Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : …/….
KARAR NO : …/…
KARAR TARİHİ : 30/03/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 24/12/2020
NUMARASI : ../.. Esas ../… Karar
DAVACI : … – …. Karatay/KONYA
VEKİLİ : Av. … -.
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … -.
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 30/03/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 30/03/2021
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili Ankara .. Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 20/06/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; 25/07/2019 tarihinde dava dışı …’nın sevk ve idaresindeki.. plaka sayılı minibüste yolcu olan müvekkilinin minibüsten inmesi sırasında henüz araç durmadan kapının açılması sonucu müvekkilinin düşerek sakatlandığını, kaza nedeniyle Konya C. Başsavcılığının ./. soruşturma sayılı dosyası ile soruşturma açıldığını, müvekkilinin kaza nedeniyle Konya .. Hastanesinde tedavi altına alındığını, kazaya sebebiyet veren aracın davalı … tarafından ZMSS poliçesi kapsamında sigortalı olduğunu, dava öncesi davalı … şirketine yaptıkları başvurunun sonuçsuz kaldığını, müvekkilinin askeri personel olup gelirinin asgari ücretin üzerinde olduğu, mahkememizce kusur ve maluliyet raporunun alınmasını beyanla davanın kabulü ile müvekkiline ödenmesi gereken 4.500,00TL iş gücü kaybının davalı … şirketine başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekilinin Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 30/07/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımı süresinde açılmadığından öncelikle davanın süre yönünden reddini ayrıca bahse konu kazanın Konya ili sınırlarında olduğundan yetkili ve görevli mahkemenin Konya mahkemeleri olduğundan yetkisizlik kararı verilmesini talep etmiş, esasa ilişkin beyanında, müvekkilinin sigortacısı olduğu kazaya karışan araç sürücüsünün kusursuz olduğunu bu nedenle müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, davacının iddia ettiği gibi iş gücü kaybına ilişkin talep miktarının mahkememizce usul ve esaslara uygun olarak alınacak raporlarla tespit edilmesini, davanın SGK ihbar edilmesini beyanla davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Somut uyuşmazlıkta, araç hareket halinde olmasına rağmen orta kapının sürücü tarafından açılıp açılmadığı, davacının yere düşmesinin aracın hareket olduğu sırada mı yoksa durduğu sırada mı gerçekleştiği, hususlarının tespiti, kusur durumunun tayini açısından zorunluluk arz etmektedir. Soruşturma dosyasında minibüs sürücüsünün aracı emniyetli şekilde durdurmamasına rağmen orta kapıyı açtığına ve bunun sonucunda davacının düşerek yaralandığına işaret eden herhangi bir delil bulunmamaktadır. Kazanın oluş şekli ile ilgili davacı tarafından da süresinde bir delil sunulmadığından bu husus dosya kapsamında açıklığa kavuşturulamamıştır. Bu itibarla araç sürücüsünün kusurlu olduğu ve davacının zararının bundan kaynaklandığı ispatlanamadığından, davalı … şirketinin zarardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla davanın reddi gerekmiştir. ” şeklinde davanın reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın eksik inceleme neticesinde hukuka ve hakkaniyete aykırı olarak verildiğini, mahkeme dosyasına olayın oluş şeklini aydınlatacak nitelikte kusur incelemesinin yapıldığı uzman mütalaa raporunun değerlendirmeye tabi tutulmaksızın davanın reddine karar verildiğini, Yerel Mahkemece dosya kapsamında yeterli delil olmadığının ifade edildiğini ancak ifade tutanaklarının incelendiğinde olayın oluş şekline göre davalı … şirketinin sigortacısı bulunduğu araç sürücüsünün aracı durdurmadan minibüs kapısını açtığının aşikar olduğunu, müvekkilinin TSK personeli olduğunu ve gelirinin asgari gelir düzeyinin üzerinde olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılması ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Davanın açıldığı ve önincelemenin yapılıdğı tarih itibariyle uygulanması gereken HMK ‘nın “Ön incelemenin kapsamı” başlıklı 137. maddede “Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerinin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir.” düzenlemesi yer almış, “İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi” başlıklı 141. maddede “Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.” düzenlemesi yer almıştır.
Yine aynı yasanın 145’inci maddesinde ise kural olarak süresinden sonra delil gösterilemeyeceği ancak sonradan ileri sürülen delil yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya müddetinde ileri sürememe ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa mahkeme o delilin gösterilmesine izin verebilir şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Ayrıca Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.04.2016 tarih ve 2014/2-695 esas ve 2016/522 karar sayılı ilamı ile de tarafların ancak dilekçelerinde gösterdikleri delillerin toplanacağı, delil bildiriminin dilekçeler teatisi aşamasının sonuna kadar yapılması gerektiği ve cevap sunmayan tarafın delil bildiremeyeceği kararlaştırılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre, taraflar dava veya cevap dilekçelerinde (HMK m. 119/1-e-f, HMK m. 129/1-e-f) iddiasının/savunmasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini ve iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğini açıkça göstermek zorunda olduğu hükmü bulunmaktadır.
Dosya kapsamından davacının açıkça tanık deliline dayanmadığının anlaşıldığı, davalı tarafın da tanık dinletmeye rıza göstermediği, açıkça tanık deliline dayanmayan tarafın tanıklarının dinlenmeyeceği, dinlense bile dinlenen bu tanıkların ilk derece mahkemesince hükme esas alınmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
KEZA
HMK’nın 352 maddesinde yer alan” istinaf başvuru dilekçesinde başvuru sebepleri ve gerekçesinin bildirilmesi “355. maddesinde yer alan” incelemenin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı ancak, bölge adliye mahkemesinin kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözeteceği ” ve 357. maddesinde yer alan” bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı ve ilk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği hâlde incelenmeden reddedilen veya mücbir bir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan delillerin bölge adliye mahkemesince incelenebileceği” hükümleri doğrultusunda davacının istinaf dilekçesinde belirttiği hususu istinaf aşamasında ileri sürdüğü anlaşılmıştır
Bu durumda mevcut uyuşmazlığın davalının tanık deliline dayanmadığı gözetilerek olayın bu duruma göre çözümlenmesi gerektiği kuşkusuzdur.
(Nitekim Yargıtay 2 HD nin 2017/2429 esas 2018/13442 karar, 2018/7620 esas 2018/14841 karar 2017/2429 esas 2018/13442 karar )
Trafik kazası nedeniyle zarara uğradığını iddia eden hak sahipleri tarafından açılan tazminat davalarında ispat yükü 6098 sayılı TBK’nın 50. Maddesi uyarınca zarar gören üzerinde olup, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat etmek zorundadır. Haksız eylem nedeniyle oluşan zararın tazminine karar verebilmek için, hukuka aykırı kusurlu eylem sonucu oluşan zarar ve hukuka aykırı kusurlu eylem ile zarar arasında uygun illiyet bağının mevcut olması gerekir.
Davaya konu kazayla ilgili yürütülen Konya C. Başsavcılığının ,../… soruşturma sayılı dosyasında, müştekinin olaydan üç gün sonra şikayetçi olması, minibüs sürücüsü şüphelinin kusurlu olduğuna ilişkin kovuşturma yapılmasını gerektirecek nitelikte delil bulunmaması gerekçeleri ile 13/08/2018 tarihli kovuşturma yapılmasına yer olmadığına ilişkin karar verildiği, kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Soruşturma dosyasında şüpheli olarak ifadesi alınan …, seyir halindeyken birkaç yolcunun talebi üzerine aracını sinyal vererek sağda durdurup kapısını açtığını, bağrışmalar üzerine minibüsten indiğinde davacıyı yola düşmüş vaziyette kapının önünde gördüğünü, minibüsü durdurduktan sonra orta kapıyı açtığını, hareket halindeyken kapı açmadığını, belirterek suçlamaları reddetmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, araç hareket halinde olmasına rağmen orta kapının sürücü tarafından açılıp açılmadığı, davacının yere düşmesinin aracın hareket olduğu sırada mı yoksa durduğu sırada mı gerçekleştiği, hususlarının tespiti, kusur durumunun tayini açısından zorunluluk arz etmektedir. Soruşturma dosyasında minibüs sürücüsünün aracı emniyetli şekilde durdurmamasına rağmen orta kapıyı açtığına ve bunun sonucunda davacının düşerek yaralandığına işaret eden herhangi bir delil bulunmamaktadır. Kazanın oluş şekli ile ilgili davacı tarafından da süresinde bir delil sunulmadığından bu husus dosya kapsamında açıklığa kavuşturulamamıştır.Bu hususta ispat yükü davacıdadır. Davacı tarafça tanık deliline de dayanılmadığından tanık dinlenerek olayın açıklığa kavuşturulması mümkün değildir.
Bu halde araç sürücüsünün kusurlu olduğu ve davacının zararının bundan kaynaklandığı ispatlanamadığından, davalı … şirketinin zarardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla davanın reddi kararı doğrudur.
Bu halde, dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddinin gerektiği düşünülmektedir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 361 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde temyiz yolu açık olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi.
…
Başkan
…
e-imzalı
…
Üye
…
e-imzalı
…
Üye
…
e-imzalı
…
Katip
…
e-imzalı
Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.