Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1886 E. 2022/427 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: …..
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO :…
KARAR TARİHİ : 23/02/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ….
ÜYE :…
ÜYE :…
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 02/06/2021
NUMARASI : …. Esas … Karar

DAVACI : ..
VEKİLİ : Av. ..
DAVALI : ..
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 23/02/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 23/02/2022
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21/03/2013 günü saat 21:15 sıralarında sürücü … idaresindeki . .. .. plaka sayılı kamyonet ile seyir halinde iken, seyir istikametine göre sol taraftan yaya geçidini kullanarak karşıdan karşıya geçmekte olan müvekkiline çarp0ması sonucunda meydana gelen kazada .. ….’nın ağır şekilde yaralandığını, kazaya karışan ve … adına kayıtlı olan … plaka sayılı kamyonetin 12/06/2012-12/06/2019 vadeli ve …. nolu ZMMS ile sigortalandığını, Konya … ATM nin … Esas ve … Karar sayılı dosyasından geçici iş göremezlik devresinde uğranılan maddi zarar ve kaçınılmaz tedavi giderlerinden doğan maddi zararın tazmini için açılan davada hükme esas alınmış olan ATK raporunda… plaka sayılı kamyonet sürücüsünün %85, davacı yaya …’nın %15 oranında kusurlu olduğu rapor edilmiştir, aradan geçen süre içerisinde müvekkilinin maluliyetinde artış olduğunu, müvekkilinin 1994 doğumlu olduğunu ve garson olarak çalıştığını, müvekkilinin kaza nedeniyle ortopedik olarak ve göğüs ile psikiyatrik yönden arızalar yaşadığını, maluliyetinde ise artış olduğunu, TTK nın 5/a maddesi gereğince arabulucuya başvurduklarını ancak sonuç alamadıklarını, müvekkilinin maluliyetindeki artıştan doğan maddi zarar olarak 5 TL ile tedavi ve iyileşme süresinde bakıcı gideri zararı olarak 5 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Zamanaşımı definde bulunduğunu, aynı zamanda kesin hüküm itirazlarının bulunduğunu, davaya konu kazanın meydana gelmesinde müvekkili şirket tarafından davacıya … ATM nin hükmü gereğince 52.805,27 TL asıl alacak ve ferileri olmak üzere toplam 95.133,97 TL ödeme yapıldığını, kusur oranının tespiti için dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesini talep ettikleri, aynı zamanda Karayolları Fen Heyeti’nden rapor tanzim edilmesinin gerektiğini, müvekkili şirketin poliçe dahilinde geçici iş göremezlik geçici bakıcı süresi ve tedavi giderlerinden sorumlu olmadığını, mahkemece tespit edilecek tazminattan, müvekkili şirketin yapmış olduğu ödemenin mahsup edilmesi gerektiğini, dosyanın alanında uzman bir aktüerya bilirkişisine tevdi edilmesinin gerektiğini, müvekkili şirketin faizden sorumlu olmayacağını, bu nedenle açılan davanın reddini talep ettikleri görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya….Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/06/2021 tarih…. Esas … Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” …Karar örnekleri: Maluliyet oranında bir artma olduğu taktirde, bu durum yeni bir olgu olup artan miktar için ayrı bir dava açılabilmesi mümkündür. Artan maluliyet farkı için ayrıca manevi tazminat da istenebilir. (HGK. 12/03/2008, E. 2008/21-245 K. 2008/249)- ilk dava sonuçlandıktan sonra, maluliyet oranında artış olmuşsa, yeni bir dava açılarak maddi ve manevi tazminat istenebilir. ( 11. HD. 21/02/1994 E. 1993/6410-K. 1994/1301)- beden gücü kayıp oranındaki her artış ayrı bir maddi olgudur. Önceki işgöremezlikten bağımsız olarak tazmini gerekir. Öyle ki, zarar görenin önceki davada hakkını saklı tutmamış olması, gelecekteki gelişmelere dayanarak yeni bir dava ile artan zararını istemesini engelleyen bir kesin hüküm kabul edilemez. ((4. HD. 29/06/2000, E. 2000/4141-K. 2000/6380)- maluliyetin sonradan artması halinde, yeni bir dava ile artan zararı karşılayacak miktarda maddi ve manevi tazminat istenebilir. ( 9. HD. 15/01/1974, E 1973/1607 K.1974 1271)- İş kazası sonucu maluliyet derecesinin artması halinde, artan kısım için yeniden tazminat davası açılabilir (9. HD. 30/01/1957/11434 K. 1967670)
Yargıtay 11. HD. 21/02/1994, E. 1993/6410 K. 1994/1301 sayılı kararında:” Maluliyet artışı nedeniyle, ilk davadan (13) yıl sonra açılan tazminat davasına ilişkin zamanaşımının başlangıcı, maluliyet artışının öğrenildiği tarihtir” denilmiştir. Yargıtay 21. HD. 23/03/1999, E. 1998/9048-K. 1999/1982 sayılı kararında da “sürekli iş göremezlik oranında her artış ayrı bir olgudur. Anılan olguların oluştuğu günden zamanaşımının işlemeye başlayacağı Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir” denmiştir. Başka karar örnekleri; iş göremezlik derecesinde her artış yeni bir zamanaşımının başlangıcıdır. ( HGK. 18/11/1970, E. 1970/9-26- K. 1970/635) Artan işgöremezlik nedeniyle açılan davada 10 yıllık zamanaşımının başlangıcı işgöremezlik artışının hekim raporu ile tespit edildiği tarihtid. ( 9 HD. 30/06/1969, E. 1969/2336 K. 1969/7539) Maluliyet derecesi sonradan artmış ise artış tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı hesaplanmalı, ancak artıştan önceki kısım olay tarihinden itibaren zamanaşımına tabi tutulmalıdır. (9. HD. 28/11/1974 E. 1974/9298 K. 1974/27136)- Meslek hastalığı nedeniyle maluliyet derecesinin her artış kaydedişi, zararların istenmesine ilişkin yeri bir zamanaşımı süresine tabi, yeni bir olgudur. Her maluliyet derecesinin zamanaşımı, bu derecenin kesinleştiği tarihten başlar (HGK 21/09/1977 E, 1976/10-2004 K. 1977/739) (Çelik Ahmet Çelik Bedensel Zararlar, Sürekli İşgöremezlik Zararları, Geçici İş Göremezlik Zararları, Tedavi Giderleri, Yaşam Boyu Bakım Giderleri, Ekonomik Geleceğin Sarsılması )
Tüm bu açıklamalar ve yüksek mahkeme kararları ile birlikte eldeki dava değerlendirildiğinde; davalı vekilinin KESİN HÜKÜM İTİRAZININ yerinde olmadığı ( ilk kararın kanıt olarak kullanılabileceği) zamanaşımı definin yeni bir olgunun olması nedeniyle yerinde olmadığı, temerrüt tarihinin belirlenmesinde de eldeki dava maluliyetin artışından kaynaklı bir dava olduğundan hakkaniyet gereği dava tarihinin temerrüt tarihi olarak kabulü gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Tüm bu hususlar ışığında mahkememiz dosyasına kazandırılan bilirkişi raporunun hukuka, oluşa ve dosya kapsamına uygunluğu değerlendirildiğinde ayrıca Yüksek Yargıtay kararları da dikkate alındığında davacının davasının kısmen kabul ve kısmen reddi ile; davacının maluliyetindeki artıştan doğan maddi zararına bağlı olarak 203.062,95 TL, maddi tazminatın kaza tarihinde geçerli ZMSS sakatlanma klozu kişi başı bakiye teminat limiti ile sınırlı olarak 09/06/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının tedavi ve iyileşme süresinde bakıcı giderinden doğan maddi zararına bağlı olarak 3.351,67TL, maddi tazminatın kaza tarihinde geçerli ZMSS tedavi gideri klozu kişi başı bakiye teminat limiti ile sınırlı olarak 09/06/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine aynı zamanda AAÜT’nin 16/2 . Maddesi uyarınca ücreti vekalet talep etmiş ise de Konya BAM …. HD’nin…. Esas, …. K, 30/09/2020 tarihli emsal kararı da dikkate alındığında bu talebin reddine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre Davacının davasının KISMEN KABUL VE KISMEN REDDİ ile; 1-Davacının maluliyetindeki artıştan doğan maddi zararına bağlı olarak 203.062,95 TL, maddi tazminatın kaza tarihinde geçerli ZMSS sakatlanma klozu kişi başı bakiye teminat limiti ile sınırlı olarak 09/06/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Davacının tedavi ve iyileşme süresinde bakıcı giderinden doğan maddi zararına bağlı olarak 3.351,67 TL, maddi tazminatın kaza tarihinde geçerli ZMSS tedavi gideri klozu kişi başı bakiye teminat limiti ile sınırlı olarak 09/06/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; mahkeme tarafından verilen kararın dosyanın tabi olduğu dönem itibariyle yanlış hesaplama yöntemleri kullanılmak suretiyle tanzim edilen bilirkişi raporu esas alınarak verildiğini, kaldı ki meydana gelen kazada ilişkin kusur oranlarının belirlenmesinde yetkili merciden bilirkişi raporu alınmadığını, aynı zamanda yerel mahkeme tarafından hiçbir şekilde kesin hüküm itirazlarının dikkate alınmadığını, öncelikle ve önemle iş bu istinaf başvuru dilekçesine konu kararda müvekkili şirket nezdinde sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğuna ilişkin tespitin detaylı bir şekilde inceleme yapılmaksızın belirlendiğini, müvekkili şirket nezdinde sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olması sebebiyle yapılacak istinaf incelemesi neticesinde iş bu haksız ve hukuka aykırı kararın kaldırılarak müvekkili şirket açısından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, hiç bir şekilde kabul anlamına gelmemek kayıt ve şartıyla müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında ve sigorta poliçesi limiti ile sınırlı olacağını, bu kapsamda kusur oranları açısından en doğru ve geçerli tespitin yapılabilmesi için hem adli tıp kurumu hem trafik ihtisas dairesinden hem de karayolları genel müdürlüğü fen heyetinden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmasının zorunluluk arzettiğini, hesap bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin sorumluğunun hesaplanması gerektiğini, müvekkili şirketin poliçe dahilinde geçici iş göremezlik geçici bakıcı süresi ve tedavi giderlerinden sorumlu olmadığını, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, icranın tehirine, geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı tazminatı açısından davanın reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özet olarak; davalı kesin hüküm itirazında bulunmuş ise de davaların konusunun farklı olması nedeni ile mükerrer talep ve kesin hüküm oluşmadığını, davalı vekili kusur raporuna itiraz etmiş ise de kusur oranlarının kesinleşmiş olması nedeni ile hükme esas alınmasının hukuken doğru olduğunu, alınan raporun Yargıtay ilke kararına uygun şekilde düzenlendiğini, geçici bakıcı gideri yönünden zararın teminat kapsamında olduğunu, tüm bu nedenlerle karşı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, trafik kazası nedeniyle tazminat talebine ilişkin olup mahkemece verilen karar davalı sigorta tarafından istinaf edilmiştir.
1- Kusura yönelik itirazında;
Taraflar arasında görülen, aynı kazaya ilişkin Konya … ASTM’nin … Esas, …. Karar sayılı dosyasında davacının yüzde onbeş, karşı araç sürücüsünün yüzde seksenbeş oranında kusurlu olduğu kabul edilerek karar verilmiş, verilen bu kararın İstinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiş bulunmasına göre, belirlenen bu kusur oranının kesin delil teşkil etmesi nedeniyle yeniden rapor alınmasının mümkün olmaması nedeniyle kusura yönelik itirazın reddi gerekmiştir.
2- Kesin hüküm ve Maluliyet yönünden;
Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
a)6100 Sayılı HMK 26. maddesine göre hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekir. Belirleme yapılırken Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyetin haksız fiil sorumlusunun fiili sonucu oluştuğunun, yani haksız fiil ile maluliyet arasında illiyet bağı bulunduğunun da belirlenmesi sorumluluk açısından zorunludur. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Somut olayda, davacı tarafça geçici ve sürekli iş göremezlik ve tedavi giderine ilişkin daha önce açılan Konya …. ASTM’nin …. Esas,….. Karar sayılı dosyasında alınan maluliyet raporu ile davacının % 6,3 oranında maluliyetine göre geçici, sürekli iş göremezlik ve tedavi giderine ilişkin karar verilmiş; davacı tarafça bu kez açılan eldeki dava ile de davacının sonradan, “gelişen durum olarak” maluliyetinin artması iddiası ile geçici, sürekli iş göremezlik tazminatının yanında dava önce istenilmeyen bakıcı giderine dair talepte bulunulduğu anlaşılmaktadır. Sözü edilen önceki davadan sonra davacı tarafça Cumhuriyet Üniversitesi Heyeti’den alınan rapora göre davacının %21,2 oranında maluliyetinin bulunduğunun belirtildiği, mahkemece eldeki dava dosyası için alınan Necmettin Erbakan Üniversitesi Adli Tıp Heyeti’nden alınan raporda ise gelişen durumun bulunup bulunmadığı, en son alınan rapordan sonra maluliyetin artıp artmadığına değinilmeden, davacının % 52 oranında malul kaldığı belirtilmiş, alınan bu rapora göre de hüküm kurulmuştur. Eksik inceleme ile karar verilemez. Mahkemece, kaza tarihinde yürürlükte bulunan ‘‘Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’’ hükümleri doğrultusunda, ATK Genişletilmiş Başkanlar Kurulu’ndan raporla, önceki dava dosyasında hükme esas alınan maluliyet raporundan sonra kazaya bağlı olarak, davacının maluliyetin artıp artmadığı, artmış ise artan maluliyet oranının ne olduğu; Cumhuriyet Üniversitesi’nden belirlenen %21,2 maluliyet oranı arasındaki çelişki de giderilerek; gelişen durumun bulunmaması halinde geçici ve sürekli iş göremezlik istemleri yönünden davanın kesin hüküm nedeniyle reddi; bulunması halinde ise sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik rapora dayanılarak karar verilmesi hatalı olup, bu nedenle davalı vekilinin istinafının kabulüne karar vermek gerekmiştir. (Bkz. Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/7024 ESAS, 2018/665 Karar; aynı daire 2014/13399 Esas, 2017/198 Karar sayılı ilamları)
3-Aktüer raporuna yönelik;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1989/4-586 Esas,1990/199 K sayılı kararı ve Yargıtay 17. Hukuk ve 4 Hukuk dairesinin yerleşik içtihatları gereği, Population Masculine Et – Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacının veya müteveffanın muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi; davacının veya müteveffanın muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması gerekmektedir.
Kaza tarihi 21/03/2013 tarihi olup hesaplamada PMF1931 yaşam tablosunun ve % 10 artırma eksiltme uygulanarak hesap yapılması gerekirken, yanlış yaşam tablosuna göre hesap yapılan rapora göre karar verilmesinde isabet bulunmadığından, davalının buna yönelik itirazı yerindedir.
4-Bakıcı giderinin teminat dışı olduğuna ilişkin yapılan istinaf incelemesinde:
Trafik kazası sonucu beden bütünlüğü zarara uğrayan kişi tedavi gördüğü süre ile iyileşeceği süre içinde işlerini göremeyeceği ve bu süre içinde normal hayatını sürdüremeyeceğinden bu dönem içinde tam iş göremez olarak kabul edilip buna göre bakıcı gideri hesabı yapılacaktır. Bu itibarla, davalı sigorta şirketinin buna yönelik istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle davalı vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK.nın 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harçlarının talep halinde yatırana iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi.23/02/2022

….
Başkan
….
e-imzalı

Üye
….
e-imzalı

Üye
….
e-imzalı

Katip
..
e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.