Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1948 E. 2021/1951 K. 03.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : ********
KARAR NO : ********
KARAR TARİHİ : ********

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ********
ÜYE : ********
ÜYE : ********
KATİP : ********
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA *. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : ********
NUMARASI : ******** Esas ******** Karar

DAVACI : ******** İŞLETMECİLİĞİ A.Ş. –
VEKİLLERİ : Av. ********
Av. ********
DAVALI : 1- ******** ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLLERİ : Av. ********
Av. ********
Av. ********
Av. ********
DAVALILAR : 2- ******** –
3- ******** –
VEKİLİ : Av. ********
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : ********
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : ********
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili ******** tarihli dilekçesiyle; ******** günü saat 05:00 sıralarında ******** karayolu ******** mahallesinde, müvekkili şirkete ait olan ve müvekkilinin çalışanı şoför ********’ın sevk ve idaresinde bulunan ******** plakalı, Neoplan model, Man marka yolcu otobüsü kendi şeridinde ve yasal hız sınırları içinde seyir halindeyken, davalı ******** tarafından sevk ve idare edilen ******** plakalı aracın şerit ihlali yaparak müvekkili şirketin aracına sürterek maddi hasara yol açtığını, müvekkili şirket şoförü kaza yerinde tutanak tutulması için durduğu halde davalının kaza yerini terk ettiğini, bu sebeple durumun kaza tespit tutanağında kayıt altına alınmadığını ve kolluk tarafından tanzim edilen tutanakta kusur oranının belirlenemediğini, diğer davalı ********’ın ******** plakalı aracın sahibi olduğunu, davalı sigorta şirketinin kazaya karışan aracın sigorta şirketi olduğunu, dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvuruda bulunulduğunu, sigorta şirketi yapılan başvuruların kusur dağılım belgesi olmadığı gerekçesiyle reddettiğini beyan ederek, müvekkilinin aracının hasarlı olması sebebiyle serviste geçirdiği süre içerisinde kullanamadığından dolayı mahrumiyet zararını, araçta meydana gelen değer kaybını, kaza yerini terk etmesi, kaza tarihinden itibaren geçen süre hususu da göze alınarak davalı üzerine kayıtlı ******** plakalı araç üzerine ihtiyati tedbir şerhi konulmasını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, araçta meydana gelen maddi zarar olan 32.449,37 TL., oluşan değer kaybı olan 500,00 TL. ve aracın kullanılamamasından doğan zarardan dolayı 500,00 TL. olmak üzere toplam 33.449,37 TL.nin kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte hesaplanarak davalılardan tahsiline, yargılama harç ve giderleri ile ücreti vekaletin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalılardan ********’ın ******** havale tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle ; öncelikle ******** Mahkemelerinin görevli olması nedeniyle yetki itirazında bulunmuş, dava konusu kaza nedeniyle bir kusurunun bulunmadığını, kusurun davacı şirketin şoföründe olduğunu, bu sebeple haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddi ile yargılama giderlerinin davacı şirket üzerinde bırakılmsaına karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ********’ın ******** havale tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle ;dava konusu kazada söz konusu aracı kendisinin kullanmadığını, kaza yerini terk etmiştir iddiasını kabul etmediğini, dosya da kusur oranının olmadığını, aracın sigortasına maşvuru yapılmadığını, söz konusu kazada ******** plakalı aracın kurusu olmadığını, aracı süren ******** kısıtlı olarak kaza yerini terk etmediğini ve davacının aracının kaza yerini terk ettiğini, davacının iddia ettiği aracında hasarın olmadığını beyan ederek, davanın reddinie, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ******** A.Ş. vekilinin ******** havale tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunmuş, söz konusu kazada kusur tespitinin yapılması gerektiğini, aracın kullanılamamış olması sebebiyle ticari anlamda meydana gelen davacı şirketin aktifindeki azalma dolaylı zarar olduğundan poliçe teminat kapsamı dışında olduğunu ve bu husustaki taleplerin reddi gerektiğini, dava konusu kaza sebebiyle ******** nolu Karayolları ZMMS dosyasının açıldığını beyan ederek, davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya *. Asliye Ticaret Mahkemesinin ******** tarih ******** Esas ******** Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” …Somut olayda ; dava konusu kazaya ilişkin kusur, hasar bedeli, ZMMS Genel Şartları ekindeki formüle göre deer kaybı ve araç mahrumiyet zararı hususunda uzman bilirkişi ********’ya tevdi edilerek rapor düzenlenmesinin istenildiği, bilirkişi******** tarafından düzenlenen 15/10/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu araçta ve dava konusu tarfik kazası sonucunda araçta oluşan değer kaybının 39.390,00 TL. olduğunu, davaya konu aracın yenileme ve onarımının 10 günde tamamlanıp trafiğe çakıbilceğini, aracın tamir süresi içerisindeki kazanç kaybının mali müşavir bilirkişi tarafından hesap edilebileceğini bildirmiştir.
Taraflarca rapora itiraz edilmesi üzerine dosya bilirkişiye tekrar tevdi edilmiş, bilirkişi ********’nun 06/02/2019 havale tarihli raporuna göre ise ; davaya konu araçta ve dava konusu trafik kazası sonucunda, araçta oluşan değer kaybının 39.390,00 TL. olacağını, davaya konu aracın yenileme ve onarımın 10 günde tamamlanıp tarfiğe çakabileceğini, yolcu otobüsünün 10 günlük net kazanç kaybının 14.750,00 TL. olabilceğini bildirmiştir. Bilirkişinin her iki raporunda da hasar bedeline ilişkin bir hesaplama yapılmadığından dolayı, hasar bedelinin tekrardan hesaplanması için dosya tekrardan bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi ******** 25/06/2019 havale tarihli raporuna göre de ; davaya konu araçta ve dava konusu tarfik kazası sonucunda araçta meydana gelen hasar miktarının 32.449,35 TL. olduğunu, davaya konu araçta ve dava konusu tarfik kazası sonucunda araçta oluşan değer kaybının 39.390,00 TL. olduğunu, davaya konu aracın yenileme ve oranımının 10 günde tamamlanıp trafiğe çıkabileceğini, yolcu otobüsünün 10 günlük net kazanç kaybının 14.750,00 TL. olduğunu, aracın tamir süresi içerisindeki kazanç kaybının ZMMSP kapsamı dışında kaldığını, davalı ******** A.Ş.nin ZMMS poliçesindeki teminat miktarının 31.000,00 TL. olduğunu, kusur onarımına göre, davacının davalı ******** A.Ş.den talep edebileceği tazminat miktarının ; %100x (32.449,35+39.390,00) = 71.839,35 TL. olduuğnu, ancak, davalı sigorta şirketinin ZMMS poliçesindeki teminat miktarı 31.000,00 TL. ile sınırlı olduğundan, davacının davalı sigorta şirketinden talep edebileceği tazminat miktarının 31.000,00 TL. olduğunu, kusur oranına göre, davacının diğer davalılar ******** ve ********’dan müştereken ve müteselsilen talep edebileceğini tazminat miktarının; % 100x (32.449,35+39.390,00+14.750,00)= 86.589,35 TL. olduğunun bildirildiği görülmüştür. Kanunun 6098 sayılı TBK.49.maddesi ve KTK.85. ve devam eden maddelerinde düzenlendiği TBK.49/1. maddesinde; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde, KTK.85. maddesinde;”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar……………….İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” şeklinde, KTK’nun 86/1.maddesinde;”İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.” şeklinde, KTK’nun 91/1.maddesinde;”İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde, KTK’nun 92.maddesinde(6704 S.K. 4. Mad. İle değişiklik öncesi);”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler, d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar, f) Manevi tazminata ilişkin talepler.” şeklinde, KTK’nun 97.maddesinde(6704 S.K. 5. Mad. İle değişiklik öncesi);”Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabilir.” şeklinde, KTK’nun 99.maddesinde(6704 S.K. 6. Mad. İle değişiklik öncesi);” Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” şeklinde düzenlemeler yapıldığı görülmüştür. Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceğinin düzenlendiği, 2918 s. KTK.nin 97. maddesi gereğince davacının dava açmadan önce başvuruda bulunması nedeniyle dava şartının mevcut olduğu, mahkemece alınan raporun ve ek raporların ayrıntılı ve denetimine açık olması nedeniyle hükme esas alındığı, davacının araç hasarının 32.449,35 TL, değer kaybının 38.890,00 TL. ve araç mahrumiyet zararının ise 14.750,00 TL. olduğu, davalı sigorta şirketinin diğer davalıya ait aracın ZMMS sigortacısı olması nedeniyle poliçe limiti dahilinde araçta oluşan değer kaybından sorumluluğunun bulunduğu, diğer davalının değer kaybından ve ikame araç bedelinden sorumluluğunun bulunduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği, Konya BAM *. Hukuk dairesi Başkanlığı’nın ******** tarih ve ******** esas ******** karar sayılı ilamı ile ”kusura yönelik davalı tanıklarının dinlenerek tüm deliller toplanıp kusur durumu hususunda rapor alınarak kusur durumlarına göre karar verilmesi” şeklinde karar verilerek kaldırılarak dosyamızın mahkememize iade edildiği BAM kararı doğrultusunda davalı tanık beyanları dinlenilerek kusur raporu aldırıldığı , Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın ******** tarihli raporuna göre ; davalı sürücü ********’ın % 100 oranında kusurlu, sürücü ********’ın kusurlu olmadığı rapor edildiği, Mahkememizce düzenlenen ******** tarihli ara karar ile dosyanın davalı tarafın kusur raporuna yönelik itirazları doğrultusunda dosyanın Adli Tıp kurumuna gönderilerek tanık beyanları ve davalı tarafın itirazı doğrultusunda kusur yönünde ek rapor aldırılması talep edildiği, Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın ******** tarihli ek raporuna göre ; davalı sürücü ********’ın % 100 oranında kusurlu, sürücü ********’ın kusurlu olmadığının rapor edildiği, Adli tıp kurumu raporunun ve Adli tıp kurumu ek raporunun ayrıntılı ve denetime elverişli olması nedeniyle hükme esas alındığı, gerek alınan rapor gerekse davalı tanıklarının davalının akraba ve yakınları olduğu objektif olamayacakları alınan Adli tıp raporlarının önceki değerlendirmelerde herhangi bir değişiklik olmadığı mahkememizce kanaat edildiğinden mahkememizin ******** tarih ******** esas ******** karar sayılı tespit edilen ve hükme esas alınan değerlerde bir değişiklik olmadığı kanaatine varılarak bir önceki kararda verilen tazminat miktarlarının aynısının verilmesi kanaatine varılarak; 1-Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; a)Araçta meydana gelen maddi zarar nedeniyle 32.449,35 TL.nin davalı sigorta şirketi açısından temerrüt tarihi olan 23/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere limit miktarı ile 31.000,00 TL ile sınırlı tekerrüre esas olmamak kaydıyla) diğer davalılar açısından kaza tarihi olan ******** tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, b)Dava dilekçesinde bütün davalılardan müştereken müteselsilen talep edilen 500,00 TL.lik değer kaybının sadece 500,00 TL.lik kısmının Sigorta Şirketinden temerrüt tarihi olan 23/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte limiti aşılmaması halinde davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan bakiye 38.890,00 TL.nin diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan (talebe bağlılık ilkesi gereğince ve sigorta şirketinin limitinin yetmemesi nedeniyle) müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilemsine, c)14.750,00 TL. araç mahrumiyetinden doğan zararlar nedeniyle kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilemsine; talep edilen 500,00 TL.nin davalı sigorta şirketi bakımından reddine, ” karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı ******** AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yetki itirazları olduğunu, müvekkili şirketine genel merkezinin İstanbul olduğunu, tespit edilen hasar bedeline itirazlarını bildirmekle yapılan meblağ tespitini kabul etmediklerini, değer kaybına itirazlarını bildirmekle yapılan tespiti kabul etmediklerini, kabul anlamına gelmemekle bir tespit yapılacak ise 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni ZMMS genel şartları ekinde yer alan değer kaybı hesaplama formülüne göre hesaplama yapılması gerektiğini, trafik sigortası kapsamında araç mahrumiyet bedeli talep edilmesinin haksız olduğunu, başvuruyu kabul anlamına gelmemekle beraber kabul durumunda hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin 1/5 oranda olması gerektiğini, tam vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, tüm bu nedenlerle icranın tehirine, yerel mahkeme kararının kaldırılması ile başvurunun reddine, yargılama harç ve giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; gerekçeli mazeret dilekçelerinin kabul edilmemesinin savunma haklarını kısıtladığını, yasal süresi içinde adli tıp raporuna yaptıkları itirazın değerlendirilmediğini, teknik bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, aracın tescil sahibinin sorumluluğu her ne kadar kusursuz sorumluluğa dayansa da sürücünün kusuru olmadığı durumlarda oluşan zarardan sorumlu olmayacağına göre tescil sahibi için kusursuz sorumluluk halinin doğmayacağını, hükümde kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu dava ve ıslah tarihleri göz önünde bulundurularak faize hükmedilmesi gerekirken kaza tarihinin baz alınmasının usule ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin hükümde tazminat, yargılama gideri harç ve ilam vekalet ücreti hesaplarının hatalı olduğunu, tüm bu nedenlerle icranın tehirine yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmek üzere mahkemesine gönderilmesine yahut davacı tarafın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan davasının reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
İlk derece mahkemesince verilen ilk karara ilişkin olarak Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; KONYA *. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ******** tarih ******** Esas ******** Karar sayılı dosyasında verilen kararının eksik araştırma nedeniyle HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Dava; maddi hasarlı trafik kazası neden ile hasar, değer kaybı , araç mahrumiyet istemine ilişkindir.
1-Usule ilişkin itirazların incelenmesinde :
7101 sayılı kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda yapılan değişiklik ile yüz bin TL’lik parasal sınırın altında kalan uyuşmazlıklar için açılan davaların basit yargılama usulünde görüleceği düzenlenmiştir. Kanunu yürürlük tarihi 15/03/2018 olup eldeki dava bu tarihten sonra açıldığı için basit yargılama usulüne tabidir.
Basit yargılama usulünde; dava ve cevap dilekçesi dışında cevaba cevap (replik) ve ikinci cevap (düplik) dilekçeleri verilmez (HMK. 317/3). İddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı dava açılması ve cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesi ile başlar (HMK 319), bu yargılama usulünde; dilekçeler aşaması, ön inceleme, tahkikat ve hüküm aşaması dışında, yazılı yargılamada olduğu gibi tahkikatın tamamlanmasından sonra sözlü yargılama için ayrıca bir aşama öngörülmemiştir (Pekcanıtez /Atalay /Özekes. y.a.g.e, s. 736).
Bu nedenle davalı vekilinin sözlü yargılama için ayrı bir duruşma günü verilmediği,mazeretinin kabul edilmediği itirazı yerinde değildir.
2- Kusura yönelik itirazların incelenmesinde :
Dosya içerisindeki kaza tespit tutanağından davalı kamyonet sürücüsünün kusurlu Dava dışı otobüs sürücüsünün kusursuz olduğunun tutanağa bağlandığı İDM tarafından Ankara Trafik İhtisastan alınan rapordadavalı kamyonet sürücüsünün %100 kusurlu Dava dışı otobüs sürücüsünün kusursuz olduğunun rapor edildiği kaza tespit tutanağı ve raporun birbirin teyit ettiği anlaşılmıştır.
Olayla ilgili kaza tespit tutanağı ve raporun birbirin teyit ettiği söz konusu kazanın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun olduğu sonucuna varılarak hüküm verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durumun olmadığı, kaza tespit tutanağı ve raporun birbirin teyit ettiği ve örtüştüğü anlaşılmakla kusura yönelik itirazlar yerinde değildir.
3-Yetki itirazının incelenmesinde:
6100 sayılı HMK.’nin genel yetkiyi düzenleyen 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. “7. maddesinde de, “davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.” denilmektedir. Yine aynı Yasa’nın 16. maddesinde ise, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır. HMK 16.madde hükmü, HUMK.’daki düzenlemeye oranla daha genişletilmiş ve ayrıntılandırılmıştır. Ancak, HMK.’nda kesin yetki halleri açıkça sayılmış olup, haksız fiile ilişkin davalardaki yetki, kesin yetki olmayıp, bir seçimlik yetkidir. ” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.05.2015 tarih, ve 2013/11-2359 Esas, 2015/1443 Kararı)
Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalılara geçer. Somut olayda, dava trafik kazasından kaynaklanmakta olup, trafik kazası netice itibari ile bir haksız fiildir. Davaya konu trafik kazası Mersin /Mut ilçesinde meydana gelmiştir. Davalılardan sigorta şirketinin adresi ******** olup diğer davalının adresi ise ******** ‘dir , davacının dava tarihindeki yerleşim yeri dava dilekçesine ekli vekaletnameden de anlaşıldığı üzere ********’dır. Davacının kanunda öngörülen genel ve özel yetkili mahkemelerden birinde dava açdığı , davacının yetkili mahkemede dava açtığı dikkate alındığında davalı vekilinin itirazının reddi gerekmiştir.
3-Hasar raporuna ilişkin itirazın incelenmesinde:
01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ile 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 Sayılı Kanunun 3.maddesiyle değişik 2918 Sayılı KYTK’nun 90.maddesi hükmüne göre
“Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 Sayılı TBK’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü gereğince değer kaybının; genel şartların eki olan Ek-1 de belirtilen formüle göre hesaplanacağı öngörülmüştür.
Ne var ki, somut olayda dava ZMSS sözleşmesinin tarafı olmayan işleten ve sürücü aleyhine açılmıştır.
Bu kapsamda davalı vekilinin mahkemece aldırılan hasar raporundaki değer kaybına yönelik itirazlarının incelenmesinde; 6704 sayılı yasayla değişik 2918 sayılı KTK nun 90.maddesinde yer alan zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu kanun ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabi olan hükümlerinden YUKARIDA İZAH EDİLDİĞİ ÜZERE TARAFI OLMADIĞI ZMMS SÖZLEŞMESİNDEKİ ŞARTLARIN DAVACI AÇISINDAN BAĞLAYICI OLMAMASI VE ANAYASA MAHKEMESİNİN nin 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli ve 2019/40 esas 2019/40 sayılı kararına göre 6704 SAYILI KANUNUN 3.MADDESİYLE DEĞİŞTİRİLEN 90. MADDESİNİN BİRİNCİ CÜMLESİNDE YERALAN “VE BU KANUN ÇERÇEVESİNDE HAZIRLANAN GENEL ŞARTLARDA” İBARESİNİN VE İKİNCİ CÜMLESİNDE YERALAN “VE GENEL ŞARTLARDA ’’ İBARESİNİN İPTAL EDİLMİŞ OLMASI SEBEBİYLE UYGULANMAYACAKTIR.
Yargıtay 17.HD’nin 2017/1230 E- 2018/2590 K sayılı 15/03/2018 tarihli kararında vurgulandığı gibi değer kaybının hesabında aracın modeli, markası, özellikleri, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, tarafların iddia ve savunmaları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeriyle kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının hesaplanması ilke olarak kabul edilmiştir.
Bu halde, değer kaybı hesabının yukarıda belirtilen Yargıtay uygulamasına göre kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeriyle kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının hesaplanması ve bu bedele hükmedilmesi gerektiği ,somut olayda düzenlenen rapor içeriğinden Yargıtay içtihatlarına uygun rapor alındığı anlaşılmakla itirazın reddi gerekmiştir.
Davalı sigorta vekili Kdv hariç hesaplama yapılması gerektiğini belirtmiş isede rapor usul ve yasaya uygun olduğundan itirazın reddi gerekmiştir.
Davalı sigorta vekili araç mahrumiyet zararından sorumlu olmadıklarını belirtmiş ise de davalı sigorta şirketi yönünden davacının araç mahrumiyet talebinin reddine karar verildiği anlaşılmakla bu itirazın da reddi gerekmiştir.
4-Sorumluluğa ilişkin itirazın incelenmesinde:
Müteselsil sorumluluk, (zincirleme sorumluluk, birlikte sorumluluk) sorumluluk hukukunda önemli bir yeri bulunmaktadır. Müteselsil sorumluluk, aynı zararın oluşmasında rolü olan ancak zararın hangi kısmından sorumlu olduğu tespit edilemeyen birden fazla kimsenin, niteliği itibariyle bölünmeye elverişli başka bir deyişle çoğunlukla para ediminden oluşan tazminat ediminin tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu, alacaklı zarar görenin de dilediği sorumludan edimin tamamını veya bir kısmını talep yetkisine sahip olduğu, sorumlulardan biri ödeme yaptığı oranda diğerlerinin de sorumluluktan kurtulduğu bir birlikte sorumluluk türüdür. Sorumlulukta müteselsillik ilkesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda yer verilmiştir. Müteselsil sorumluluk gerek zarardan sorumlu olanların zarar görene karşı sorumluluğunda gerekse zarardan sorumluların birbirlerine rücu ilişkisinde bazı ilkeler getirmiştir. İşte bu ilkeleri bir bütün olarak müteselsil sorumluluk ilkesi olarak kavramlaştırılmıştır.
Birden çok kişinin aynı zarara birlikte sebep olmalarından doğan zarar aynı sebebe dayanan zarardır. Müteselsil sorumluluğu doğuran “aynı sebep” veya “birlikte sebep” kusur olabileceği gibi sözleşme veya kanundan doğabilir.
Müteselsil sorumluluk zarar görene karşı zarardan sorumlu olanların sorumluluğunun kapsamı ve niteliği yönünden kendine has ilkeler getirmiştir. Normal şartlarda bir zarar birden fazla kişinin fiili ve sorumluluğu ile doğuyorsa o kişilerin sorumluluğu kendi fiillerine yada kusurlarına isabet eden zarar miktarından sorumlu olmalarıdır. Ancak haksız fiilden zarar görenin zararını en kısa, en kolay yoldan tazminini sağlamak amacı ile müteselsillik ile kendine has sorumluluk ilkeleri benimsenmiştir.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesinde “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur” düzenlemesine yer verilmiş olup; motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu; ayrıca, birden fazla kişinin zararı tazmin ile yükümlü olması durumunda, zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtilmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir.
Yine 6098 sayılı TBK’nun 61. maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” demekle birden çok kişinin zarardan aynı sebeple ya da çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır
Müteselsil sorumluluk, kanundan doğan bir sorumluluk türü olup müteselsil sorumluların birinden talepte bulunan hak sahibinin, tüm ilgililer bakımından müteselsil sorumluluğa dayandığını ifade etmesine de gerek yoktur. Müteselsil sorumluluk ilkesi gereği, araçta yolcu olarak bulunan davacının kazanın oluşumunda kusurunun bulunmamasına göre, zararın tamamını, isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebilir. ( YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2016/7214 E, 2019/2775K-2016/7805 E,2019/3209 K )
Bu bilgiler ışığında somut olayı incelediğimizde;motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu; ayrıca, birden fazla kişinin zararı tazmin ile yükümlü olması durumunda, zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları davacı isterse sigortadan isterse sürücü veya işletenden veya hepsinden birden zararınnın tazminini isteyebileceğinden itirazın reddi gerekmiştir.
5-Faize ilişkin itirazın incelenmesinde :
Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Bu nedenle itirazın reddi gerekmiştir.
6-Yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin itirazın incelenmesinde:
Yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin idm tarafından kabul ve red oranına göre hüküm kurulduğu anlaşılmakla itirazın reddi gerekmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davalı ******** A.Ş’den alınması gereken 2.151,76 TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan 555,00 TL nin mahsubu ile bakiye 1.596,76 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf eden davalı ********’dan alınması gereken 5.914,92 TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan 1.478,73 TL nin mahsubu ile bakiye 4.436,19 TL eksik harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf eden davalı ********’dan alınması gereken 5.914,92 TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan 1.478,73 TL nin mahsubu ile bakiye 4.436,19 TL eksik harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan masrafların kendileri üzerinde bırakılmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (78,630,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.********

********
Başkan
********
e-imzalı
********
Üye
********
e-imzalı
********
Üye
********
e-imzalı
********
Katip
********
e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.