Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1933 E. 2021/1892 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 25/11/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :…
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 10/06/2021
NUMARASI : …

DAVACI :
VEKİLİ : ..
DAVALI :…
VEKİLİ : …
DAVALI :…
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 25/11/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 26/11/2021
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili vermiş olduğu 11/09/2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; dava öncesi davalı sigorta şirketine yapmış oldukları müracaat sonrasında 08/08/2018 tarihinde 18.229,00TL ödeme aldıklarını ancak zararlarına yetecek miktar olmadığını, 18/03/2018 günü davalı ..’nin maliki ve sürücüsü olduğu … plakalı araç ile müvekkilinin murisi olan …’e ait … plaka sayılı araca çarpması sonucu …’in vefat ettiğini, kaza sonrası tutulan kaza tespit tutanağında davalı …’nin kusurlu olduğunun tespit edildiğini, diğer davalı sigorta şirketinin davalı araç sürücüsünün sigortalayanı olduğunu, kaza nedeniyle Konya … Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile açılan davanın devam ettiğini, murisin kaza tarihinde 66 yaşında olduğu ve ailesinin geçimini tek başına karşıladığını, müvekkilinin ise ev hanımı olup hiçbir gelirinin olmadığını, müvekkilinin eşinin ölümü sonrası eşinin desteğinden yoksun kaldığını, eşinin ölümü ile manevi olarak da zarar gördüğünü beyanla davanın kabulüne, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 1.000,00TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinin sigorta limitleri ile sınırlı olmak üzere tüm davalılardan tahsiline, 50.000,00TL manevi tazminatın davalı …’den tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili vermiş olduğu 22/04/2021 havale tarihli ıslah dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde 1.000,00TL olarak talep ettikleri maddi tazminat taleplerini 10.006,95TL arttırarak 11.006,95TL olarak davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, manevi tazminat taleplerinin de dava dilekçesindeki gibi 50.000,00TL olarak devam ettiğini beyan etmiştir.
Davalı … mahkememize vermiş olduğu 27/09/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazada kusurlu tarafın kendisi olmadığını, alınan raporlarda da kusurlu olmadığının tespit edildiğini, kusurlu olmadığından dolayı açılan davanın reddine karar verilmesini, dava harç ve giderlerinin kusurlu taraf olan davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili mahkememize vermiş olduğu 08/10/2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki itirazlarının olduğunu yetkili mahkemelerin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğu bu nedenle yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiş, esasa ilişkin beyanlarında davacının başvuru neticesinde gerekli belgeleri ibraz etmeden açmış olduğu iş bu davanın usulden reddine karar verilmesini, müvekkili sigorta şirketinin kazadaki kusur oranında sorumluluğunun olduğunu, açılmış olan ceza davasının sonucunun beklenilmesini, murisin kask takmadan gerekli ekipmanları giymeden motosiklet kullanması sonucu meydana gelen kaza nedeniyle müterafık kusurlu olduğunu ve tespit edilecek kusur oranında bu durumun gözetilmesini, müvekkilinin dava tarihi itibariyle faizden sorumlu olabileceğini, müvekkilinin sorumluluğunun sigorta poliçesindeki limitlerle sınırlı olduğunu, davacının kaza nedeniyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsup edilmesi gerektiğini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesinin kararı ile; “Somut olayda; desteğin motosiklet sürücüsü konumunda olduğu, kaza sırasında kaskının takılı olmadığı özellikle keşif sırasında dinlenen tanıkların beyanları ve soruşturma dosyası içeriğinden anlaşılmıştır. Adli Tıp Uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenip dosyaya ibraz edilen 22/02/2021 tarihli raporda müteveffa sürücüsünün kask takmamasının ölümüne direkt etkisinin olduğu tespiti yapılmıştır. Bu bakımdan davacının destekten yoksun kalma zararı olan 11.006,95TL’den %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerekmiş ve böylelikle davacının talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı tutarının 8.805,56TL olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin manevi tazminat talebinin değerlendirilmesinde; Borçlar Kanunu 56.maddesinde şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde Hakimin manevi tazminata hükmedeceği düzenlenmiş olup; Hakim para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet ilkelerini nazara almak durumundadır. Hükmedilecek para miktarı ne ceza ne de tazminattır. Amaç zarara uğrayanda huzur duygusu oluşturmak ve ruhi ızdırabın dindirilmesini sağlamaktır. Açıklanan nedenlerle TBK. 56/1 maddesi gereğince, tarafların kusuru, davacıda oluşan maluliyet oranı, ekonomik ve sosyal durumları, özel hal ve şartlar nazara alınarak davacının talep edebileceği manevi tazminat tutarının 20.000,00TL olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda izah edildiği gibi somut olayda davacının desteği sürücünün motosiklet kullanmasına rağmen kaskının takılı olmaması ve bunun ölümü ile direkt bağlantılı olması nedeniyle belirlenen manevi tazminat tutarından %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak aşağıdaki gibi karar verilmiştir. ” şeklinde davacının maddi tazminat davasının kabulü ile, 8.805,56 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalı sigorta şirketinin sorumluluğu kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak ve temerrüt tarihi olan 23/04/2018 tarihinden işleyecek avans faizi ile, diğer davalı …’den ise kaza tarihi olan 18/03/2018 tarihinden işleyecek yasal faiz ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 16.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 18/03/2018 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tazminat dosyasındaki kusur raporlarının davaya ilişkin ceza yargılamasında alınan adli tıp kurumundan alınan kusur raporundan daha üstün olamayacağını, ceza yargılamasında alınan raporda kusurunun bulunmadığını, bu nedenle Yerel Mahkemece verilen kararı kabul etmediğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Kusur raporuna itiraz
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. md.) gereğince; hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenmiş ve kesinleşmiş olan maddi olgu ile bağlı ise de; kusurun bulunup bulunmadığı ve oranına ilişkin ceza mahkemesi kararı ile bağlı olmadığı gibi, kusura ilişkin saptamaya dayanan beraat kararı ile de bağlı değildir.
Somut olaya bakıldığında; ceza yargılaması kapsamında alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi trafik bilirkişi raporunda, davalının kusursuz olduğu yönünde görüş bildirildiği, yerel mahkemece yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda ise, davalının kazada % 20 oranında tali kusurlu olduğu kabul edilmekle birlikte, ceza mahkemesinin, davalı sürücünün kusursuz olduğu tespitini içeren ATK raporuna göre beraat kararı verdiği görülmektedir. Ceza mahkemesi tarafından verilen beraat kararı, davalı sürücünün kazada kusursuz olduğu temeline dayanmaktadır ki hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin bu tespiti ile bağlı değildir.
Bu durumda mahkemece; ceza hakiminin kusur değerlendirmesinin, hukuk hakimini bağlamayacağı ilkesi gereği; ayrıca, ceza mahkemesince alınan ve hükme esas kabul edilen ATK raporu ile yerel mahkemenin aldığı bilirkişi raporu arasında çelişki bulunduğu gözetilerek bu çelişkinin giderilmesi için Olaya ilişkin Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetince düzenlenen 12/10/2020 tarihli rapor uyarınca; davalı sürücü …’in kavşak girişinde kendisine hitaben bulunan dur trafik işaretine uymaması, hızını azaltmaması ve geçiş hakkı üstünlüğüne öncelik vermemesi nedeniyle kusurlu olduğu, diğer araç sürücü …’nin ise yine kavşaklara yaklaşırken hızını azaltmama kuralını ihlal ettiği kabul edilmiştir. Dava konusu kazanın oluş şekli mahkememizce icra edilen keşif sırasında bizzat olay mahallinde gözlemlenmiş olup olay yerinde dinlenen tanıklar ve dosya kapsamında aldırılan kusur raporları birlikte değerlendirildiğinde müteveffa sürücünün kazada %80 oranında, kamyon sürücüsü davalı …’nin ise %20 oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmakta çelişkinin giderildiği gözetildiğinde itiraz yersizdir
Nitekim Yargıtay … HD nin … sayılı ilamı
Bu halde, Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak,
Davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalı …’nin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
1-Davalı …’den alınması gereken 601,50 TL harçtan peşin alınan 423,62 TL harcın mahsubu ile bakiye 177,88 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
2-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (78.630,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 26/11/2021


Başkan Üye Üye Katip
…. E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.