Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/317 E. 2021/590 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:… -…
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO :…
KARAR TARİHİ : 18/05/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 17/09/2020
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACILAR :1- Kendi adına asaleten … (T.C NO:…) ve …’a velayeten (T.C NO:…) – … (T.C NO:…) -…
2- … (T.C NO:5…)
VEKİLLERİ : Av…. – Av… …
DAVALILAR : 1- … – T.C NO: …
VEKİLİ : Av…. – …
: 2- … – T.C NO:…
VEKİLİ : Av. … -…
: 3- … SİGORTA – …
VEKİLİ : Av. … – …
: 4- … SİGORTA A.Ş -…
VEKİLİ : Av. …
: 5- … TURİZM NAKLİYAT VE TİCARET LTD. ŞTİ – … -…
VEKİLİ : Av. R…. -…
: 6- … – T.C NO:… …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA İHBAR OLUNAN : … -…
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 18/05/2021
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 20/05/2021

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; müvekkili …’nin eşi diğer davacıların annesi müteveffa …’ın22/07/2015 tarihinde Beyşehir Çevre Yolu Caddesinde bulunan … Hastanesi’ne geçmek isterken Meram Tıp Fakültesi yönünden şehir merkezine doğru yarış yapmakta olan …’ün kullandığı … plakalı araç ile …’ın kullandığı … plakalı aracın çarpması neticesinde hayatını yitirdiğini, Konya … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında düzenlenen raporda … plakalı araç sürücüsü … ve … plakalı araç sürücüsü …’ın asli kusurlu, müteveffanın ise tali kusurlu olduğunun belirlendiğini, kaza sonucunda 34 yaşındaki …’ın vefat ettiğini ve eşi ile 2 yaşındaki …, 10 yaşındaki ……. ve 15 yaşındaki …’nın acılı şekilde geride kaldıklarını, davacı eş ve çocukların bu elim olay neticesinde tam anlamıyla boşluğa düştüklerini ve yaşama sevinçlerini kaybettiklerini ve açıkladığı nedenlerle davacı eş … için 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 70.000,00 TL manevi tazminatın, davacı çocuk … için 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 50.000,00 TL manevi tazminatın, davacı çocuk … için 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 50.000,00 TL manevi tazminatın ve davacı çocuk … için 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı sigorta şirketlerinin maddi tazminat ile sorumlu olmak kaydıyla tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

Davalı … Turizm Nakliye ve Tic. Ltd. Şti vekili cevap dilekçesiyle özetle; müvekkili şirkete ait gözüken … plaka nolu aracın dava dışı …’e kaza öncesi satılmış olması nedeniyle müvekkilinin araç işleten sıfatının bulunmadığını, müvekkilinin … marka araçların yetkili satıcısı olduğunu, araç satışına ilişkin noter satışının ise kazanın meydana gelmesi sebebiyle kazadan önce yapılamadığını, söz konusu noter satışının 24/07/2015 tarihinde yapılabildiğini ve faturanın da uygulama gereği noter satış tarihinde düzenlendiğini, bu durumu diğer davalının teyit edeceğini, bu nedenle araç işleten sıfatının dava dışı …’e geçtiğini, bu nedenle müvekkili şirketin bir sorumluluğunun bulunmadığını, iddia olunan kusuru ve kazanın oluş şeklini kabul etmediklerini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla talep edilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu ve açıkladığı nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle özetle; Ceza Mahkemesi’nden düzenlenen raporu kabul etmediklerini, dosyanın Adli Tıp İhtisas Dairesi’ne tevdi edildiğini, müvekkilinin kazada kusurunun bulunup bulunmadığının tespit edilemediğini, müteveffanın ölümü ile müvekkilinin eylemi arasında illiyet bağının mevcut olmadığını, yolun sol şeridinde seyretmekte olan … plakalı araç sürücüsünün müteveffaya çarptığını, müteveffanın yolun sağında seyretmekte olan müvekkilinin kullanmakta olan aracın önüne uçtuğunu, müvekkilinin engel olamayacağı şekilde müteveffaya çarpmak zorunda kaldığını, herhangi bir kusurun bulunmadığını, yarış yapıldığı iddialarının asılsız olduğunu, müvekkilinin kaza mahallindeki hızının 77 km olarak tespit edildiğini, kazada müteveffanın ağır kusurlu olduğunu ve açıkladığı nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle özetle; müvekkilinin bahsi geçen aracı dava konusu kazadan yaklaşık 2 buçuk ay önce … isimli şahsa sattığını, fakat araç bedelinin tamamı ödenmediğinden araç devir işleminin gerçekleşmediğini, aracın satın alan …’ın oğlu … hakimiyetinde iken kazaya karıştığını, kazayla ilgili müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle özetle; davacının dava açmaksızın araç sigorta şirketlerine başvurması halinde maddi zararları karşılamasının mümkün olduğunu, maddi tazminat yönünden usul ekonomisi gereğince davanın reddinin gerektiğini, manevi tazminat talepleri yönünden hakkaniyete uygun bir miktara hükmedilmesinin gerektiğini, araçların yarış yaptığı iddiasına yönelik hiçbir delilin bulunmadığını ve açıkladığı nedenlerle davanın reddini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesiyle özetle; müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, manevi tazminat taleplerinin poliçe kapsamı dışında bulunduğunu, davacılar murisinin kazanın meydana gelmesine kendi kusuru ile sebebiyet verdiğini, müterafik kusurun tazminattan düşülmesi gerektiğini, mükerrer taleplerin reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Genel Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesiyle özetle; dava dilekçesinde belirtilen … plakalı aracın 01/11/2014-08/08/2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, ölüm halinde kaza tarihi itibariyle şahıs başına azam teminat miktarının 290.000,00 TL olduğunu, sorumluluğun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kazaya karışan sigortalı araç sürücüsünün kusur oranının belirlenmesinin gerektiğini, hesaplamaların yeni trafik sigortası genel şartları gereğince yapılması gerektiğini ve açıkladığı nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya …Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/09/2020 tarih … esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” …Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi… Esas … Karar 26/09/2019 tarihli kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi … Esas … Karar 05/03/2020 tarihli kararı ile kaldırılmakla, Konya Bölge Adliye Mahkemesi ilamında belirtilen hususlar dikkate alınmak suretiyle davacıların talep edebilecekleri destekten yoksun kalma tazminatının ne kadar olduğu hususunda rapor düzenlenmesi amacıyla resen seçilen aktüerya hesap bilirkişisi … meydana gelen kazada davacı …’ın destekten yoksun kalma zararının 934,00 TL, davacı …’ın destekten yoksun kalma zararının 8.358,67 TL, davacı …’ın destekten yoksun kalma zararının16.248,77 TL ve davacı …’ın destekten yoksun kalma zararının ise 35.665,94 TL olduğu hesaplanmıştır.
Anılan raporun Konya BAM 3. Hukuk Dairesi’nin kaldırma kararında belirtilen hususlara uygun olarak tanzim edildiği anlaşıldığından bu rapor hükme esas alınarak davacıların maddi tazminat davaları hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacılar aynı zamanda manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminatı takdir etmesi gerekir( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Somut olayda, tarafların sosyal ekonomik durumları ve kazanın oluşumdaki kusur oranları dikkate alınarak davacıların menevi tazminat davalarının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve 1-Davacı …’ın maddi tazminat davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 934,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı …, davalı …, davalı … ve davalı … Turizm Ltd. Şti. Yönünden kaza tarihi olan 22/07/2015 tarihinden itibaren; davalı … Sigorta A.Ş. İle davalı … Sigorta A.Ş. Yönünden ise (olay tarihi itibariyle geçerli ZMSS ölüm teminat klozu limitiyle sınırlı olmak kaydıyla) dava tarihi olan 11/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Davacı …’ın maddi tazminat davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 8.358,67 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı …, davalı …, davalı … ve davalı … Turizm Ltd. Şti. Yönünden kaza tarihi olan 22/07/2015 tarihinden itibaren; davalı … Sigorta A.Ş. İle davalı … Sigorta A.Ş. Yönünden ise (olay tarihi itibariyle geçerli ZMSS ölüm teminat klozu limitiyle sınırlı olmak kaydıyla) dava tarihi olan 11/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, 3-Davacı …’ın maddi tazminat davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 16.248,77 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı …, davalı …, davalı … ve davalı … Turizm Ltd. Şti. Yönünden kaza tarihi olan 22/07/2015 tarihinden itibaren; davalı … Sigorta A.Ş. İle davalı … Sigorta A.Ş. Yönünden ise (olay tarihi itibariyle geçerli ZMSS ölüm teminat klozu limitiyle sınırlı olmak kaydıyla) dava tarihi olan 11/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, 4-Davacı …’ın maddi tazminat davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 35.665,94 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı …, davalı …, davalı … ve davalı … Turizm Ltd. Şti. Yönünden kaza tarihi olan 22/07/2015 tarihinden itibaren; davalı … Sigorta A.Ş. İle davalı … Sigorta A.Ş. Yönünden ise (olay tarihi itibariyle geçerli ZMSS ölüm teminat klozu limitiyle sınırlı olmak kaydıyla) dava tarihi olan 11/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, 5-Davacı …’ın manevi tazminat davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 22/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …, davalı …, davalı … ve davalı … Turizm Ltd. Şti.den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 6-Davacı …’ın manevi tazminat davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 22/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …, davalı …, davalı … ve davalı … Turizm Ltd. Şti.den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 7-Davacı …’ın manevi tazminat davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 22/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …, davalı …, davalı … ve davalı … Turizm Ltd. Şti.den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 8-Davacı …’ın manevi tazminat davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 22/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …, davalı …, davalı … ve davalı … Turizm Ltd. Şti.den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
… Turizm Ltd Şti vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini, rapor kapsamında kaza tarihinde trafik kaydı müvekkili adına görünen … plakalı nolu araç sürücüsü …’e verilen kusur oranını hatalı olduğunu, olayın gece saatlerinde meydana geldiğini asli kusurun maktulün yola birden çıkması sonunda meydana geldiğini, müvekkiline it gözüken araç sürücüsünün hızına dair en ufak bir tespitinde dosya kapsamında bulunmadığını, müvekkilinin araç işleten sıfatı bulunmadığını, söz konusu aracı müvekkilinin olay günü sürücü …’e sattığını, bu konuda artık araç işleten sıfatının da bu kişide olduğunu, her ne kadar kayıt adına görünse de söz konusu kaydın sadece şekil anlamında kaldığını, müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını, kararda bu yönde bir ibare bulunmadığını, hüküm altına alınan manevi tazminat bedellerinin fahiş olduğunu zenginleşme unsuru taşıdığını, davacı kocanın yeniden evlenmesi neticesinde çocuklarında destek tazminatlarının düşmesi gerekirken düşmemesinin hatalı olduğunu, tüm bu nedenlerle fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla icranın tehirine, istinaf başvurularının kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve tüm yönlerden davanın reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince verilen ilk karara ilişkin olarak Davacı ve Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile ; KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 26/09/2019 tarih …Esas … Karar Karar sayılı dosyasında verilen kararının eksik araştırma nedeniyle HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
1-Kusura yönelik itirazların değerlendirilmesinde :
Dava konusu olaya ilişkin olay sonrası düzenlenen Trafik Tespit Tutanağında, davacılarn desteğinin karşıdan karşıya geçerken gelen aracın hızını ve uzaklığını ayarlamama kuralını ihlal ettiği davalı sürücülerin ise müştereken aracın hızını ayarlamama kuralını ihlal ettiklerinin belirtildiği ,
Konya … Asliye Ceza Mahkemesinde alınan 02/12/2015 tarihli raporda davalı sürücülerin asli müteveffanın tali kusurlu olduğunun rapor edildiği .Yine Ceza dosyasında Trafik ihtisas dairesinden alınan 10/05/2016 tarihli raporda davalı sürücülerin tali ,müteveffanın ise aslı kusurlu olduğunun rapor edildiği .
Mahkemece İstanbul Trafik ihtisas dairesinden alınan 25/12/2017 tarihli raporda davalı ….. %20 ,…’in %10 ,müteveffa yayanın %70 kusurlu olduğunun rapor edildiği raporlar arısı çelişkinin giderilmesi için dosyanın İTÜ ye gönderildiği 16/04/2018 tarihli raporda …. %30 ,…’in %20 ,müteveffa yayanın %50 kusurlu olduğunun rapor edildiği ve yine İTÜ den alının 09/06/2019 tarihli ve çelişkileri açıklayan raporda …. %30 ,…’in %20 ,müteveffa yayanın %50 kusurlu olduğu raporlar arası çelişkinin giderildiği anlaşılmakla davalı vekillerinin kusura yönelik istinaf itirazlarının bu nedenle yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
2-Davalı … vekilinin araç isleten sıfatlarının olmadığına ilişkin itirazlarının incelenmesinde :
İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır.
2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmünü içermektedir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir.
Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.
Bunun yanı sıra, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 20/d bendi “
(Değişik: 24/12/2009-5942/1 md.) Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılır. Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir.” hükmünü içermektedir.
Görüldüğü gibi Yasa’nın 20/d bendinde tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin ancak noterler tarafından yapılacağı hükmüne yer verilmiştir. Ancak böyle bir satış ve devir işlemi araç üzerindeki mülkiyet hakkını devre elverişlidir. Bu devrin yöntemince aracın kayıtlı olduğu, tescil müdürlüğüne bildirilmemesi yüzünden aracın tescil kaydında bir değişiklik yapılmaması satışa konu aracın mülkiyetinin geçişini engellemez ise de, anılan yasa maddesinde belirtilen türden resmi bir satış ve devir işlemi yapılmaksızın, satış işlemine dayalı olarak işleten sıfatının ve araç üzerindeki mülkiyet hakkının devredildiğinin kabulü mümkün değildir.
Anılan yasa maddesinde belirtilen türden resmi bir satış ve devir işlemi yapılmaksızın, haricen satış ile işleten sıfatının devredildiğinin kabulü mümkün değildir.
Kamu yararı (düzeni) amacına yönelik bu emredici kural açık ve ortada iken, yazılı deliller ile desteklenmeyen, her zaman düzenlenmesi mümkün olan bu harici satım sözleşmesine ve aracın kayıt maliki dışında bir başkasına ait olduğu yolundaki mücerret açıklamalara değer verilerek o şahsın malik olduğunun; bu suretle davalının işletenlik sıfatının sona erdiğinin kabulüne olanak bulunmamaktadır.
(Nitekim Yargıtay 17. HD.’nin 2015/12712 esas 2018/7170 karar ve 2014/12708 esas 2016/10575 karar sayılı ilamları)
Bu değerlendirmeler ışığında somut olaya bakıldığında, her ne kadar davalı … tarafından kazaya karışan aracın satıldığı ve devredildiği belirtilerek bu halde işleten sıfatının kalmadığı savunulmakta ise de, dosya içerisinde bulunan Konya …Noterliği’nce düzenlenmiş … yevmiye numaralısatış sözleşmeinde , ‘kazadan sonra’ 24/07/2015 tarihinde dava dışı …’e satıldığı bunun dışında kazadan önce aracın satılıp devredildiğine dair herhangi bir belge ve delil de sunulmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Yukarıda yazılı yasal düzenlemeler gereğince, işletenlik sıfatının harici satış sözleşmesiyle 3.kişiye devredildiği inandırıcı ve güçlü delillerle ispatlanamamıştır. Bu durumda, davalının işleten olduğuna ve aleyhinde açılan davanın kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, davalının istinafı yerinde görülmemiştir.
3- Davalı … vekilinin davacı eşin evlenmesi nedeni ile çocukların destek kazandıkları itirazının incelenmesinde :
Davacı eşin 03/04/2016 tarihinde evlendiği bu durumun hükme esas alınan Aktüerya raporunda dikkate alındığı anlaşılmakla itirazın yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
4- Davalı … vekilinin manevi tazminatın fahiş olduğu itirazının incelenmesinde :
Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre,Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, Ceza Mahkemesinin kararı, yukarıda açıklanan ilkeler, davalıların eylemindeki hukuka aykırılığın tespitinin sağlayacağı manevi tatmin ile birlikte değerlendirildiğinde İDM’ince hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlanının yerinde olduğu, davalının manevi tazminatın miktarına yönelik istinafının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı … Turizm Ltd Şti vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Kararın mahiyeti gereği istinaf eden davalı … Turizm Nak ve Tic Ltd Şti’ nden alınması gereken 9.987,43 TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan toplam 2.683,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.304,43 TL eksik harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf eden davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların davalının kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK m353 hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/05/2021

Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.