Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/40 E. 2021/544 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
[…] UETS
DAVALI : … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ –

VEKİLİ : Av. …
[…] UETS
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZILMA TARİHİ : …

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 29/07/2019 tarihli dava dilekçesiyle; 28/11/2015 günü saat 16:50 sıralarında dava dışı sigortalı araç sürücüsü …, idaresindeki … plaka sayılı çekici ile Afyon ilinden gelip Konya istikametine D-300 üzerinde seyir halinde iken, Fatih Sultan Mehmet Caddesi Kavşağına geldiğinde aracının sol ön kısmı ile Kozağaç istikametinden gelip Fatih sultan Mehmet Caddesine geçmek isteyen sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı minibüse çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında münibüste yolcu olarak bulunan müvekkilinin ağır bir şekilde yaralandığını ve bedensel bütünlüğü zedelenerek malul kalmasına neden olduğunu, dava dışı sürücüye ait … plaka sayılı çekicinin ZMMS poliçesi davalı … Sigorta A.Ş. tarafından sigortalandığından sigortacı sıfatı ile davalının sorumluluğuna gidilerek ve trafik sigorta poliçesinin Sakatlanma Teminatı Klozu’ndan doğan sorumluluğa bağlı olarak müvekkilinin geçici iş göremezlik süresinde uğradığı maddi zararı ile çalışma gücünün azalmasından doğan maddi zararının ve hayata geç atılmaktan doğan maddi zararının tazmini için hükmen kesinleşen Konya …ASLİYE Ticaret Mahkemesi’nin … E. … K. sayılı dosyasında açılan maddi tazminat davasında hükme esas alınmış olan Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenmiş 05/04/2017 tarihli raporda … plaka sayılı çekici sürücüsünün …’in % 100 oranında kusurlu olduğunu, adli tıp uzmanları ile düzenlenmiş 27/02/2017 tarihli bilirkişi hekim raporunda müvekkilinin bu sürede % 100 oranında malul olduğu ve bir başkasının bakımına ihtiyaç duyacağını ve özür oranının ise % 6,9 olduğunu, müvekkilinin iyileşme süresinde öğrenimine devam edemediğinden geç mezun olduğunu ve hayata geç atılması nedeni ile de manevi zarara uğradığını, 2918 s. KTK.nun 97, 99/1 ve 100. maddeleri gereğince davalı sigortacıya yazılı başvuru yapıldığını, 24/06/2019 tarihinde başvuru dilekçesi ile ZMMS genel şartları ile belirlenen belgelerin tebliğine rağmen, başvuruya olumlu cevap verilmediğini ve anlaşmaya varılmadığını, 6102 s. TTK.nun 5/A maddesi gereğince dava şartı olması nedeni ile arabulucuya zorunlu başvurunun yapıldığını, ancak taraflar arasında anlaşmaya varılamadığını beyan ederek, haksız fiilin kusura dayalı olması, sigortalı araç sürücüsünün %100 oranındaki kusuru ile kazaya sebebiyet vermesi, hakkaniyet ölçüsü yaralanmanın şiddet ve önemi ile caydırıcılık ilkesi de gözetilerek müvekkilinin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi nedeni ile kazanın olumsuz etkilerini ömür boyu taşıyacak olması ve manevi tazminat poliçesi teminat limiti gözetilerek 150.000,00 TL. manevi tazminatın, dava tarihinde itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini, zorunlu arabuluculuk faaliyeti için yapılan giderler ile sarfına mecbur kalınacak yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını dava ve talep etmiştir.

Davalı vekili 23/10/2019 havale tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle ; … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde … nolu 28/03/2015-28/03/2016 tarihleri arasında vadeli … Genişletilmiş Lacivert Ticari Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, kaza tarihi itibariyle ihtiyari mali mesuliyet teminatı (bedeni ve maddi) kaza başı 500.000,00 TL. olduğunu, İMM teminatına manevi tazminat talepleri dahil edilmediğini, manevi tazminat teminatı poliçede belirtilen İMM teminatı ile sınırlı olduğunu, davacının iddia edildiği gibi, sürekli malul kaldığının sabit olmadığını ve ayrıca tespit edilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının manevi tazminat talebi hesaplanırken davacının maluliyet oranı ve sigortalı araç sürücüsünün kusurunun da dikkate alınması gerektiğini, davacı taraf dava tarihinden itibaren avans faizi talep ettiğini ancak, dava konusu olayın bir haksız fiil olduğunu, bu nedenle avans faizi talebinin yasal mesnetten yoksun olduğunu, kusur durumunun ATK Trafik İhtisas Dairesince belirlenmesini, davanın reddini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya …Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” …Dava, “trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat” davasıdır. İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; dava konusu kaza nedeniyle davacının malul kalması sonucu büyük acı ve ıstırap duyması, günlük işlerini yapmada maluliyeti oranında zorlanması, bedensel bütünlüğünün zedelenmesi nedeni ile kazanın olumsuz etkilerini ömür boyu taşıyacak olması ve manevi tazminat poliçe teminat limiti gözetilerek 150.000,00 TL. manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği görülmektedir. Borçlar Kanunu’nun 46. maddesi (6098 sayılı TBK md. 54) gereğince çalışma gücünün kaybı nedeniyle maddi ve BK 47. maddesi (TBK m. 56) gereğince manevi tazminat istemine ilişkindir. Borçlar Kanununun 47. maddesinde (TBK m. 56) yaralanan kişinin manevi tazminat da isteyebileceği hükme bağlanmıştır. Manevi tazminatın kişinin ruh ve vücut bütünlüğünün bozulması, sosyal kişilik değerlerinin saldırıya uğraması gibi durumlarda istenebileceği yasal ve yerleşmiş yargı kararlarıyla kabul edilmiştir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir. Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacıca göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370) Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K’nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Davalı sigorta şirketi cevap dilekçesinde yeniden raporların alınmasını talep etmiş ise de ; raporların daha önce açılan Mahkememizin … E. … K. sayılı maddi tazminat davasında belirlenmiş olduğu, kazanın ve tarafların aynı olduğu, söz konusu davada kusur ve maluliyet kesinleşmiş olduğundan yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek olmadığı sonucuna varılarak davalının talepleri ayrı ayrı reddedilmiştir. Kazanın meydana geldiği tarih, tarafların kusur durumu, davacının ekonomik ve sosyal durumu, yaralanmanın nitelik ve derecesi, davacının yaşı, cinsiyeti, yaralanmasının kendisine olan etkisi ve manevi tazminatın amacı göz önünde bulundurularak, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar vermekle birlikte davacının arabuluculuk vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebinin AAÜT.nin 16. Maddesinin akti avukatlık ücretini konu aldığı ve müvekkilinin avukatlık ödeyeceği asgari ücreti belirlediği anlaşılmakla ve bu madde yer alan arabuluculuk vekalet ücretlerinin HMK.nın 323 maddesi kapsamında yargılama gideri olduğuna dair bir hüküm bulunmaması sebebiyle reddine karar vermek gerekmiş ve 1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile 35.000,00 TL. manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, ” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; hükmedilen manevi tazminatın uğranılan manevi elem ve ızdırabı karşılamayacak kadar az olduğunu, davalı sigortacının %100 oranındaki sürücü kusurundan sorumlu olduğunun kabul edilmesi yaralanmanın şiddeti ve önemi ile caydırıcılık ilkesi ve hakkaniyet ölçüsü gözetilerek müvekkilinin kaza sonrası ölüm tehlikesine maruz kalması ve oluşan karaciğerindeki kanama nedeni ile ağır bir ameliyat geçirmesi , bel kırığı ve diğer yaralanmaları ile iyileşme süresinin uzaması neticesi ile geç mezun olmasına bağlı olarak hayata geç atılması ve %6,9 malul kalması sonucu büyük acı ve ızdırap duyduğunu, manevi tazminatın tamamına hükmedilmesi gerekirken aç miktara hükmedilmesinin hatalı olduğunu, manevi tazminatın reddedilen bölümü için davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi ve yargılama giderinin tamamına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, hak arama hürriyetinin kısıtlandığını ve bunun hak arama hürriyetine aykırılık teşkil ettiğini, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve itirazları doğrultusunda hüküm kurulmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava haksız fiil nedeniyle manevi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkemece manevi tazminata yönelik karar davacı vekilince manevi tazminat miktarı ve yargılama giderleri yönünden istinaf edilmiştir.
6098 sayılı TBK.nın 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yargıtay’ın 22.6.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hâkimin takdirine bırakılmış ise de hâkim; Medeni Kanununun 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gözeterek, hukuk ve adalete uygun hak ve nesafet kurallarına göre uygun miktarda tazminat takdir etmesi gerekmektedir. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların değerlendirilmesi gerekir. Hakim manevi tazminata hükmederken; tarafların kusur durumu, kusur derecesi, ekonomik ve sosyal durumları, zarar ile olay arasındaki illiyet bağı, ölüm halinde kaza ile ölüm arasında illiyet bağının bulunması, olayın tarihi, olayın ağırlığı, olay tarihindeki paranın satın alma gücü, davacı sayısı gibi hususlar dikkate alınarak davacılar için zenginleşme, davalılar için yoksulluğa neden olmayacak şekilde belirlenmelidir.
Somut olayda; yukarıda belirtilen manevi tazminat kriterleri, trafik kazası sonucu davacıda oluşan kabul edilen maluliyet ve iş görememezlik süresi ve davacının kusursuz oluşu, zararın ağırlığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın tarihindeki paranın alım gücü, hakkaniyet göz önünde bulundurulduğunda davacı lehine belirlenen manevi tazminatın az olmadığı görüldüğünden, davacı vekilinin buna yönelik itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
-Vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden;
Mahkemece, karar tarihindeki AAÜT 10. Maddesi ve usul hükümleri nazara alınarak, reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden davacı lehine hükmedilen vekalet ücretini aşmayacak biçimde vekalet ücreti takdir edilmesinde ve yargılama gideri belirlenmiş olmasına göre, buna yönelik kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığından buna yönelik itirazın da reddi gerekmiştir.
Anlatılan nedenlerle, davanın reddine dair karara karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince duruşma yapılmadan esastan reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir
HÜKÜM : Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Kararın usul ve yasaya uygun bulunmasına, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına
Dair. Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kararın taraflara tebliğinden itibaren İKİ HAFTA içinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere oybirliği ile karar verildi….


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.