Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2155 E. 2021/2168 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :…
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI :…SİGORTA ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …

VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : …
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; 12.07.2014 tarihinde müvekkili şirkete kasko poliçesi ile sigortalı … Ltd. Şti.’ye ait olan sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile … ‘ye ait olan ve kendisinin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile çarpışması sonucu trafik kazasının meydana geldiğini ve kaza sonucu müvekkili şirket sigortalısı … plaka sayılı araçta oluşan hasar sebebiyle 13.08.2014 tarihinde 9.848,66 TL hasar bedelinin müvekkil şirket tarafından sigortalısına ödendiğini, oluşan trafik kazası sebebiyle düzenlenen kaza tespit tutanağında … plakalı aracın asli kusurlu olduğunu, bu nedenle 6102 sayılı TTK m. 1472 gereğince sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde hukuken sigortalının yerine geçtiğini ve bu sebeple sigortacının tazmin ettiği bedelin tahsili için kusur oranına karşılık gelen tutarın asli kusurlu olan … ‘ den tahsili için … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takip başlattığını, ancak yetki itirazı üzerine Konya … . İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına gönderildiğinin, ilgili takibin davalı tarafın haksız itirazı üzerine durdurulduğunu, davalının Konya … . İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamını ayrıca davalı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özet olarak; müvekkilinin kullandığı … plakalı araç ile davacının … Şirketinin kaskosunu yaptığı … plakalı araç arasında trafik kazası meydana geldiğini, kaza tespit tutanağında %75 kusurun müvekkiline verildiğini, hasarın sigorta şirketince karşılandığını ve sonrasında sigorta şirketinin uzun süre müvekkiline rücu etmediğini, müvekkilinin kullandığı aracın sigortalı olduğunu, davacı sigorta şirketinin müvekkilinin aracını sigortalayan ve meydana gelebilecek kazalarda muhatap olması gereken sigorta şirketinden alacağını çabuk ve kolayca alabilecekken sigorta şirketine rücu etmediğini, iş bu davanın öncelikle müvekkilinin aracını sigortalayan sigorta şirketine karşı açılması gerekirken sigorta şirketine karşı açılmayıp müvekkiline karşı açılmış olmasının iyi niyetten uzak olduğunu, aracın sigortalılık durumunun öğrenilmesi için … Merkezine yazışma yapılmasını talep ettiklerini, gelecek cevabi yazı ile birlikte davanın sigorta şirketine ihbar edileceğini, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini, tüm bu nedenlerle davanın reddine, müvekkilinin aracını sigortalayan sigorta şirketine ihbar edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya … .Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/09/2021 tarih … Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” …Davacı, 12/07/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde … plakalı aracın hasar gördüğünü, ilgili aracın KASKO sigortası ile davacı tarafından sigortalandığını, KASKO sigortası kapsamında sigortalıya yapılan ödemenin davalıdan tahsili için icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itirazının haksız olduğunu savunarak takibe itirazın iptalini istemiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/15199 E 2016/2972 K sayılı ilamı; ”Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. (6762 sayılı TTK’nun 1301.) maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın rücuen tahsiline ilişkindir.6100 sayılı HMK’nin 2. maddesine göre, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğu belirtilmiştir.6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/I maddesinde de, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir.Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re’sen) dikkate alınması zorunlu olmakla birlikte Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 22.3.1944 tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus” Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. Davacı … A.Ş TTK anlamında tacir olmasına karşın … plakalı hususi aracın sahibi sigortalısı gerçek kişi olduğu gibi davalı … ‘a ait … plakalı aracın kullanım şeklide hususidir. Bu durumda uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmakta olup genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” şeklindedir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacı KASKO sigortacısı tarafından davaya konu trafik kazası nedeniyle zarar gören dava dışı sigortalısına ödeme yapıldığı, davacının yapılan bu ödemenin davalıdan rücuen tahsili için davaya konu icra takibini başlattığı, anılan emsal nitelikteki içtihatta da belirtildiği üzere eldeki davanın sigorta hukukundan kaynaklı bir dava olmadığı, her ne kadar davacı ve sigortalı tacir ise de davalının tacir olmadığı, bu nedenlerle davanın mutlak ya da nispi ticari dava niteliğinde olmadığı, uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu anlaşıldığından davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve 1-Davanın mahkememizin görevli olmaması nedeniyle USULDEN REDDİNE, 2-Görevsizlik kararı kesinleştiğinde 6100 sayılı HMK 20. Maddesi uyarınca talep halinde DOSYANIN YETKİLİ VE GÖREVLİ KONYA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE, 3-6100 sayılı HMK’nun 331.maddesi gereğince harç, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hakkında yetkili ve görevli mahkemece KARAR TAYİNİNE,” karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkemenin görevsizlik kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, TTK m4/1-a gereğince tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın TTK da düzenlenen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığını, buna ilişkin Konya Bölge Adliye Mahkemesinin emsal kararları olduğunu, davaya konu somut olayda davaya bakmaya görevli mahkemenin görevsizlik kararı veren Konya … .Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, bu nedenle ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın kaldırılıp yargılamanın devam etmesi için dosyanın davaya bakmaya görevli olan ilk derece mahkemesine gönderilmesini talep etme zorunlulukları hasıl olduğunu, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, Konya … .Asliye Ticaret Mahkemesinin iş bu davada görevli tayin ve tespit edilmesine, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava şartlarından olan görevli mahkeme hususunun öncelikle irdelenmesi gerektiğinden yapılan değerlendirme de davanın ticari dava olup olmadığına bakmak gerekecektir. Bu kapsamda öncelikle halefiyet ilkesinin anlamı ve etkisi üzerinde durmak gerekmektedir.
Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.(eski TTK 1301.) maddesinde; “sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder” hükmüne yer verilmiştir.
Halefiyet ilkesi doktrinde ”zarar gören sıfati ile sigorta ettiren rizikonun gerçekleşmesi sebebiyle meydana gelen zararlar için üçüncü şahsa karşı harhangi bir hukuki sebebe binaen tazminat alacağına sahip ise, bu hakkı ödenen sigorta tazminatı miktarınca kanun icabı sigortacıya geçmesi hali” şeklinde tanımlanmıştır.( Işıl ULAŞ, Uygulamalı Zarar Sigortaları hukuku, Ankara 2012, syf: 224 ve devamı) iş bu tanımdan da anlaşılacağı üzere buradaki halefiyet ilkesi dava hakkını tanımakta olup, sigortalının diğer bir deyimle yerine kaim olunanın sahip olmadığı bir takım özel üstünlükleri halefe vermiş değildir. Buradan hareketle yerine halef olunan ile zarar verenin arasındaki dava hangi şartlarda görülecek ise halef sigorta ile zarar veren arasındaki dava da aynı şartlarla görülmesi gerekmektedir. Bu durumda zarar veren davalı ile zarar gören sigortalı arasındaki dava haksız fiil sorumluluğundan kaynaklı olup Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, sigortalının yerine kaim sigorta şirketi ile davalı zarar veren arasındaki salt halefiyet ilkesine dayalı iş bu davanın da Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. Keza zarar veren ile davacının arasında bir sigorta ilişkisi doğmuş değildir. (halefiyet ilkesi ve yukarıda vardığımız sonucu öngören örnek içtihad 22/03/1944 tarih 37-9 sayılı yargıtay içtihadı birleştirme kararı; Işıl ULAŞ, age sayfa: 225 ve devamı, )
Nitekim, yukarıda belirtilen 05/12/1977 tarih, 77/4 Esas ve Karar sayılı içtihatı birleştirme genel kurul kararında da belirtildiği gibi mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgili olup kıyas veya yorum ile genişletilemez.
Yukarıdaki açıklamalarda davanın TTK nın 4. maddesi anlamında ticari dava olmadığı keza, gerçek şahıslar arasındaki haksız fiil sorumluluğundan ötürü öngörülen davalarla ilgili olarak ilgili maddede BK na bir atfın bulunmadığı görülmekle, halefiyet ilkesine göre dava açan sigorta yönünden de aynı hükükler uygulanacağından Mahkemenin iş bu davayı görmekte görevli olduğu,bu halde davanın sigorta sözleşmesinden değil davalının kusuru ile gerçekleşmesine sebebiyet verdiği haksız fiilden kaynaklandığının ve davanın da mutlak ticari dava olmadığının anlaşılması karşısında Asliye Hukuk mahkemelerinin genel görevli mahkeme sıfatıyla görevli olduğu kanaatine ulaşmakla itiraz yerinde bulunmamaktadır.
(Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 30/10/2012 Tarih, 2012/10526 Esas, 2012/11575 Karar, 2019/1635 esas 2020/3293 karar, 2013/8117 esas 2013/8366 karar sayılı içtihatı)
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinafa konu ilk derece mahkemesinin dosyası incelendiğinde, görevsizlik kararı yerinde olup, davacının istinafının esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Üye
e-imzalı

Katip
e-imzalı