Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1346 E. 2021/2156 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : ********
KARAR NO : ********
KARAR TARİHİ : ********

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ********
ÜYE : ********
ÜYE : ********
KATİP : ********

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA *. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : ********
NUMARASI : ********Esas ******** Karar

DAVACI : ******** SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av. ********
DAVALI : ******** ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av. ********
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : ********
KARARIN YAZILMA TARİHİ : ********

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin sigorta ettiren şirket olduğunu, ******** nolu sağlık poliçesi kapsamında şahsen de müvekkili olan ve şirket ortağı ********’ın eşi ******** için davalı şirketin ******** Poliçesi düzenlediğini, bu poliçenin vade aralığının 28/01/2017-2018 olduğunu, sigortalı ********’ın geçirmiş olduğu rahatsızlık nedeni ile 27/02/2017 tarihinde davalının anlaşmalı bulunduğu ******** Hizmetleri A.Ş.ye bağlı ******** Hastanesinde ameliyat olduğunu, davalı şirket tarafından ödenmesi icap eden hastane fatura bedelinin ödenmediği için müvekkil ********’ın 17.922,12 TL yi hastane veznesine ödemek zorunda kaldığını, sigortalının geçirmiş olduğu ameliyat ve tedavinin tamamen poliçe kapsamında olduğunu, arabuluculuğa başvurulduğu ancak bir anlaşma sağlanamadığını, 17.922,12 TL tedavi gideri, hastane fatura bedelinin 27/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsil edilerek davacıya verilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ******** A.Ş. vekili ******** tarihli cevap dilekçesi ile ; müvekkil şirkete karşı açılan davanın Sağlık Sigortası Genel Şartları, ******** Poliçesi, TTK ve genel hükümler gereği teminat dışında kaldığını, Sağlık Sigortası Genel Şartlarında sigorta ettirenin sözleşme yapılırken beyan yükümlülüğü bulunduğunu, sigortalı ********’ın 20 yıl önce geçirilmiş ameliyat öyküsü olduğunu, Sigortalının Sağlık Beyanı başlığı altında açıkça sorulduğunu, ancak sigortalının bu formda bütün sorulara hayır cevabını vererek doğru beyanda bulunmayarak hastalığını ve geçirmiş olduğu ameliyatı kasten gizlediğini, sigortalı doğru beyanda bulunsa idi müvekkil sigorta şirketi sistorektosel ve inkontinans ameliyatları ile ilgili muhafiyet uygulama hakkını kullanacakken bu hakkını kullanamadığını, sigortalının kendisine gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu, riziko gerçekleştikten sonra öğrendiği için tazminat ödeme yükümlülüğü bulunmadığını, bu nedenlerle açılan davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ :
Konya *.Asliye Ticaret Mahkemesinin ******** tarih ********Esas ******** Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” …Yine TTK m. 1437’de, “Tazminat ve bedel ödemelerinde, bildirilmeyen veya yanlış bildirilen bir husus ile rizikonun gerçekleşmesi arasındaki bağlantı, 1439 uncu maddede öngörülen kurallar uyarınca dikkate alınır” ifadesine yer verilerek illiyet prensibine vurgu yapılmıştır. Yani, sigortacının cayma hakkı ancak beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen olay arasında illiyet bağı varsa gündeme gelecektir; illiyet bağı yoksa sigortacı tazminatı ödemek durumunda kalacaktır. TTK m. 1439’da “Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder” ifadesine yer verilerek sigorta ettireni oldukça koruyucu bir düzenleme getirilmiştir.
Yukarıdaki kanun maddeleri nazara alınarak somut olayımız değerlendirildiğinde; davacı sigorta ettiren ******** Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi ile davalı sigorta şirketi arasında dava dışı sigortalı ******** lehine poliçe imzalanmıştır. Davalı tarafından mahkememize sunulan ******** tarihli dilekçe ekinde Sağlık Sigortası Başvuru Formunun aslı yer almaktadır. Bu form incelendiğinde sigortalı ******** tarafından formun cevaplandırıldığı ve beyan edildiği anlaşılamamaktadır. Zira ıslak imzalı olarak sigorta ettiren kaşesi ve imzaları bulunmaktadır ancak sigortalı ********’ ın ıslak imzası bulunmamaktadır.
TTK 1436. Maddesi kapsamında sigortacının sigorta ettirene cevaplaması için sorular içeren bir liste verildiği anlaşılmaktadır. Madde hükmü gereğince sunulan listede yer alan sorular dışında kalan hususlara ilişkin olarak sigorta ettirene hiçbir sorumluluk yüklenemez; meğerki, sigorta ettiren önemli bir hususu kötüniyetle saklamış olsun.
Sağlık Sigortası Başvuru Formunun Sağlık Beyanı başlıklı 1. Maddesinde Sigorta kapsamına alınacak kişiler şu ana kadar herhangi bir ameliyat geçirdi mi? sorusu sorulmuş yine 8. Maddesinde Sigorta kapsamına alınacak bireyler aşağıdaki hastalıklar ile ilgili şu an ve geçmişte bir rahatsızlık geçirdi mi ? sorusu sorulmuş ve 31 adet hastalık ismi liste halinde sayılmıştır. Bu sorulara hayır kısmı işaretlenerek cevap verildiği anlaşılmıştır. Bu listede dava dışı ********’ ın davaya konu tazminat talebi için uğradığı Stres İnkontinans (idrar kaçırma) ve Sistorektosel (rahim sarkması-gevşemesi) hastalıkları ya da durumu özel olarak belirtilmemiştir.
Bu halde dava konusu olayımızda şu iki hususun tespiti önem arz etmektedir. Birincisi sigorta ettiren TTK 1436. Madde gereği önemli bir hususu kötüniyetle saklamış mıdır? İkincisi ise TTK 1437. Madde gereği bildirilmeyen veya yanlış bildirilen bir husus ile rizikonun gerçekleşmesi arasında bağlantı var mıdır ?
Birinci hususla ilgili olarak velev ki Sağlık Sigortaları Başvuru Formunu sigortalı ********’ ın bizzat kendisinin doldurduğu var sayılsa bile; 01.06.2020 tarihli Hekim Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, hastanın 20 yıl önce geçirmiş olduğu ameliyatın ismini unutabileceği ve hastanın ifadelerine dayanılarak doktor tarafından doldurulan hasta anamnez dosyasında 20 yıl önce geçirdiği ameliyatın bilgisinin yer aldığı ve bu nedenle hastanın kasten ameliyatını gizlemediği hususu özelikle belirtilmiştir.
İkinci hususla ilgili olarak ise yine 01.06.2020 tarihli Hekim Bilirkişi raporunda organ sarkması ve idrar kaçırma ameliyatlarını her yaş grubunda görülebilen oldukça sık yapılan ameliyatlardan olduğu, özellikle yaşlı hastalarda (70 yaş üzeri) %17 ile tüm tıbbi alanlar içerisinde en yaygın yapılan ameliyat olduğu ve akabinde bir çok farklı sebeple hastalığın tekrarlanabileceği hususu belirtilmiştir. Yani hastanın 20 yıl önce benzer şikayet ile ameliyat olması veya olmaması ile şimdiki durumu arasında doğrudan illiyet bağı kesin olarak tespit edilmemiştir. Gerçekten de 20 yıl önce gerçekleşen bir ameliyatın etkilerinin 20 yıl sonra ortaya çıktığını söylemek ve iddia etmek hayatın olağan akışına terstir.
Yukarıda belirtilen ve gerekçelendirilen sebeplerle; Tüm dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporlarına göre davacının davasının kabulü ile; taraflar arasındaki poliçe kapsamında 17.922,12 TL Tedavi Gideri / Hastane Fatura Bedelinin temerrüt tarihi olan 28.02.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve; 1-Davacının davasının KABULÜ İLE;
Taraflar arasındaki poliçe kapsamında 17.922,12 TL Tedavi Gideri / Hastane Fatura Bedelinin temerrüt tarihi olan 28.02.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı ******** AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkeme gerekçeli kararında 20 yıl önce geçirilmiş bir ameliyat nedeniyle geçirilen ameliyatın ismini unutabileceği bu nedenle kasten ameliyat bilgilerinin gizlenmediğini ve yine 20 yıl önce geçirilmiş bir ameliyattan dolayı hayatın olağan akışı gereği illiyet bağının kesildiğini bu nedenlerle beyan ve illiyet bağı şartlarının oluşmadığından bahisle tamamen subjektif ve yoruma dayalı değerlendirmeler ile davanın reddi yönünde karar verildiğini, kararın öncelikle eksik inceleme ile delilleri değerlendirilmeden verildiğini bu nedenle kaldırılması gerektiğini, bu tür ameliyatların sıklıkla tekrarlanan ameliyatlar olduğunu dolayısıyla daha riskli ve komplikasyon oluşturduğu önce yapılan ameliyatların yeni yapılacak ameliyatı etkileyeceği tekrarlanan ameliyatların ise daha zor ve cerrahi tecrübe gerektireceği yönündeki beyanları ile illiyet bağının varlığının tespit edildiğini, müvekkili sigorta şirketinin davacı sigortalının doğru beyanda bulunması durumunda böyle bir sağlık sigortasını yapmayacağının açık olduğunu, davacı doğru beyanda bulunmayarak hastalığını geçirmiş olduğu ameliyatı kasten gizlediğini, hekim bilirkişi raporunun da yerel mahkeme tarafından objektif olarak değerlendirilmediği gibi tüm taleplerine rağmen dosyanın sigorta alanında uzman bir bilirkişiye de tevdi edilmediğini, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının usul ve hukuka aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, haksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özet olarak; sigortalının geçirmiş olduğu ameliyat ve tedavinin tamamen poliçe kapsamında olduğunu, dosya kapsamında müvekkili tarafından sağlık geçmişi ile ilgili bir soru sorulursa ve yazı ile cevap alınsa bile ve müvekkili sağlık geçmişinde bir hastalığı yok dese bile bunun doğru olduğunu ve poliçenin sıhhatini zedelemeyeceğini, müvekkili hakkında bu bilgiye davalı şirket tarafından hastane epikrizinden ulaşıldığını, bu belgenin aynı zamanda dava dilekçesi ekinde taraflarına sunulduğunu, müvekkilinin her hangi bir kötü niyeti veya gizleme iradesi olsa bunlardan bahsetmeyeceğini, tüm bu nedenlerle davanın kabulü yönünde verilen kararın son derece yerinde ve hukuki olduğunu, müvekkilinin haklılığının ortada olduğunu, tüm bu nedenlerle davalının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Mahkemece verilen kabul kararı davalı sigorta tarafından istinaf edilmiştir.
Dava, sağlık sigortası poliçesine dayalı tedavi giderleri istemine ilişkindir.
Davacının, ******** tarihinde özel hastanede gerçekleşen ameliyat işleminin uygulandığı ve bu kapsamda taraflar arasında ihtilaflı bulunmayan tedavi giderlerinin yapıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece yazılı gerekçelerle, gerçekleşen ameliyat ile yirmi yıl önceki ameliyatı arasında illiyet bağı bulunmadığı, bunun hayatın olağan akışına aykırı bulunduğu, kast ile bildirim yükümlülüğünün ihlal edilmediği gerekçeleriyle davanın kabulüne karar karar verilmiştir.
Mahkemece alınan ara karar doğrultusunda bir adet akademisyen uzman bilirkişiden rapor alınmıştır.
Poliçenin düzenlenmesi sırasında sigortalının, doğru beyan yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğinin ve sigortacının TTK’nun 1435 ve 1439. maddedeki hükümlerin uygulanabilmesi için de sigortalının gizlediği iddia olunan hastalık ile riziko (ameliyat) arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Anılan bu tespit ve değerlendirmenin yapılması da, tıbbi ve teknik bilgiyi gerektiren bir iştir. Somut olayda, İtiraz Hakem Heyetince, doktor bilirkişiden rapor alınmışsa da, rapor hüküm kurmaya elverişli ve yeterli değildir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Buna göre, davacının bildirilmeyen rahatsızlıkları ile davaya konu tedavi ile arasında illiyet bağının olup olmadığının kesin olarak belirlenmesi bakımından, davalı sigorta şirketinden tedavi giderlerine ilişkin talep dosyanın tamamı ve davacının tüm tedavi evraklarınım ilgili hastanelerden getirtilmesinden sonra, ATK’dan iddia ve itirazları karşılayan denetime elverişli, ayrıntılı, gerekçeli bir heyet raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması kararın kaldırılmasını gerektirmiştir. (Bkz. Aynı yönde Yargıtay 17 HD 2021/14901 Esas, 2021/2250 Karar sayılı ilamı)
Bu nedenle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK.nın 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, başvurma harcı dışında kalan, istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf eden davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların İlk Derece Mahkemesi tarafından verilecek nihai kararda hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK m.353 uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.
********

********
Başkan
********
e-imzalı
********
Üye
********
e-imzalı
********
Üye
********
e-imzalı
********
Katip
********
e-imzalı

Bu evrak 5070 sayılı Yasa kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.