş isede Karayolları yönetmeliği 136 maddesi uyarınca bisikletin nasıl sürüleceği belirlenmiş olup bu kapsamda kazanın çevre yolunda gerçekleştiği anlaşılmakla . Davalı vekilinin itirazı yerinde değildir.
Dosya içerisinde bulunan kaza tespit tutanağına göre,kask koruyucu ekipman olup olmadığı “belirsiz” olarak işaretlenmiştir. Davacının kask koruyucu ekipman takıp takmadığına dair dosya kapsamında herhangi bir delil olmayıp,bu durumun ispatı ispatı davalı taraf üzerindedir. Davalı tarafça, yargılama aşamasında sunulmuş herhangi bir delil bulunmadığından ve kask ve koruyucu ekipman tespiti yapılamadığından, davalının bu yöndeki itirazının reddi gerekmektedir.
3-Maluliyet raporları arasında çelişki olduğu itirazının incelenmesinde :
Davalı vekilince maluliyet raporları arsında çelişki bulunduğu itirazında bulunulmuş isede raporlar arası farkın yönetmelik farkından kaynaklandığı AYM nin 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli ve 2019/40 esas 2019/40 sayılı kararına göre Karayolları Trafik Kanunu’nun zorunlu trafik sigortasına ilişkin 90 ve 92. maddelerinde yer alan, “Trafik Sigortası Genel Şartları” ifadelerini iptal etmesi hususu dikkate alındığında mahkemce hükme esas alınan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin uygulanması gereken yönetmelik olduğu dikkate alındığında itrazın redi gerekmiştir.
4- Manevi tazminatın miktarına ilişkin itirazın incelenmesinde :
Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre,Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, Ceza Mahkemesinin kararı, yukarıda açıklanan ilkeler, davalının eylemindeki hukuka aykırılığın tespitinin sağlayacağı manevi tatmin ile birlikte değerlendirildiğinde İDM’ince hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının yerinde olduğu nalaşılmakla itirazın reddi gerekmiştir.
5- Geçici iş göremezlik süresinin 6 ay olarak alınması gerektiği itirazının incelenmesinde :
Dava dilekçesinin içeriğinde davacının 6 ay boyunca yatağa bağlı şekilde hayatını idame ettirdiğinden ve buna rağmen iyileşmediğinden bahsedildiğinden bu itiraz yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davalılardan … …’den alınması gereken 4.175,45 TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan 1.214,64 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.960,81 TL eksik harcın davalı … …’den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf eden davalılardan … ve …’dan alınması gereken 4.175,45 TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan 1.214,64 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.960,81 TL eksik harcın … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf eden davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların istinaf eden davalıların kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK m353 uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi….


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.