Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1890 E. 2021/1838 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:… – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 23/11/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE :…
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 10/06/2021
NUMARASI : …Esas… Karar

DAVACI : … – -…

VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ –

VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 23/11/2021
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 24/11/2021

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 21/07/2020 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; 20/10/2017 günü dava dışı araç sürücüsü … idaresindeki … plakalı araç ile müvekkiline çarpması sonucu müvekkilinin ağır bir şeklide yaralandığını, kaza nedeniyle Konya … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını, kazaya karışan aracın davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı olduğunu, müvekkilinin hastanelerde görmüş olduğu tedavi ve ameliyatlar sonrasında hayati fonksiyonlarının ağır derecede etkileyecek şekilde etkilendiğini, dava öncesi davalı sigorta şirketine yapmış oldukları başvurundan netice alınamadığını, arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığı bu nedenle hayatın olağan akışı gereği olduğu da dikkate alınarak 200.000,00TL manevi tazminatı 14/01/2020 tarihinde işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta vekili mahkememize vermiş olduğu 24/08/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin kazaya karışan aracın sigortalayanı olduğunu, sigorta limitlerinin manevi tazminat yönünden 40.000,00TL ile sınırlı olduğunu, kaza nedeniyle tarafların kusur durumun mahkememizce tespit edilmesini, müvekkilinin sorumluluğunun tespit edilecek kusur durumu ile takdir edilmesini, davacını talep ettiği tazminat miktarının mahkememizce alınacak maluliyet raporu nispetinde olması gerektiğini, davacının sosyal ve ekonomik durumun tespit edilmesini, davacı tarafın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiz talebinin haksız olduğunu beyanla hukuki dayanaktan yoksun açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekaet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya…Asliye Ticaret Mahkemesi 10/06/2021 tarih, … esas … karar sayılı gerekçeli kararında özetle; “Somut olayda; davacının sosyal ve ekonomik durumu, kaza tarihinde paranın satın alma gücü, dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan 24/12/2020 tarihli ATK raporuna göre kazaya karışan araç sürücünün tam kusurlu olması, dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 13/04/2021 tarihli raporuna göre davacının kazada yaralanması sebebiyle %3 oranında malul kalması ve iyileşme süresinin 4 ay, bakıcı ihtiyacı süresinin ise 1 ay olması dikkate alınarak davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve;
Davacının manevi tazminat DAVASININ KISMEN KABULÜ ile 15.000,00 TL manevi tazminatın temerrüd tarihi olan 14/01/2020 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; hükmedilen manevi tazminat miktarının uğranılan manevi elem ve ızdırabı karşılamayacak kadar az olduğunu, ATK tarafından düzenlenen 24/12/2020 tarihli raporda sigortalı araç sürücüsü …’ın %100 oranında tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin ise kusursuz olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin sürekli iş göremezlik oranının %3, geçici iş göremezlik süresinin 4 ay ve bakıcıya muhtaç olduğu sürenin 1 ay olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin ciddi şekilde yaralandığını, tüm bu durumlar karşısında müvekkilinin kusursuzluğu, yaralanmanın şiddetinin sonucu büyük acı ve ızdırap duyulmasının karşılığında hükmedilen miktarın düşük olduğunu, arabulucu ücretinin tamamının davalıdan alınması gerektiğini, 1.320,00 TL arabulucu ücretinin tamamının davalıdan alınmasına karar verilmesini gerekirken kabul/red oranına göre alınmasına karar verilmesinin hatalı olduğunu, manevi tazminatın reddedilen bölümü için davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesinin ve yargılama giderlerinin tamamına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, arabulucuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması nedeniyle taraflarına vekalet ücreti takdir edilmemesinin hatalı oludğunu, 900,00 TL maktu arabulucuk vekalet ücretinin davalıdan alınmasına karar verilmesi talebinde bulunduklarını ancak bu talep hakkında bir karar verilmediğini, yerel mahkeme kararının talepleri doğrultusunda karar verilmesini dilemişlerdir.
Davalı vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından hükmedilen manevi tazminat tutarının fahiş olduğunu ve kararın kaldırılması gerektiğini, yine yerel mahkemece hükmedilen tutara temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesinin haksız olduğunu, müvekkil şirketin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini ve temerrüte düşmediğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla usulüne uygun başvuru yoksa temerrütün dava tarihi olduğunun kabulünün gerektiğini, davacı lehine faize hükmedilmesi durumunda sadece dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceğini, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın müvekkil sigorta şirketi yönünden reddini, reddedilen miktar yönünden taraflarına ret vekalet ücretine hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle manevi tazminat talebine ilişkindir.
1-Manevi tazminat miktarına ilişkin itirazın incelenmesinde:
6098 sayılı TBK.nın 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yargıtay’ın 22.6.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hâkimin takdirine bırakılmış ise de hâkim; Medeni Kanununun 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gözeterek, hukuk ve adalete uygun hak ve nesafet kurallarına göre uygun miktarda tazminat takdir etmesi gerekmektedir. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların değerlendirilmesi gerekir. Hakim manevi tazminata hükmederken; tarafların kusur durumu, kusur derecesi, ekonomik ve sosyal durumları, zarar ile olay arasındaki illiyet bağı, ölüm halinde kaza ile ölüm arasında illiyet bağının bulunması, olayın tarihi, olayın ağırlığı, olay tarihindeki paranın satın alma gücü, davacı sayısı gibi hususlar dikkate alınarak davacılar için zenginleşme, davalılar için yoksulluğa neden olmayacak şekilde belirlenmelidir.
Somut olayda; yukarıda belirtilen manevi tazminat kriterleri, trafik kazası sonucu davacıda oluşan kabul edilen maluliyet ve iş görememezlik süresi ve davacının kusursuz oluşu, zararın ağırlığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın tarihindeki paranın alım gücü, hakkaniyet göz önünde bulundurulduğunda davacı lehine belirlenen manevi tazminatın yerinde görüldüğünden, davacı ve davalı vekilinin buna yönelik itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden:
Reddedilen kısım açısından vekalet ücretine hükmedilemeyeceği ve yargılama giderinin tamamının tahsilinin gerektiği istinafı yönünden;
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin;
” 10 – (1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.
(3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.
(4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir. ” hükmünü taşımaktadır
Mahkemece dava kısmen kabul kısmen reddine karar verildiğine göre, reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden davalı taraf lehine vekalet ücreti takdir edilmesi ve kabul oranı dikkate alınarak yargılama giderine hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, manevi tazminat taktirinin ve bunun mahkemece belirlenmesinin bu durumu değiştirmeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin buna yönelik istinaf istemlerinin reddine, karar vermek gerekmiştir.
3-Arabuluculuk ücretine ilişkin itirazın incelenmesinde:
HUAK 18/A-14 : ” Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.” hükümleri gereğince
Arabuluculuk gideri olarak Arabuluculuk Dava Şartı Dosya No: 2020/72707 sayılı dosyasından arabulucuya 1320 TL tarife bedeli ödeme yapıldığı tespit edilerek arabuluculuk giderleri de yargılama giderlerinden sayıldığından bu giderlerindearabuluculuk giderinin kabul/ret oranına göre taraflar arasında paylaştırılması gerektiğininden itirazın reddi gerekmiştir.
4-Arabuluculuk vekalet ücretine ilişkin itirazın incelenmesinde:
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 16. Maddesinde, “(1) 1136 sayılı Kanunun 35/A maddesinde uzlaşma sağlama, arabuluculuk, uzlaştırma ve her türlü sulh anlaşmalarından doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturur.
(2) Ancak, arabuluculuğun dava şartı olması halinde, arabuluculuk aşamasında avukat aracılığı ile takip edilen işlerde aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanır. Şu kadar ki miktarı 6.000,00 TL’ye kadar olan arabuluculuk faaliyetlerinde avukatlık ücreti, 900,00 TL. maktu ücrettir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
b) Konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre öngörülen maktu ücrettir.
c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 900,00 TL. maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
ç) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu Tarifeye göre belirlenir.”
Hükmünü taşımaktadır.
Madde hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere 16/2-c maddesi uyarıca tarifede belirlenen ücret müvekkil ile avukat arasında karalaştırılan akdi vekalet ücretinin miktarına yönelik düzenleme olup,anlaşmazlıkla sonuçlanan arabuluculuk görüşmesinden kaynaklı vekalet ücretinden davalının sorumluluğuna ilişkin düzenleme olmayıp,bu kapsamda düzenlenen görüşmelerden kaynaklı vekalet ücretinden davalının sorumluluğu olmayıp itiraz YERİNDE değildir.
5- Faiz başlangıcına ilişkin itirazın incelenmesinde :
Haksız fiilden doğan tazminat alacaklarında kural olarak faiz başlangıcı olay tarihidir. Zarar gören, tazminat alacağına zararın doğduğu an hak kazanır. Haksız fiillerde olayın vuku tarihinde alacağın muaccel olduğu ve dolayısıyla borçlunun temerrüde düştüğü kabul edilmekte haksız fiil failinin temerrüdü için ayrıca alacağı istemeye yönelik ihtar keşide edilmesine gerek bulunmamaktadır. Bununla birlikte,2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 99/1 maddesi ile Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasının zarar giderim yükümlülüğü, zararın ihbarı ve gerekli belgelerin sigortacıya bildirildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortasının poliçe limiti dahilinde tazminatı ödemekle yükümlü olup, bu sürenin sonunda ödeme yapılmadığı takdirde temerrüdün gerçekleşeceği öngörülmüştür. Ancak dava tarihinden önce başvuru yapılmadan dava açılması halinde sigorta şirketinin en geç dava tarihinde tazminatın tamamı yönünden temerrüde düştüğünün kabulü gerekir.
Somut olayda 25/12/2019 tarihinde başvuru dilekçesi davalı sigortaya ulaşmış olup 14/01/2020 tarihi itibariyle temerrüde düştüğünden itirazın reddi gerekmiştir.
Anlatılan nedenlerle, davanın reddine dair karara karşı davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince duruşma yapılmadan esastan reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir
HÜKÜM : Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Kararın usul ve yasaya uygun bulunmasına, davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davacıdan alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf eden davalıdan alınması gereken 1.024,65 TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan 257,00 TL nin mahsubu ile bakiye 767,65 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf eden taraflarca istinaf aşamasında yapılan masrafların istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davalı yönünden KESİN, davacı yönünden kararın taraflara tebliğinden itibaren İKİ HAFTA içerisinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/11/2021


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.