Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1635 E. 2021/2256 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : ….
KARAR NO : ….
KARAR TARİHİ : 30/12/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :….
ÜYE : …
ÜYE : ….
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 12/07/2021
NUMARASI :….

DAVACI :….
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI :….
VEKİLİ : Av….
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 30/12/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 30/12/2021

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili ………. tarihli dilekçesiyle; dava dışı sürücü …’nin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile Konya ili, …. ilçesi, … çevre yolu istikametinden gelerek … Caddesi üzerinden …. Sokak istikametine doğru sola dönüş kurallarının ihlali ile dikkatsizce sola dönüş yaptığı esnada …. Cadresi üzerinden gelerek …. Çevreyolu istikametine seyreden davacı müvekkili …’ın sevk ve idaresindeki motorlu bisiklete çarpması nedeniyle başvuruya konu yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, kazada trafik kazasının oluşumunda … plaka sayılı araç sürücüsü … başvuru konusu trafik kazasının meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğunu, davacı müvekkilinin hiçbir kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin kazada ağır bir şekilde yaralandığını ve geçici ve kalıcı iş göremezliğe maruz kaldığını, kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı aracın kaza tarihi itibariyle ZMMS poliçesinin davalı sigorta şirketi tarafından yapıldığını, dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine 14/01/2020 tarihli dilekçesi ile başvuruda bulunulduğunu ancak bir anlaşmaya varılamadığını, dava açılmadan önce arabuluculuk dava şartının da yerine getirildiğini ancak bu konuda da bir anlaşmaya varılamadığını, dava konusu trafik kazası nedeniyle Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …. Soruşturma sayılı dosyası ile soruşturma yürütüldüğünü beyan ederek, HMK. madde 107/2 uyarınca başlangıçta belirtilen taleplerinin artırım hakları saklı olmak üzere HMK. 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası niteliğinde haklı davanın kabulünü, müvekkilinin dava konusu kazada yaralanarak geçici ve kalıcı iş göremezliğe uğraması ve bakıcı ihtiyacı doğması nedeniyle, kalıcı iş göremezlik bedeli olarak şimdilik 75.000,00 TL, geçici iş göremezlik bedeli olarak şimdilik 1.000,00 TL. ve bakıcı gideri tazminatı olarak şimdilik 100,00 TL. olmak üzere toplam 76.100,00 TL. maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden (teminat limiti ile sorumlu olmak üzere) tahsili ile davacıya ödenmesini, her türlü yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin de davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekilinin …….. havale tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle ; öncelikle davanın zamanaşımına uğradığını, sigortalı … plakalı aracın karıştığı kaza 22/06/2010 tarihinde meydana gelmiş olup, davacı da müvekkili şirkete 07/11/2019 tarihinde müracaat ettiğini, Ceza Kanunu Madde 66’ya göre yaralamalı kazalar bakımından Ceza Kanunundaki zamanaşımı süresi olay tarihinden itibaren 8 yıl olup, bu sürenin 22/06/2018 tarihinde dolduğunu, ZMMS poliçesi genel şartlar gereğince sabit olduğundan davanın usulden reddinin gerektiğini, söz konusu kazaya ilişkin Konya CBS’nin …. soruşturma numaralı …….. K. numaralı dosyasında yapılan incelemeler neticesinde kavuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun olmadığını, sigortalı araç sürücüsü …’nin Konya …. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından alınan ………. tarihli ifadesine göre, davacının far lambasının yanmaması sebebiyle kontrollü geçiş yapan sigortalının gece görüşün kısıtlı olmasından dolayı kusursuz bir şekilde kazaya sebebiyet verdiğini, davacının far lambasının yanmaması kusur tayini açısından önem arz ettiğini, kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde … nolu 08/05/2010-08/05/2011 vadeli ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini, müvekkili şirket dava açılmasına sebep olmadığından tüm yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi ……… tarih, …. Esas …. Karar sayılı gerekçeli kararında özetle; “İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde ; dava dışı sürücü …’nin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile Konya ili, … ilçesi, …. çevre yolu istikametinden gelerek … Caddesi üzerinden …. Sokak istikametine doğru sola dönüş kurallarının ihlali ile dikkatsizce sola dönüş yaptığı esnada … Cadresi üzerinden gelerek … Çevreyolu istikametine seyreden davacı müvekkili …’ın sevk ve idaresindeki motorlu bisiklete çarpması nedeniyle başvuruya konu yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, kazada trafik kazasının oluşumunda … plaka sayılı araç sürücüsü … başvuru konusu trafik kazasının meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğunu, davacı müvekkilinin hiçbir kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin kazada ağır bir şekilde yaralandığını ve geçici ve kalıcı iş göremezliğe maruz kaldığını, kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı aracın kaza tarihi itibariyle ZMMS poliçesinin davalı sigorta şirketi tarafından yapıldığını, dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine 14/01/2020 tarihli dilekçesi ile başvuruda bulunulduğunu ancak bir anlaşmaya varılamadığını, dava açılmadan önce arabuluculuk dava şartının da yerine getirildiğini ancak bu konuda da bir anlaşmaya varılamadığını, dava konusu trafik kazası nedeniyle Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …. Soruşturma sayılı dosyası ile soruşturma yürütüldüğünü beyan ederek, HMK. madde 107/2 uyarınca başlangıçta belirtilen taleplerinin artırım hakları saklı olmak üzere HMK. 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası niteliğinde haklı davanın kabulünü, müvekkilinin dava konusu kazada yaralanarak geçici ve kalıcı iş göremezliğe uğraması ve bakıcı ihtiyacı doğması nedeniyle, kalıcı iş göremezlik bedeli olarak şimdilik 75.000,00 TL, geçici iş göremezlik bedeli olarak şimdilik 1.000,00 TL. ve bakıcı gideri tazminatı olarak şimdilik 100,00 TL. olmak üzere toplam 76.100,00 TL. maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden (teminat limiti ile sorumlu olmak üzere) tahsili ile davacıya ödenmesini talep ettiği,
Dosya incelendiğinde davalı vekilince verilen cevap dilekçesinde, kazanın 22/06/2010 tarihinde meydana gelip, davasını da 26/03/2020 tarihinde davasını açmış olduğu ayrıca, müvekkili şirketine de 07/11/2019 tarihinde müraacatı bulunduğu, bu nedenle davanın usulden reddine talep etmiştir.
Dosya incelendiğinde, dosya kapsamında davacı tarafın söz konusu kaza ile ilgili şikayette bulunmadığı, bu nedenle Konya CBS’nin …. Soruşturma numarası ve …. K. sayılı ile KOVUŞTURMA YAPILMASINA YER OLMADIĞINA karar verildiği, her ne kadar davacı tarafın KTK.nun 109. Maddesine göre söz konusu trafik kazaları ile ilgili davanın kaza tarihinden itibaren 2 yıl ve her halde kaza gününden başlayarak 10 içerisinde zamanaşımına uğrayacağını, ancak söz konusu sürenin henüz dolmadığı bu nedenle zamanaşımı yönünden davanın reddedilemeyeceğini iddia etmişlerdir.
Her ne kadar genel zamanaşımı süresi 10 yıl ise de ; söz konusu maddenin başlangıç hükmü motorlu kazalardan doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler zarar görenin zarar ve tazminat hükümlüsünün öğrendiği tarihten itibaren öncelikli olarak 2 yıl içerisinde eğer öğrenemezse 10 yıl içerisinde zamanaşımına uğrayacağından davacının yukarıda kovuşturma numarası verilen savcılık kovuşturmasından şikayetten vazgeçmiş olduğu dikkate alındığı ve dolayısıyla zarar veren olduğunu isnat ettiği kişiyi bildiği varsayılırsa, her ne kadar 10 yıllık genel zamanaşımı yasalarca da mevcut bulunsa da Mahkememiz KTK.nun öncelikli olarak hüküm kuracağından, KTK.nun 109. Maddesinde belirtilen 2 yıllık sürenin doğmuş olması nedeniyle söz konusu davanın zamanaşımı yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
Yargıtay 17. HD.nin 07.07.2014 gün ve 2014/13055 E. 2014/10797 K. sayılı emsal içtihatına göre, “2918 sayılı KTK’nın 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir… Yukarıda açıklandığı üzere KTK’nın 109/II. maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için kamu davasının açılmış olması veya mahkumiyet kararı verilmiş bulunması aranmamakta olup cezayı gerektiren fiilin varlığı yeterlidir.”
TCK.nın 89. maddesi ile TCK.nın 66/1-e maddesi gereğince de, taksirle yaralanmaya sebebiyet verilmesi halinde ceza davası zamanaşımı süresinin 8 yıldır.
Kazanın 22/06/2010 tarihinde meydana geldiği, davanın da 8 yıllık zamanaşımı süresinin geçmesinden sonra 26/03/2020 tarihinde açıldığı, zararın ve tazminat yükümlüsünün kaza tarihi itibariyle belli olduğu, zararın (iş gücü kaybının) sonradan gelişmesi ve artmasının zararın baştan itibaren bilinmesi hususunu etkilemeyeceği, uzamış ceza zamanaşımı süresinin kaza tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı, 10 yıllık hak düşürücü sürenin zararın ve tazminat yükümlüsünün bilinmediği durumlarda tavan süre olarak uygulanabileceği, somut olayda ise uygulanma imkanın bulunmadığı anlaşıldığından, davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığı sonucuna varılmış ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuş ve ; Davacının davasının zamanaşımı nedeniyle REDDİNE” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; yargılama konusu kazanın 22.06.2010 tarihinde meydana geldiği, eldeki davanın ise 26.03.2020 tarihinde ikame edildiği göz önüne alınarak dava tarihi itibariyle bu sürenin geçmemiş olduğunu, eldeki davanın zamanaşımına uğramış olmasının da söz konusu olmadığını, müvekkilin yargılanmasına sebep olan yargılama konusu trafik kazasında zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunu, istinaf başvurularının kabulünü, karşı tarafça icraya konu edilmesi halinde kararın kesinleşmesine kadar tehiri icra kararı verilmesini, Konya ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/07/2021 tarih… Esas …. Karar sayılı dosyası kapsamında tesis edilen hükmün davalı aleyhine kaldırılmasını, işbu istinaf taleplerinin doğrultusunda müvekkil davacı lehine hüküm tesis edilmesini, mahkemece yeniden esasa girerek başlangıçta belirttikleri arttırım hakklarının saklı tutulduğu gözetilerek artırım için taraflarına süre verilmesini ve davalarının kabulünü, her türlü yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasını beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen zamanaşımı kararı, davacı tarafından istinaf edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davada zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı noktasında toplanmaktadır.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanunun 109/2 maddesi gereğince tazminat davasının zararın ve sorumlunun öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl, herhalde zararı doğuran olayın gerçekleşmesinden itibaren on yıllık sürede zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Ancak, haksız fiil aynı zamanda suç teşkil eden bir eylem ise ve Ceza Kanunu’nda daha uzun zamanaşımı süresi öngörülmüşse haksız fiil sorumluluğunda bu (uzamış) ceza zamanaşımı süreleri uygulanır. Uzamış (ceza) zamanaşımının başlangıcı olay tarihidir, zarar ve failin öğrenilmemesi önem taşımaz. Ceza zamanışımı süresi dolmuş ise on yıllık hak düşürücü süre içinde olmak kaydıyla zararın (gelişen durumun sona ermesinden itibaren) ve failin öğrenilmesinden itibaren iki yıllık süre içinde de dava açılabilecektir.
Kaza 22.06.2010 tarihinde gerçekleşmiş olup, olayda 5237 sayılı TCK uyarınca 8 yıllık ceza zamanaşımı süresinin uygulanacak olması, ceza zamanaşımının olay tarihinden itibaren işleyecek olması karşısında 8 yıllık ceza zamanaşımının dava tarihi olan 26/03/2020 itibariyle dolduğu anlaşılmıştır. Ancak davada “gelişen durum”un bulunması söz konusudur. Dava, belirsiz alacak müessesinin ortaya çıktığı 6100 Sayılı HMK’nın, yürürlük tarihi olan 2011 yılından sonra açılan belirsiz alacak davalarında, dava tarihine (söz konusu olması halinde artırım veya ıslaha göre değil) bakılacağından, talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespiti önem arz etmektedir.
Zamanaşımı süresinin işlemeye başlaması için, zarar gören tarafından failin yanında zararın da öğrenilmesi gerekir. Bedensel zararlarda, uğranılan zararın tespit edilebilmesi için, meydana gelen yaralanmanın niteliği de nazara alınarak, öncelikle zarar nedeniyle gerekli tedavi sürecinin bitmiş olması gerekir. Zira, tedavi devam ederken zarar gören kişinin sürekli ve geçici işgöremezlik durumu tam olarak tespit edilemez. Daha açık bir ifade ile, tedavi devam ederken kişinin yaralanma nedeniyle maluliyeti olup olmadığı ve varsa oranının ne olduğu tam olarak tespit edilemez.
Somut olayda da, davacının yaralanmasına ilişkin olan ve özellikle yukarıda belirtilen tedavi belgeleri ile maluliyet raporlarının içeriğinden, davacının kazadaki yaralanması nedeniyle tedavisi olay sonrası yapılan muayenesinde herhangi bir maluliyet belirlenmediği, mahkemece 9 Eylül Üniversitesi Heyeti’nden alınan 17.09.2020 tarihli raporda, % 17,2 oranında maluliyet tespit edilmekle birlikte, ne bu raporda ne de daha öncesinde, davacının maluliyeti yönünden “gelişen durum” bulunup bulunmadığı, gelişen durumun ne zaman sone erdiği konularında bir değerlendirme yapılmamıştır.
Bu durumda mahkemece; kaza tarihindeki geçerli olan yönetmelik hükümlerine göre, davacının kazadaki yaralanması ile sonraki tarihli muayene sonuçları ve dosya kapsamında alınan maluliyet raporları değerlendirilmek suretiyle, kazadaki yaralanmaya bağlı gelişen yeni durum olup olmadığının tespiti, gelişen yeni durum olduğunun saptanması halinde ise bu yeni durumun ne zaman ortaya çıktığı, tedavi sürecinin ne zamana kadar devam ettiği ve hangi tarihte bittiği konularında, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınması; bu rapor da irdelenerek, zararın (maluliyetin) ne zaman öğrenildiği ya da öğrenilmesi gerektiği değerlendirilip, buna göre zararın öğrenilmesinden (zararın kesinleşmesinden) itibaren işleyecek iki yıllık ve genel olarak olaydan itibaren işleyecek on yıllık zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının belirlenmesiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle, hüküm tesisi doğru görülmemiştir. (Bkz aynı yönde Yargıtay 17. HD 2017/5241 Esas, 2018/6918
Karar sayılı ilamı ile diğer aynı yöndeki ilamları)
Anlatılan sebep ve gerekçelerle, tüm dosya kapsamı ve davanın niteliği nazara alınarak davacı tarafın istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK.nın 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf eden davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların İlk Derece Mahkemesi tarafından verilecek nihai kararda hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK m.353 uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.
30/12/2021

….
Başkan
..
e-imzalı
….
Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip
….
e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.