Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/367 E. 2021/612 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:… – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 20/05/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE :…
ÜYE :…
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA…. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 26/11/2020
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – -…

VEKİLİ : Av. …
[…] UETS
DAVALI : … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …
[…] UETS
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 20/05/2021
KARARIN YAZILMA TARİHİ: 20/05/2021

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; 21/06/2018 günü saat 06:05 sıralarında Yazır Mah. Şafak Caddesi üzerinde şüpheli …’nun sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile Şafak Caddesini takiben Fırat Caddesi istikametine seyrettiği sırada trafik kuralı ihlali yaparak kırmızı ışıkta durmayıp, … plaka sayılı … sevk ve idaresindeki araca çarptığını, araç içerisinde yolcu olarak bulunan …’nin olay yerinde hayatını kaybettiğini, kazanın meydana gelmesinde …’nun ağır kusurlu olduğunu, müvekkili …’ın kazada hayatını kaybeden …’nin boşandığı eşi olduğunu, boşanma davasında …’a nafaka bağlandığını ve müvekkilinin geçimini bu nafaka geliriyle devam ettirdiğini, meydana gelen kaza nedeniyle müvekkilinin müteveffadan gördüğü maddi destekten yoksun kaldığını, sigorta şirketinin destekten yoksun kalma hakkının bulunmadığını iddia ettiğini, eşlerin birbirlerine bakma yükümlülüğünün boşanma ile son bulacağını ancak boşanma neticesinde nafaka yükümlülüğü olmasa dahi eşlerden birinin boşanmadan sonra da diğer eşe bakmaya devam etmesinin her zaman mümkün olacağını, bu bakımın ispatlanması durumunda destek ilişkisinin var sayılacağını ve açıkladığı nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin destekten yoksun kalma tazminatı olarak şimdilik 100,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili aşamalardaki beyanlarıyla davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; ” Trafik kazası nedeniyle zarara uğradığını iddia eden hak sahipleri tarafından açılan tazminat davalarında ispat yükü 6098 sayılı TBK’nın 50. Maddesi uyarınca zarar gören üzerinde olup, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat etmek zorundadır.
Yine bu tür davalarda 2918 sayılı KTK’nın 97. Maddesi uyarınca, zarar görenin dava açmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapması gerekmekte olup bu husus sonradan giderilmesi de mümkün olmayan dava şartlarındandır. Ayrıca yazılı başvurudan hemen sonra dava açılması mümkün olmayıp 15 günlük sürenin dolmasından sonra dava açılabilecektir. Sigortacı kendisine yapılan yazılı başvuruya karşı 15 gün içinde cevap vermek ve 2918 sayılı KTK’nın 99. Maddesine göre 8 iş günü içinde de tazminatı ödemek zorundadır. Sekiz iş günü içinde sorumlu olduğu tazminatı ödemeyen sigortacı 9. Gün itibariyle temerrüde düşecektir.
Hak sahipleri tarafından talep edilebilecek tazminatlar ise 2918 sayılı KTK’nın 90. Maddesi uyarınca 2918 sayılı KTK ile 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Bu kapsamda öncelikle belirlenmesi gereken tazminat hesabının ne şekilde yapılacağıdır. 2918 sayılı KTK ile 6098 sayılı TBK’da bu hususta bir düzenleme bulunmadığından bu boşluğun da içtihatlarla doldurulması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1989/4-586 Esas, 1990/199 sayılı kararı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatları gereği, muhtemel yaşam süresinin tespitinde Population Masculine Et– Feminine (PMF 1931) Tablosu dikkate alınmalı ve hesaplamaların progresif rant yöntemi kullanılmalı ve ayrıca bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin ise her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tespiti gerekmektedir.
Davacı, davaya konu trafik kazasında ölen …’nin eski eşi olup, Beyşehir Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E … K sayılı ilamı ile lehine nafakaya hükmedildiğini, …’nin ölümüyle bu nafakadan mahrum kaldığını savunarak destekten yoksun kalma tazminatı isteminde bulunmuştur.
Yargıtay… Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamı ”Davacı … ise ölenin eşi olup eş yönünden evlilik birliği devam ettiği sürece ayrı yaşıyor olsalar dahi eşler birbirlerinin desteği sayılır, boşanma halinde dahi nafaka ödeniyorsa yine destek sayılır. Açıklanan bu hususlar gözetilmeden ölenin davacılara destek olmadığı kabul edilerek yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir.” şeklindedir.
Anılan içtihat da dikkate alınarak davacı ile müteveffa … arasında desteklik ilişkisi bulunduğu kabul edilmiştir.
Her ne kadar davacının davalı sigorta şirketine davadan önce tazminat ödemesi için yazılı olarak başvurduğu sabit ise de hangi tarihte başvuru yapıldığı tespit edilememiştir. Hasar dosyasının incelenmesinde, davacının tazminat istemiyle ilgili olarak 22/04/2019 tarihinde ”hukuk görüşü” başlıklı belgenin düzenlendiği anlaşılmıştır. Bu kapsamda Mahkememizce yazılı başvurunun en geç bu tarihte yapıldığı kabul edilerek, davalı sigorta şirketinin 03/05/2019 tarihinde temerrüde düştüğü kabul edilmiştir.
Dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan 08/06/2020 tarihli bilirkişi raporu ile davaya konu trafik kazasının oluşumunda … plakalı araç sürücüsü …’nun % 100 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
23/10/2020 tarihli bilirkişi raporu ile davacının destekten yoksun kalma zararı 113.203,90 TL olarak belirlenmiştir. Davacı ile destek 2015 yılında boşanmış olup, davacı lehine 175,00 TL nafakaya hükmedilmiştir. Davacı lehine hükmedilen bu tutar aynı zamanda desteğin gelirinden ne kadarlık kısmını davacıya ayırdığını da göstermektedir. Bu kapsamda desteğin gelirinden % 17,48269213’ünü davacıya ayırdığı kabul edilmiştir. Davacının talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının hesabında bu oran destek payı olarak kabul edilmiştir. Bu belirlemelere göre düzenlendiği anlaşılan hesap raporunun denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun olduğu kabul edilerek hükme esas alınmıştır.
6098 sayılı TBK’nın 52. Maddesine göre; Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir. Anılan yasal düzenlemede de belirtildiği üzere zarar görenin zararın oluşmasında ya da zararın artmasında bir ihmali varsa bu hususun tazminatın belirlenmesinde dikkate alınması gerekir. Bir başka deyişle zararın oluşumunda zarar görenin de müterafik kusurunun bulunması halinde tazminattan indirim yapılması gerekmektedir. Müterafik kusurun dikkate alınması için bu yönde yapılan bir savunmaya gerek olmayıp Mahkemece müterafik kusurun resen dikkate alınması gerekmektedir. Nitekim bu husus Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/3135 E 2018/11955 K sayılı ilamında da vurgulanmıştır. Ayrıca müterafik kusur indirimi nedeniyle kısmen reddedilen tutar üzerinden davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmeyeceği noktasında da duraksama bulunmamaktadır.
Somut olayda; desteğin … plakalı araç içinde yolcu konumunda olduğu, kaza neticesinde desteğin araçtan savrulduğu, araç üzeride yapılan incelemede emniyet kemerinin sağlam vaziyette olduğu hususları dikkate alındığında desteğin emniyet kemeri takmadığının kabulü zorunludur. Bu bakımdan davacının destekten yoksun kalma zararı olan 113.203,90 TL’den % 20 oranında (113.203,90*%20=22.640,78 TL)
müterafik kusur indirimi yapılması gerekmektedir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde davacının talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı tutarının (113.203,90 – 22.640,78=) 90.563,12 TL olduğu anlaşılmakla davanın bu tutar üzerinden kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
” şeklinde davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 90.563,12 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihi itibariyle geçerli ZMMS ölüm teminat klozu limitiyle sınırlı olmak kaydıyla ve temerrüt tarihi olan 03/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, kazanın meydana gelmesinde …’nun kırmızı ışıkta geçerek ağır kusurunun bulunduğunu, …’nin hiç bir kusurunun bulunmadığını, müvekkili …’ın kazada hayatını kaybeden …’nin boşandığı eşi olduğunu, boşanma davalarının Beyşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası ile görüldüğünü ve …’a nafaka bağlandığını, …’ın geçimini bu nafaka geliri ile devam ettirdiğini, meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden …’nin ölümü üzerine nafaka alacaklısı eski eşi …’ın müteveffadan gördüğü maddi destekten yoksun kaldığını, somut olaya bakıldığı zaman …’nun kırmızı ışık ihlali ile meydana gelen trafik kazası arasında nedensellik bağının tam olduğunu, müvekkilinin emniyet kemeri takmasının ya da takmaması ile kaza arasında herhangi bir nedensellik bağının bulunmadığını, hayatın olağan akışı çerçevesinde bakıldığı zaman müvekkilinin hak ettiği miktar hükmedilen kadar olmadığı halde Yerel Mahkemece verilen kararın hakkaniyetten uzak bir karar olduğunu beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen hükmün hukuka aykırı olduğunu, davacının talepleri üzerinde durulduğunu ve alınan raporlara değinildiğini ve hukuki dayanaktan söz edildiğini ancak taraflarınca dosyaya sunulan itiraz ve beyanlara değinilmediğini, neden kabul edilmediğinin de açıklanmadığını, dönemsel asgari ücrete göre nafaka miktarının oranlanarak artışı yapılmasının uygun olmadığını, davacının destekten yoksun kalma tazminatı talebini kabul etmediklerini, bir hesaplama yapılacak ise kazanç unsurunun ancak 175,00 TL üzerinden gerçekleştirilmesi gerektiğini, müteveffanın vefat tarihinde 46 yaşında olduğunu ve PMF-1931 tablosuna göre bakiye ömrü 25 yıl olup 71 yaşında sona ereceğini, Davacının müteveffanın vefat tarihinde 43 yaşında olup bakiye ömrü 27 yıl olduğunu, müteveffanın bakiye ömrü ile sınırlı olarak başvurucunun destek süresi belirleneceğini, başvurucunun destek süresi müteveffanın muhtemel yaşam süresinin sonuna kadar işleyeceğinden başvurucu 69 yaşına geldiğinde destek süresi sona ereceğini, hesaplamanın davacının 69 yaşına geldiğinde sona ereceği şekline göre yapılması gerektiğini, tüm bu itirazlarının yerel mahkemeye sunduklarını ancak gerekçeli kararda bu hususa ilişkin değerlendirmede dahi bulunulmadığını beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, trafik kazası nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı istemli davadır.
Uyuşmazlık davacı eski eşin destek tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Destekten yoksun kalma tazminatı Gerek Mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 45/II.maddesinde Gerek 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinin 3. bendinde düzenlenmiş olup, “Ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpların tazmini gerekmektedir”
Bu maddede, haksız fiilin doğrudan doğruya muhatabı olmayan, ancak bu haksız fil nedeniyle ortaya çıkan ölüm olayından zarar gören ya da ileride zarar görmesi güçlü olasılık içinde bulunan kimselere tazminat hakkı tanınmıştır.
Yasa metninden de anlaşıldığı üzere; destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan yardımdır. Bu tazminatın amacı, ölüm olayı olmasaydı ölenin yardımda bulunduğu kimselere yardımda bulunmaya devam edeceğinin düşünülmesi ve ölüm olayının bu süreci kesmesi sonucu destekten yararlanan kimselerin uğradıkları zararın peşin ve toptan şekilde tazmin edilmesi, bu kimselerin ölüm olayından önceki durumlarına kavuşturulmasıdır. Eş söyleyişle amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır.
Şu hale göre; “destek” sayılabilmek için, yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterlidir. Destek kavramının dayanağı hukuksal bir ilişki değil eylemli bir durum olduğundan, akrabalığa ve yasanın nafaka ile miras ilişkisi hakkındaki hükümlerine dayanmaz.
Nitekim, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde; “Destekten Yoksun Kalma Tazminatı eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının, desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” vurgulanmıştır.
Yine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 1979/4-1528 E., 412 K. sayılı kararında; “BK.nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır, sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür” ilkesi benimsenmiştir.
O halde, destekten yoksun kalma tazminatı ölüm ile ortaya çıkmasına rağmen, miras bırakanın şahsından doğan ve mirasçılara geçen bir hak değil, doğrudan bu kimselerin kendisinden doğan bağımsız bir haktır.
Diğer bir ifadeyle, destekten yoksun kalma tazminatı niteliği itibariyle; üçüncü kişilere, desteğin gelir ve yardımından yoksun kalmaları nedeniyle tanınmış, bağımsız bir hak olup, mirasçılık sıfatı ve miras hukuku ile ilgisi yoktur. Çünkü bu hak, mirasçılık sıfatından değil, eylemli olarak destek olanın ölümü nedeniyle, onun gelir ve yardımından yoksun kalma ya da farazi destek olma olgusundan kaynaklanmaktadır (YHGK. 25.05.1984 gün, E: 1982/9-301, K:1984/619)
(YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2012/864 E 2013/791 K )
Somut olayda davacı eski eş … ile müteveffa…’ın ’in 31/05/2016 tarihinde kesinleşen boşanma kararı ile ayrıldıkları, bu karar ile destek olgusunun sona erdiği, boşanma kararından sonra tarafların yeniden bir araya gelerek aralarında eylemli ve gerçek bir bağın kurulduğunun da usulüne uygun kanıtlanamadığı dikkate alındığında davacı eski eş lehine talep edilen maddi tazminat isteminin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalı omuştur.
Bu nedenle , davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK.nın 353/1-b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ, Davacı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİ ile; ilk derece mahkemesi kararın KALDIRILMASINA,
HMK.nın 353/1-b-2.maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davacının davasının REDDİNE ,
2-Kararın mahiyeti gereği alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından başta ve tamamlama olarak alınan toplam 430,70 TL den mahsubu ile bakiye 371,40 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Arabuluculuk görüşmeleri nedeniyle mevcut suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacının kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki AAÜT 13/4 hükmü uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-Artan gider avansı olması halinde HMK m333 hükmü uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
7-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
8-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
9-İstinaf eden davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların kendisi üzerinde bırakılmasına
10-İstinaf eden davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 148,60 TL başvurma harcı giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
11-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kararın taraflara tebliğinden itibaren İKİ HAFTA içinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere oybirliği ile karar verildi.20/05/2021


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı
Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.