Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1488 E. 2021/1635 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 02/11/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :…
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 14/06/2021
NUMARASI :…

DAVACI : … .
VEKİLİ :…
DAVALI : …
VEKİLİ : …
DAVA : TRAFİK KAZASINDAN KAYNAKLI MADDİ TAZMİNAT
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 02/11/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 03/11/2021
Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili 10/03/2020 tarihli dilekçesiyle ; 2918 s. KTK.nın 97. maddesi gereği davalı sigorta şirketine başvuru dilekçesinin ve istenilen belgelerin eksiksiz olarak iade-i taahhütlü postayla 30/12/2019 tarihinde teslim edildiğini, fakat davalı sigorta şirketinin süresinde olumlu bir cevap verilmediğini, müvekkilinin zararı ve tazminat yükümlüsünü ıttıla tarihinden itibaren yasal süresinde işbu davayı ikame ettiğini, bu durumun aksi iddia dahi edilmediğini, dolayısıyla davanın süresinde açıldığını, 12/08/2011 tarihinde sürücü … idaresindeki … plakalı araç ile Şeyh Şamil Mahallesi, Dilara caddesinden sağa Risale sokağa dönüş yapacağı sırada aracının sağ yan ön kapı kısmıyla, sağından Dilara Caddesinden gelen ve Dr. Halil Ürün caddesi istikametine doğru seyreden müvekkili … idaresindeki motosikletin çarpışması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucu müvekkilinin yaralandığını ve malül kaldığını beyan ederek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, haklı davanın kabulünü, müvekkili adına şimdilik 25,00 TL. geçici iş göremezlik, 25,00 TL. sürekli iş göremezlik, 25,00 TL. SGK tarafından karşılanmayan ve belgelendirilemeyen tedavi gideri ve 25,00 TL. bakıcı gideri olmak üzere toplam 100,00 TL. maddi tazminatın davalı sigortaya başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (sigorta şirketi poliçe limiti kadar sorumludur) davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili 08/07/2020 havale tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle ; dava konusu 12/08/2011 tarihli kazanın uzamış ceza zamanaşımı süreleri dikkate alındığında dahi 12/08/2019 tarihinde dolmuş olduğundan, 10/03/2020 tarihinde açılan davanın dava zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, zamanaşımı itirazları saklı kalmak kaydıyla müvekkili şirketin sorumluluğu sigortalısının kusura ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davanın zamanaşımı nedeni ile reddi ile yargılama gider ve vekalet ücretini davacı üzerinde bırakılmasını istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi 14/06/2021 tarih,… sayılı gerekçeli kararında özetle; “Dava, “Tazminat” davasıdır.
İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; 2918 s. KTK.nın 97. maddesi gereği davalı sigorta şirketine başvuru dilekçesinin ve istenilen belgelerin eksiksiz olarak iade-i taahhütlü postayla 30/12/2019 tarihinde teslim edildiğini, fakat davalı sigorta şirketinin süresinde olumlu bir cevap verilmediğini, müvekkilinin zararı ve tazminat yükümlüsünü ıttıla tarihinden itibaren yasal süresinde işbu davayı ikame ettiğini, bu durumun aksi iddia dahi edilmediğini, dolayısıyla davanın süresinde açıldığını, 12/08/2011 tarihinde sürücü … idaresindeki … plakalı araç ile Şeyh Şamil Mahallesi, Dilara caddesinden sağa Risale sokağa dönüş yapacağı sırada aracının sağ yan ön kapı kısmıyla, sağından Dilara Caddesinden gelen ve Dr. Halil Ürün caddesi istikametine doğru seyreden müvekkili … idaresindeki motosikletin çarpışması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucu müvekkilinin yaralandığını ve malül kaldığını beyan ederek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, haklı davanın kabulünü, müvekkili adına şimdilik 25,00 TL. geçici iş göremezlik, 25,00 TL. sürekli iş göremezlik, 25,00 TL. SGK tarafından karşılanmayan ve belgelendirilemeyen tedavi gideri ve 25,00 TL. bakıcı gideri olmak üzere toplam 100,00 TL. maddi tazminatın davalı sigortaya başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (sigorta şirketi poliçe limiti kadar sorumludur) davalıdan tahsilini talep ettiği görülmekle,
Konunun 6098 sayılı TBK.nun 49.ve devam eden maddelerinde ve KTK. 85.vd.eden maddelerinde düzenlendiği, TBK’nun 49/1. maddesinde; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde, TBK’nun 51/1. maddesinde;”Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” şeklinde, TBK. 53.maddesinde;”Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:1. Cenaze giderleri.2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.” şeklinde, TBK.55/1.maddesinde;”Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.” şeklinde düzenlemelerin yapıldığı, KTK.85/1.maddesinde;”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” şeklinde, KTK. 86/1.maddesinde;”İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.” şeklinde,KTK.91/1.maddesinde;”İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde, KTK.92.maddesinde(6704 S.K. 4. Mad. İle değişiklik öncesi);” Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,f) Manevi tazminata ilişkin talepler.” şeklinde, KTK’nun 97.maddesinde(6704 S.K. 5. Mad. İle değişiklik öncesi);”Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabilir.” şeklinde, KTK’nun 99.maddesinde(6704 S.K. 6. Mad. İle değişiklik öncesi);” Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” şeklinde düzenlemeler yapıldığı,
Konya Bölge Adliye Mahkemesinin … Hukuk Dairesinin … ve Konya … Hukuk Dairesinin …. sayılı dosyalarında da belirtmiş olduğu üzere bakıcı giderleri ve faturalandırılamayan tedavi giderleri yönünden davalı sigorta şirketinin de sorumlu olacağı kabul edildiği dikkate alınarak, Mahkemece alınan raporların ayrıntılı ve denetime açık olması nedeniyle hükme esas alındığı ve davacı vekilinin tazminat miktarlarını raporlara uygun şekilde artırdığı görülmekle davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve oluşan vicdani kanaat ile;
Davacının davasının KABULÜ İLE,
Davacının geçici iş görememezlik zararından oluşan maddi tazminat olarak 1.106,65 TL’nin davalı sigorta şirketinin temerrüte düştüğü 10/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
Davacının uğramış olduğu tedavi gideri masrafı olarak 1.400,00 TL’nin davalı sigorta şirketinin temerrüte düştüğü 10/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
Davacının bakıcı giderinden dolayı uğramış olduğu bakıcı gideri olan 669,60 TL’nin davalı sigorta şirketinin temerrüte düştüğü 10/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
Davacının uğramış olduğu sürekli iş görememezlik tazminatı olarak 29.902,99 TL’nin davalı sigorta şirketinin temerrüte düştüğü 10/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,” şeklinde hüküm kurulduğu görülmüştür.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımı nedeniyle reddedilmesi gerekirken aleyhe tazminata hükmedilmesinin kabulünün mümkün olmadığını, kararın kaldırılması gerektiğini, başvuru sahibinin 12/08/2011 tarihinde meydana gelen yaralanmalı trafik kazasında yaralandığını ve malul kaldığından bahisle maluliyet zararının … plakalı aracın müvekkil şirket nezninde ZMMS poliçesinden tazminini talep ettiğini, sorumluluk sigortası sözleşmelerinden doğan her türlü tazminat davasında hak sahibinin zararı ve tazminat yükümlülüğünü öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde zararı neden olay tarihinden itibaren 10 yol sonra zaman aşımına uğradığını, 12/08/2011 tarihli kazanın uzamış ceza zaman aşımı süreleri dikkate alındığında dahi 12/08/2019 tarihinde sürenin dolmuş olduğunu 10/03/2020 tarihinde açılan davanın zaman aşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, cevap dilekçesinde bu hususun ileri sürüldüğünü ancak yerel mahkemece değerlendirilmediğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla geçici iş göremezlik talebinin teminat kapsamında olmadığını, davacının çocuk olmasının da göz önünde bulundurularak bu talebin reddedilmesi gerekirken aleyhe tazminata hükmedilmesinin yerinde olmadığını, davacının sürekli maluliyet tazminat miktarının aktüerler siciline kayıtlı aktüer sıfatına haiz bilirkişi tarafından hesaplanması gerekirken avukat bilirkişi tarafından hesaplama yapıldığını ve raporun hükme esas alındığını, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Dava; yaralanmalı trafik kazası sebebiyle geçici, sürekli iş göremezlik, tedavi ve bakıcı giderlerine ilişkin maddi tazminat istemine ilişkindir.
1-Davalı vekilinin zamanaşımı itirazı yönünden yapılan incelemede:
Haksız fiil 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiil sorumluluğundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açılacak davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri düzenlenmiştir. BK’nın 60. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanaşımı süresi ile olağanüstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 794).
Ayrıca 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) konuya ilişkin 49 ve 72. maddelerinin de aynı yönde düzenleme içerdiği belirtilmelidir.
Aynı fiil bazen hem sorumluluğu gerektiren hem de ceza kanunlarına göre cezayı gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre Ceza Kanununun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngördüğü hallerde, tazminat davasının daha önce zamanaşımına uğraması tutarlı bir çözüm oluşturmaz. Zira, cezalandırma müeyyide olarak tazminattan daha ağırdır. Bu sebeple, kanun koyucu uyum sağlamak amacıyla ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresince tazminat davasının da devamını temin bakımından genel olarak BK 60/II (6098 sayılı TBK m. 72/I), özel olarak da KTK 109/II. maddesinde düzenleme yapmıştır.
Buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında BK’nun 60. maddesi uygulanmaz. 2918 sayılı KTK’nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşıına uğrar” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2. maddesinde ise, “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun zamanaşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir.
Burada üzerinde durulması gereken, 2918 sayılı KTK’nun 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış olmasıdır. Söz konusu kanun hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür.
Öte yandan Ceza Kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı (uzamış zamanaşımı) süresi her halde olay tarihinden itibaren işlemeye başlar; sürenin işlemeye başlaması için zarar görenin zararı ve onun failini öğrenmesi koşulu aranmaz.
Açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelenecek olursa; kaza12/08/2011 tarihinde gerçekleşmiş, davaya konu trafik kazası sonucunda davacı yaralanmıştır. Yaralanmayla sonuçlanan sözkonusu trafik kazası da bu anlamda cezayı gerektiren bir fiil niteliğindedir. Buna göre eylem için(TCK 89/1) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu dikkate alındığında dava tarihi olan 10/03/2020 tarihinde zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmaktadır.
NE VARKİ
Davacı vekilinin ,olaydan sonra müvekkilinin maluliyetinin arttığını, gelişen durumun olduğu, davacının maluliyetinin arttığı iddia edilmiştir.
Gelişen durum, kaza sonucu meydana geldiği halde, başlangıçta bilinen yaralanmalar dışında, sonradan ortaya çıkan veya gelişen, olaya bağlı vücut bütünlüğünü bozan sonuçlar olarak tanımlanabilir. Gelişen durumun olup olmadığı ise her olaya özgü kanıtlara göre değerlendirilmelidir.
Somut olayda, kaza 12/08/2011 tarihinde meydana gelmiş olup, yukarıda açıklanan yasa hükmü uyarınca davacının maluliyeti ile ilgili olarak “gelişen bir durumun” olup olmadığı hususu önem arz etmektedir.
Bu durumda varsa dosyaya dahil edilmeyen davacının diğer tüm tıbbi belgelerle İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilerek trafik kazası sonucu oluşan yaralanmanın tedaviyle hangi tarihte tamamen sona erdiği, bu yaralanmadan dolayı belirlenip,ceza ve hukuk mahkemesi içindeki tüm bu tıbbi belgeler dikkate alınarak dava konusu kazadan dolayı gelişen ve yeni ortaya çıkan bir durumun olup olmadığı varsa gelişen durum nedeniyle artan maluliyet oranının kaza tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre tespiti konusunda rapor alınmadan ve zamanaşımın bu kapsamda dolup dolmadığı değerlendirilmeden davanın kabulü yanlıştır.
Zira dosya içindeki raporlarda yaralanmanın hangi tarihte tedaviyle tamamen sona erdiği, bu yaralanmadan dolayı gelişen bir durum olup olmadığı, varsa hangi tarihte gelişen durumun sona erdiği; diğer bir anlatımla, daimi iş gücü kaybının kesin olarak belirlenebilmesi için tedavilerinin ne zaman sona ereceği ve kesin maluliyet oranının hangi tarihte belirlenebileceği anlaşılamamaktadır. Gelişen durum; olay sonucu meydana geldiği halde, başlangıçta bilinen yaralanmalar dışında, sonradan ortaya çıkan veya gelişen, olaya bağlı vücut bütünlüğünü bozan sonuçlar olarak tanımlanabilir. Gelişen durumun olup olmadığı ise her olaya özgü olarak kanıtlara göre değerlendirilir.(Yargıtay … HD’nin … )
Mahkemesince yukarıda açıklanan içtihatlar kapsamında Mahkemece davacının tüm tedavi belgeleri ve önceki özürlülük raporu getirtilerek dosya tümü ile Adli Tıp Kuruluna gönderilerek; davacının yaralanması nedeniyle tedavileri tamamlanarak hangi tarihte sağlığına kavuşmuş sayılacağı, gelişen bir durum bulunup bulunmadığı, tedavilerinin ne zaman sona ereceği, vücut çalışma gücü kaybının hangi tarihte kesin olarak belirlenebilir duruma geldiği, olay tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre hükümleri dikkate alınarak rapor alınmalıdır. Mahkemece bu hususta gerekli rapor alındıktan sonra gelişen durumun varlığı olup olmadığı da dikkate alınarak bu rapor da irdelenerek, zararın (maluliyetin) ne zaman öğrenildiği ya da öğrenilmesi gerektiği değerlendirilip, davalıların davaya cevap süresi içinde zamanaşımı itirazları olup olmadığı da değerlendirilmek suretiyle zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının belirlenmesiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi, dolmadığının tespit edilmesi durumunda davanın esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle, hüküm tesisi doğru görülmediği anlaşılmakla davalı sigortanın istinafı yerindedir.
Kaldırma sebebine göre davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek bulunmamaktadır.
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinafa konu ilk derece mahkemesinin dosyası incelendiğinde, yukarıda belirtilen ve esasa etki eden hususlarda delillerin eksik toplandığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının duruşma yapılmaksızın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK.nın 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harçlarının talep halinde yatırana iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
7- Konya … İcra Dairesinin … sayılı dosyasına davalı … A.Ş tarafından sunulan … AŞ/ Meram/Konya 01/07/2021 tarih TMDZ21-43103 numaralı, 60.000,00 TL bedelli teminat mektubunun İİK 36/5 maddesi gereğince talep halinde ilgilisine iadesine,

HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi.02/11/2021


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı
Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.