Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/250 E. 2021/701 K. 01.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : GÜVENCE HESABI
VEKİLİ : Av. ….
DAVALILAR : 1-….
2-….
3-….
4-….
5-….
6-….
7-….
VEKİLİ : Av. ….
DAVA TÜRÜ : Ticari Satımdan Kaynaklanan
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : …
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili Konya … Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu 04/01/2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; 12/09/2014 tarihinde …’nın maliki olduğu …’ün sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında …’ün vefat ettiğini, kazada …’ün tam kusurlu olduğunu, …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın ise ZMMS’nın bulunmadığını, müvekkili kurumun Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile verilen karar neticesinde başlatılan Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip sonucu vefat eden … mirasçılarına 208.752,12TL tazminat ödemesi yaptığını, yapılan ödemeden doğan rücu hakları kullanarak Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile … mirasçılarına ve araç sahibi …’ya icra takibi başlatıldığını, davalıların icra takibine haksız ve hukuka aykırı bir şekilde itiraz ettiklerini, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğini beyanla davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla Konya … İcra Müdürlüğünün … esas ( Kapatılan … İcra Müdürlüğünün …) sayılı dosyasına davalılar tarafından yapılan haksız ve hukuka aykırı itirazın iptali ile takibin devamını, alacağın %20 sinden az olmamak üzere davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili Konya … Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu 05/02/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin murisi … 12.09.2014 tarihinde sürücü olduğu … plaka sayılı aracı ile karşı yönden gelmekte olan … plaka araç sürücüsü …’ın kullandığı araç ile çarpışması sonucundaki kaza sonucu hayatını kaybettiğini, Konya … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas, … karar sayılı dosyasından yapılan yargılamada müvekkillerinin murisi … tam kusurlu bulunduğunu, … plaka sayılı aracın sigorta poliçesinin bulunmadığını, müvekkilerinin müteveffa murisinin kusurlarından dolayı 3. şahıslar olarak sorumlu olamayacağı için davacı tarafın müvekkil mirasçılarından rücu hakkı da doğmayacağını, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas, … karar sayılı kararına istinaden ödemek zorunda kaldığı tazminatı aynı kişiden yani müvekkillerden istendiğini, yasal bir dayanağı olmadığı için müvekkillerden rücu yolu ile talep ve takip hakkı olmadığını, dolayısıyla hukuki dayanağı olmayan usulsüz takibe dayalı olarak itirazın iptali davası açması ve kesinleşen hükmü yeniden dava konusu yapması mümkün olmadığını, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin ilamına rağmen haksız olarak hukuka aykırı takip yapan ve neticesinde kötü niyetli olarak dava açan davacının %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, hukuka aykırı ve haksız yere açılan davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” …Taraflar arasında görülüp kesinleşen Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas, … karar sayılı dosyası getirtilerek incelenmiş olup, davacılar … ve …’ün 12/09/2014 tarihinde meydana gelen kazada desteklerinin vefatı nedeniyle davalı Güvence Hesabından tazminat talebinde bulundukları, mahkemece alınan Ankara Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinin kusur raporunda meydana gelen iki taraflı kazada davacıların desteğinin tam kusurlu olduğunun tespit edildiği, davacıların desteğinin aracının kaza tarihinde ZMMS poliçesinin olmaması nedeniyle davalı Güvence Hesabının destek zararlarından sorumlu olduğu kabul edilerek, … için 125.974,04TL, … için 17.740,24TL destek tazminatının davalı Güvence Hesabından 10/11/2014 tarihinden işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verildiği, bu kararın Konya … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında tüm ferileri ile birlikte takibe konulduğu, davacı Güvence Hesabı tarafından 05/01/2017 tarihinde 208.752,12TL ödeme yapılarak dosyanın infazen kapatıldığı görülmüştür.
Güvence Hesabı yönetmeliğinin 17. maddesine göre Güvence Hesabı ödediği tazminat miktarınca hukuken zarar gören kişi yerine geçer. Diğer yandan zorunlu sigorta yaptırmayan ve geçerli teminat tutarları üzerinden sigorta yaptırmayan kişilere ödenen tazminatın mirasçılarına rücu edilebileceği Yargıtay içtihatları ile yerleşik hale gelmiştir. Mahkememizce de benimsenen ve aynı zamanda taraflar için kesin delil niteliğinde olan Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasındaki Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesinin 25/03/2016 tarihli raporunda belirtildiği üzere davalıların mirasçısı …’ün kazada %100 kusurlu olması ve bu kişinin mirasçılarına destek tazminatı olarak yapılan ödemenin yukarıda izah edildiği üzere rücusunun mümkün olması nedeniyle davanın kabulü yönünde hüküm kurmak gerekmiştir. Dava konusu alacak özü itibariyle destek tazminatı olduğundan ve alacağın varlığı ve miktarı yargılama nihayetinde ortaya çıktığından likit olmayan alacak üzerinden istenen icra inkar tazminatı talebinin ise reddi gerekmiştir. 1-Davanın KABULÜ İLE, Davalıların Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin aynen devamına, 2-Yasal şartları oluşmadığından davalılar aleyhine icra inkar tazimanatı hükmedilmesine yer olmadığına, ” karar verildiği anlaşılmıştır.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkeme kararının usul, hukuk ve hakkaniyete uygun olmadığını, daha önce Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası ile hükmedilen tazminatı Güvence Hesabı’nın ödediğini, kararın kesinleştiğini, davanın halefiyet ilkesine dayandırıldığını, destekten yoksun kalma davasının tarafının … ve … olduğunu, diğer icra takibine ve davaya taraf gösterilen mirasçıların dava konusu bedelden sorumlu olmadıklarını, bu davada halefiyet ilkesi ve bu ilkeye dayalı rücu hakkının kesinlikle uygulanamayacağını, Güvence Hesabının sigorta şirketi olmadığını kanunla belli amaçlar için tesis edilmiş sigortacılıkla ilgili bir kuruluş olduğunu, bu nedenle davaya bir sigorta şirketi gibi şekli kanunda belirlenmiş bir yöntemle dahil olmadığından ilk etapta trafik kazasının mağdur taraf olarak alacaklısı ya da zarar veren olarak borçlusu sıfatıyla dahil olmadığını, ödemeyi olayın tabi akışı içinde ya da sigortacılık süreci içinde değil kendi isteğiyle değil mahkeme kararıyla resen yaptığını, davanın lehtarı tazminat alacaklısı olan …’ün ya da kanuni varislerinin aynı trafik kazası sonucunda hem alacaklı hem de rücu borçlusu olmasının hukuken mümkün olmadığını, davacının Konya …. Asliye Ticaret Mahkemesi kararıyla ödemek zorunda olduğu yani mahkeme tarafından icbar edildiği tazminat bedelini yine mağdurun ölmesiyle destekten yoksun kalanlardan istemesinin hukuken geçerli olmadığını, aynı konuda bitmiş ve kesinleşmiş mahkeme kararına rağmen yeniden dava açılamayacağını, kesin hüküm olduğunu, davacı kurumun bütün yasal yolları kullanmadan kesinleşmesine sebep olduğu dava konusu karara istinaden kusurlu olduğunu, kusurlu olan kurumun kendi kusuruna dayanak halefiyet sebebine istinaden dava açamayacağını, davacı kurumun rücu hakkını ödediği kişiden veyahut mirasçılarından talep etmek gibi hukuki bir hakkı olmadığını, hukuk sistemimizde böyle bir hak arama yolu olmadığını, muris … ün borca batık bir kişi olduğunu, mirasçılarına hiçbir hak ve menfaat bırakmadığını, bunun da yasal olarak mirasın reddi hükmünde olduğunu, bundan dolayı da davacıların hepsinden dava konusu ödemenin dava konusu edilerek tahsili imkanı olmadığını, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının duruşma yapılarak kaldırılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Davalı vekillerinin istinaf ve tespit edilecek diğer kamu düzeni sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Davalılar vekilince yapılan istinaf başvurusunda, davalılara rücu isteminde bulunulamayacağı ve terekenin borca batık olduğu hususları dile getirilmiştir.
A- Davalı sürücü mirasçılarına rücu edilemeyeceğine yönelik itirazda;
Dava, zarar görene ödeme yapan Güvence Hesabı’nın rücu davasıdır.
Davacı Güvence Hesabı, davalıların murisi, kazada tam kusurlu olduğu ihtilaf dışı ve sabit …’ün kullandığı araç ile dava dışı …’ın yaptığı kaza sonucu … vefat etmiş olup, müteveffanın desteğinden yoksun kalan üçüncü kişi sıfatı ile (aynı zamanda mirasçısı da olan) davalılardan … ve …’e yapılan destekten yoksun kalma tazminatı ödemesinin Sigortacılık Kanununun 14. ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 16. maddesine dayanarak, müteveffa/sürücü mirasçılarından talep etmektedir.
KTK’nun 108/2-3 maddesinde Güvence Hesabı’nın ödeme yaptıktan sonra kazaya sebep olan aracın işletenin sonradan bulunması halinde işletene ve sigortacısına rücu edebileceği, diğer durumlarda da sorumlulara başvurma ve sigortacının iflas masasına katılma hakkının bulunduğu belirtilmiştir. Ayrıca, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14’ncü maddesine dayanılarak çıkarılan Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 16/c maddesinde Hesaptan yapılan ödemeler nedeniyle “zarardan sorumlu kişilere” ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde rücu edileceği hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda, kaza esnasında aracı muris …’ün kullandığı ve kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu bulunduğu uyuşmazlık konusu olmadığına, davalılar kaza tarihinde zorunlu mali mesuliyet sigortası bulunmayan aracı kullanan ve kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olan sürücünün mirasçıları olarak, ödenen bedeli davacıya rücuen ödemek zorunda oldukları, iadeye konu tazminatı alan “zarar gören kişi” aynı zamanda rücu borçlusu da olmasına göre Güvence Hesabı’nın sürücünün mirasçılarına KTK’nun 108/3 maddesi ile Yönetmeliğin 16/c maddesi gereğince rücu edebileceğinin kabulüyle mahkemece verilen kararda bu yönden bir isabetsizlik bulunmamakla, davalılar vekilinin buna yönelik itirazının yerinde olmadığı görülmüştür. (Bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2013/6233 ESAS, 2013/14679 KARAR sayılı ilamı)
B- Terekenin borca batık olmasına yönelik itirazda;
4721 sayılı TMK’nun “Ret Hakkı” başlıklı 605/2.maddesi “Ölümü halinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır.” hükmünü amirdir. Yargıtay kararlarında da değinildiği üzere bu red, hükmi red olarak isimlendirilmektedir ve kanun hükmi reddin sonuç doğurması için bir irade açıklaması ya da dava yolu öngörmemiştir. Mirası hükmen red etmiş sayılan kişi tereke alacaklıları aleyhine husumet yönelterek bu durumun tespitini isteyebileceği gibi bunu def’i yolu ile de ileri sürebilir. (HGK 16.04.2008 tarih 2008/4-332E.-336K.)
Daha ayrıntılı olarak açıklamak gerekirse, TMK’nun 605.maddesi 1.fıkrasında “Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.” hükmü kayıtsız, şartsız red (hakiki red) di düzenlemekte 2. fıkrası ise “Ölümü halinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.” hükmü ile bir karine getirilmiştir.Bir çok yargı kararlarında ve ilmi görüşlerde bu red, hükmi red olarak isimlendirilmiştir. Anılan maddenin 1.fıkrasındaki “hakiki red” halinde süre ile kayıtlı ve mirasçıların tek taraflı irade açıklamasını öngördüğü halde, 12.fıkradaki “hükmi reddin” sonuç doğurması için herhangi bir irade açıklaması, ya da dava yolu öngörmemiştir. Öyle ki; reddin kendiliğinden oluştuğu kabul edilip, mirasın açılması ile kendiliğinden mirasçılara intikal edeceği (TMK.m.599)yönündeki kurala bir istisna getirilmiştir. Eğer mirasçı olabilecek kişi açık irade beyanıyla, ya da Türk Medeni Kanunu’nun 610.maddesinin ikinci cümlesinde açıklanan davranışlarla mirası kabul etmiş ise, zaten yapılabilecek bir işlem kalmamıştır.Mirası hükmen red etmiş sayılan kişi, tereke alacaklıları aleyhine husumet yönelterek bu durumun tespitini isteyebileceği gibi, bunu def’i yolu ile de ileri sürebilir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/12195 ESAS,2018/87 KARAR sayılı ilamı ile aynı yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/15375 ESAS, 2013/23518 KARAR sayılı ilamı)
Somut olayda, muris … davadan önce kazada ölmüş ve dava mirascıları aleyhine açılmış, davalı borçlu konumundaki mirasçılar def’i yolu ile mirası red ettikleri kabilinden terekenin borca batık olduğunu ileri sürmüşlerdir. Yani Açılan bu davada miras bırakanın ödemeden aczinin bulunduğunu dile getirmişlerdir. Bu halde süresinde sunulan cevap dilekçesi ile mirasın def’i yoluyla reddedilmiş olduğunun kabulü gerekir.
Mirasın hükmen reddinin her türlü delil ile ispatı mümkündür. Terekenin borca batık olduğunun tespitine karar verilebilmesi için; mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle terekenin aktif ve pasifinin belirlenerek, tereke pasifinin aktifinden fazla olması yanında; mirasçıların terekeye sahiplenme anlamına gelecek hukuksal bir işlemde bulunmamış olması da gereklidir.
Bu halde mahkemece, davalıların bu savunması doğrultusunda tüm kanıtlar toplanarak yukarıda anlatılan ilke ve yasal düzenlemeler ışığında, miras bırakanın terekesinin borca batık olup olmadığı yönünden araştırma yapılıp bir karar verilmesi gerekirken bu hususun herhangi bir şekilde araştırılıp tartışılmadığı, eksik araştırmaya dayalı karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmakla, bu sebeple davalılar vekilinin istinaf talebinin bu yönden kabulü ile kararın kaldırılması gerekmiştir.
Anlatılan sebeplerle, davalılar vekilinin istinaf talebinin kabulüyle mahal mahkemesi kararı HMK 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılarak dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesi gerektiği kararı verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılar vekilinin istinaf talebinin kabulüyle mahal mahkemesi kararının HMK 353/1-a-4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafça yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harçlarının talep halinde yatırana iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi….


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.