Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1792 E. 2021/1764 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:… – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 17/11/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : ….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA…. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/06/2021
NUMARASI : …Esas … Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- … – …
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI : 2- … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ – …
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 17/11/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 18/11/2021
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait olan … plaka sayılı araç ile müvekkilinin oğlunun sevk ve idaresindeki aynı plakalı aracın 16/04/2017 tarihinde saat 23:15 sularında … Belediyesi istikametinde seyir halinde iken … Mahallesi … Market önüne geldiğinde … eski sanayi istikametinden farları sönük bir şekilde gelen davalı … adına kayıtlı olan ve …’ın kontrolündeki … plakalı sayılı aracın müvekkilinin oğlunun kullandığı aracın önüne çıktığını ve kusurlu bir şekilde kazaya sebebiyet verdiğini, … adına kayıtlı … plaka sayılı aracın kavşakta trafik kurallarına aykırı bir biçimde … Caddesi’ne intikal ettiğini ve bunun neticesinde müvekkilinin oğlunun iader etmekte olduğu araç ile çarpıştığını, kaza sonrasında iki araçta da maddi hasar meydana geldiğini ancak davalı …’ın olay yerini terk ettiğini, müvekkilinin oğlunun polisleri çağırarak tutanak tutturduğunu, davalı …’ın alkollü olduğunu, trafik kurallarına uymadığını ve aracının farlarının açık olduğunu bu nedenle de kazaya sebebiyet verdiğini, kaza sonrasında Konya … Sulh Hukuk Mahkemesi’ne tespit talebinde bulunduklarını, yapılan tespitte … plaka sayılı araç sürücüsü ve sahibi davalı …’ın %100 oranında kusurlu olduğu, müvekkiline ait … plaka sayılı araç sürücüsü M. …’ın kusursuz olduğunu, müvekkiline ait … plaka sayılı aracın onarımının mümkün olduğu ancak hasar durumunun ağır olduğu, onarımının ekonomik olmayacağı, hasarlı şekilde satılmasının elzem olduğu, toplam hasar miktarının 13.000,00 TL olacağı, kazadan sonra … plakalı araç sürücüsü davalı …’ın olay yerini kazaya karşıan araç ile birlikte terk ettiğinin tespit edildiği, kaza sonucu müvekkiline ait aracın kullanılamaz hale geldiğini, araçta değer kaybı olduğunu ve müvekkilinin mağdur duruma düştüğünü, müvekkilinin aracının 18.000,00 TL bedelle satıldığını, aracının ise söz konusu kaza tarihinde bedelinin 29.500 Tl olarak belirlendiğini, Konya … Sulh Hukuk Mahkemesi’nce alınan raporun davalı sigorta şirketine tebliğ edildiğini, sigorta şirketince … hasar numarası ile dosya açıldğını ancak davalı sigorta şirketi tarafından bugüne kadar kendilerine bir ödeme yapılmadığını, kaza nedeniyle müvekkilinin aracında meydana gelen değer kaybının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun sigorta poliçesindeki limitiyle sorumlu olmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen şimdilik 5000 TL’nin tahsili ile kendilerine ödenmesini, yine Konya … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin… Değişik iş sayılı dosyasına yapılan 590 TL lik tespit masrafını ve yapılan yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de davalı yana hükmedilmesini talep ve dava ettikleri görülmektedir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın davasını kabul etmediklerini, davanın görev yönünden reddinin gerektiğini, davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davacının davaya konu taleplerinin de zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davaya itiraz ettiklerini, müvekkilinin kaza esnasında alkollü olmadığını, müvekkiline dava açılmasında hukuki yarar olmadığını, davanın müvekkili açısından pasif husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, Konya … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Değişik iş sayılı dosyasından rapor düzenlenirken davacının kaza sırasında azami hız üzerinde seyredip seyretmediğinin, kavşağa yaklaşırken hızının azalıp azalmadığının ve benzeri hususların dikkate alınmadan rapor düzenlendiğini ve kusurun belirlendiğini, müvekkilinin kaza esnasında ise alkollü olmadığını, aile yaşantısına bakıldığında da müvekkilinin hayatında hiç alkol almayan birisi olduğunu, aracın 18.000,00 TL bedelle satıldığına ilişkin de bir fatura makbuz ve benzeri evrakın dosyaya ibraz edilmediğini, bu nedenlerle açılan davanın öncelikli olarak görevsizlik nedeniyle reddine, zaman aşımı nedeniyle reddine ve pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın müvekkili açısından reddine karar verilmesi ile ücreti vekalet ve yargılama giderinin de davacı yana hükmedilmesini talep ettiği görülmektedir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesinin 16/04/2019 tarihli kararı ile; “Mahkememiz dosyasına ibraz edilen bilirkişi kurul raporunda; Davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanan araç sürücüsü …’ın meydana gelen olayda %100 oranında kusurlu olduğu, dava konus uaracın zarar miktarının 13.000 TL olduğu ve araçta değer kaybının bulunmadığının bildirildiği görüldü.
Konunun 6098 sayılı TBK.49.maddesi ve KTK.85. ve devam eden maddelerinde düzenlendiği TBK.49/1. maddesinde; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde, KTK.85. maddesinde;”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar……………….İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” şeklinde, KTK’nun 86/1.maddesinde;”İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.” şeklinde, KTK’nun 91/1.maddesinde;”İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde, KTK’nun 92.maddesinde; “Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler, b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler, c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler, d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar, f) Manevi tazminata ilişkin talepler. g) (Ek bent: 14/04/2016-6704 S.K. 4. mad.) Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri, h) (Ek bent: 14/04/2016-6704 S.K. 4. mad.) İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri, i) (Ek bent: 14/04/2016-6704 S.K. 4. mad.) Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklinde, KTK’nun 97.maddesinde; “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” şeklinde, KTK’nun 99.maddesinde;”Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar. ” şeklinde düzenlemeler yapıldığı, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceğinin düzenlendiği, aynı zamanda TBK 72 maddesine göre ” Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. Haksız fiil dolayısıyla zarar gören bakımından bir borç doğmuşsa zarar gören, haksız fiilden doğan tazminat istemi zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcu ifadan kaçınabilir.” ile KTK 109. Maddesine göre ise “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Zamanaşımı, tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse, sigortacıya karşı da kesilmiş olur. Sigortacı bakımından kesilen zamanaşımı, tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş sayılır. Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar.Diğer hususlarda, genel hükümler uygulanır.” hükümleri geçerli olduğu, mülkiyeti davacıya ait olan ve davacının oğlu dava dışı sürücünün sevk ve idaresinde bulunan … plakalı otomobil ile davalı sigorta şirketine sigortalanmış olan ve sürücüsü … olan … plakalı aracın davalı şirkete sigortalandığını, KTK Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi ile sigortalı olan … plaka sayılı araç arasında dava konusu kazanın gerçekleştiği, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan bilirkişi raporunda; …’ın meydana gelen olayda %100 oranında kusurlu olduğu, dava konus uaracın zarar miktarının 13.000 TL olduğu ve araçta değer kaybının bulunmadığı, mahkemece alınan raporun ayrıntılı ve denetimine açık olması nedeniyle hükme esas alındığı, davacı vekilinin davasını ıslah ettiği, davacının araç değer kaybına bağlı 13.000 TL maddi zararının olduğu, davalı sigorta şirketinin … plakalı aracın ZMMS sigortacısı olması nedeniyle poliçe limiti dahilinde araçta oluşan değer kaybından sorumluluğunun bulunduğu, davacının KTK.97.maddesi gereğince dava açmadan önce davalı sigorta şirketine başvurduğu, davalı sigorta şirketince 140466 nolu hasar dosyası açıldığı, davacı yana hiçbir ödeme yapılmadığı, her ne kadar dava dilekçesinde değer kaybı (hasar bedeli) yazılı ise de gerek ıslah dilekçesi, değişik iş dosyası ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının kazadan kaynaklı hasar bedelini talep ettiği, sonuç ve kanaatine varılarak davanın kabulüne, ( yukarıda açıklanan yasal mevzuat hükümleri çerçevesinde davalı vekilinin zamanaşımı def’ine ve pasif husumet itirazına itibar edilmemiştir.) Konya … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Değişik İş sayılı dosyasından yapılan tespit masrafı olan 590.00 TL nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ( tespit dosyasından keşfe gidildiği anlaşıldığından, keşfin de bir duruşma olduğu, yargılama giderlerinin de mahkemece re’sen dikkate alınacağından , AAÜT’nin 2. Kısım 1. Bölümünün 1/b bendine göre 750 TL vekalet ücretinin de davalılardan alınıp davacılara verilmesine ilişkin karar verilmiştir. ) talep olmadığından 590 TL ile ilgili olarak herhangi bir faize karar verilmeyerek oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. ” şeklinde davanın kabulü ile; 13.000,00 TL araç hasarına bağlı maddi tazminatının 16/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Konya … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Değişik İş sayılı dosyasından yapılan tespit masrafı olan 590.00 TL nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine dair hükmün kurulduğu, süresinde yapılan istinaf başvurusu ile dosyanın Dairemize gönderildiği, Dairemiz Başkanlığınca verilen 09/07/2019 tarihli 2019/643 Esas 2019/646 Karar sayılı ilamı ile kaldırma gönderme kararı verildiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesinin 23/06/2021 tarihli kararı ile; “Dosyaya kazandırılan bilirkişi raporunda “DEĞER KAYBI” olmadığına yönelik rapor olduğu ve bu rapora mahkememizce itibar edilerek (davacı yanın açıkça usulüne uygun ıslah” dilekçesi de vermemiş olduğu, sadece davalı … kanun yoluna götürdüğü mahkememizce verilen kararla da usulü kazanılmış haklarına halel getirecek bir durum olmadığı aşikardır. (yukarıda bildirdiğimiz emsal Yargıtay kararları da dikkate alındığında) tüm bu nedenlerle davacının davasının reddine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. ” şeklinde davanın reddine dair hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin kaldırma kararını yanlış tetkik ettiğini, davanın reddini gerektiren hiç bir sebebin olmadığını, Yerel Mahkemece yapılan tespitleri kabul etmediklerini, davalılardan … vekilinin kararı sadece taraflarınca yapılan ıslah yönünden ve ıslahın niteliği yönünden istinaf ettiklerini, davanın kabulü noktasında ispat edilmesi noktasında karşı tarafın bir itirazının da bulunmadığını, icra dosyasına davalı sigorta tarafından dava konusu kaza neticesinde oluşan talepleri için tüm paranın yatırıldığını ve icra dosyasının infaz edildiğini, Yerel Mahkemenin verdiği yeni karar ile BAM Hukuk Dairesinin kaldırma kararındaki eksikliklerinin giderilmediğini, yapılan ıslahın niteliğine bakılmadığını, ıslah dilekçelerine neden itibar edilmediğinin ifade edilmediğini beyan ederek Yerel Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılması ile talepleri doğrultusunda karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Islah, taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesine denir (HUMK mad.83, HMK mad.176) (Prof.Dr.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, B.6.C.IV, İstanbul 2001,s 3965). Islah müessesesi, dava değiştirme, başka deyişle iddia ve müdafaanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağını bertaraf eden bir imkandır. Zira bu suretle, aslında yasal itiraz ile karşılaşılabilecek olan herhangi bir taraf muamelesi, ıslah kurumu yardımı ile artık bu itirazı davet etmeksizin yapabilmektedir. (Prof.Dr.Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuk, C.I.II.B,5, İstanbul 1992 s.534.
Islahın konusunun tarafların yapmış oldukları usul işlemleri olduğu bir gerçek olduğuna göre, ıslahla düzeltilecek usul işlemlerinin neler olduğundan söz etmek gerekir. Gerek öğreti, gerekse Yargıtay davanın değiştirebileceğini ve genişletilebileceğini aynı şekilde savunmanın genişletilebileceğini ilke olarak kabul etmektedir. Yine müddeabihin (davada talep olunan miktarın) artırılıp artırılmayacağı hususu da bir usul işlemi olup ıslahın konusudur (Kuru:C.IV.s 4035).
Islahın amacı, yargılama sürecinde, şekil ve süreye aykırılık sebebiyle ortaya çıkabilecek maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmak olduğundan, hak ve alacağı bu sürecin dışında, ortadan kaldırmış olan işlemlerin, yani maddi hukuk işlemlerinin ıslah yoluyla düzeltilebilmesi, elbetteki mümkün değildir. Bir başka deyişle, maddi hakkı sona erdiren maddi hukuk işlemleri, ıslahla düzeltilemez. Feragat, kabul, sulh gibi işlemler, velev ki dava içinde yapılsın, asıl hakkı ortadan kaldırdıklarından, usul işlemi olduğu kadar (davayı etkilediği için usul işlemidir) maddi hukuk işlemi mahiyeti taşımaktadır ve bu sebeple, bu işlemlerin de ıslah yoluyla düzeltilmesi imkansızdır. Çünkü ıslah, yargılama hukukunun şekle ve süreye bağlılığından kaynaklanan zımni hak kayıplarının telafisi için öngörülmüş bir müessesedir. Açık bir irade beyanı ile terk edilen haklar, maddi gerçeğin şekle feda edilmesi gibi bir sonuç doğurmadığı için, ıslahın konusu olamaz.
Islahın sonuçlarına gelince; ıslah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesine denir (HUMK mad.83, HMK mad.176). Islah tahkikata tabi davalarda tahkikat bitinceye kadar ve tahkikata tabi olmayan davalarda ise, yargılamanın bitimine kadar yapılabilir (HUMK mad.84, HMK mad.177). Yargıtayın 04.02.1948 tarihli ve 10/3 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararına göre hükmün Yargıtayca bozulması üzerine, hüküm mahkemesinde yeni tahkikat sırasında ıslah yapılması mümkün değildir. HUMK’un 85. maddesi (HMK mad.177/2) gereğince ıslah muayyen celsede diğer taraf hazır olduğu halde yapılabileceği gibi, diğer tarafa tebliğ edilmek şartıyla dilekçe ile de yapılabilir. Islah tek taraflı bir irade beyanı ile olup, ıslahın geçerliliği için karşı tarafın ve mahkemenin kabulüne gerek yoktur. Ancak, ıslah eden taraf bu tarihe kadar olan yargılama giderleriyle karşı taraf için mahkemenin takdir edeceği zarar ve ziyanı karşı tarafın talebi üzerine davada mahkum olmuş gibi derhal mahkeme veznesine ödemeye mecburdur (HUMK mad.86/1, HMK mad.178). Karşı tarafın zarar ve ziyan konusunda bir talebi yoksa, mahkeme re’sen (kendiliğinden) bu masraflar yatırılmadı diye ıslah talebini reddedemez.
Davanın tamamen ıslahı dava dilekçesinden itibaren bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılmasını gerektirir (HUMK mad.87, HMK mad.179/1). Gerek öğretide, gerekse yerleşik yargısal kararlarda, davanın tamamen ıslahında yeni bir dava açılmamış sayılacak, tamamen ıslah edilen dava ilk açılan davanın devamı niteliğinde olduğundan, bunun doğal sonucu olarak, zamanaşımı, hak düşürücü süre ilk davanın açıldığı tarihteki duruma göre dikkate alınacaktır. Onun için davanın tamamen ıslahında ıslah olunan dava, ilk dava gününde açılmış sayılacaktır (Bkz.Prof.Dr.Baki Kuru “Hukuk Muhakemeleri Usulü” 6.baskı c.IV,s.3998 vd, Prof.Dr.Sabri Şakir Ansay “Yargılama Usulleri” isimli eser 1960 baskı sh:194 vd, Prof.Dr.İlhan Postacıoğlu “Medeni Usul Hukuku Dersleri” 1975 baskı s.460 vd, Prof.Dr.Saim Üstündağ “Medeni Yargılama Hukuku Esasları” 1973 baskı s.335 vd, ile aynı yöndeki YHGK’nin 18.12.1957 gün E.2/66 K.64, YHGK’nin 30.1.2002 gün E.2002/2-63 K.2002/23 sayılı kararı, YHGK’nin 3.7.2002 gün ve 2002/9-564-572 sayılı kararı, YHGK’nin 5.3.2003 gün ve 2003/9-76-126 sayılı kararı.).
Davanın tamamen (kamilen) ıslah edilmesi halinde dava dilekçesi dahil, yapılmış olan bütün usul işlemleri yapılmamış sayılır (HUMK mad.87/1, HMK mad.179/1). Ancak, ıslahın ikrara, keşfe, bilirkişi raporlarına, şahit sözlerine bir etkisi olmaz. Yani ıslah ile bunlar geçersiz sayılamaz (HMK mad.179/2). Taraflar ancak kendi usul işlemlerini ıslah ile düzeltebilirler. Mahkemenin ve karşı tarafın işlemleri ıslahın konusu dışındadır.
Yukarıda ayrıntılı biçimde yapılan açıklamalar çervesinde somut olay değerlendirildiğinde, davacının davasını araç değer kaybı olarak açtığı,alınan rapor sonrası bu kez davasını 28/11/2018 tarihli ıslah dilekçesiyle hem bilirkişi raporu doğrultusunda artırıp, hem de daha önce araç değer kaybı olarak yapmış olduğu talep sonucunu değiştirerek araç hasarını talep ettiği,sunulan dilekçenin HMK 180. Madde kapsamında talep dilekçesi,hem de davanın artırımı niteliğinde olduğu, bu durumda davanın davanın tamamen ıslah edilmesine ve dava değerinin artırılması niteliğinde olmasına göre davacı vekilinin ıslah dilekçesi göz önüne alınmadan davanın kabulü yerine yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde ret kararı verilmiş olması doğru değildir. Davacının itirazı yerindedir
Nitekim Yargıtay 8 HD nin 2018/15977 esas 2020/3670 karar sayılı ilamı.
HMK’nin 355. maddesinde, “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” 353. maddesinde, “ (1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; … b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak; 1)…, 2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, … duruşma yapılmadan karar verilir.” düzenlemelerini içermektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, ilk derece mahkemesinin kararında yukarıda belirtilenler dışında HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden herhangi bir yanlışlığın da bulunmadığı gözetilerek davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü, ile, davanın kabulü şeklinde incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere kaldırılması ve yeniden hüküm tesis edilmesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda kabulü ile incelenen kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere KALDIRILMASI VE DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMAK suretiyle;
Davanın KABULÜ İLE;
1-13.000,00 TL araç hasarına bağlı maddi tazminatının 16/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
İlk Derece Yargılaması Yönünden;
2-Alınması gereken 888,03 TL harçtan peşin alınan 85,39 TL harç ile 136,62 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 222,01 TL harcın mahsubu ile bakiye 666,02 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 173,09 TL ilk dava açılış harcı ile 136,62 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 309,71 TL harç giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 357,00 TL tebligat ve posta gideri, 1.200,00 TL talimat gideri, Konya ……. Sulh Hukuk Mah. ……. D.iş ……… Karar sayılı dosyasından yapılan 625,60 TL tespit gideri olmak üzere toplam 2.182,60 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine
7-Davacı tarafından dava başında yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
8-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
9-Davacı tarafça yapılan 162,10 TL istinaf başvuru gideri ile 11,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 173,10 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
10-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
11-HMK’nın 359/3. fıkra gereği kararın tebliği ile 302/5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması ve tebliğ işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; (78.630,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 18/11/2021

Başkan Üye Üye Katip

E imza E imza E imza E imza

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.