Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2176 E. 2022/528 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 08/03/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 17/06/2021
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA İHBAR OLUNAN : … -…
DAVA TÜRÜ :Mülkiyet (Tespit İstemli )
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 08/03/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 08/03/2022

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava konusu … Markalı 2012 model, 12 tekerlekli … şasi numaralı iş makinesinin ilk sahibinin … Limited Şirketi olduğunu, şirketin yetkilisinin …’nin davalının babası olduğunu, davalı adına tescil edilen … Markalı 2012 model iş makinesinin mülkiyetinin müvekkiline ait olduğunu, … Limited Şirketinin dava konusu iş makinesini …Madencilik Nak. İnş. San. Ve Tic. A.Ş.’ne fatura karşılığı sattığını ve devrettiğini, …Madencilik Nak. İnş. San. ve Tic. A.Ş.’nin söz konusu iş makinesini 01/02/2018 tarihli fatura ile müvekkili şirkete sattığını ve zilyetliğini müvekkiline teslim ettiğini, Söz konusu satışın BA ve BS formları celbedildiğinde görüleceğini, davalının babasının yetkili olduğu dava dışı şirketin, dava konusu iş makinesini davalıya fatura ettiğini ve davalının …ne haksız ve hukuka aykırı olarak iş makinesini tescil ettirdiğini, iş makinesinin müvekkilde olmasına rağmen davalının tescil ettirmesinin sebebinin müvekkilinin elindeki iş makinesinin haczini sağlamak olduğunu, davalının … isimli bir şahsa borçlandığını, alacaklının Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile takip yaptığını, dava konusu iş makinesinin dosyaya ibraz edilen tescil belgesine istinaden müvekkilinin zilyetliğinde ve iş yerinde iken haczedildiğini, muhafaza altına alındığını, alacaklının davalının hesaplarına, tapu kayıtlarına ya da menkullerine yönelik hiçbir haciz işlemi yapmadığını, müvekkilinin Konya …İcra Hukuk Mahkemesinde istihkak davası açtığını ve davalı ve babası hakkında Konya Cumhuriyet Başsavcılığının … sor. sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunduğunu, davanın …ne ihbarının talep ettiklerini, dava konusu tescilin hukuka aykırı olup, dava konusu aracın müvekkili adına tesciline karar verilmesi gerektiğini, davalı adına tescile konu olan satış işleminin geçersiz olduğunu, davalının malik olmadığı için söz konusu tescilin hukuka aykırı olduğunu, ikinci el iş makinelerinin tescilinde mevzuat gereği Noter satış senedi ya da mahkeme kararının gerekli olduğunu, sicile kayıtlı olmayan iş makinelerinin menkul niteliğinde olduğundan menkullerin satışına dair düzenlemelere tabi olduğunu, dava konusu tescilin hukuka aykırı olduğundan iptal edilmesi gerektiğini ve Konya …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında haczedilip muhafaza altına alınan … Markalı 2012 model, 12 tekerlekli … şasi numaralı iş makinesinin müvekkiline aidiyetinin tespitine, ücreti vekaletin ve muhakeme masraflarının davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da bu beyanlarını tekrar etmiştir.
Davalı tarafa usule uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddiasının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davaya konu iş makinesi üzerinde davacının mülkiyet hakkı olmadığını, davaya konu iş makinesinin müvekkili adına ruhsatlı olduğunu, noter satış sözleşmesi ve ruhsat belgesi ile yapılan tescilin hukuka uygun olduğunu, davaya konu iş makinesinin … Dış Ticaret A.Ş.’den E. … İnşaat adına 2011 yılında satın alındığını, daha sonra 2014 yılı 7. Ayında …Madencilik Nak. İnş. San. ve Tic. A.Ş.’ye satıldığını, davacı adına kesilen faturanın iş makinesinin devri amaçlı kesilmediğini, E. … İnşaat ile davacı arasında var olan alacak borç ilişkisine istinaden şifahi kira sözleşmesi nedeniyle kesildiğini, iş makinesinin E. … İnşaatın davacı şirkete olan borcuna mahsup edilmek üzere …Madencilik Nak. İnş. San. Ve Tic. A.Ş. tarafından kiraya verildiğini, borç ilişkisi bittiğinde davacının iade etmesi gerekirken iş makinesini elinde tuttuğunu, zira 190.000,00-TL değerinde olan bir makinenin 30.000,00-TL bedelle satılmasının mümkün olmadığını, taraflar arasında yapılan protokol ile de bu mevzuya dayalı olarak alacak ve borç ilişkisinin kalmadığının anlaşıldığını, tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi 17/06/2021 tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; “Bir davaya asliye ticaret mahkemesinin bakmakla görevli olabilmesi için görülecek dava veya işin; 1-Ya her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davası olması, 2-Ya da T.T.K.’nda düzenlenen bir konudan doğan hukuk davası olması, 3-Veyahut T.T.K. 4/1. maddenin (b), (c), (d), (e), (f) bentlerinde sayılan konulardan doğan hukuk davası olması, 4-Yahut da diğer özel kanunlardan doğan hukuk davası olması gerekmektedir.
Eldeki davada davalı taraf tacir değildir. Nitekim celbedilen …, Karaman Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, Karaman Vergi Dairesi Müdürlüğü kayıtlarına göre tacir olmayan veya tacir sayılması mümkün olmayan gerçek ya da tüzel kişinin ticari işletmesinin olması da mümkün değildir.
Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarına asliye ticaret mahkemeleri bakar. Lakin davalı yan tacir olmadığından, ticari bir işletmeden de söz edilemez.
Eldeki dava TTK nda düzenlenmiş bir dava ve iş de değildir.
Eldeki dava TTK nun 4/1-b-c-d-e-f maddelerinde sayılan dava ve işlerden de değildir.
Eldeki dava özel kanunlarda sayılan asliye ticaret mahkemelerinin bakacağı dava ve işlerden de değildir.
Asliye ticaret mahkemeleri ile asliye ve sulh hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisidir. İşbu davaya sulh hukuk mahkemelerinin bakacağına ilişkin H.M.K.’nun 4. ve 382. maddelerinde ve diğer kanunlarda bir hüküm olmadığından, dava çekişmesiz yargı işi de olmadığından ve davaya bakacak görevli mahkemeyi kanun belirlediğinden, işbu davaya bakmaya sulh hukuk mahkemeleri de görevli değildir. İşbu davaya bakmaya genel görev kuralı gereğince asliye hukuk mahkemeleri görevlidir.
Aynı yerdeki farklı mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, mahkemelerce görev hususu resen nazara alınır. H.M.K.’nun 114. maddesi gereğince mahkemenin görevli olması hususu dava şartlarındandır. H.M.K.’nun 115. maddesi gereğince de mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartındaki noksanlığın sonradan giderilmesi mümkün değildir. Mahkemenin görevsizliği halinde de davanın usulden reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmelidir.
Dava konusu husus her iki tarafı tacir olmayan taraflar arasındaki davalı adına kayıtlı iş makinesinin tescilinin iptali ile iş makinesinin davacıya aidiyetinin tespiti davasıdır.
İşbu davaya bakmaya davalı yan tacir olmadığından dolayı mahkememiz görevsiz olup davaya Asliye Hukuk Mahkemeleri bakmakla görevlidir. Bu nedenle H.M.K.’nun 114/1-c maddesi ve H.M.K.’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartlarından olan bu hususun sonradan giderilmesi mümkün olmadığından bu konuda davacıya ek süre vs. verilmesine gerek olmaksızın dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuş ve;
Açılan davada mahkememiz görevsiz olduğundan dolayı davanın HMK 114/1-c ve 115/2 Maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
HMK nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, verildiği anda kesin olan kararlarda kararın tebliği tarihinden, süresinde kanun yoluna başvurulmadığından kesinleşen kararlarda kararın kesinleştiği tarihten ve kanun yoluna başvurulan kararlarda da kanun yolu başvurusunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren yasal iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dava dosyasının görevli KONYA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı … vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; Davalı …’nin tacir olduğunu, Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …’nin tacir olmadığı yönündeki kararının hatalı olduğunu, vergi dairesi kayıtlarına göre de davalının tacir olduğunu, davalının iş makinesini kendi üzerine tescil ettirmesinin teamül gereği ticari işletmesi ile alakalı işlerde kullanacağını gösterdiğini, ilk derece mahkemesinin yeterli araştırmayı yapmadan yalnızca ilgili makamlardan yazı isteyerek görevsizlik kararı vermesinin yerinde olmadığını, tüm bu nedenlerle Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi 17/06/2021 tarih … Esas … Karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Mahkemece verilen görevsizlik kararı davacı yanca istinaf edilmiştir.
Uyuşmazlık, davaya bakma konusunda mahkemenin görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Ticaret Mahkemelerinin görevi TTK’nın 5.maddesinde düzenlenmiş ve maddenin 1.bendinde; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” denilmiştir.
Bir davanın ticari dava olup olmadığı ise TTK’nın 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre belirlenmekte olup, öğretide benimsenen görüşe göre de ticari davalar kendi aralarında mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Mutlak ticari davalar için tarafların sıfatlarına ve dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmazken, nispi ticari davalarda dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığı kriter olarak kabul edilmiştir.
Bu nedenle uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “ticari işletme”, “ticari iş”, “tacir” ve “ticari dava” kavramları üzerinde kısaca durulmasında yarar vardır.
Belirtmek gerekir ki 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun hazırlanmasında esas itibariyle “ticari işletme” temelinden hareket edilmiş ve ticaret hukukunun önemli kurumları ticari işletme kavramı ile bağlantı kurularak tanımlanmıştır. Bu hususa TTK’nın 11. maddesinin gerekçesinde de değinilmiş ve “…ticari işletme kanunun temelidir; yani merkez kavramıdır; bu niteliği ile belirleyici, hatta tanımlayıcıdır…” denilmiştir.
Ticari işletme, TTK’nın 11/1.maddesindeki tanıma göre; esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Esnaf işletmesi ile ticari işletme arasındaki sınırın ise Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak kararname ile belirleneceği hükme bağlanmıştır. Görüleceği üzere ticari işletmenin unsurları; esnaf işletmesi için öngörülen sınırın üzerinde bir gelir sağlamayı hedef tutan faaliyet, devamlılık ve bağımsızlık olarak düzenlenmiştir. Buradaki faaliyet iktisadi faaliyet olup, amacı gelir elde etmektir. Kanunda ticari işletme için herhangi bir miktarda gelir değil, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşar düzeyde gelir sağlama amacı aranmıştır.
Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir. Yine TTK’nın 15. maddesinde de; “İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemesi bulunmaktadır. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.
Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf-tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiştir.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtildiğinden Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekecektir.
TTK’nın 3.maddesinde ise “ticari iş” kavramı açıklanmış ve “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” denilmiştir.
Ticaret hayatının temel süjesi olan “tacir” de yine işletme kavramı bağlamında tanımlanmış ve “bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişiye tacir” deneceği TTK’nın 12/1.maddesinde belirtilmiştir. Türk Ticaret Kanunu tacir kavramını gerçek kişiler ve tüzel kişilerde ayrı ayrı ele almış, gerçek kişilerde tacir sıfatının kazanılması bir ticari işletmenin mevcut olması, bir ticari işletmenin işletilmesi ve ticari işletmenin kısmen de olsa o kişi adına işletilmesi unsurlarına bağlanmıştır. Tüzel kişi tacir kavramının kapsamı ise TTK’nın 16/1.maddesinde düzenlenmiştir.
Ticari davalar ise mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1.maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. TTK’nın 4-(1).maddesi hükmünde “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, a-f bentleri arasında sayılan hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı” belirtilmiştir. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1.bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar ise, tacir tarafların, ticari işletmeleri ile ilgili uyuşmazlıklarından kaynaklanan davalardır. TTK’nın 4/1.maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olmasına bağlıdır.
Bu itibarla, mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar nazara alınmak suretiyle davacının faaliyetinin esnaf faaliyeti olup olmadığı, işin hacmi itibariyle ticari muhasebeyi gerektirip gerektirmediği, ticari faaliyet boyutuna erişip erişmediği değerlendirilip, gerekirse bu hususta bilirkişi incelemesi yapılarak davacının tacir-esnaf olduğunun kesin bir şekilde belirlenmesinden sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile görev hususunda yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
O halde mahkemece yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda bir inceleme ve değerlendirme yapılmadan karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Hükme doğrudan etki edecek şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulamayacağından, mahkemece değinilen hususlarla ilgili inceleme ve değerlendirme yapılıp, gerekirse davalının esnaf – tacir olup olmadığı yönünde rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden; davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile hükmün kaldırılarak gönderilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle davacı vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK.nın 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harçlarının talep halinde yatırana iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi.08/03/2022


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.