Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2019 E. 2021/1966 K. 03.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ :…

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACILAR : 1- … – …
2- … –
3- … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 1- … – …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
Av. … – …
DAVALI : 2- … – …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZILMA TARİHİ : …

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … günü müteveffa …’ün kullandığı … plaka sayılı aracın … istikametine giderken davalı …’in kullandığı … plaka sayılı araç ile çarpışması sonucu kaza meydana geldiğini, olay sonrası tutuklanan …’in tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, … plaka sayılı aracın sigortacısının … AŞ olduğunu, davalı … şirketine Konya … Noterlik aracılığıyla ihtarname gönderdiklerini ancak sigorta şirketinin müvekkilinin taleplerini karşılamadığını, kazanın meydana gelmesinde davalı …’in %100 oranında tam kusurlu olduğunu, kazada …’ün vefat ettiğini, … ün vefatı sonrasında eşinin ve çocuklarının mağdur olduğunu, her bir müvekkili için ayrı ayrı 75.000,00 TL , eşi … için 60.000 TL, … için 60.000 TL, … için 60.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini maddi tazminatlar bakımından ise müteveffanın ölümü sonucunda eşi … için 5.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı talep ettikleri, aynı zamanda araç bedeli için 5.000 TL, tedavi ve cenaze- defin giderleri için 500 TL tazminatın müvekkillerine ödenmesini talep ettikleri görülmektedir.
Davalı … Şirketi vekilinin cevap dilekçesinde özetle; dava şartı yokluğu nedeniyle huzurdaki davanın reddini talep ettikleri, arabuluculuğa başvurulmadan davanın açıldığını, esasa ilişkin olarak da müteveffanın dava dışı desteklerinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, dosyanın … Başkanlığı’na gönderilmesini talep ettikleri, tarafların oransal kusur durumunun tespitini talep ettikleri, müteveffanın gelirinin resmi belgelerle kanıtlanması gerektiğini, aksi halde gelirinin asgari ücret olarak alınmasını talep ettikleri, davacının kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, müterafik kusur durumununu da dikkate alınmasını, faiz başlangıç tarihinin de dava tarihi olması gerektiğini, açılan davanın reddini talep ettikleri görülmektedir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin davaya bakmaya yetkili olmadığını, kendisinin mal varlığını kaçırma gibi bir durumun söz konusu olmayacağını, Fabrikasında işçi olarak çalıştığını, verilen ihtiyati haciz kararının hukuka aykırı olduğunu, açılan davanın reddini talep ettikleri görülmektedir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi … tarih, … esas … karar sayılı gerekçeli kararında özetle; “Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekili …günü müteveffa …’ün kullandığı …plaka sayılı aracın … istikametine giderken davalı …’in kullandığı … plaka sayılı araç ile çarpışması sonucu kaza meydana geldiğini, olay sonrası tutuklanan …’in tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, … plaka sayılı aracın sigortacısının … AŞ olduğunu, davalı … şirketine Konya … Noterlik aracılığıyla ihtarname gönderdiklerini ancak sigorta şirketinin müvekkilinin taleplerini karşılamadığını, kazanın meydana gelmesinde davalı …’in %100 oranında tam kusurlu olduğunu, kazada …’ün vefat ettiğini, … ün vefatı sonrasında eşinin ve çocuklarının mağdur olduğunu, her bir müvekkili için ayrı ayrı 75.000,00 TL , eşi … için 60.000 TL, … için 60.000 TL, … için 60.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini maddi tazminatlar bakımından ise müteveffanın ölümü sonucunda eşi … için 5.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı talep ettikleri, aynı zamanda araç bedeli için 5.000 TL, tedavi ve cenaze- defin giderleri için 500 TL tazminatın müvekkillerine ödenmesini talep etmiş, davalılar yasal süresi içerisinde cevap dilekçesini ibraz etmiştir.
Mahkemelerin yetkilerine ilişkin düzenlemelerin HMK.nun 5.Mad.-19.Mad. arasında düzenlendiği, HMK.nun 6.maddesinde;”Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.” şeklinde, HMK’nın 17. Maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmü bulunduğu, HMK’nın 18. Maddesinde ise “Yetki sözleşmesinin geçerlilik şartları olarak “1)Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz, 2) “Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır.” hükmü bulunduğu, HMK’nın 19.maddesinde; ise “Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.(2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.(3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir. (4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” şeklinde düzenlendiği, HMK.nun 116.maddesinde kesin yetkinin bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itirazlardan olduğunun, HMK.nun 117.maddesinde ilk itirazların hepsinin cevap dilekçesinde ileri sürülmesinin aksi takdirde dinlenmeyeceğinin, ilk itirazların ön sorunlar gibi incelenip karara bağlanacağının, HMK.138.maddesinde mahkemenin öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar vereceğinin, gerektiğinde ön inceleme duruşmasında tarafları dinleyebileceğinin düzenlendiği, aynı zamanda Yargıtay … sayılı ilamında da bu hususun hüküm altına alındığı görülmüştür.
Konu ile alakalı olarak 6100 sayılı HMK’nın 6. Maddesinde “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.” hükmünün bulunduğu,
Yine 6100 Sayılı HMK nın 16. Maddesinde ” (1) Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmünün bulunduğu,
Yine aynı kanunun 19. Maddesinde ise ” (1) Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.
(2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.
(3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir.
(4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” hükümlerinin
4721 sayılı TMK’nın 19. Maddesinde ise “Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.
Bir kimsenin aynı zamanda birden çok yerleşim yeri olamaz.
Bu kural ticarî ve sınaî kuruluşlar hakkında uygulanmaz.” hükmünün bulunduğu bulunduğu görülmektedir.
Dosyanın ayrıntılı tetkiki neticesinde; Davacılardan .. ve …’ün adresinin “…” olduğu, davalı …’in cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunduğu anlaşılmakla aynı zamanda davalı …’in de adrdesinin “….” olduğu, taraflar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olmadığı, aynı zamanda İstanbul BAM 16. HD’nin 2019/2950 Esas, 2020/28 Karar sayılı 16/01/2020 tarihli emsal kararının da aynı nitelikle olduğu anlaşıldığından MahkememizinYeksiziliği’ne, bu nedenle dava dilekçesinin reddine, yetkili mahkemenin … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre;
Davacılar …-… arasındaki davalar yönünden mahkememizin YEKSİZİLİĞİ’ne, bu nedenle dava dilekçesinin reddine,
Yetkili Mahkemenin …NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
HMK’nın 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık küser içinde taraflarca müracaat edilmesi halinde dava dosylasının görevli ve yetkili …NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacılar vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; haksız fiilden doğan davalarda yetkiyi düzenleyen HMK’nın 16. Maddesine göre zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olduğu hükmünün bulunduğunu, her ne kadar kazanın …’da meydana gelmiş ise de müvekkillerden …’in ikametgah adresinin … olması nedeniyle seçimlik hakkını kullanarak diğer davacılar ile birlikte davayı …mahkemelerinde açtığını, davalı …’in yetki itirazında bulunduğunu diğer davalı …’nın yetki itirazında bulunmadığını, yerel mahkemece verilen kararda trafik kazasından kaynaklı davanın … bakımından …’da diğer davacılar olan … ve … yönünden ise …’da görülecek olmasının hem kanuna hem de usul ekonomisine aykırılık teşkil ettiğini, somut olayda davacıların seçimlik haklarını kullanarak davacılardan birinin ikametgah mahkemesinde işbu davayı açtığını, bu nedenle davacılardan … yönünden tefrik diğer davacılar yönünden yetkisizlik kararı verilmesinin hukuka uygun olmadığını, yerel mahkemece verilen kararın kaldırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Mahkemece verilen öncesinde tefrik, akabinde yetkisizlik kararı, davacı yanca istinaf edilmiştir.
Dava, trafik kazasına ilişkin maddi ve manevi tazminat davasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasında “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir” düzenlemesine; aynı Kanun’un 7. maddesinde ise “Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hallerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak, yetkisizlik kararı verir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Aynı Kanun’un 16. maddesinde ise, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir” hükmü yer almaktadır.
Aynı kanunun “Davaların Ayrılması” başlıklı, 167.Maddesinde, “Mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden karar verebilir. Bu durumda mahkeme, ayrılmasına karar verilen davalara bakmaya devam eder”;
Yine aynı kanunun “Davaların Birleştirilmesi” başlıklı, 166. Maddesinde, “(1) Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar.
(2) Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır.
(3) Birleştirme kararı, derhâl ilk davanın açıldığı mahkemeye bildirilir.
(4) Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır.
(5) İstinaf incelemesi ayrı dairelerde yapılması gereken davaların da bu madde hükmüne göre birleştirilmesine karar verilebilir. Bu hâlde istinaf incelemesi, birleştirilen davalarda uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişkiye ait kararı inceleyen bölge adliye mahkemesi dairesinde yapılır” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Bir davada (takipte) birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak ya da icra takibi yapmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını (takibini) bu genel ve özel yetkili mahkemelerden (icra dairelerinden) hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede (icra dairesinde) açarsa, o zaman seçme hakkı davalılara geçer.
Yazılı ilke ve yasal düzenlemeler ışığında somut olayda, mahkemece davacı …’in davasının, ihtiyari dava olmasından bahisle tefrik edilerek akabinde DAVACILAR … VE … yönünden yetkisizlik kararı verildiği, nihai verilen hükümle birlikte tefrik kararı da istinaf edildiğinden buna yönelik olarak; davacılardan …in davasının kendisinin ikametgahı mahkemesi olarak yetkili görülerek bakılmaya devam edildiği, davalı …’in süresinde yetki itirazında bulunduğu, davacıların bu durumda ihtiyari dava arkadaşı olup, aynı kazaya ve davalıya karşı açılan davada, her ne kadar tazminat isteklerinin farklı olduğu görülmüş ise de, kusur incelemelerinin ortak olması, davaların aynı olaydan kaynaklanması ve aynı davalıya karşı açılması, davalıyı sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek de söz konusu olmadığından, ihtiyari dava arkadaşlığı ve bağlantı bulunan dava hakkında tefrik kararı verilmesi hatalı olup, yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi kararın kaldırılmasını gerektirmiştir.
Tefrik kararının kaldırılmış olması nedeniyle, davaya aynı mahkemede bakılacağından, yetkisizlik kararının da dayanağı kalmamış bulunmaktadır.
Yukarıda yapılan genel açıklamalar sonucunda yanlış değerlendirmelerle verilen ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Yerel Mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/3 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde değerlendirme ve işlem yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacılar tarafından yatırılan, başvurma harçları dışında kalan, istinaf karar harcının talep halinde davacılara iadesine,
4-İstinaf eden davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların İlk Derece Mahkemesi tarafından verilecek nihai kararda hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK m.353 uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/12/2021


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.