Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/177 E. 2021/431 K. 23.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : ../…
KARAR NO : ../…
KARAR TARİHİ : 23/03/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/09/2020
NUMARASI : …/… …/…

DAVACILAR : 1-… – …
…. Ereğli/KONYA
2-… – …
3-… – …
… Ereğli/KONYA
VEKİLİ : Av. …
… Ereğli/Konya/ KONYA
DAVALILAR : 1-…. SİGORTA A.Ş. – …. … Bakırköy/İSTANBUL
VEKİLİ : AV…. -… Seyhan/ADANA
2-… – T.C.NO:…,…. Yahyalı/ KAYSERİ
3-….TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – …. Onikişubat/KAHRAMANMARAŞ
VEKİLİ :AV….-…. Onikişubat/ KAHRAMANMARAŞ
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 23/03/2021
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 23/03/2021

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin miras bırakanı …’nın 26/12/2015 günü Konya İli …. …. Çevre Yolu …km’de meydana gelen zincirleme trafik kazası neticesinde olay yerinde hayatını kaybettiğini, olay nedeni ile Konya ….Ağır Ceza Mahkemesi’nin ../.. Esas sayılı dosyasından alınan Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen 25/02/2016 tarihli ve İstanbul Teknik Üniversitesinden tanzim edilen 15/10/2016 tarihli raporlar neticesinde davalı sürücü …’in tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu asli kusurlu bulunduğunu, davalı sürücü …’in sevk ve idaresindeki …plakalı kamyonun olay tarihinde maliki ve işletenin diğer davalı … Lojistik Tarım Ürünleri Temizlik Yakıt Tekstil Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olduğunu, aracın … Sigorta A.Ş.tarafından …. poliçe numarası ile 08/04/2015 başlangıç ve 08/05/2016 bitiş tarihleri itibariyle KTK Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi ile sigortalandığını, kaza sebebi ile ölenin eşi ve çocukları olan davacıların yıllar boyu sürüp devam edecek ve hiçbir şekilde giderilmesi mümkün olmayacak çok ağır manevi zarara maruz bırakıldıklarından fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 6100 sayılı yasanın 107.maddesi uyarınca belirsiz olması sebebi ile şimdilik davacı eş … için 10.000,00 TL, müşterek çocuk … için 5.000,00 TL diğer müşterek çocuk … için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL destekten yoksun kalma sebebi ile maddi tazminata olay tarihi olan 26/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte hükmedilerek davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı … şirketinin teminat limiti ve buna isabet eden faiz ve masraflardan sınırlı sorumlu tutulması kaydı ile)tazmin ve tahsiline, yine davacı eş … için 100.000,00 TL, davacı çocuk … için 100.000,00 TL ve davacı çocuk … için 100.000,00 TL olmak üzere toplam 300.000,00 TL manevi tazminatın hüküm altına alınarak olay tarihi olan 26/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (davalı … dışında kalan) davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmin ve tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle; Hiçbir surette davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, kazaya karışan…. numaralı Trafik Sigorta Poliçesi ile 08/05/2015/2016 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, poliçeden dolayı sakatlanma halinde kişi başına azami sorumluluk limitinin kaza tarihinde 290.000,00 TL olup sigortalı araç sürücüsünün kusur oranında ve zarar nispetinde olduğunu, hiçbir surette davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla; zorunlu trafik sigortasının sorumluluk sigortası olup, bu nedenle bu sigorta ile sigorta ettiren kişinin işleteni olduğu motorlu araçların üçüncü kişilere verdikleri zararların karşılanmasının amaçlandığını, sigortacının ise KTK ve Genel Şartlar mucubince poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2198 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğunun, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edileceğinin, böyle bir halde zorunlu trafik sigortasında sigortacının karşılamakla yükümlü olduğu zararlarının, işletme halinde motorlu aracın neden olduğu kazalarda üçüncü kişilerin zararına neden olacak bir kazanın meydana gelmesi ve bu kazada araç işletenin sorumlu bulunmasının gerektiğini, dolayısıyla KTK.86.maddesi gereğince araç işleteninin ve sürücünün kusursuz olduğu hallerde sigortacının da tazminat ödeme yükümlülüğünün olmayacağını, Karayolları Trafik Kanunu’nun 99.maddesi ve yerleşmiş Yargıtay kararları gereğince, yeterli ve gerekli belgelerin eklenmesi sureti ile şirketlerine müracaat tarihi öncesinde şirketlerinin temerrüdünün söz konusu olmadığını, sigortacı yönünden sigorta bedelini ödeme yükümlülüğünün belgelerin ibrazından itibaren (8) işgünü içinde, böyle bir başvuru olmadığı takdirde dava tarihinde muaccel hale geldiğinden bu tarihler öncesi için faiz sorumluluklarının bulunmadığını, nitekim davacının eksik evrak ile davalı … şirketine başvuru yaptığını ve işbu davanın açılmasına sebep olduğunu, yine davacı tarafın talep etmesi gereken faizin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz olup kaza tarihinden itibaren faiz talebi hatalı olduğunu, dava konusu talep tutarlarından müterafik kusur ve hatır taşıması indirimlerinin yapılmasının gerektiğinden bahisle müvekkili şirket aleyhine açılan haksız davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalılar .. Lojistik Tarım Ürünleri Temizlik Yakıt Tekstil Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı … yönünden; sevk ve idaresindeki… plaka sayılı kamyonun … yönünden gelip bölünmüş Devlet Kara yolu üzerinden Konya yönüne seyri sırasında, … tarım unvanlı işyerinden yola çıkış yaparak, yolun önce sol sonrasında sağ şeridinde geçen … sevk ve idaresindeki… plaka sayılı çekicinin çektiği.. plaka sayılı yarı römorka, frenli vaziyette arkadan çarptığını, bu kazanın akabinde 2,5 dk sonra …’nın yolcu olarak bulunduğu, alkollü ve sarhoş olan… sevk ve idaresindeki…. plaka sayılı kamyonet ile Karapınar yönünden Konya yönüne seyrederek olay yerine geldiğinde kamyonetin sol ön kısmıyla, yolun sağ şeridi üzerinde çekicinin arkasına bitişik vaziyette duran…. plaka sayılı kamyonun sağ arka kısmına çarpması sonucu 2.(ikinci) kazanın meydana geldiğini ve sürücü… ve yolcu …’nın vefat ettiklerini, söz konusu kazada müvekkiline atfı kabil kusur bulunmadığını, Ankara Trafik İhtisas Dairesi raporunda müvekkilinin asli, İstanbul Trafik İhtisas Dairesi raporunda müvekkilinin %60 kusurlu bulunduğunu, ancak hiçbir raporda da yol ve hava şartları ile ilk kazanın oluşumuna sebep veren ve yavaş bir şekilde sol şeritte seyreden araç ve sürücüsüne kusur verildiğini, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı … Lojistik Tarım Ürünleri Temizlik Yakıt Tekstil Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi yönünden; müvekkilinin trafiğe çıkardığı tüm araçların kışlık lastikleri ve bakımlarını düzenli olarak yaptırdığını, şoförlerini seçer iken, gerekli ehliyetin bulunmasına ve sağlık kontrollerinin yapılmasına özen gösterdiğini, müvekkilinin eldeki dava ile sorumlu tutulmasının düşünülemeyeceğini, davanın müvekkil firma yönünden de davanın reddinin gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacıların talep etmiş oldukları manevi tazminat miktarlarının çok yüksek ve fahiş olduğundan, iş bu davanın müvekkilleri yönünden reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya …Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/09/2020 tarih ../… Esas ../… Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” …Mahkememizin 18/12/2018 tarih ve …/.. Esas …sayılı kararına karşı davalıların istinaf incelemesi talebinde bulunulduğu, davalılardan …’in 25/03/2019 tarihli dilekçesi ile istinaf talebinden feragat ettiği, Konya Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 14/05/2019 tarih ve …/… Esas …/… Karar sayılı kararı ile mahkememiz kararının kaldırılarak dosyamızın mahkememize iade edildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde karar verilirken taraflar açısından usuli kazanılmış hak oluşturan hususlarında değerlendirilmesi gerektiği, YARGITAY 17. Hukuk Dairesi’nin 21/03/2017 tarih ve 2015/8056 Es. 2017/2988 Kar. Sayılı ve
Konya Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 24/09/2020 tarih tarih ve 2020/578 Esas 2020/801 Karar sayılı ilamında;”… “Usuli kazanılmış hak” kavramı Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul görmüş usul hukukunun vazgeçilmez ana temellerinden olup, bir davada kesinleşen kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğu gibi, bu usul kuralı davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve uyulması zorunlu olan hakkı ifade eder.” şeklinde kabul edildiği, mahkememizin 18/12/2018 tarih ve ../… Esas …/… sayılı kararına karşı davacı tarafın istinaf talebinde bulunmadığı, davalı … dışındaki davalıların istinaf talebinde bulunduğu, bu davalılar yönünden usuli kazanılmış hak doğduğu ilk karardan daha aleyhe karar verilemeyeceği, davalılardan …’in istinaf talebinden feragat ettiği, mahkememizce verilen ilk karar bu davalı yönünden kesinleştiği bu nedenle bu davalı açısından da ilk kararın usuli kazanılmış hak oluşturduğu, ilk karar kaldırıldığından infazda tereddüdün oluşmaması, usuli kazanılmış hakkı da dikkate alınarak bu davalı yönünden de yeniden hüküm kurulması gerektiği, yine davalıların istinaf sebepleri Konya Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 14/05/2019 tarih ve …/… Esas ../.. Karar sayılı kararı ile değerlendirildiğinden istinaf mahkemesince kaldırma sebepleri dışında kalan hususlar da davacılar yönünden usuli kazanılmış hak oluşturacağı ve davacıların aleyhine değerlendirme yapılamayacağı, yerleşik Yargıtay ve BAM uygulamaları kapsamında belirsiz alacak davası olarak açılan trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat davalarında birinci ıslahın ( talep artırımının) talep artırımı, ikinci ıslahın (talep artırımının) ıslah olarak değerlendirilmesi gerektiği, davacı tarafın 09/10/2018 tarihli dilekçesi ile ıslah talebinde (talep artırımı) bulunduğu, yine 13/03/2020 tarihinde harcını yatırmak suretiyle ıslah (talep artırımı) talebinde bulunduğu, her ne kadar birinci ıslahın (talep artırımının), talep artırımı, ikinci ıslahın(talep artırımının) birinci ıslah olarak değerlendirilmesi gerekmekte ise de davalılar yönünden onların lehine oluşan usuli kazanılmış hak nedeniyle davacı tarafın ıslah ettiği kısmın reddedilmesi gerektiği anlaşılmakla davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabul kısmen reddine karar vermek gerekmiş olup ; DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE; 1-Davacı … için 61.603,22 TL davacı … için 9.461,71 TL, davacı … için 23.264,20 TL destekten yoksun kalma zararlarına bağlı maddi tazminatın davalılar … ve … Lojistik Tar.Ürn.Tem.Yak.Teks.Gıda San.ve Tic.Ltd.Şti. yönünden olay tarihi olan 26/12/2015 tarihinden, davalı … Aş. yönünden temerrüt tarihi olan 08/06/2017 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte (davalı … şirketinin sorumluluğu kaza tarihinde geçerli olan poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara VERİLMESİNE, 2-Davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE, 3-Davacı … için 30.000,00 TL, davacı … için 25.000,00 TL, davacı … için 25.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 26/12/2015 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılar … ve … Lojistik Tar.Ürn.Tem.Yak.Teks.Gıda San.ve Tic.Ltd.Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara VERİLMESİNE, 4-Davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE,” karar verilmiştir.
Eldeki dosyanın daha önce Dairemize geldiği ve 14/05/2019 tarih ../… Esas ../.. Karar sayılı ilam ile kararın kaldırılmasına karar verilerek İlk Derece Mahkemesine gönderildiği ve yukarıda yazılı esasa kaydedildikten sonra verilen kararın istinafı nedeniyle tekrar Daireye geldiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olarak eksik inceleme ve araştırma ile delillerin takdirinde hataya düşerek hüküm kurduğunu, her ne kadar 2020 yılı asgari ücret değişiklikleri dikkate alınarak ek rapor tanzim edilmesi talep edilmiş ise de davalılar yönünden usuli kazanılmış hak nedeni ile 13/03/2020 tarihli ıslah dilekçelerinin reddine karar verildiğini, tazminat hesaplarında olay gününden başlayarak hüküm verilmesine en yakın güne kadar bilinen kazanç unsurları üzerinden değerlendirme yapılması gerektiğini, olay gününden en son ücretin veya kazançların belli olduğu güne kadar yapılan hesaplara bilinen dönem kazançları dendiğini, ancak eğer kazancın belli olmadığı durumlarda asgari ücretler esas alınacak ise haksız eylemin işlendiği olay gününden başlanarak hüküm verilinceye kadar yürürlüğe konulan tüm asgari ücretlerin hesaplamada gözetileceğini, dosya kapsamında toplanan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesinde desteğin sağlığında anne ve babasına sürekli olarak bakmadığı esasen bakım gücünde bulunmadığının sabit olduğunu, bu nedenle farazi destek kavramından yola çıkarak bu yönde ek rapor aldırılarak hüküm kurulmasını kabul etmediklerini, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının lehe kaldırılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; istinaf mahkemesi kararı doğrultusunda müteveffanın anne ve babası da hesaplamaya dahil edilmesi gerekirken dosya kapsamındaki eski tarihli raporun hükme esas alındığını, ödeme tarihindeki veriler dikkate alınarak hesaplanacak tutardan müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına haksız davanın reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı …. Lojistik Ltd Şti vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bozma öncesi raporlara itirazlarının bozma sonrasında da yerel mahkemece değerlendirmeye alınmayarak aynı tazmin oranlarına hükmedildiğini, ancak kazanın oluş biçimi, kaza esnasında davacılar murisi olan müteveffanın bulunduğu araçtakilerin yüksek promilde alkollü oluşu ve havanın sisli ve yağmurlu olduğu halde bu şartlara uymayarak müvekkili şirkete ait araca arkadan çarpılması sureti ile gerçekleşen kazada bu hususlar dikkate alınmadan karar verildiğini, kararın hatalı olduğunu, ayrıca SGK tarafından bağlanılmış olan ölüm aylığının peşin sermaye değerinin hesaplanan tazminattan tenzil edilmediğini, ayrıca manevi tazminat ile ilgili hakkaniyet indirimi yapılarak daha düşük miktara hükmedilmesinin mümkün olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın tümden reddine, mahkeme aksi kanaatte olur ise kararın kaldırılarak dosyanın yeniden görülmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine, yine aksi kanatte olunur ise kararın düzeltilerek onanmasına ve yaptıkları itirazların dikkate alınarak daha uygun oranda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, trafik kazasında kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince verilen ilk karara ilişkin olarak Davacı ve Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile ;Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi 18/12/2018 tarih
…/….. Esas …/… Karar sayılı dosyasında verilen kararının eksik araştırma nedeniyle HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
1-SGK tarafından bağlanan ölüm aylığının peşin sermaye değerinden tazmin edilmesi gerektiğine ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesinde :
TBK’nun 55. maddesi gereğince rücuya tabi olmayan ödemelerin tazminattan indirilmesi söz konusu olmayıp, ÖLÜM AYLIĞI rücuya tabi olmadığı için tazminattan indiriminin gerekmediğinin SGK tarafından verilen cevap ve dosya kapsamından anlaşıldığından davalı şirket vekilinin istinafının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
2-Anne ve babanın payının hesaptan düşülmesi gerektiğine ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesinde :
YARGITAY 17. Hukuk Dairesince kabul görmüş pay esasına göre; çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile ortak paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edilmektedir. Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumunda ise desteğin gelirden eşi ile birlikte ikişer pay alırken çocuklara birer pay verileceği yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay eşe 2 pay çocukların her birine 1 pay ana ve babaya birer pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalıdır. Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak paylar düşecektir. Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun payları destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılacak anne ve babaya verilmeyecektir. Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Bu pay esası Türk aile sistemine çok uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselmektedir. Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacak, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay eşe 2 pay esasına göre %50 desteğe %50 eşe pay verilerek varsayımsal olarak gelirin paylaştırılarak tazminatın bu ilkelere göre hesaplanmalıdır.(17. Hukuk Dairesi 2015/15413 E 2018/8252 K)
Dosya kapsamından, destek … ‘nın anne ve babasının hayatta olduğu anlaşılmış olup, İDM tarafından kaldırma kararımızdan sonra alınan aktüer raporunun esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur davacı vekilinin itirazı yerinde değildir. (YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2015/10471 E 2018/5051 K )
3- Aktuerya raporunda SGK tarafından esas alınan aktuerya yönteminin uygulanmamış olmasına ve aktuerya bilirkişisinin bağımsız aktuerya olmamasına ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesinde :
Davalı … ile…. Plakalı araca ait poliçe , 08/05 /2015 tarihinde gerçekleşmiş olup, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın yürürlük tarihi (01/06/2015) ve 2918 sayılı yasanın 6704 sayılı yasa ile değişik 90. Maddesinin yürürlük tarihi dikkate alındığında, tazminat hesabının, PMF yaşam tablosu uygulanmak suretiyle yapılması, usul ve yasaya, ayrıca yerleşik yargı kararlarına uygundur.
4- Kusur durumuna yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde :
Ceza Mahkemesi kararlarının Hukuk Mahkemesi’ne etkisi, TBK’nun 74. maddesinde düzenlenmiş olup hukuk hakimi ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında esas bakımından ilke olarak bağımsız kılınmıştır. Borçlar Kanununun 74. maddesinde “Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz” hükmü öngörülmüştür.Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Y.H.G.K. 11.10.1989 gün ve E.1989/11-373, K.472 sayılı ilamı). Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hakiminin hukuk hakiminden çok daha elverişli konumda bulunmasıdır. O halde bir ceza mahkemesinin uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin delil oluşturacağı açıktır (Hukuk Genel Kurulu – 2008/4-564 E, 2008/536 K.).
Ceza Mahkemesince, davaya konu edilen olay nedeniyle davalı … cezalandırılmıştır.
Somut olayda Konya .. . ACM ‘nin ../.. sayılı Ceza mahkemesince kusur yönünden yargılama sırasında alınan İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 3 lü bilirkişi heyetinden alınan raporunda ayrıntılı olarak yazılı olduğu üzere … ve ölen sürücü ….’nun kusurlu olduğuna yönelik rapor esas alınarak davalı … için hükmedilen mahkumiyet kesinleşmiştir.
Keza aynı olayla ilgili davacı tarafça Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ../.. Esas sayılı dosyası ile … sigorta şirketine karşı dava açılmış ve bu dosyada kusur raporu alınmış ve ancak karar kesinleşmemiştir. Burada alınan İstanbul Trafik İhtisas raporunda, incelenen ceza mahkemesi kararında ve kazaya ilişkin düzenlenen Trafik Tespit Tutanağına paralel olarak davalı …’e %60 oranında verilen kusur raporu hükme esas alınmıştır.
Kaldırma kararımızdan sonra İDM tarafından ANKARA Trafik ihtisastan alınan raporda davalı …’in %60 ,dava dışı..’un %40, … ‘nin kusursuz olduğunun rapor edildiği raporların birbiri ile uyumlu olduğu , raporların birbirini teyit ettiği ve örtüştüğü anlaşılmakla kusura yönelik itirazlar yerinde değildir.
5- Usuli kazanılmış hak itirazının incelenmesinde:
Mahkemenin ilk hükmüne esas kabul ettiği 02/07/2018 tarihli aktüerya raporuyla, 2018 yılı verilerine göre tazminatlar hesaplanmış; davacı taraf bu rapora itiraz etmemiş ve rapordaki bedeller üzerinden davasını ıslah etmiş; mahkemece, ıslah doğrultusunda tazminata hükmedilmiş; Dairemizce, destek .. ‘ın anne baba payı ayrılmaması nedeniyle davalılar yararına karar kaldırılmıştır.
Kaldırma kararımız kapsamında yürütülen yargılamada maddi tazminat hesabı için yeniden alınan25/02/2020 tarihli ek bilirkişi raporunda ise; bozma gereğine göre hesaplama yapılmış; mahkeme tarafından ilk rapor esas alınarak ilk rapordaki hesaplanan tazminat miktarları hüküm altına alınmıştır.
Davacıların ilk kararı istinaf etmedikleri , davalı lehine ilk hükmün bozulduğu ve bozma ilamının kapsamı; davacıların ilk hükme esas alınan 02/07/2018 tarihli hesap raporuna itirazının bulunmadığı; bu rapordaki hesaplama yöntemi yönünden davalı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu dikkate alınarak karar verilmesi yerindedir.(YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2019/2736 E 2020/5443 K )Davacı vekilinin itirazının reddi gerekmiştir.
6-Hatır taşımasına ilişkin itirazın incelenmesinde:
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda BK.nin 43. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hâkim, tazminattan mutlaka indirme yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.Hatır taşıması, murisin yolcu olarak bulunduğu araç için söz konusu olup; karşı araç için söz konusu değildir.
Ayrıca davalı … vekili önceki kaldırılan karara karşı hatır taşıması itirazında bulunmamış olup bu durum davacı lehine kazanılmış hak oluşturmaktadır.
7-Müterafik kusur indirimine ilişkin itirazın incelenmesinde :
Davalı tarafın müterafik kusur yönünden yaptığı itirazlar bakımından ise; dosya içerisinde bulunan kaza tespit tutanağına göre, araçta bulunanların emniyet kemerlerinin takılı olup olmadığı “belirsiz” olarak işaretlenmiştir. Müteveffanın emniyet kemerinin takılı olmadığına dair dosya kapsamında herhangi bir delil olmayıp, emniyet kemerinin takılı olmadığının ispatı davalı … şirketinin üzerindedir. Davalı tarafça, yargılama aşamasında sunulmuş herhangi bir delil bulunmadığından ve emniyet kemerinin takılı olmadığının tespiti yapılamadığından, davalının bu yöndeki itirazının reddi gerekmektedir.
8-Manevi tazminattan sorumluluk ve manevi tazminat miktarına yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde :
KTK’da sorumluluğa yönelik düzenlemeler 85 ve devamı maddelerinde yer almakta olup sorumlu olarak motorlu araç işleteni (gerçek ya da farazi işleten olabilir) ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi belirlenmiştir. Buna göre bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, “motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaklardır”. Özellikle 106. maddede belirtildiği üzere kamu kuruluşlarına ait araçların neden olduğu zararlara ilişkin sorumluluk da 85 ve devamı maddeleri gereğince işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümlere tabi kılınmıştır.
Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre,Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, Ceza Mahkemesinin kararı, müteveffanın araçta yolcu olması , kusur durumları ve yukarıda açıklanan ilkeler, davalının eylemindeki hukuka aykırılığın tespitinin sağlayacağı manevi tatmin ile birlikte değerlendirildiğinde İDM’ince hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlanının yerinde olduğu davalı vekilinin manevi tazminatın miktarına yönelik istinafının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalılar vekillerinin ve davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalılar vekillerinin ve davacılar vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davacılar tarafından yatırılan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı … Lojistik Ltd Şti den alınması gereken 11.908,42 TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan toplam 2.977,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.931,32 TL eksik harcın davalı … Lojistik Ltd Şti den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı … AŞ den alınması gereken 6.443,42 TL den istinaf aşamasında yatırılan 1.611,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.832,42 TL eksik harcın davalı … AŞ den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf edenler tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kararın taraflara tebliğinden itibaren İKİ HAFTA içinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/03/2021


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.