Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/302 E. 2021/459 K. 30.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: …/… – …/…
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …/…
KARAR NO : …/…
KARAR TARİHİ : 30/03/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ….
ÜYE : ….
ÜYE : ..
KATİP :..
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/10/2020
NUMARASI : ../.. Esas ../… Karar

DAVACI : . Selçuklu/ KONYA
VEKİLİ : Av. .. Karatay/ KONYA
DAVALI : 1- . SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ – .
VEKİLİ : Av…. .. Kadıköy/ İSTANBUL
: 2- .. KURU YEMİŞ GIDA VE İHT.MAD.SAN.TİC.AŞ – .. Karatay/ KONYA
VEKİLİ : Av. C.. Selçuklu/ KONYA
: 3- . Karatay/ KONYA
VEKİLİ : Av. .. UETS
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 30/03/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 30/03/2021
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14/05/2015 tarihinde davalılardan .. sevk ve idaresinde bulunan ve maliki olduğunu sonradan öğrendikleri … Kuruyemiş Gıda ve İhtiyaç Madde San. Tic. A.Ş:’ne ait.. plakalı araç ile müvekkili ve eşinin maliki olmadığı ve olay günü eşinin sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araca arkadan çarptığını, meydana gelen trafik kazasında müvekkilinde kemik kırığı oluştuğunu, vücudunun çeşitli yerlerinden ve yüzünde sabit iz kalacak şekilde yaralandığını, çeşitli operasyonlar geçirmesine rağmen kısmen de olsa sakat kalmasının önüne geçilemediğini, sakatlık halinin ve vücudundaki sabit izlerin verdiği rahatsızlığın psikolojik travması sebebiyle müvekkilinin manevi açıdan çokça yıprandığını, kaza tespit tutanağında kazaya karışan araç ve sürücülerden sadece .. plakalı araç sürücüsü ..’in kusurlu olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin eşinin kullandığı araca herhangi bir kusurun atfedilmediğini, kaza sonrasında … Sigorta A.Ş’ne başvurulduğunu, ancak sigorta şirketinin yaptıkları inceleme neticesinde talebin reddedildiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla belirlenecek maddi tazminatın şimdilik 1.000,00-TL tutarının işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden; sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden itibaren işletilecek faizi, 40.000,00-TL manevi tazminatın sadece işleten ve sürücü tarafından olay tarihinden işletilecek faizi, davalı işletenin taşınmaz malları ile bankalardaki ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin ortaklaşa ve zincirleme sorumluluk kurallarına göre tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı .. Kuru Yemiş Gıda ve İht.Mad.San.Tic.A.Ş.ne usule uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı .. Kuru Yemiş Gıda Ve İht.Mad.San.Tic.A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın kaza tespit tutanağına dayanak müvekkili şirketin işleteni olduğu aracın sürücüsü tarafından kazaya tam kusurlu olarak sebebiyet verildiğini iddia etmişse de; kazaya fiilen taraf olmasa da yola dış cephe strafor paketlerini dökecek şekilde mahalden ayrılan araç ve sürücüsünün asıl olarak kazaya sebebiyet verdiğini, bu nedenle kaza tespit tutanağını kabul etmediklerini ve bu hususta Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’ndan rapor alınması gerektiğini, ayrıca davacı İmran Sabancı ile ilgili alınan raporda engel durumunun %43 olduğundan bahsedildiğini, ancak sürücü..’in kontrolündeki aracın 32 km/saat hızla seyir halinde iken kaza sonucu %43 engel oluşmasının mümkün olmayacağından bu hususun da bilirkişi marifetiyle hesaplanmasını talep ettiklerini, davacı tarafın talep ettiği maddi tazminat miktarı yönünden öncelikle sürücü …’in kusurunun olmadığının mahkemece tespitine, mahkeme aksi kanaatteyse yargılama safhasında ortaya çıkacak olan maddi zararın müvekkili şirketin aracını sigortalattırdığı … Sigorta A.Ş’den karşılanmasına, davacı tarafça talep edilen manevi tazminat miktarının da oldukça yüksek olduğunu, bu nedenle talep edilen miktardan indirim yapılmasına, davacının haksız davasının reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı .. Sigorta Anonim Şirketi’ne usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Sigorta şirketinin sorumluluğunun, sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olacağını, dosyada öncelikle kusur tespitinin yapılması gerektiğinden Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılmasını talep ettiklerini, dava konusu kaza sebebiyle müvekkili şirkete başvuru yapıldığını, ancak sağlık kurulu raporunda kayıtlı şekillerle kaza arasında nedensellik bağı olmadığından davacıya ödeme yapılmadığını, bu hususta da alınacak bilirkişi raporu ile maluliyetin sürekli olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, kusurun ve maluliyet oranının tespiti halinde alanında uzman bilirkişilerce azami poliçe limitleri ve aktüeryal kurallar gözetilerek hesaplama yapılmasını, müvekkili şirket temerrüde düşmediğinden dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı.’e tebligat yapılmış, ancak davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/10/2020 tarih, ../.. Esas, ../.. Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; Maluliyet hali “gelişen durum” olarak kabul edilmektedir. Kişi maluliyet olmadan önceki işinde çalışmaya devam etmesi bu zararın olmadığına işaret etmez, maluliyetten kasıt EFOR KAYBIDIR. Necmettin Erbakan Üniversitesi Adli Tıp Kurumundan alınan Bilirkişi Hekim Raporu ve İstanbul Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Dairesi raporlarında sürekli maluliyetin olmadığı, iyileşme süresinin 1,5 ayı bulacağı bu sürenin geçici iş göremezlik süresi olarak değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Dolayısı ile davalıların geçici iş göremezlik süresince davacının talep edebileceği tazminatı ödemeleri gerekmektedir.
Davacı taraf sigorta şirketi bakımından temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz talebinde bulunmuştur. Ancak davadan önce sigorta şirketine başvuru olmadığından dolayı dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekmiştir.
Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nesafetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde buyurulmuştur. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Manevi tazminatın miktarını tayin etme de hükmedilecek miktarın uğranılan zararla orantılı, duyulan acıyı hafifletecek nitelikte olması gerekir. Takdir edilecek manevi tazminat hakkaniyete uygun olmalıdır.
Tazminatın sınırı onun amacına uygun olarak belirlenmelidir.Manevi tazminatın takdiri yapılırken tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilmeli, manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır.Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir.Davacıların yakınlarının kaza sonucu ölümüyle aile birliği içinde korunması gereken bağlılığın zarar gördüğü gerçektir,bu ölümle davacı olan eş ve çocuklar manevi olarak elem ve ızdırap duymuştur. Yukarıda açıklanan ilkeler konulduktan sonra, dosyamızda olayın şartları, tarafların kazadaki kusur durumu ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, davacının duyduğu ızdırap, acı ve elem nedeniyle tarafların sosyal ve ekonomik durumları da dikkate alınarak davacıya 5.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği yönünde mahkememizde kanaat oluşmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde dosya kül halinde değerlendirildiğinde; Davacılar vekilinin ıslah dilekçesi de nazara alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekmiş ve;
Davacının davasının ıslah dilekçesi de nazara alınmak suretiyle KISMEN KABULÜ İLE;
250,00-TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olmak kayıt ve şartı ile ve faizin dava tarihinden itibaren diğer davalılar bakımından ise kaza tarihi olan 14/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, ıslah edilen 1.553,00-TL’nin ise ıslah tarihi olan 06/07/2020 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
200,00-TL tedavi ve bakıcı gideri, 250,00-TL sürekli iş göremezlik bedeli, 150,00-TL ekonomik geleceğin sarsılmasından kaynaklı tazminat, 150,00-TL kazanç kaybı tazminatı olmak üzere toplam 750,00-TL’ye yönelik talebin reddine,
Davacı için takdir edilen 5.000,00-TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki diğer davalılardan kaza tarihi olan 14/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, ” şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … Kuruyemiş İhtiyaç Mad.San.Tic.A.Ş vekili sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece kısmen kabule ilişkin verilen kararın açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının maddi ve manevi herhangi bir zararının mevcut olmadığını, ATK raporunda da davacının herhangi bir maluliyetinin olmadığının tespit edildiğini, yerel mahkemece kusur raporlarına karşı itirazlarının dikkate alınmaksızın … …’in %100 kusurlu olduğu kanaatine varılarak hüküm tesis edildiğini, kazanın yola dökülen ısı yalıtım malzemeleri (strafor) nedeniyle meydana geldiğini ancak yerel mahkemece bu husus hakkında herhangi bir araştırma yapılmaksızın hüküm tesis edildiğini, kusur irdelemesinin eksik yapıldığını, yola dökülen malzemelerin hangi araca ait olduğu ve araç sürücüsünün kim olduğunun araştırılmadığını, davalı … …’in müvekkil şirkete ait aracı kullanırken takip mesafesi kurallarına riayet ettiğini, hesap raporu alınması amacıyla dosyanın bilirkişiye tevdi edilmediğini ve mahkemece re’sen hesaplama yapılarak usul ve yasaya aykırı biçimde hüküm tesis edildiğini, davacının müvekkil şirkete karşı açıkça haksız ve kötü niyetli olarak bu davayı ikame ettiğini, dava konusu trafik kazasından kaynaklı herhangi bir şekilde maddi kaybının olmadığını, davacının yaralanmasından söz edilemeyeceği halde bir buçuk aya kadar geçici iş göremezlik süresinin uzayabileceğine kanaat getirilmesinin doğru olmadığını, kusur oranının yasaya ve usule aykırı olduğunu, ATK raporları ile davacının maluliyetinin olmadığının tespit edildiğini dolayısıyla davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalılardan … …’in yerel mahkemece yapılan yargılama boyunca dosyada vekili bulunmadığını, mahkeme 22/10/2020 tarihinde verilen karar tarihinden sonra dosyaya vekil vekaletname sunduğunu ve vekilinin yerel mahkemedeki yargılamanın hiçbir aşamasına katılmadığını, hal böyle iken yerel mahkeme tarafından davalı… lehine vekalet ücreti hükmedilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafından bu davanın kısmi dava şeklinde olduğunu, belirsiz alacak davası açıldığına dair dava dilekçesinde herhangi bir ibareye yer verilmediğini, davacının kısmi dava açarken talep ettiği 1.000,00 TL maddi tazminat dışındaki maddi tazminat taleplerinin zaman aşımına uğramış olduğunu, mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı… vekili sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın maddi ve manevi herhangi bir zararının mevcut olmadığını, dava konusu olayda asıl olarak trafik kazasına sebebiyet veren taraf sürücüsünün ve plakasının tespit edilemeyen taraf olduğunu, yola ani bir şekilde dökülen çok sayıdaki yalıtım malzemesinin kaza ile doğrudan illiyet bağı bulunduğunu, kusur oranlarında hataya düşüldüğünü, kaza tespit tutanağında fren izi mesafesinin 7 metre olduğunu, müvekkil …’un kullandığı aracın hızının 32 km olduğunu, bu da müvekkilinin seyir halindeyken hız kurallarına uygun olarak seyrettiğini, bu hızda olan ve fren yapan bir aracın seyir halindeki başka bir araca hafif düzeyde bir çarpması sonucu 1.5 ay geçici iş göremezliğe neden olacak bir yaralanmasının olmayacağı hususunun açık olduğunu, yargılama süresinde dosya kapsamına alınan bilirkişi raporları, ıslah dilekçesi gibi dilekçelerin müvekkile tebliğ edilmediğini, müvekkile bu raporlara itirazda bulunma hakkı tanınmadan hüküm tesis edildiğini, davacının yaşanan trafik kazası nedeniyle uğramış olduğu maddi bir zararının bulunmadığı gibi bir yaralanmasının da mevcut olmadığını, müvekkili…’in işsiz ve düzenli bir gelirinin bulunmadığını, pandemi süreci de değerlendirildiğinde iş bulma sorunları yaşadığını, müvekkilinin ekonomik durumunun zayıf olduğunu, davacının maluliyetinin ve maddi zararının olmadığını, kazaya sebep olan yola dökülen ısı yalıtım malzemeleri olduğunu, yerel mahkeme kararının manevi tazminat yönünden bozmaya uğramasının hukuka uygun olacağını, ayrıca huzurdaki davanın kısmi dava olarak 03/05/2017 tarihinde ikame edildiğini, ıslah tarihinin ise 06/07/2020 olduğunu, bahse konu kazının 14/05/2015 tarihli olduğunu, dava dosyasında zaman aşımına ilişkin olarak davacının kısmi dava açarken talep ettiği 1.000,00 TL maddi tazminat dışındaki ıslahla artırılan maddi tazminat istemi yönünden zaman aşımı süresinin dolduğunu ve bu istemin reddinin gerektiğini, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Maddi tazminata yönelik istinaf incelemesinde
Davacı vekili tarafından fazlaya ilişkin haklar saklı tutulacak şekilde maddi tazminat talep edilmiş, davacı için 1.803 TL maddi tazminata hükmedilmiş, toplam 750 TL alacak kalemi yönünden davacının talebinin reddine karar verilmiş, davalıların kabul edilen bu alacak kalemleri bakımından istinaf başvurusunun olduğu anlaşılmaktadır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun “İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlar” başlığı altında düzenlenen 341. Maddesinde; “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
(2) Miktar veya değeri 5.390 TL’yi (mahkeme karar tarihi itibariyle) geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir.
(3) Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir.
(4) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü 5.390 Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz” denilmektedir.
Aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan Her bir davacı için Kabul edilen ve istinafa konu edilen alacak miktarlarına göre karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı (5.390,00 TL) altına kaldığından,kabul edilen miktar açısından her iki taraf yönünden de karar kesin olduğundan, kararın kesin olması halinde ilk derece mahkemesince bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 tarih 3/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararının kıyasen uygulanması yoluyla Dairemizce de karar verilebileceğinden, HMK nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonunda davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu halde inceleme manevi tazminat kapsamıyla sınırlı yapılmıştır
Dosya tarafların kusur durumunun belirlenmesi için … Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilerek rapor alınmıştır. Raporda dosya kapsamına göre; Davalı Sürücü …’in … idaresindeki … plakalı araçta yolcu…’nın yaralandığı dava konusu kazada …’in %100 oranında kusurlu olduğu, dava dışı sürücü …’nın ise kusursuz olduğu belirlenmiştir.
Dosya maluliyet oranlarının kaza tarihindeki mevzuat hükümlerine göre belirlenmesi, davacının geçici ve sürekli iş göremezlik süresi, kaçınılmaz tedavi giderleri ve ayrıca bakıma muhtaçlık olup olmadığı hususunda …. Üniversitesi Adli Tıp Kurumundan Bilirkişi Hekim Raporu alınmış, sunulan raporda özetle; sürekli maluliyetin olmadığı, iyileşme süresinin 1,5 ayı bulacağı bu sürenin geçici iş göremezlik süresi olarak değerlendirildiği, bu 1,5 aylık sürede bakıcıya ihtiyaç olacağı belirlenmiştir.
Tarafların rapora itirazları neticesinde İstanbul Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Dairesinden … Üniversitesinden alınan rapor ile Konya … Hastanesinden alınan rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi ve davacının geçici ve sürekli işgöremezlik oranının tespiti varsa maluliyeti ve davacının talep edebileceği fatura edilemeyen tedavi gideri ve bakıma muhtaç olup olmadığı hususunda rapor tanzimi istenilmiş olup sunulan raporda; sürekli maluliyetin olmadığı, iyileşme süresinin 1,5 ayı bulacağı bu sürenin geçici iş göremezlik süresi olarak değerlendirildiği, iyileşme süresi içerisinde veya sürekli nitelikte bakıcı ihtiyacının bulunmadığı belirtilmiştir.
Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen manevi tazminat kriterleri,davacının olayda kusursuz olması,yaralanmasının derecesi, davacının tespit edilen sosyal ve ekonomik durumuna, davacının kaza nedeniyle iyileşmesinin 1,5 ay olduğu gözetilip olayın oluş şekli dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olduğu bu itibarla davalı vekilinin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Bu halde, Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davalı … Kuru Yemiş Gıda ve İht.Mad.San.Tic.A.Ş. Vekili ve davalı .. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden ayrı ayrı reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-maddi tazminat yönünden İstinaf incelemesine konu alacak 1.803,00 TL olup, bu alacak yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olup, HMK’nın 341/2. maddesi gereğince alacak miktarının karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı (5.390,00 TL) altına kaldığından, kabul edilen miktar açısından karar kesin olduğundan HMK nın 352.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda davalı … Kuru Yemiş Gıda ve İht.Mad.San.Tic.A.Ş. Vekili ve davalı… vekilinin istinaf başvuru dilekçelerinin ayrı ayrı REDDİNE,
2-manevi tazminat yönünden İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalı .. Kuru Yemiş Gıda ve İht.Mad.San.Tic.A.Ş. Vekili ile davalı… vekilinin istinaf başvurusunun manevi tazminat kapsamında HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
3-Davalı .. Kuru Yemiş Gıda ve İht.Mad.San.Tic.A.Ş. tarafından alınması gereken 341,55 TL harçtan peşin alınan 116,18 TL harcın mahsubu ile bakiye 225,37 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davalı … Gündemin tarafından alınması gereken 341,55 TL harçtan peşin alınan 116,18 TL harcın mahsubu ile bakiye 225,37 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (78.630,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 30/03/2021

.. . . .
Başkan Üye Üye Katip
. . . .
E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.